Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1324 E. 2023/122 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1324
KARAR NO: 2023/122
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2019
NUMARASI: 2018/151 Esas – 2019/1133 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 18.06.2014 tarihinde imzalanan satış sözleşmesiyle müvekkili şirketin davalının elektrik üretmek için bir adet rüzgar türbini satma ve kurma ve bu türbini çalıştırmak için gerekli Lisanssız … Kurulumu ve izinlerini alma edimini üstlendiğini, müvekkili şirketin Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin yönetmelik uyarınca davalı şirket adına gerekli fizibilite çalışmasını tamamladığını, davalı şirket adına 1 Megavata kadar elektrik üretim santrali kurma izni için gerekli müracaatları yaparak, projenin kurulumu için ilgili dağıtım şirketinden çağrı mektubu alma aşamasına geldiğini, iş bu aşamadan sonra davalı üzerine düşen edimi yerine getirmeyerek müvekkil şirketin çalışmalarını boşa çıkardığını, müvekkilinin üzerine düşen tüm edimleri yerine getirmesine rağmen davalının sözleşmede kararlaştırıldığı üzere Rüzgar Türbini satış ve kurulum bedeli olan 715.000 Euro+KDV’nin %10 peşinatını ödemeyerek projenin gerçekleşmesini engellediğini ve dağıtım şirketi ile bsiğlantı anlaşması imzalanarak enerji santralinin devreye alınmasını engellediğini, davalıya edimlerini ifa etmesi aksi halde cezai şart ve masrafları ödemesi Bakırköy … Noterliğinin … yev. nolu ihtarnamesiyle bildirildiğini, borçlu şirketin ihtarı tebliğ almasına rağmen edimleri yerine getirmeyerek temerrüde düştüğünü, bunun üzerine sözleşmeden cayma bedeli olarak davalı borçlu aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, ancak davalının borca ve yetkiye haksız yere itiraz ettiğini, bu itirazlarında haksız olduğunu, satış sözleşmesinin 1. bendinde açıkça uyuşmazlıkların çözümlenmesi konusunda İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu açıkça belirtildiğini, sözleşmenin H bendinde de sözleşmeden cayan tarafın 50.000 Euro cezai şart ödemekle yükümlü olduğu açıkça belirtildiğini, ancak davalının temerrüde düşmüş olmasına rağmen haksız yere de borca itiraz ettiğini, bu nedenlerle davanın kabulü ile haksız itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20 inden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın yetkisiz mahkemede açıldığından yetkiye itirazlarının bulunduğunu, yetkili mahkemenin müvekkilinin adresinin bağlı bulunduğu Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle yetkisizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, aksi kanaatte olunması halinde; davacının dava konusu sözleşmenin tarafı olmadığını, ilgili sözleşmenin 1. Maddesinde sözleşmenin taraflarının müvekkilinin ve … San ve Tic. Ltd. Şti olduğunu, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddininin gerektiğini, yine aksi kanaatte olunması halinde; sözleşmenin içeriğinde cezai şarta ilişkin bölümünün ” iş bu sözleşmenin imzalanmasından sonra geçirli bir sebep olmaksızın sözleşmeden cayan taraf diğer tarafa 50.000-€ cezai şart ödemekle yükümlüdür. Force Major durumlarda veya ilgili kurumlardan gerekli izinler alınmaması halinde, sözleşmenin taraflarca fesih edilmesi durumunda cezai şart uygulanmaz.” şeklinde oluştuğunu, iş bu hali ile müvekkilinden cezai şart talep edilebilmenin ön koşulunun dava dışı … firmasının üzerine düşen edimlerini yerine getirmesine rağmen müvekkilinin sözleşmesinden sebepsiz yere cayması ile oluşacağını, ancak mevcut durumda müvekkilinin caymasının da söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, dava konusu sözleşmenin yapılması sebebinin Rüzgar Enerji Santrali Kurulumu için 600KW kapasiteli … Marka … model rüzgar tribünün satıcı şirket tarafından siparişinin verilmesi ve sürecinin tamamlanması olduğunu, öncelikle satıcı şirketin ilgili cihaz ve ekipmanlarının Belçika’da bulunan … SA. Şirketinden talep edildiğinin belgelendirilmesinin gerektiğini, bu yönde hiçbir bilgi ve belge olmamasına rağmen davacı şirketin müvekkilinden tarafı olmadığı bir sözleşmeye dayanak ödeme talep ettiğini, ancak … SA. Şirketinin 15/02/2016 tarihinde Belçika makamlarına iflas başvurusu yaptıklarını, kurulumu istenen 600 KW kapasiteli … marka T600-48 model rüzgar tribününün sadece iflasını isteyen firma tarafından üretildiğini, sözleşmesinin ifasının iflas başvurusu nedeniyle imkansız hale geldiğini, bu sebeple ceza işart isteminin de mümkün olmadığını, tüm bu nedenlerle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Her ne kadar sözleşmenini tarafları kısmında sözleşmenini satıcı tarafı kısmında Dava dışı …Ltd. Şti. ünvanı bulunsa da sözleşmenin son sayfasında davacı ünvanı bulunup davacı şirket temsilcisinin imzasının bulunduğu görülmekle davalı tarafın aktif husumet itirazı yerinde görülmeyerek Sözleşmenin davanın tarafları arasında imza edildiği anlaşılmakla davalı vekilinin aktif husumet yokluğu yönündeki itirazının ve Taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olduğu anlaşılmakla sözleşmenin “ı” bendi uyarınca İstanbul İcra daireleri ve mahkemelerinin yetkili kılındığı görülmekle tacir olan taraflar arasındaki yetki sözleşmesinin de tarafları bağlayacağı anlaşılmakla davalı vekilince icra müdürlüğünün ve mahkememizin yetkisine yönelik itirazın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki Sözleşme hükümlerine göre davalının Lisanssız elektrik üretimine ilişkin olarak …’a yaptığı başvuru kabul edilmiş olup … tarafından alıcı davalıya Bağlantı Anlaşmasına Çağrı Mektubu tebliğ edildiği, bu çağrı mektubu uyarınca projeler ile birlikte gerekli izinleri almak ,projeleri hazırlamak davacının yükümlülüğünde olup, çağrı mektubu uyarınca kurulacak 600kW kapasiteli … Marka … Model Rüzgar türbininden oluşan Rüzgar Elektrik Santrali kurma işini davacı tarafından üstlenildiği,Çağrı Mektubu uyarınca davacı tarafından hazırlanarak, belirtilen sürede … tarafından onaylanması gereken projelerin onaylattırılması, mevzuat gereği gerekli izin raporların alınmasının ardından ilgili Dağıtım Şirketi ile alıcı davalı arasında Bağlantı Anlaşmasının imzalanması ile satıcı davacının üstlendiği işin yer teslimi yapılmış olacağından satıcı davacının bu yer teslimi ile taahhüt ettiği işin yapılması süresinin de Bağlantı Anlaşmasının imzalanmasından itibaren başlamış olduğu anlaşılmıştır. … tarafından gönderilen 03.05.2018 tarihli Yazı cevabı ile ilgili Dağıtm Şirketi île alıcı (davalı) arasında Bağlantı Anlaşmasının 27.10.2015 tarihinde yapıldığı hususunun bildirildiği ,bu itibarla davacının sözleşmeye istinaden hazırlaması gereken projeyi hazırladığı ve gerekli olan izinleri aldığı anlaşılmıştır. Bundan sonraki aşamada alıcı (davalı) tarafından satıcıya (davacıya), … ‘in kurulacağı yerin tesliminin fiili olarak da yapılması ve … projesinin hazırlanması için alıcı davalının , satıcı – davacıya 5.000 Euro ödeme yapması ve takip eden 6 ay içinde satıcı (davacı) yüklendiği işi tamamlaması gerektiği, oysaki davalı tarafça fiilen yer teslimini yapılmadığı ve %10’luk iş bedelinin ödenmemesi üzerine satıcı davacı tarafından alıcıya 21.06.2017 tarihli noter ihtarnamesi keşide edilerek sözleşme gereği tüm edimlerin yerine getirilmesine rağmen davalı tarafça yer tesliminin yapılmadığı ve peşinatın ödenmediği hususunun ihtar edildiği ancak davalı tarafça sözleşme gereği yükümlülüklerin yerine getirilmediği anlaşılmıştır. Davalı tarafça iddia edildiği üzere Belçika’daki … SA. Şirketinin dava ve icra takibinden önce iflas başvurusunda bulunması türbinin temin edilemeyeceği anlamını taşımayacağı , bu nedenle sözleşme ediminin ifa edilmesinin imkansız olduğu yönündeki iddianın kabul edilebilir bulunmadığı, Bu itibarla davalının haklı bir sebep olmaksızın sözleşmeden caydığı ve dolayısıyla sözleşmenin ilgili H maddesine istinaden davacı satıcıya 50.000 Euro cezai şart ödeme yükümlülüğü altına girdiği, ceza- i şart bedelinin davalı tarafın öz varlığı üzerine oranlanmasının ekonomik olarak davalı şirket mahvına sebebiyet vermediği bu nedenle tenkise tabi tutulması gerekmediği anlaşılmış dava konusu alacağın likit olmaması ve yargılamayı gerektirmesi nedeniyle davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyaya ibraz edilen 18.06.2014 tarihli satış sözleşmesinin, müvekkil ile davacı arasında imzalanmadığını, dava dilekçesinin 1. maddesinde davacı tarafın, 14.06.2014 tarihinde sözleşme imzalandığını beyan ve ikrar ettiğini, bu sebeple sözleşmenin geçerli bir biçimde vücuda gelip gelmediğinin anlaşılması için, 14.06.2014 tarihinde tarafların hak ve fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığının incelenmesinin gerektiğini, mahkemenin kararında da zikredildiği üzere davacının TTSG’ nin 16.06.2014/8591 sayılı nüshasının 365. sayfasında yapılan ilan ile “16.06.2014 tarihinde” tüzel kişilik kazandığını, o halde davacının ikrar ettiği, 14.06.2014 imza tarihi itibari ile tüzel kişiliği mevcut olmadığından, taraflar arasında akdin vücuda geldiğini kabul etmenin olanaksız olduğunu, sözleşmenin müvekkili ile dava dışı 3. kişi Ltd. Şti. arasında imzalandığını, … Ltd. Şti. İle sözleşme imzalanmasının sebebinin, bu şirketin … marka rüzgar türbinlerinin Türkiye Distribütörü olması olduğunu, sözleşme incelendiğinde, davacının sözleşmenin bütün sayfalarına değil sadece sonuncu sayfasına kaşesi vurularak, sözleşmenin tarafı haline getirilmek istendiğini, sözleşmede imzası bulunan … ve …’ın dava dışı 3. kişi … Ltd. Şti.’ nin de temsilcileri olduklarını, bu kişilerin aynı zamanda davacı … San Tic. Ltd. Şti.’ nin yetkilisi olmasından da istifade edilmek istenerek sözleşmenin sadece sonuncu sayfasına davacı … San Tic. Ltd. Şti.’ nin kaşesi basılmak sureti ile davacının huzurdaki davanın dayanağı olan 18.06.2014 tarihli satış sözleşmesinin tarafı haline getirilmek istendiğini, davacı tarafın sözleşme ilişkisinin taraflar arasında bulunduğunu hatta müvekkilinin kendisine avans ödemesi yaptığını, bu sebeple sözleşmenin mevcut olmadığının ileriye sürülemeyeceğini iddia ettiğini, müvekkili ile davacı arasında akdedilmiş bir sözleşme bulunsa, dosyaya davacı tarafça ibraz edilen sözleşmenin 2. Sayfasındaki “D-İşin Teslim Süresi” başlığı aldındaki 1. maddesinde yazan 5.000-EURO müvekkili tarafından davacıya yapılmış olması ve bu ödemenin her iki taraf defterlerinde de kayıtlı olmasının gerekeceğini, oysa müvekkilinin davacıya böyle bir ödeme yapmadığını, buna karşılık dava sefahatinde kısmi ödeme/ifa iddiasında bulunan, bu sebeple de sözleşmedeki tarafların maddi hata ile yanlış yazıldığını savunan davacının, davanın esasına etkili kısmi ödeme iddiasının muhasip bilirkişi tarafından tetkik edilmesi için, söz konusu döneme ait ticari defter ve belgelerini dosyaya ibraz etmekten imtina ettiğini, alınan ek bilirkişi raporunda müvekkilinin ticari, defterleri incelenmesine rağmen, müvekkili ile davacı arasında akdi bir ilişkinin kurulduğunu gösteren herhangi bir ödeme bulunmadığı hususunun ek bilirkişi raporuna yansıtılmadığını, kök raporun 8. sayfasındaki müvekkilinin davacıya 5.000-EURO ödeme yaptığı iddiasının, hiç bir belgeye ve ticari kayda dayanmayan, farazi ve hatalı bir tespit olduğunu, mahkeme tarafından her ne kadar … tarafından 03.05.2018 tarihli yazı cevabı ile dağıtım şirketi ile bağlantı anlaşmasının 27.10.2015 yapıldığı hususunun bildirildiği ifade edilmiş ise de, bu husus müvekkilinin davacıdan hizmet aldığını kanıtlayacak bir delil niteliğinde olmadığını, davacı tarafın müvekkiline bağlantı anlaşması yapmak yönünde bir hizmet vermiş olsa davacının müvekkili adına başvuru yapması, başvuruyu takip edip sonuçlandırması, müvekkili nam ve hesabına dilekçeler veren davacının, … nezdinde hiç değilse vekaletnamesinin bulunmasının gerektiğini, buna karşılık mahkeme tarafından sadece ” dağıtım şirketi ile bağlantı anlaşmasının 27.10.2015 yapıldığı” bilgisinden yola çıkılarak, başvuruların ve süreç takibinin kim tarafından yapıldığı araştırılmaksızın davacının müvekkiline hizmet verdiği sonucuna ulaşılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediği gibi, özen ve bilgilendirme yükümlülüklerini de ihlal ettiğini, davacının müvekkiline herhangi bir hizmet verdiğini ispat edememesine karşılık, şayet tararflar arasında gerçerli bir sözleşme ilişkisi varlığı kabul edilecek ise, davacının sözleşmeden kaynaklanan sorumluluklarını da ihlal ettiğinin gözetilmesi gerektiğini, davacının anahtar teslim “… MARKA RÜZGAR TÜRBİNİ” kurulum işini gerçekleştirmeyi taahhüt ettiği ve söz konusu türbinin üreticisi olan yurt dışı firmasının iflas ettiği dosya kapsamı ile sabit iken, sözleşmenin tarafları arasındaki istisna akdinin niteliği uyarınca davacının başka bir marka, model rüzgar türbini kurarak edimini ifa edemeyeceğini, sözleşmede “… MARKA RÜZGAR TÜRBİNİ” kurma işinin taahhüt edilmesine rağmen üretici firma … S.A. ‘ nın iflas ettiğini, bu sebeple türbin temininin, sonraki aşamalarda yedek parça ve bakım temininin sağlanamayacağını, sözleşmedeki eserin meydana getirilmesinin olanaksız olduğunu, müvekkilinin başka bir eseri kabule zorlanamayacağını, davacının, huzurdaki davada iflas etmiş firmanın ürününü almamasını müvekkilin kusuru olduğunu ileriye sürdüğünü, bu hali ile, davacının müşavirlik hizmeti kapsamındaki bilgilendirme ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi müvekkilini iflas etmiş bir firmanın ürününü satın almaya ızrar ettiğini, basiretli bir tacir gibi davranan ve iflas eden firmanın ürününü almak istemeyen müvekkilini temerrüde düşmekle suçladığını, müvekkilinin, iflas etmiş bir şirketten çok ciddi tutarlar ödeyerek rüzgar türbünü almaya yanaşmamasının her halükarda basiretli bir tacir davranışı olduğunu, cezai şart tahakuku koşullarının her halikarda oluşmadığını, davacının sözleşmede “… MARKA RÜZGAR TÜRBİNİ” kurma işinin taahhüt edilmesine rağmen üretici firma … S.A. ‘ nın iflas ettiği ve davacının kendi edimini yerine getiremediği için, müvekkilinin ödemezlik definde bulunma hakkının mevcut olduğunu, müvekkiline, basiretli bir tacir gibi davranıp, iflas eden şirketin malını satın almadığı için kusur atfedilemeyeceğini, davacı tarafın, … marka rüzgar türbininin distribütörü yahut satıcısı olmadığını, bu sebeple … marka rüzgar türbininin bozulması, yedek parça tedariki vb… Konularda üstlendiği bir sorumluluğun da bulunmadığını, somut olayda müvekkilinin, iflas etmiş tirbün teslimi garantisi olmayan, yedek parca tedariki ve servis hizmeti vermesi de fiilen olanaksız olan … firmasından rüzgar türbini satın almak istemediğini, … firmasının distribütör olduğunu, bu firma ile sözleşme yapıldığını, bu firmanın ürün ve parça temin edemeyeğinden bir kaşe vurularak davacının sözleşmenin tarafı haline getirilmek istenmesi ile hileli ve hukuka aykırı işlem yapıldığını, cezai şartın müvekkilinin 1 yıllık karından fazla olduğunu ve her halükarda hakkaniyet gereği tenkisi gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cezai şart alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, taraflar arasında sözleşme bulunup bulunmadığı ve bu kapsamda davacının aktif husumetinin bulunup bulunmadığı ile cezai şartın koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. 18/06/2014 tarihinde, rüzgar enerji santrali kurulumu işine ilişkin sözleşme imzalanmıştır. Davacı tarafça, davalı muhatabına çekilen Bakırköy … Noterliği’nin 21/06/2017 Tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile, satış bedelinin %10’u olan peşinatın ödenmesi ve yer tesliminin sağlanması, aksi halde sözleşmeden cayıldığı kabul edilerek cezai şartın ve masrafların ödenmesi ihtar edilmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı takip dosyasında, “sözleşmeden cayma bedeli” sebebine dayalı olarak 50.000,00 Euro asıl alacağın tahsili istemiyle 04/10/2017 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf, davacı ile sözleşme imzalanmadığını savunmuş ve yetki ilk itirazında bulunmuştur.Dosyada sunulu 18.06.2014 tarihli ve Satış Sözleşmesi başlıklı sözleşmede taraflar, satıcı tarafı olarak dava dışı … Ltd. Şti. Ve alıcı olarak davalı gösterilmiştir. Ancak sözleşmenin taraflar kısmında satıcı tarafı olarak dava dışı … Ltd. Şti. Gösterilmiş olmasına rağmen imza kısmına davacı şirketin ünvanı yazılmış ve bu kısım yine davacı şirket kaşesi basılarak imzalanmıştır. Sözleşmenin diğer kısımları da şirket yetkilileri tarafından imzalanmıştır. İmza kısmında dava dışı … Ltd. Şti.’nin ünvan ve kaşesi bulunmamaktadır. Davalı taraf sözleşmenin, dava dış … Ltd. Şti. ile yapıldığını ileri sürmüş ise de, bu şirketin kaşesi ve kaşesi altında bir imza sözleşmede bulunmayıp aksine sözleşme davacının ünvan ve kaşesi ile imzalandığından sözleşmenin taraflar arasında yapıldığının kabulü gerekir. Bu çerçevede davalının aktif husumet itirazı ve sözleşmedeki yetki şartı nedeniyle yetki ilk itirazı yerinde değildir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 179/1. maddesinde, bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklının, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebileceği düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin “H- Sözleşmeden Cayma Ve Cezai Şart” başlıklı düzenlemesine göre, sözleşmenin imzalanmasından sonra geçerli bir sebep olmaksızın sözleşmeden cayan tarafın, diğer tarafa, 50.000 Euro cezai şart ödemekle yükümlü olacağı, Force Major (mücbir sebep, olağanüstü hal) durumlarında veya ilgili kurumlardan gerekli izinlerin alınamaması halinde, sözleşmenin taraflarca feshedilmesi durumunda cezai şart uygulanmayacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşmede, iş bedelinin %10’unun siparişte peşin ödeneceği düzenlenmiştir. Ayrıca, dağıtım şirketi ile alıcı arasında bağlantı anlaşmasının imzalanması halinde yer tesliminin yapılmış olacağı ve açıklanan şekilde yer tesliminin alıcı tarafından yapılmasından itibaren 6(altı) ay içinde satıcının yüklendiği işi tamamlamayı taahhüt ettiği düzenlenmiştir. … tarafından dosyaya gönderilen müzekkere cevabında 27/10/2015 tarihinde bağlantı anlaşmasının imzalandığı, ancak başvuru sahibi tarafından üretim tesisinin yapımının 2 yıl içinde tamamlanmaması nedeniyle bağlantı anlaşmasının iptal edildiği bildirilmiştir. Ayrıca, davalı tarafça, davacının hizmet sunmadığı ve “… MARKA RÜZGAR TÜRBİNİ” üretici firması … S.A.’nın iflas ettiği ve iflas eden şirketin malını satın almadığı için kendilerine kusur atfedilemeyeceği beyan edilmiş olup, dosyada tercümesi bulunan Belçika Resmi Gazetesine göre, … firmasının iflas etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmede, alıcının personeline üretici firma tarafından eğitim verilmesi gibi üretici firmayı da ilgilendiren düzenlemeler bulunmaktadır. Ayrıca bilirkişi heyet raporununu teknik değerlendirme kısmında … SA. Şirketi iflas etmiş ve üretimini tamamen durdurmuşsa türbinin işletilmeye başlamasından sonra olabilecek bazı arızalar durumunda gerekli yedek parçaların temin edilememe riski doğacağı ve ileride önemli arızaların olması durumunda türbinin üretici firmasından teknik destek alınamayacak olması gibi risklerin gözönüne alınması gerektiği, sözleşmede adı geçen türbinin üreticisi üretimi durdurduysa artık bu türbin yatırım açısından güvenilir olmayacağı ifade edilmiştir. Taraflarca sözleşmede kararlaştırılan “… MARKA RÜZGAR TÜRBİNİ”‘nin üreticinin iflas etmiş olması nedeniyle temin edilip edilemeyeceği dosya kapsamı itibariyle belli olmadığı gibi temin edilse dahi üretici tarafından yerine getirilmesi gereken hususların ne şekilde yerine getireceği ile santralin faaliyete geçmesinden sonra oluşan arıza ve yedek parça ihtiyaçlarının ne şekilde giderileceği belirsiz olup, bilirkişinin türbinin üreticisi üretimi durdurduysa artık bu türbin yatırım açısından güvenilir olmayacağı yönündeki tespiti karşısında davalıdan “… MARKA RÜZGAR TÜRBİNİ”‘ni kurdurması beklenemeyecektir. Bu halde, davacının davalıya çektiği ihtarnamenin de üreticinin iflasından yaklaşık 2 yıl sonra olması nazara alındığında, davalının sözleşmeden caymasının haklı sebebe dayandığının kabulü gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece, davalının haklı bir sebep olmaksızın sözleşmeden caydığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,1-Davanın REDDİNE,2-Başlangıçta peşin olarak alınan 2.749,57 TL harcın, işin hitamında alınması gerekli olan 179,90 TL karar ve ilam harcından fazla olduğu anlaşıldığından, fazla alınan 2.569,67 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,3-Yargılama sırasında davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Yargılama sırasında davalı tarafından yapılan 750,00 TL( Bilirkişi ücreti) yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,5-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir edilen 34.169,60 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-Karar kesinleştiğinde HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya, davalının yatırdığı delil avansından artan kısmın kendisine iadesine,7-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,b-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 148,60 TL, posta gideri 1,00 TL olmak üzere toplam 149,60 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,8-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09/02/2023