Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1311 E. 2023/981 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1311
KARAR NO: 2023/981
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2019
NUMARASI: 2018/617 Esas – 2019/956 Karar
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkinDüzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 31/05/2010 tarihinde alacağın temliki sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre müvekkilinin tasfiye halindeki … A.Ş.de kar ve zarar katılım akdi, cari hesaplar ve hesapların eklerinde bulunan 167.413-USD’yi bütün haklarıyla birlikte davalıya temlik ettiğini, davalının sözleşmeye aykırı davranarak sözleşmede belirtilmiş vadelerde ödemelerde bulunmadığını, bu sebeple İstanbul … İcra Müdürlüğünün dosyası ile takip başlatıldığını, davalı tarafından kötüniyetli itirazda bulunulduğunu, itirazın kaldırılması davasında muaccel hale gelmiş olan taksitler yönünden davanın kabul edildiğini, diğer kısımlar için muaccel olmadıkları gerekçesiyle davanın red edildiğini, takip üzerine bir takım ödemelerde bulunulmuş ise de eksik olduğunu, muaccel hale gelen taksitleri ödemek zorunda olmaları yönünde verilmiş İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … E sayılı dosyadan verilen karara rağmen davalıların ödemeleri yapmaktan kaçındıklarını, iş bu sebeple toplam 41.400-USD’nin tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından 89.424-TL üzerinden takibe girişildiğini, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla İtirazın iptaline, takibin devamına, davalıdan icra inkar tazminatı alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu uyuşmazlığın TTK 4.maddesinde sayılan hususlardan olmadığını ve davanın mutlak ticari davalardan olmadığını, ayrıca davada müvekkilinin tacir ise de davacının tacir olmaması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle de ilgili olmaması nedeniyle davanın ticari dava sayılamayacağını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davanın bu sebeple dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddi gerektiğini, ayrıca cevap dilekçesinde izah edilen diğer nedenlerle haksız, mesnetsiz, yasal dayanaktan yoksun ikame olunan davanın esastan reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Tüm dosya kapsamının ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporlarının birlikte değerlendirilmesinde; dosyaya sunulan alacağın temliki sözleşmesi ile davacı tasfiye halinde … AŞ de ki kar ve zarara katılım sözleşmesi nedeniyle olan alacaklarını 157.413,00 USD bedelle davalıya devri kararlaştırılmış, temlik bedelinin 30 Mayıs 2011 tarihinden başlayarak 30 Mayıs 2017 tarihine kadar aylık 2.300,00 USD taksitlerle, son taksidinde 1.813,00 USD olarak davacıya ödeneceği kabul edilmiştir. Dosyaya getirtilen icra dosyası kapsamından da, davacı temlik eden alacaklı tarafından, davalı temlik alan borçluya karşı, İstanbul … İcra Dairesinin … E sayılı dosyası ile 05/09/2014 takip tarihi itibarıyla,31/05/2010 tarihli Temlik sulh ibra ve feragat sözleşmesi gereğince 30/03/2013 tarihli taksitten itibaren 18 aylık ödenmemiş aylık 2.300 usd olmak üzere toplam 41.400,00 usd için ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır. Davalı tarafça … Kurumunun tasfiyesi sonuçlanmadığından alacağın muaccel hale gelmediğinden savunulmuş ise de; davacı … Kurumunda ki alacağını değil, … Kurumunda ki alacağının davalıya devrine ilişkin devir bedelini davalıdan talep etmektedir. Davada … Kurumuna yönelik bir talep ve dava mevcut olmayıp ,taraflar arasında yapılan satış sözleşmesinde davalının satın aldığı alacağının bedelini ödemesine ilişkin takvim mevcut olup ,ödemelerin dava dışı finans kurumunun tasfiyesi sonrası yapılacağına ilişkin bir hüküm yoktur. ( İstanbul Bam 12. H.D 2018/1560 E. 2018/1048 K. Sayılı ilamı ve Yargıtay 19 HD nin 2016-4537 esas ,2016-7507 karar sayılı ilamı da aynı yöndedir.) Takip tarihi itibariyle,18 taksit bedelinin sözleşmenin 4.maddesi uyarınca muaccel olduğu anlaşılmakla başka bir ifade ile alacağın temliki sözleşmesi gereği takip tarihi itibarıyla davalı tarafından ödenmemiş 18 taksit bedeli olmakla davalının, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin ödeme emrindeki şartlarda aynen devamına, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan ( takip tarihi itibari ile talep edilen toplam alacağının Türk lirası karşılığı 89.424,00 TL’nin ) %20 oranı üzerinden hesaplanan 17.884,80 -TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dayanak sözleşme uyarınca davacının müvekkili şirket aleyhinde icra takibi başlatmak ve alacak davası açma hakkının bulunmadığını, yerel mahkemenin beyan ve savunmalarına dair hiçbir açıklama yapmadan ve gerekçesiz olarak hüküm tesis ettiğini, yasa ve emsal içtihat uyarınca dava konusu sözleşmede belirtilen hesabın bulunduğu … A.Ş.’nin tasfiye halinde olduğunu, tasfiye sonuçlanıp kar ve zarar durumu belirginleşmeden davacının hak talep edebilmesinin mümkün olamayacağını, tasfiye sonuçlanmamış ve dava tarihi itibarıyla alacağın muaccel hale gelmemiş olduğundan dava konusu alacağın takip ve dava tarihi itibarıyla talep edilebilir olmadığını, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkilinin dava konusu 31/05/2010 tarihli alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesinin dayanarak kendilerine alacak davacı açamayacağı iddiasının asılsız olduğunu, müvekkilinin …’a başvuramayacağından dolayı temlik alan davalıya başvurmasının hukuka uygun olduğunu, feragatın şarta bağlanamayacağı ve doğmamış haklardan feragat edilemeyeceğine ilişkin yerleşik Yargıtay içtihatlarının bulunduğunu, belirtilen sebepler neticesinde davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini, yerel mahkeme kararının onanmasını ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
GEREKÇE: Dava; alacağın temliki sözleşmesine dayalı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde; sözleşmenin 4.6 maddesi düzenlemesi nedeniyle davacının takip ve dava açma hakkının bulunup bulunmadığı, davanın zamansız açılıp açılmadığı noktalarında toplanmaktadır. Müteveffa davacı ile davalı arasında 31/05/2010 tarihli “Alacağın Temliki, Sulh, İbra ve Feragat Sözleşmesi” düzenlenmiş, davacının dava dışı Tasfiye Halinde … A.Ş.’deki kar ve zarar katılım akdi, cari hesaplar ve hesapların eklerinde bulunan 167.413,00 USD nin bütün hakları ile birlikte temlik alan davalıya temlik edilmiştir. Sözleşmenin 1. maddesinde davalı … A.Ş.’nin “temlik alan”, toplam kar ve zarar katılım akdi veya cari hesap sahibinin “muhatap”, Tasfiye halinde … A.Ş.’nin “kurum”, … yönetici ve çalışşanlarının ise “ilgililer” olarak tanımlandığı görülmektedir. Sözleşmenin 4.3 maddesiyle temlik alanın; temlik edene temlik bedelini maddede belirtilen tarihlerde 73 taksit halinde ödeyeceği gayri kabili rücu kararlaştırılmıştır.Sözleşmenin 4.4 maddesinde ise ” Muhatap işbu sözleşmenin imzalanması ile birlikte, bütün sonuçları itibarı ile hukuki ve cezai yönden şahsi hakları da kapsar şeklide asıl alacak, ücreti vekalet, faiz, munzam zarar ve sair alacaklarda dahil olmak üzere, gerek “şikayet” gerek “Ceza davaları” gerek “Hukuk davaları” ve “gerekse icra takibi” yönünden “Kurum” ve “ilgileri” en geniş anlamda gayri kabili rücu ibra eder.” düzenlemesi bulunmaktadır. 4.5 Maddesinde ödemenin yapılacağı yer kararlaştırılmıştır. 4.6 Maddesinde “Temlik alanın 6 taksidi ödememesi halinde, “Temlik eden” A. Tahsil edemediği kadar temlik tutarını eski hale iadesini isteyerek, ödenmeyen kısmın Tasfiye Halinde … Kurumu A.Ş.’ne geri iadesini talep edebilecek olduğunu, bu iade talebi dışında, ödenemeyen kısmın tahsili için “Temlik Alan” hakkında herhangi bir icra takibi veya alacak vs. davası açamayacak olduğunu, bu işlemlerden dolayı “temlik alan hakkında talep ve dava haklarından peşinen sarfınazar ettiğini, beyan, kabul ve taahhüt etmiştir.” düzenlemesini içermektedir. Sözleşmenin 5. maddesinin son cümlesi “imzalanan 2 suretin; 1 sureti “kuruma”, 1 sureti “muhataba” teslim edildi” kaydı bulunmaktadır. Sözleşme bir bütün olarak değerlendirildiğinde; alacağın temliki sözleşmesi mahiyetinde olduğu, taraflar arasında kendi başına hüküm ifade ettiği, davacının sözleşmenin karşı tarafı olan … Org. A.Ş.’ye takip yönelttiği görülmektedir. Tarafların temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki … A.Ş. bu davada ve takipte taraf değildir. Bahsi geçen sözleşmede temlik edenin temlik bedeli alacağı; sözleşmede taraf olmayan Tasfiye halinde … Kurumundan tahsil şartına veya tasfiye sonucuna göre ödeneceğine dair bir şart bulunmamaktadır. Yine temlik alanın borcu … Kurumunun borcundan bağımsız olduğundan davalı vekilinin tasfiye sonucunun beklenmesi gerektiği, bu nedenle davanın erken açıldığına yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. (emsal Yargıtay HGK’nun 2017/11-2630 esas ve 2019/328 karar sayılı kararı ile Yargıtay 11. HD’nin 2015/15375 esas ve 2016/4584 karar, Yargıtay 11. HD’nin 2015/14950 esas ve 2016/3529 karar, Yargıtay 11. HD’nin 2015/9772 esas ve 2015/10702 karar sayılı kararları) Taraflar arasındaki sözleşme ve özellikle yukarıda kaydedilen maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; sözleşme imzalandığı anda sözleşmenin 5.maddesinin son cümlesi ile bir nüshası … A.Ş.’ye teslim edilmiş olmakla davacı taraf tüm edimini yerine getirmiş, temlik ettiği alacağı takip ve dava hakkını kayıtsız şartsız sarfınazar ettiğini kabul etmiş olmakla bu kuruma karşı bir talep hakkı kalmamıştır. Sözleşmenin 4.6 maddesi ile de temlik edenin, borcun ödenmemesi halinde tamamen ibra ettiği ve takip, dava ve şikayet haklarından feragat ettiği kuruma ödenmeyen taksidin iadesini talep edeceği düzenlemesi birbiri ile çelişkilidir. Ödenmeyen taksidin takip, dava ve şikayet hakkı bulunmayan ve zaten borcu ödemediği için eldeki alacağın temliki işlemi yapılan eski “kuruma” iadesini istemenin davacı açısından hiçbir anlamı olmadığı ortadadır. Bu düzenleme bu haliyle Türk Borçlar Kanunun 27. maddesinde düzenlenen kesin hükümsüzlük hallerinden “ahlaka” ve 1982 tarihli T.C. Anayasasının 36. maddesi ile güvence altına alınan ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde de yer alan mahkemeye erişim hakkını engeller nitelikte olduğundan “kamu düzenine” aykırılık oluşturmaktadır. Sözleşmenin bu maddesi ahlaka ve kamu düzenine aykırı olması nedeniyle kesin olarak hükümsüzdür. Aynı maddenin 2. fıkrası gereği bu maddenin geçersiz kabul edilmesi sözleşmenin diğer maddelerini geçersizliğini gerektirecek mahiyette de değildir. Bu durumda davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 6.108,55 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 1.527,14 TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 4.581,41 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.05/10/2023