Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1319 E. 2023/977 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1319
KARAR NO: 2023/977
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/05/2019
NUMARASI: 2017/291 Esas – 2019/561 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin, davalı şirkete emtiaların uluslar arası fuarlara taşımasını çeşitli zamanlarda üstlendiğini, davalıya verilen taşıma İşlemi karşılığında, muhtelif tariflerde faturalar düzenlendiğini, müvekkil şirket davalı taraf ile olan ticari ilişkisi nedeniyle cari hesabında davalı taraftan toplam 60.482,80TL alacaklı olduğunu, davalı tarafın bakiye 60.482.80TL’yi ödemekten imtina etmesi üzerine müvekkilin haklı fatura ücreti alacağının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğümün … E.sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu şirketin itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı şirkete hizmet vermiş olan müvekkil şirket bu hizmet karşılığında navlun ticareti faturaları düzenlediğini, hesap ekstresi, ticari ilişki ve alacağa ilişkin belgeler ticari defter ve kayıtlarla alacağın varlığının sabit olduğu, bu nedenlerle davalı borçlunun İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasına yapmış olduğu yetki itirazının reddine, borca itirazın iptali ile icra takibinin devamına, değerin %20’sinden az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilin şirkete gönderilen ödeme emrindeki adresten dolayı yetkili Mahkemenin İstanbul Çağlayan Mahkemeleri olduğunu yetki itirazın bulunduğu, davacı taraftan gönderilen ödeme emrinde takibin dayanağı olarak cari hesaba dayandığı, mahkeme huzurdaki davada ise alacağın navlun alacağı ve faturaya dayandığını, fatura konusu mal ve hizmetin müvekkil şirket tarafından alındığına ilişkin irsaliye veya hizmete ilişkin teslim tutanağı ibraz etmesi gerektiğini, davacıdan navlun alacağını doğuracak taşıma hizmetini almadığını, davacının bunu ispatlaması gerektiğini, bu nedenlerle haksız ve dayanaksız davanın tümden reddine, haksız ve dayanaksız takip nedeni ile davacının %20 icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Her ne kadar davacı davalının kayıtlarında yer almayan bu üç adet fatura ile ilgili taşıma edimini yerine getirdiğini ispatlamış ise de, taşıma hizmetinin bedeli konusunda tarafların uzlaştıkları bir bedel bulunmadığı, fakat bilirkişi … tarafından düzenlenen rapora göre davacının, davalının kayıtlarında yer almayan bu üç fatura ile ilgili olarak düzenlediği faturadaki taşıma hizmet bedellerinin, taşıma işinin gerçekleştiği tarihteki piyasa genelindeki rayiçlere uygun olduğu anlaşıldığından davacının davalının kayıtlarında yer alan 3 adet fatura bedeli toplam 8682,15 TL.nin yanı sıra, davalının kayıtlarına yer almayan fakat içeriği taşıma hizmetinin verildiği ispatlanan 3 adet fatura bedeli de olmak üzere davacının davalıdan 60482,80 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davalının defterlerinde yer alan 3 adet fatura bedeli 8682,15 TL bakımından alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına sadece bu kısım için hükmedilmiş, diğer kısmın ise yargılama ile belirlenmesi nedeniyle likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece müvekkili şirket ile davacı arasındaki varış yeri aynı olan fakat başka tarihli ve bedelli faturalara konu diğer taşıma hizmetlerinden ve elktronik e-posta yazışmalarından yola çıkılarak davacının da bu faturalara dayalı alacağının varlığını kesin ve somut delillerle ispatlamamışken sadece ilişkilendirme ve bağlantı kurma yöntemi ile varsayıma dayalı bir yorum ve değerlendirme ile müvekkili şirket defterlerinde yer almayan bu 3 fatura bedelinden müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının açıkça hatalı olduğunu, yerel mahkemenin bilirkişinin tamamen soyut ve varsayımsal değerlendirmesine dayalı kanaati ile benzer şekilde aynı ihtimal doğrultusunda davanın bu faturalara konu hizmeti müvekkiline verdiğine kanaat getirdiğini, müvekkilinin söz konusu bu faturaları kabul etmediğini, ticari defterlerinde de bulunmadığını, buna rağmen davacı ile müvekkili arasında bir ticari ilişkinin var olmasından dolayı aynı yerlere yapılan fakat farklı faturalara konu edilen hizmetlerden ya da taraflar arasındaki yazışmalardan bahisle sadece ilişkilendirme yöntemi ile alacağın varlığına kanaat getirilmemesi gerektiğini, ihtimal ile bir tarafa borç yüklenemeyeceğini, davacının müvekkili şirket defterlerinde yer almayan bu faturaların müvekkiline teslim / tebliğ edildiğini ve faturalardaki taşımaların müvekkili adına yapıldığını net ve kesin bir şekilde ispatlaması gerekmektiğini, davanın itirazın iptali davası olduğundan ispat külfeti alacak iddiasında bulunan davacı üzerinde olduğunu, aksi bir kabul ilişkilendirme, örtüşme, ihtimal gibi soyut kavramlarla kesin ve somut deliller olmaksızın taraflara borç ve sorumluluk yüklenmesi sonucu doğurduğunu, bu hususun da hukuka açıkça aykırı olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür.Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmadığı ve istinafa cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava; hava taşımasından doğan cari hesap (fatura alacağının) tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince dosyaya toplanan deliller ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Karara karşı davalı vekili tarafından yukarıda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında taşıma işleri nedeniyle cari hesap ilişkisi bulunduğu, davacının davalı hakkında cari hesap alacağı açıklaması ile başlattığı ilamsız icra takibine davalı tarafça itiraz edildiği ve eldeki itirazın iptali davası açıldığı görülmektedir. İstinaf incelemesine konu uyuşmazlık; tarafların ticari defterlerine göre, davacı ticari defterlerinde kaydı bulunup davalı ticari defterlerinde kaydı bulunmayan 3 adet faturaya ilişkin taşıma hizmetinin davacı tarafından davalıya verilip verilmediği ve davacının takip miktarı kadar alacağının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Takip konusu alacağın; davacı tarafça yapıldığı ileri sürülen taşıma işene ait faturaya dayanan cari hesap bakiye alacağına ilişkin olduğu, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davacı tarafça yapılan daha önceki taşımalara ve bedellerinin ödenmesine ilişkin kayıtların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, takibe konu edilen 6 adet faturadan 3 adedinin iki tarafın ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı bulunan bu üç fatura bedeli 8.682,15 TL’nin ödenmediğinin de davalı ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. maddesinde, bir fatura alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Faturaya sekiz günlük süre içinde itiraz edilmemişse, TTK. m 21/2’ye göre, itiraz etmeyen kimse, fatura içeriğini kabul etmiş sayılır. Adına fatura düzenlenen, bu faturayı ticari defterlerine itirazsız olarak kaydetmişse, bu kayıt, fatura konusu sözleşmenin ve bu sözleşmedeki işin yapıldığı anlamına gelir. Borçlu taraf, faturaları ticari defterine işlemişse, borcun doğmadığını veya borcu ödediğini ispatlamak zorundadır. Zira, davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtlar aleyhine delil teşkil eder. Bu durumda davalı ticari defterlerinde kaydı bulunan 8.682,15 TL tutarındaki 3 adet fatura içeriği hizmetin davalıya verildiği ve faturalarda gösterilen bedel kadar dava.lının davacıya borcu bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. İki tarafın ticari defterleri arasındaki uyumsuzluğun davacı ticari defterlerinde kaydı bulunup davalı ticari defterlerinde kaydı bulunmayan 30/06/2016 tarihli … nolu 2.101,85 TL bedelli, 30/06/2016 tarihli … nolu 899,96 TL bedelli ve 11/11/2016 tarihli .. nolu 48.830,35 TL bedelli 3 adet faturadan kaynaklandığı belirlenmiştir. Kural olarak salt faturanın düzenlenmiş olması, dayanağı kanıtlanamayan faturaların düzenleyenin defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olması tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamaz. (Yargıtay HGK’nun 19/09/2018 Tarih, 2017/19-915 Esas ve 2018/1338 Karar Sayılı İlamı). Başka bir ifadeyle dava konusu faturaya konu sözleşmesel ilişkinin varlığı ile edimin ifa edildiğinin HMK’nın 200 ve devamı maddeleri uyarınca yazılı delillerle ispatlanması gereklidir. Zira fatura, sözleşmenin infaz aşamasına ilişkin vesikalardan olup sözleşmesel ilişkinin ve edimin ifasının ispatında başkaca delillerle desteklenmediği sürece delil niteliğini haiz olmaz. Türk Medeni Kanunu’nun 6. Maddesi; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” hükmünü içermektedir. Yine HMK’nın 190/1. maddesine göre ise, ispat yükü, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Öte yandan ispat yüküyle ilgili kanunda açık bir hüküm bulunması halinde öncelikle ona bakılmalıdır. Dosyaya toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları ile davacı …’nin akdi taşıyıcı, fiili taşıyıcının ise dava dışı … ve … havayolu şirketleri olduğu, taraflar arasında cari hesap şeklinde yürüyen bir taşıma ilişkisi bulunduğu, 30/06/2016 tarihli … nolu 2.101,85 TL bedelli ve 30/06/2016 tarihli … nolu 899,96 TL bedelli faturaların davacı ticari defterlerine kaydedildiği, bu taşımalara ait … evraklarında ihracatçı olarak davalının adının bulunduğu, davalının aynı dönemde iki faturada taşıma yapıldığı belirlenen ülke ve alıcılara sattığı ürünlere ilişkin BS formlarını vergi dairesine verdiği, satışını yaptığı ürünleri başka bir yolla ya da taşıyıcı tarafından alıcıya taşındığını iddia ve ispat etmediği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığa dayanak 11/11/2016 tarihli … nolu 48.830,35 TL bedelli fatura içeriği ürünlerin göndericisi olarak dava dışı … A.Ş.’nin kayıtlı olduğu, davacı tarafça konşimento müşterinin istemine göre düzenlendiğinin 17/10/2018 tarihli beyan dilekçesi ile beyan edildği, ürünlerin Mali ülkesinin başkenti …’ya gönderildiği, taşınan ürünlerin gönderildiği ülkedeki gümrük sorununa ilişkin taraflar arasında e-posta yazışmaları yapıldığı, taraflar arasında yapılan yazışmaların taşımanın davacı tarafça davalının talimatıyla yapıldığını doğrular mahiyette olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda davalı defterlerinde kaydı bulunmayan 3 fatura içeriği taşımanın davacı tarafça yapıldığı sonucuna varılmaktadır.İlk derece mahkemesince lojistik uzmanınından alınan 01/04/2019 tarihli raporda yapılan taşımalara ilişkin fatura bedellerinin kadri maruf olduğu belirlenmiş olmakla davanın kabulüne dair ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik yoktur. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 4.131,58 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 978,35 TL nispi ve 54,40 maktu olmak üzere toplam 1.032,75‬ TL harcın mahsubu ile bakiye 3.098,83 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.05/10/2023