Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1307 E. 2023/217 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1307
KARAR NO: 2023/217
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/12/2019
NUMARASI: 2017/688 Esas – 2019/1070 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı firma arasındaki ticari ilişkiye ve faturalara dayalı cari hesaba ilişkin ticari mal alışverişinden kaynaklı bakiye alacağın davalı firmadan talep edilmesine rağmen haklı talebinin sürekli oyalamalar ile geçiştirildiğini ve ödenmeyince Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, ancak davalı firmanın haksız ve mesnetsiz olarak takibe itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini ve süreci uzatarak maddi menfaat temin etmeye matuf hareket ettiğini, bu nedenle yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin haksız bir icra takibine maruz bırakıldığını, şirket olarak bundan etkilendiklerini, işbu takibin kötü niyetli olarak açıldığının açık bir şekilde ortada olduğunu, tarafların ticari defterlerinin incelenmesinde bu durumun ortaya çıkacağını, müvekkilinin kısmi olarak itirazda bulunduğunu, icra takibine konu edilen tutarda bir alacağın bulunmamasına karşı kötü niyetli davranan alacaklının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacının Bakırköy … İcra Dairesinin… sayılı dosyası ile davalı aleyhine cari hesap ekstresi asıl alacak 19.556,70 TL üzerinden takip başlattığı borçlunun 14.624,82 TL lik kısmına itiraz ettiği ancak kısmi ödemede bulunmadığı iş bu davanın süresinde açıldığı anlaşılmakla; Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede ; -Davalının ticari defterlerine göre; takip tarihi (14.06.2017) itibariyte davalının davacıya 4.931,88 TL borçlu olduğu,-Taraf ticari defterleri 10.06.2016 tarihi itibari ite birbiri ile uyumlu olduğu, ancak taraf ticari defterlerinin bu tarihten sonra karşılıklı olarak farklılıklar göstermiş olduğu, taraf ticari defterleri arasındaki cari hesap farkının (19.556,70 TL- 4.931,88 TL) 14.624,82TL olduğu,-Taraf ticari defterleri arasındaki cari hesap farklarından ilkinin davacı ticari defterlerinde kayıtlıı olup davalı ticari defterlerinde kayıth olmayan 2 adet toplamda 3.931,73 TL tutarlı faturadan kaynaklı oludğu 17 /06/ 2016 tarihli … No.lu 3.541,43 TL tutarlı fatura içeriğindeki ürünlerin nakliye kanalı ite teslim edildiğini, ayrıca bir sevk irsaliyesi düzenlenmediğini, nakliyeciye ait bir faturanın bulunduğu ancak nakliyecinin taşıma irsaliyesinin bulunmadığı, bu itibarla davacının bu fatura yönünden içeriğinin davalıya teslimini ispat edemediği, özetle bu faturanın hesaplama dışı bırakılmasının gerekeceğini, -… no.lu 390,10 TL tutarlı faturanın içeriğindeki ürünleri davalı adına …’na teslim edildiği, ancak 12.03,2018 tarihli Bağcılar SGK Müdürlüğü’nden gelen yazıda …’nun sigortalı olarak hizmetlerinin bulunmadığının tespit editdiği, bu itibarla itgili fatura yönünden de teslimin davacının ispatına muhtaç olduğu, davacının ticari defterlerinde kayıtlı olan 2 adet toplamda 3.931,73 TL tutarlı davacının davalıya düzenlemiş olduğu faturaların davacının ispatına muhtaç olması nedeniyle hesaplama dışı bırakılmasının gerekeceği, -Taraf ticari defterleri arasındaki diğer bir fark ise davalının davacıya düzenlemiş olduğu 30.03.2017 tarihli … no.lu Reklamasyon Bedeli açıklaması 10.738,00 TL tutarlı faturadan kaynaklı olduğu, bu faturanın içeriğinin ise davacı tarafından alınan ürünlerin davalının makinalanna verdiği zarardan kaynaklı davalının davacıya düzenlediğini iddia ettiğini, ancak bu iddia ile ilgili dosyaya mübrez herhangi bir ihtar, tutanak vb. evraklar olmadığından 30,03.2017 tarihli 10.738,00 TL tutarlı faturanın yerindeliğinin ve davacıya tesliminin davalının ispatına olduğundan hesaplama dışı bırakılması gerektiği, -Davacının davalıya düzenlemiş olduğu 3 adet toplamda 30.505,29 TL tutarlı faturaların davalı ticari defterlerinde 30.549,85 TL tutarlı olarak kayıtlı olmasından kaynaklı olduğu bu itibarla taraf ticari defterleri arasında toplam carî farkın ise 44,56 TL olduğu, -Özetle, taraf ticari defterleri arasındaki cari hesap farkının 14.624,82 TL olduğu, bu farktan ise davacı ticari defterlerinde kayıtlı olup davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan 3.931,73 TL tutarlı faturalardan kaynaklı olduğu, bu faturaların tesliminin ise davacı ispatına muhtaç olduğu, davalı ticari defterlerinde kayıtlı olup davacı ticari defterlerinde kayıttı olmayan 10,738,00 TL tutarlı Reklamasyon faturasından kaynaklı olduğu, bu faturanın ise davacı tarafından alınan ürünlerin davalı jnakinalarına vermiş olduğu zarardan kaynaktı olduğu, ancak bu zararın tespitinin yapılmadığı, tutanak v.b. evrakların dosyaya mübrez olmadığından davalının ispatına muhtaç olduğu, taraf defterleri arasındaki diğer cari hesap farkının ise taraf ticari defterlerinde kayıtlı olan ancak rakam uyuşmazlığı nedeniyle oluşan toplamda 44,56 TL tutarlı farklardan kaynaklı olduğu, -Neticeten, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 15.669,53 TL alacaklı olduğu, kanaati ile, alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyada bulunan tüm deliller müvekkilinin takip miktarı kadar alacaklı olduğunu gösterdiğinden davanın kısmen reddine dair karar usul ve Yasaya aykırı olduğundan kararın kaldırılarak tümden kabulüne karar verilmesi veya bu yönde bozulması gerektiğini, dosyada bulunan tüm somut deliller müvekkilinin takip miktarı kadar alacaklı olduğunu açıkça gösterdiğini, müvekkilinin ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi raporunda müvekkilin davalıdan 19.556,70 TL alacaklı olduğunun açıkça tespit edildiğini, müvekkilinin alacağı takip miktarı kadar olduğundan davalarının tümden kabulüne karar verilmesi gerektiğini, işbu davada müvekkilinin alacağının takip miktarı kadar olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen, 3.541,43 TL tutarlı faturanın varlığına rağmen müvekkilin bu fatura yönünden davalıya teslim edemediğini, bu faturanın hesap dışı bırakılmasına ilişkin karar verilmesinin davalı borçlu tarafından zamanında itiraz edilmeyen bu alacak için davalı tarafından ileri sürülmeyen bu itirazın mahkemece re’sen gözetilecek bir husus da olmadığından usule aykırı şekilde davalı taraf lehine hüküm kurulmuş olmasının davalının sebepsiz zenginleşmesine sebebiyet verdiğini, müvekkilinin alacağına kavuşabilmek adına yasal yollara başvurduğunu, müvekkilinin alacaklı olduğunun da dosya kapsamı ile anlaşılmış olduğunu, davalı tarafın kötü niyetli itirazlarının olduğu sabit olduğundan davalının icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde davanın kısmen reddine ilişkin kararın itirazları doğrultusunda kaldırılmasını, davanın tümden kabulüne veya bu yönde müvekkili lehine bozulmasını ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin gerekçeli kararında, dosya içerisinde yer alan cevap dilekçeleri ve bilirkişi raporlarına karşı itiraz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler ile dinlenen tanık anlatımları göz önüne alınmaksızın, eksik inceleme sonucunda “…davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan 10,738,00 TL tutarlı reklamasyon faturasından kaynaklı olduğu, bu faturanın ise davacı tarafından alınan ürünlerin davalı makinalarına vermiş olduğu zarardan kaynaklı olduğu, ancak bu zararın tespitinin yapılmadığı, tutanak v.b. evrakların dosyaya mübrez olmadığından davalının ispatına muhtaç olduğu…” denilmek suretiyle yeterli ölçüde gerekçe bildirilmeden hukuka ve hakkaniyete aykırı bir şekilde karar verildiğini, yerel mahkeme kararının beşinci sayfa ilk paragrafında da 30.03.2017 tarihli reklamasyon bedeli açıklamasıyla, 10.718,00 TL bedelli faturadan dolayı “…dosyaya mübrez herhangi bir ihtar, tutanak vb evraklar olmadığından” bu faturanın yerindeliğinin ve davacıya tesliminin davalının ispatında olduğundan söz edilerek hesaplama dışı tutulmasının usule, yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, ayrıca ispat külfeti açısından kendilerince sunulan diğer faturalar da dosya içerisinde mevcut iken ve ayrıca dinlenen …’ın faturaları aldığını açık bir şekilde kabul etmişken mahkemenin tüm bunları göz ardı ederek davanın kabulüne karar vermesinin hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, söz konusu faturanın, bizzat davacı şirketin çalışanı tarafından teslim alınıp imzalanmış ve mahkeme nezdinde söz konusu şirket çalışanı … tarafından da bu durum açık bir şekilde kabul edilmişken, davacı yanın bu faturayı ticari defterine işlememiş olduğunu, bu sebeple müvekkilinin bu fatura bedelini ödeme yükümlülüğü altına girmesinin de hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkemenin davanın kısmen kabulü kararının bozularak davanın reddine karar verilmesini veya dosyanın istinaf gerekçeleri ve resen nazara alınacak nedenler doğrultusunda yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili yerel mahkemeye gönderilmesini, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Dava taraflar arasında ticari satıma dayalı cari hesap ilişkisinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafça davalı hakkında Bursa … İcra müdürlüğünde başlatılan takibe yetki yönünden yapılan itiraz üzerine dosya Bakırköy … İcra müdürlüğünün … Esas numarasını almış, davalı tarafın süresinde borca kısmen yaptığı itiraz ile takip kısmen durmuş ve eldeki itirazın iptali davası açılmıştır. İlk derece mahkemesinde dosyaya alınan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı taraf vekilleri yukarda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, tarafların cari hesap ilişkisine dayanak olarak ticari defterlerine kaydettikleri fatura muhteviyatı mal ve zararlarının ispat edilip edilmediği noktasındadır. Dosyaya alınan 01/06/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre tarafların ticari defterleri 10/06/2016 tarihi itibarıyla birbirleri ile birebir uyumlu olduğu, buna karşılık takip tarihi olan 14/06/2017 tarihi itibarıyla davacı ticari defterlerine göre davalıdan 19.556,70 TL alacaklı olduğu, davalı ticari defterlerine göre ise davacıya 4.931,88 TL borçlu olduğu farkın 14.624,82 TL olduğu belirlenmiştir. Kural olarak salt faturanın düzenlenmiş olması, dayanağı kanıtlanamayan faturaların düzenleyenin defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olması tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamaz. (Yargıtay HGK’nun 19/09/2018 Tarih, 2017/19-915 Esas ve 2018/1338 Karar Sayılı İlamı). Başka bir ifadeyle dava konusu faturaya konu sözleşmesel ilişkinin varlığı ile edimin ifa edildiğinin HMK’nın 200 ve devamı maddeleri uyarınca yazılı delillerle ispatlanması gereklidir. Zira fatura, sözleşmenin infaz aşamasına ilişkin vesikalardan olup sözleşmesel ilişkinin ve edimin ifasının ispatında başkaca delillerle desteklenmediği sürece delil niteliğini haiz olmaz. Türk Medeni Kanunu’nun 6. Maddesi; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” hükmünü içermektedir. Yine HMK’nın 190/1. maddesine göre ise, ispat yükü, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Öte yandan ispat yüküyle ilgili kanunda açık bir hüküm bulunması halinde öncelikle ona bakılmalıdır. Tarafların ticari defterlerindeki mutabakatsızlığın sebepleri şöyledir: A) Davalı adına kesilen 01/08/2016 tarihli toplam 4.154,70 TL lik faturanın davalı defterlerine bu miktar olarak kayıtlandığı, davacı defterlerine ise fatura üzerinde elle düzeltme yapılarak toplam 4.371,76 TL olarak kaydedildiği, sevk irsaliyesi ile faturanın düzeltilmiş halinin uyumlu olmadığı, fatura üzerinde yapılan değişikliğin davalıya bildirilmediği anlaşılmakla, bu fatura yönünden faturanın düzeltilmemiş hali olan ve davalı defterlerine kaydedilen KDV dahil 4.154,70 TL nin esas alınması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. B) Davacı ticari defterlerinde kayıtlı olup davalı ticari defterlerinde kaydı bulunmayan 05/04/2017 tarihli 390,10 TL bedelli fatura ve buna ait sevk irsaliyesi üzerinde ve 17/06/2016 tarihli 3.541,63 TL bedelli fatura ve sevk irsaliyesi üzerinde teslim alan adı ve imzası bulunmayıp, her iki irsaliyede malı teslim eden adı ve imzası bulunmaktadır. Yine davacı kayıtlarında yer almayıp davalı kayıtlarında yer alan, davalı tarafça davacıya reklamasyon adı altında düzenlenen ve davalı tarafça davacının kendisine satıp teslim ettiği malların makinelerine verdiği zarar bedeli olarak açıklanan, 30/03/2017 tarihli 10.738,00 TL bedelli fatura üzerinde … adı ve imzası bulunmaktadır. Davalı tarafça söz konusu faturanın davacının sigortalı çalışanı …’a teslim edilip imzasının alındığı, …’ın daha önce de davalı tarafça düzenlenen 16/02/2017 tarihli 14.412,61TL bedelli faturayı imzalayarak teslim aldığı beyan edilmiştir. Reklamasyon bedeli olarak düzenlenen faturanın içeriği herhangi bir mal teslimine ilişkin olmadığı, davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında davacının davalı adına düzenleyip ticari defterlerine kaydettiği, 05/04/2017 tarihli 390,10 TL bedelli fatura ile 17/06/2016 tarih 3.541,63 TL bedelli fatura içeriği malları davalıya teslim ettiğini ispatlaması gerekir. Buna karşılık davalı tarafta davacı adına düzenlediği reklamasyon faturasına konu ettiği, davacıya ait malların makinelerine zarar verdiği vakıasını usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2016 Tarih, 2015/13357 Esas ve 2016/2695 Karar Sayılı İlamı). Oysa davacı taraf bahsi geçen 2 adet faturaya ait malları davalıya teslim ettiğini, davalı tarafta kendisine satılan ürünlerdeki ayıp nedeniyle zarar gördüğünü ispatlamış değillerdir. Davacı taraf satışa konu malların teslimini yazılı belge ile, davalı tarafta zarar gördüğünü süresinde yapılmış ayıp ihbarı, tespit, ihtar, tutanak gibi belgeler ile ispatlaması gerekir. Davacının düzenlediği fatura içeriği malların davalıya teslimi ile davacıya ait malların davalı makinelerine zarar verdiği ve zararın miktarı ispat edilmediği müddetçe faturaya itiraz edilmemiş olmasından kaynaklanan karineden yararlanma imkanı yoktur. Bu durumda bahsi geçen faturaların taraflar arasındaki cari hesap alacağının belirlenmesinde dikkate alınma imkanı yoktur. C) Davacının davalı adına düzenlediği 3 adet faturanın her iki taraf ticari defterlerine işleyiş farkları görülmüş, davacının bu 3 adet fatura tutarı toplamı 30.505,29 TL olmasına rağmen davalı ticari defterlerinde 30.549,85 TL olarak 44,56 TL fazla miktarda kaydedildiği tespit edilmiş, davacı alacağı hesaplanırken bu durumda dikkate alınmış ve bilirkişi raporunda az yukarıda izah edilen mutabakatsızlık sebepleri göz önüne alınarak davacının takip tarihi itibarıyla toplam alacağı 15.669,53 TL olarak hesaplanmıştır. Davacı tarafından icra takibinde 19.556.70 TL asıl alacak olarak talep edilmiş, davalı borcun 14.624,82 TL lik kısmına itiraz etmiş bakiye 4.931,88‬ TL kısmına ise itirazı bulunmamaktadır. Eldeki davada ise takip çıkış miktarı olan 19.556,70 TL üzerinden itirazın iptali talep edilmiştir. Bu durumda itiraz edilmeyen 4.931,88 TL yönünden davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Davacının takip tarihi itibarıyla toplam alacağı 15.669,53 TL olarak hesaplanmakla, bu miktardan davalı tarafça takipte itiraz edilmeyen 4.931,88 TL nin indirilmesi ile davanın 10.737,65 TL yönünden kabulüne, 3.887,17 TL yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, sonuç itibarıyla hatalı hüküm kurulmuştur. Ayrıca alacak likit, itiraz haksız bulunmakla davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu hususta da dosya içeriğine uygun olmayan gerekçe ile icra inkar tazminatına hükmedilmemiş olması da isabetli olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece kurulan hüküm isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı ve davalı vekillerin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, bir kısım talep yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın reddine, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine, reddedilen kısım yönünden davacının kötü niyeti ispatlanmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-İcra takibinde itiraz edilmeyerek kesinleşen 4.931,88 TL yönünden dava açmakta hukuki yarar bulunmadığından 6100 sayılı HMK 114/1-h maddesi gereği davanın REDDİNE, 2-Davalının Bakırköy 8.icra dairesinin … esas dosyasına yaptığı itirazın 10.737,65 TL yönünden kabulü ile takibin bu miktar üzerinde değişen oranlarda işleyecek avans faizi uygulanması suretiyle devamına, bakiye 3.887,17 TL yönünden davanın esastan REDDİNE, 3-Hüküm altına alınan asıl alacak miktarı olan 10.737,65 TL’nin % 20 oranına tekabül eden 2.147,53 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,5-Karar tarihinde alınması gerekli 733,50 TL harçtan, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 333,98 TL harcın mahsubu ile bakiye 399,52‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 333,98 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 160,60 TL yargılama gideri ile 1.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere; toplam 1.292,00 TL davanın kabul oranına göre belirlenen 710,00 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye tutarın davacı uhdesinde bırakılmasına, 8-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşılmakla; bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 9-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre davalı lehine hesaplanan 8.819,05‬ TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının ilgilisine iadesine; 12-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davacı ve davalı vekilince yatırılan istinaf karar harçlarının istemleri halinde kendilerine iadesine, b-İstinaf aşamasında taraflarca sarf edilen yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 09/03/2023