Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1304 E. 2023/598 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1304
KARAR NO: 2023/598
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2019
NUMARASI: 2017/1241 Esas – 2019/1017 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/06/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete ait emtiaların uluslararası fuarlara taşımasını çeşitli zamanlarda üstlenmiş olduğunu, davalıya verilen taşıma işlemi karşılığında; 23.03.2017 Tarih ve … nolu 7.853,80 TL bedelli navlun ücreti faturasını,28.04.2017 Tarih ve … nolu 6.479,35 TL bedelli navlun ücreti faturasını ve 31.03.2017 Tarih ve … nolu 6.528,80 TL bedelli navlun ücreti faturasını düzenlediğini ve davalı taraf ile olan ticari ilişkisi nedeniyle cari hesabında davalı taraftan toplam 20.861,96 TL alacaklı olduğunu, davalı tarafın bakiye 20.861,96 TL’yi ödemekten imtina etmesi üzerine fatura ücreti alacağının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı borçlu şirketin, icra müdürlüğünün yetkisine ve borca karşı yapmış olduğu itirazı ile takibin durduğunu,davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket ile davacı şirket arasında ticari münasebet nedeniyle birçok taşıma anlaşması ve gümrükleme işlemi yapıldığını, bunlardan birinin de … firmasına yapılan taşıma ve gümrükleme işi olduğunu, davalı şirkete ait ürünlerin,Münih destinasyonlu, … firmasına; gümrükleme işlemlerinin, Avrupa Birliği Ülkelerine girişinde yaşanan sıkıntılı gümrük işlemleri sebebiyle gümrüklemenin daha kolay yapıldığı, davalının ihraç ettiği ürünler yönünden tecrübeli ve uzman oldukları için işlemlerin de sorunsuz tamamlanabildiği Avusturya şube müdürlüğünde yapılarak, gönderilen ürünlerin alıcısına teslimi konusunda mutabık olduklarını, davacı tarafa; gümrük işlemlerinin Avusturya Suben Gümrüğünde yapılması yazılı ve sözlü olarak belirtilmesine rağmen, davacının Almanya Mannheim da kendi depoları olduğu ve malı burada bekletmek istediklerini, işlemlerin Almanya Mannheim gümrüğünde yapılacağını bildirdiklerini, davakunun ısrarla işlemlerin Şuben gümrüğünde yapılmasını bildirmiş olmasına ve konuyla ilgili tüm uyarılar ve talimatlara rağmen davacı taraf sözleşmedeki edimlerini yerine getirmekte direndiğini, sevkiyat durum bilgisi raporunda, konteynerin Mannheim ana depolarında olduğunu, gümrüğü bu depoda yapacaklarını ve gümrük tamamlanınca davalı müşterisi … firmasının Münih’te bulunan deposuna teslimatı yapacaklarını” bildirmeleri akabinde davalı tarafından derhal açıklama istenildiğinde; davacı taraf “Mannheim’da işleri daha kolay ve hızlı yürütebildiklerini, problemsiz bir şekilde gümrüğün tamamlanacağı ve tüm sorumluluğun kendilerine ait olduğunu bildirdiklerini, sözleşmeye ve sözleşmedeki koşullara uyulmasına dair davalı talimatına aykırı davrandıklarını,edimlerini tam ve gereği gibi yerine getirmediklerini, davalının taşıyacağı ürünlerin bir kısmının asma yaprağı olması ve bu ürünlerin de; analize tabi ürün olması sebebiyle CED raporu düzenlenmesi, söz konusu raporunda konteynerin ilk giriş gümrük kontrol noktasındaki memura sunularak, görüldü stampası vurulması gerekmekte iken, davalı tarafından düzenlenen CED raporu gümrükleme esnasında ilk giriş gümrüğü olan Trieste limanında davacı tarafın ihmali sonucu mühürlenmediğinin öğrenilmesi üzerine, Davacı şirkete “bunun çok büyük bir eksiklik olduğu, malın gümrüğünün yapılmaması, Trieste limanına konteynerin geri götürülmesi, orada CED raporunun onaylatılması, daha sonra en başta anlaşıldığı gibi Avusturya gümrüğünde işlemlerin yapılması, konteynerin tamamının davalı şirkete ait olduğu, direkt Münih’e teslimatın yapılmasını” istediklerini, ancak davacı şirket tarafından “endişelenecek bir durum olmadığı, Mannheim’da sorunu çözmek üzere oldukları” beyanıyla, ısrarla kendi bildiklerini yaptıklarını, devam eden süreçte, işlemlerin Mannheim Gümrüğünde yapılamayacağı anlaşıldığından, davacı tarafından konteynerin nihai gümrüklemesinin Münih DHL deposunda yapılacağı bilgisi verildiği ve konteynırın Mannheim’dan Münih’e sevk edildiği, … depoda, yetkililer tarafından Asma yapraklarının laboratuar analizine alınmasına karar verilerek konteynerin tamamen boşaltıldığı ve emtiaların 25 gün burada bekletildiği, akabinde de, konteynerin boşaltılması, elleçlenmesi, depolanması ve tekrar yüklenmesi ile ilgili masrafları kapsayan … faturası, toplam 10.448,71 Euro bedelle alıcı firma … adına düzenlenmiş ve davalının müşterisi … bu faturayı ödemek zorunda kaldığını, … ise bu miktarı davalı şirkete ödeyeceği fatura tutarından mahsup ettiğini, bu nedenlerle davalının ekonomik zarara uğradığı ve ticari itibarının da zedelendiğini, açılan davanın maddi ve hukuki gerçeklere uygun olmadığını, bunun yanında davalı şirketin uğramış olduğu menfi-müspet bir kısım zararları oluşmuş olduğunu, davalı şirketin davacı şirkete borcunun bulunmadığı bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Toplanan deliller, icra takip dosyası, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, ticari defterler, talimat raporu, bilirkişi incelemesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında ticari ilişki olduğu tarafların incelenen defterleri ile sabittir. Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilmesi için HMK’nun 222. Maddesi uyarınca kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. Bilirkişi raporunda davacı taraf ve davalı taraf defterlerinin HMK 222. Maddesinde belirtilen usulde olduğu tespit edilmiştir. Takibe konu; cari hesaba esas 23.03.2017 tarihli, 28.04.2017 tarihli ve 31.03.2017 tarihli üç adet faturanın davacı taraf ve davalı taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu sabittir. Dava konusu faturanın davalı defterinde kayıtlı olduğunun anlaşılması halinde mahkemece malın teslim edildiğinin-hizmetin ifa edildiğinin kabul edilmesi yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğidir. Her ne kadar davalı taraf 10.448,71 Euro zararı mahsup ettiğinden bahisle takibe itiraz etmiş ise de; cari hesaba konu faturaları defterlerine kaydetmesi ve dava dışı … tarafından kendisine kesildiğini ve mahsup ettiğini beyan ettiği 10.448,71 Euroluk veya TL karşılığı faturasının davalı şirkete yansıtma faturası şeklinde yansıtılmadığı ve bu faturanın davalının defterlerinde dahi kayıtlı olmadığı karşısında mahsuba yönelik itirazlarına itibar edilmemiştir. Bunun yanında davalı yanca gümrükçü bilirkişi raporuna e-maillerin değerlendirilmediğinden bahisle itiraz edilmiş ise de 02.05.2019 tarihli raporun 9. Sayfasında e-mail hakkında gümrük yönünden yapılan incelemede; EXW teslim şekliyle gönderilen malı taşıyıcıdan çekincesiz teslim alsa bile, ekstradan yapmak zorunda kaldığı masrafları evrak hazırlayan gönderenden istemesinin mümkün olduğu, GTİP tatbikatından kaynaklanan gecikmeden taşıyıcının sorumluluğunun doğmadığı açıklanmıştır. Takibe konu davacı tarafça davalı adına düzenlenmiş faturanın davacı ve davalı defterlerinde kayıtlı olması karşısında faturaya konu malların teslimi davacı tarafça ispatlanmış olup, davalı tarafça fatura konusu bedelin ödediği ispat edilemediğinden ve mahsup gerekçesine itibar edilmediğinden; itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğu anlaşıldığından; İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptaline, davalı tarafın mahsup iddiası defter incelemesi ve gümrükçü bilirkişi incelemesi neticesinde yargılamaya konu olup alacak likit olmadığından davacı lehine icra inkar tazminatı hükmedilmesine yer olmadığına ve davanın kabulüne” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı şirket arasında ticari münasebet nedeniyle birçok taşıma anlaşması ve gümrükleme işlemi yapıldığını, bu taşıma ve gümrükleme işlerinden birinin de … firmasına yapılan taşıma ve gümrükleme işleri olduğunu, davacı tarafa gümrük işlemlerinin Avusturya Suben Gümrüğünde yapılması yazılı ve sözlü olarak belirtilmiş olmasına rağmen, sonraki süreçte davacının Almanya Mannheim’da kendi depoları olduğunu ve malı burada bekletmek istemeleri ve işlemlerin Almanya Mannheim gümrüğünde yapılacağını bildirdiğini, müvekkilinin ısrarla işlemlerin Suben gümrüğünde yapılmasını bildirmiş ise de konuyla ilgili tüm uyarılar ve talimatlara rağmen davacı tarafın sözleşmedeki edimlerini gereği gibi yerine getirmekte direndiğini, işlemlerin Mannheim Gümrüğünde yapılamayacağı anlaşıldığında davacı tarafından konteynerin nihai gümrüklemesinin … deposunda yapılacağı bilgisinin verildiğini ve konteynerin Mannheim’dan Münih’e sevk edildiğini, … depoda yetkililer tarafından asma yaprakların laboratuvar analizine alınmasına karar verildiğini, konteynerin tamamın boşaltıldığını, emtiaların 25 gün burada bekletildiğini, konteynerin boşaltılması, depolanması ve tekrar yüklenmesi ile ilgili masrafları kapsayan … faturasının toplam 10.448,71 Euro bedelle alıcı firma … adına düzenlendiğini, müvekkili müşterisi …’ün bu faturayı ödemek zorunda kaldığını, …’ün bu miktarı müvekkili şirkete ödeyeceği fatura tutarından mahsup ederek 8.818,50 Euro tutarındaki müvekkilinin alacağını ödemediğini, müvekkili şirketin hiçbir kusuru olmadığını, davacı tarafın sözleşmedeki edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin ekonomik zarara uğradığını, bunun yanında ticari itibarının da zedelendiğini, yerel mahkeme tarafından ticari defter incelemeleri ve araştırmaların eksik yapılarak hüküm kurulduğunu, yerel mahkeme tarafından yansıtma fatura düzenlemesi nedeniyle davanın kabulüne verildiğini, fatura düzenlemesi şekli ve muhasebeye yönelik işlem olduğunu, bu sebeple alacağın olmadığının kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca bilirkişi raporunun hatalı ve eksik inceleme ile düzenlendiğini, bilirkişi raporunun da kabulünün mümkün olamayacağını, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür. Davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmamış ve istinafa cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava taraflar arasında taşıma sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap bakiye alacağına istinaden başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinafa konu uyuşmazlık, davalının taşıma hizmetinin sözleşme şartlarına aykırı gerçekleştirildiği gerekçesiyle uğradığını iddia ettiği zarar miktarının davacının navlun ücret alacağına yönelik başlattığı takibe itirazın iptali davasında ileri sürüme şartlarının bulunup bulunmadığı hususudur. Davacı tarafından taşıma işiyle iştigal ettiği, davalıya ait çeşitli taşıma işlemleri gerçekleştirdiği, taşıma işlerine ilişkin yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, taraflar arasında bir cari hesap ilişkisinin bulunduğu, davacının 30/09/2017 tarihli 20.861,96 tutarında cari hesap bakiyesi açıklaması ile davalı hakkında İstanbul Anadolu …icra müdürlüğünün … esas dosyası ile ilamsız takiplerde ödeme emri göndermek suretiyle ilamsız icra takibe başlatılmış, , davalı tarafça borca itiraz edilmiş ancak ticari ilişki ve yaptırılan taşımaların inkar edilmemiştir. Davalının Almanya ülkesinde bulunan alıcı … firmasına gönderdiği bağ yaprağı emtiasının, davalının talimat ve sözlü istemlerinin gümrük işlemlerinin daha kolay olduğu Avusturya ülkesine götürülüp gümrük işlemleri burada yapıldıktan sonra Almanya ülkesine taşınması istemesine rağmen bu talimat uyulmayarak doğrudan Almanya ülkesine taşınması nendeniyle gümrükleme işlemlerinde sorunlar çıktığı, işlemin uzadığı, bu sebeple 10.448,71 euro zararın doğduğu, bu zararın alıcı … tarafından ödendiğini, …’ün bu bedeli davalı şirkete ödeyeceği faturadan mahsup ettiğini ileri sürmektedir. Her iki tarafın usulüne uygun ve delil olma vasfında olduğu bilirkişilerce tespit edilen ticari defterleri üzerinde yaptırılan incelemede; davacı kayıtlarına göre davalıdan 3 adet faturadan kaynaklı 20.861,96 TL alacağının bulunduğu, davalı kayıtlarına göre de davacıya 20.861,96 TL borcunun bulunduğu, kayıtların birbirleri ile uyumlu oldukları belirlenmiştir. Davalının ticari defterleri üzerinde yaptırılan inceleme sonucu verilen rapora göre davalının iddia ettiği ürünlerin 25 gün bekletilmesi nedeniyle zarar görüldüğüne dair bir evrak kayda rastlanmadığı, dava dışı … ile davalı arasındaki ticari ilişkinin izlendiği hesaplar üzerinde yapılan incelemede … tarafından ödendiği iddia edilen zarara ilişkin bir yansıtma faturasının kayıtlarda yer almadığı hususları belirlenmiştir. Bu durumda davacı ve davalı ticari defter kayıtları, davacı ve davalı iddia ve savunmaları ile davacının cari hesap konusu 3 adet fatura alacağına ilişkin taşımı işini gerçekleştirdiği, bu taşıma işinden kaynaklı 20.861,96 TL alacağının bulunduğu ispatlanmış durumdadır. Buna karşılık davalı tarafça taşıma hizmetinin sözleşmeye aykırı yapıldığı gerekçesi ile uğradığını iddia ettiği zarar ispatlanabilmiş değildir.Bu durumda göre mahkemece davacının davalıdan alacaklı olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.425,08 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 357,02 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.068,06‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.01/06/2023