Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1333 E. 2023/235 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1333
KARAR NO: 2023/235
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2019
NUMARASI: 2014/1481 Esas – 2019/1149 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankada vadeli hesap açtıran …’ın 25/08/2006 tarihinde vefat ettiğini, hesap sahibi müteveffanın ölümünü müteakip açılan Kadıköy …Noterliği’nin 20/12/2000 tarih ve … yevmiye numaralı vasiyetnamesi ile ilgili olarak Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2006/672 Esas ve 2008/438 Karar sayılı ilamı ile vasiyetnamenin açılmasına karar verildiğini, açılan vasiyetnamede murisin bankalarda mevcut birikimlerini müvekkillerine vasiyet ettiğinin ortada olduğunu, murisin kanuni mirasçılarının bu kez Kadıköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/4 Esas sayılı dosyası ile vasiyetnamenin iptali davası açtıklarını, yapılan yargılama sonucunda davacıların davasının reddedildiğini ve vasiyetnamenin geçerli olduğuna hükmedildiğini, müvekkillerinin davalı bankada bulunan hesabın taraflarına ödenmesi için davalıya başvurduklarını ve 13/11/2012 tarihi itibariyle bankada mevcut 159.723,01 TL ödeme yapıldığını, bankadan para tahsil edilirken ”dava açma ve talepte bulunma hakkı ” saklı tutularak paranın alındığını, murisin ölümü ile paranın ödenmesi arasında geçen 6 yıl boyunca bankada bulunan mevduatın davalı banka nezdinde ve herhangi bir faiz işletilmeksizin kalmasının davalı lehine sebepsiz zenginleşme olanağı yarattığından faizi Üsküdar … Noterliği’nin 12/12/2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıdan talep etmişlerse de Kadıköy … Noterliği’nin 26/02/2013 tarih ve … yevmiye sayılı cevabi ihtarnamesi ile davalının taleplerini reddettiğini, bundan sonra yapılan tüm görüşmeler de sonuçsuz kaldığından işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını, davalının müvekkilinin 25/08/2006 tarihinde ölümünü müteakip 04/10/2006 tarihinde vadeli hesabının dolmasından sonra 13/11/2012 tarihine kadar murisin hesabında bulunan parayı faizsiz olarak kullandığını, bunun davalı yanı zenginleştirdiğini, müvekkillerine ise zarar verdiğini, müvekkillerine vasiyet edilen hesabın davalı tarafından 04/10/2006-13/11/2012 tarihleri arasında faizsiz olarak kullanılmış olması nedeniyle, davalı lehine sebepsiz zenginleşme, müvekkillerinin zararı gerçekleştiğinden, anılan tarihler arasındaki mevduat faizinin hesaplanarak hüküm altına alınmasını, hüküm altına alınacak alacağa ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihinden itibaren ticari reeskont faiz oranı üzerinden temerrüt faizi işletilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların murisi olan …’a 11/08/2004 yılında … dönemindeki Selamiçeşme Şubesinde … nolu vadesiz hesap açıldığını, müşterinin işbu hesabı ile Hazine Bonosu ve Fon alım satım işleri yaptığını, müşterinin 25/08/2006 tarihinde vefatından iki ay sonra 04/10/2006 tarihinde hazine bono dönüşü ile toplam 161.724,76 TL vadesiz hesaba dönüş olduğunu, müşterinin vadesiz mevduat hesabından alınan Hazine Bonosunun 04/10/2006 yılında itfa ödemesi olduğundan vadesiz hesaba faizi ile birlikte sistemsel olarak aktarım olduğunu, ekli hesap hareketlerinden bu hususun görülebildiğini, müşterinin Selamiçeşme Şubesinden … Caddesi Özel Bankacılık Şubesine 03/03/2012 tarihinde devrolduğunu, davacı tarafın, müvekkili bankada bulunan hesabın kendilerine ödenmesi için şubeye başvurduğunu ve 13/11/2012 tarihinde davacı vekiline 159.723,01 TL ödeme yapıldığını, davacının bankaların uygulamalarının murisin ölümü anında vadeli hesapta bulunan paranın vadesi dolduğunda ve kimse başvurmadığında dahi aynı şekilde vadeli hesap açarak parayı muhafaza etmesi gerektiği yönündeki iddiasının isabetsiz olduğunu, müşterinin veya mirasçılarının yazılı herhangi bir talimatı olmaksızın hesap üzerinde herhangi bir işlem yapılamadığını, müşteri talebi olmaksızın vadeli mevduat hesabı açılması, vadesinin ve faiz oranının belirlenmesinin mümkün olmadığını, müşterinin zaten vadesiz hesap açmış oduğunu ve bu hesabı ile hazine bonosu aldığını, hazine bonosu dönüşünde Bankacılık Mevzuat ve uygulamalarında olduğu gibi müşterinin itfasının doğal olarak vadesiz hesaplara geçtiğini, bundan sonraki aşamalarda her türlü işlemin şube/müşteri irtibatını sağlanarak yapılması gerektiğini, zira vadeli hesabın hesap sahibi ve banka arasında, hesap açılırken kararlaştırılan vade sona erdiğinde, hesap sahibinin mevduatını çekebileceği bir hesap türü olarak; müşteriye birtakım hak ve yükümlülükler getirdiğinden müşterinin talimatı olmaksızın açılmasının mümkün olmadığını, dolayısıyla böyle bir talimat olmaksızın faiz talebinde bulunamayacağını, tüm bu nedenlerle davacının ibraz edeceği delillere karşı delil sunma hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Türk Borçlar Kanununun 82. maddesinde düzenlendiği üzere, sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl olup, davacıların Üsküdar … Noterliği’nin 12/12/2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı bankadan faiz alacaklarını talep ettikleri tarih olan 12/12/2012 den, dava tarihi olan 10/11/2014 tarihine dek zamanaşımı süresi dolmadığı ve belirsiz alacak olarak açtığı dava değerini yükselttikleri ve harcını yatırmış oldukları anlaşılmakla bu miktar yönünden alacak talebinin kabulüne dair” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müşterinin vadesiz mevduat hesabından alınan hazine bonosu 04/10/2006 tarihinde itfa ödemesi olduğundan vadesiz hesaba faizi ile birlikte sistemsel aktarım olduğunu, bu durumları gösterir hesap hareketlerinin de dava dosyasında mübrez olduğunu, daha sonra müşteri, Selamiçeşme Şubesi’nden, … Caddesi Özel Bankacılık Şubesi’ne 03/03/2012 tarihinde devir olduğunu ve muris mirasçıları tarafından müvekkil bankaya 13/11/2012 tarihine kadar herhangi bir müracaatın olmadığını, davacı taraflarca bankanın murislerinin parasını değerlendirmediği ve bu itibarla kendileri aleyhinde müvekkil banka lehinde sebepsiz zenginleşme gerçekleştiği yönünde iddiada bulunduğunu, bu iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve kendilerince kabulünün mümkün olamayacağını, vadeli hesabın, hesap sahibi ile banka arasında hesap açılırken kararlaştırılan vade sona erdiğinde, hesap sahibinin mevduatını çekebileceği, bir hesap türü olarak müşteriye hak ve yükümlülükler getirdiğini, müşterinin talimatı olmaksızın açılmasının mümkün olmadığını ve bu sebeple faiz talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının iddia ettiği gibi sebepsiz zenginleşmenin mevcut olamayacağını, dosyada bu yönlü verilmiş raporlar olmasına rağmen mahkemece aleyhe değerlendirme ile aleyhe raporlara dayanılarak hüküm kurulmasının hukuka aykırılık oluşturduğunu, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraflar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davacılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin mal varlığından, bankanın malvarlığına 6 yıl boyunca kullanılmak ve bankanın malvarlığı değerine değer eklemek üzere, bankanın uhdesinde kalmış olan bir paranın mevcut olduğunu, bu maddi değerle ilgili, bankaya müvekkilleri tarafından bilgi verildiğini, murislerinin öldüğü ve bankada bekleyen bu paranın en azından var olan ekonomik değerinin korunması için gerekli girişimlerin yine müvekkilleri tarafından yapıldığını, bankanın müvekkillerine dönüşünün menfi yönde olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde davalı tarafın istinaf başvurusunun reddi ile yerel mahkeme kararının onanmasını ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin istinaf kanun yoluna başvuran davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
GEREKÇE:Dava, murise ait vadesiz mevduat hesabına faiz işletilmemesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalı bankanın davacının murisine ait vadesiz mevduat hesabına, vadeli mevduat faizi yürütmesinin gerekip gerekmediği, bu kapsamda davalı bankanın sebepsiz olarak zenginleşip zenginleşmediği noktasındadır.Davacıya vasiyetname düzenleyen muris … ile … arasında 11/08/2004 tarihinde bankacılık hizmetleri sözleşmesi düzenlendiği, bilahare bireysel bankacılık hizmet paketi başvuru formu ile murisin 01/06/2006 tarihinde bankaya başvuru yaptığı, bankanın da bu sözleşmeye dayanarak muris adına Vadesiz Mevduat Hesabı açtığı, murisin bu hesaptan hazine bonosu/ yatırım fonu alışverişinde bulunduğu, bankanın bu işlemlere aracı olduğu, murisin ayrıca bu hesaba emekli maaşının yatırıldığı, zaman zaman da bu hesaptan para çekip yatırdığı dosyadaki delillerden anlaşılmıştır. Murisin son olarak satın aldığı hazine bonolarının itfa tarihlerinin 04/10/2006 olduğu, bu tarihte hazine bono bedellerinin vadesiz mevduat hesabına aktarıldığı, bu tarih ile davacılara ödemenin yapıldığı 13/11/2012 tarihleri arasında bankaya herhangi bir başvurunun bulunmadığı da dosya kapsamında anlaşılmaktadır. Murisin vefat ettiği 25/08/2006 tarihinden sonra 01/09/2006 tarihinde Eylül ayına ait 4.037,10 TL emekli maaşı vadesiz mevduat hesabına yattığı, bankaca emekli maaşının 28/09/2006 tarihinde emekli sandığına iade edildiği hesapların incelenmesinden anlaşılmış ise de mirasçılar tarafından vadesiz açılan hesabın vadeli mevduat hesabına çevrilmesi, murisin yaptığı gibi hazine bonosu veya yatırım fonu alınması gibi bir talimatın bulunmadığı, yine murisin terekesinin dava konusu edildiği Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/78 Tereke dosyasından davalı bankaya verilmiş herhangi bir talimatın bulunmadığı anlaşılmakla, davalı bankaca murisin vefat ettiğinin bilinmiş olmasının eldeki davaya herhangi bir etkisi olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Yasal mevzuat gereği murise ait vadesiz mevduat hesabında bulunan meblağın, hesap sahibinin talebi olmadan banka tarafından vadeli mevduat hesabına aktarılması mümkün değildir. Vadesiz mevduat hesabının vadeli mevduat hesabına aktarılmasına ilişkin muris, davacılar, Tereke Mahkemesince davalı bankaya bu konuda herhangi bir talimat verilmediği, Tereke Mahkemesince 07/09/2009 tarihinde davalı bankaya yazılan müzekkerede sadece hesap ekstresinin ve hesaba ilişkin bilgilerin talep edildiği belirlenmiştir. İlk derece mahkemesince davalı bankanın sebepsiz zenginleştiğinden bahisle davanın kabulüne yönelik hüküm tesis edilmiş ise de geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan bir şeyin hataen verilmesine dayalı bir ödemenin söz konusu olmadığı, sebepsiz zenginleşme şartlarına dayalı iade borcunun olayda mevcut bulunmadığı, taraflar arasındaki sorumluluğun sözleşme ilişkisinden kaynaklanan sorumluluk olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda dosyaya kazandırılan 14/05/2017 ve 29/08/2018 tarihli bilirkişi raporlarında belirlendiği gibi davalı tarafça murise ait vadesiz mevduat hesabına, davalı bankaca vadesiz mevduat hesaplarına uygulanan faiz oranları üzerinden 04/10/2006-13/11/2012 dönemi için hesaplan 2.024,52 TL faizin yansıtılmadığı anlaşılmakla bu miktar yönünden davalının sorumlu tutulması gerekmektedir. Dava dilekçesinde hükmedilecek bedele ihtarname tarihinden itibaren reeskont faizi yürütülmesi talep edilmiştir. Davacıların davalıya keşide ettikleri Üsküdar 1.noterliğinin 12/12/2012 tarihli ihtarnamenin 14/12/2012 tarihinde tebliğ edildiği, verilen 7 günlük sürenin bitimi olan 22/12/2012 tarihinden itibaren faiz yürütülebileceği, ancak davacılar vekilinin 28/05/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile bu sefer dava tarihinden itibaren faiz talep ettiği, bu durumda taleple bağlılık gereği hüküm altına alınan alacağa dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmiştir. Ticari işlerde 3095 sayılı Yasa’nın değişik 2/2. maddesi gereğince avans faizi isteme hakkına sahip olan davacı, 3095 sayılı Yasa’dan kaldırılmış ve bu faiz oranından daha düşük seviyede olan ve Merkez Bankası’nca 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Kanunu’nun 4. maddesinde yer alan görevleri kapsamında, 39. maddesi uyarınca oranları yayınlanmaya devam edilen reeskont faizi oranına ilişkin istemi ile bağlı olup, alacağa talep doğrultusunda dairemizce reeskont faizi uygulanması gerekmiştir. (emsal yargıtay 23 HD.2014/9160 E. 2015/26 K sayılı ilamı) Bu durumda davanın kısmen kabulü ile hüküm altına alınan miktara dava tarihinden itibaren reeskont faiz yürütülmesi gerekirken ilk derece mahkemesince davanın tümden kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesince davanın tümden kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın kısmen kabulü ile 2.024,52 TL’nin dava tarihi olan 19/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, 3-Karar tarihinde alınması gerekli 138,30 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,80 TL ile ıslah harcı olarak yatırılan 2.600,00 TL toplamı 2.770,80 TL’den mahsubu ile bakiye 2.632,5‬0 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 4- Davacı tarafından yapılan 25,20 TL başvurma harcı, 3,80 TL vekalet harcı, 1.850,00 TL bilirkişi ücreti ile 151,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 2.030,5‬0 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre belirlenen 20,00 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye tutarın davacı uhdesinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından yapılan 70,00 TL tebligat giderinin davanın reddi oranına göre belirlenen 69,30 TL sinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, bakiye tutarın davalı uhdesinde bırakılmasına, 6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 2.024,52 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 7-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 23.316,51 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,8-HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının ilgilisine iadesine,9-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 148,60 TL ile posta gideri 62,30 TL olmak üzere; toplam 210,90 TL yargılama masrafının davacılardan alınarak davalıya verilmesine, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 09/03/2023