Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1298 E. 2023/275 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1298
KARAR NO: 2023/275
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2019
NUMARASI: 2017/583 Esas – 2019/774 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile … banka AŞ arasında akdedilen alacak temlik sözleşmesi hükümleri uyarınca dava dışı borçlu … San ve Tic Ltd Şti’nin imzalamış olduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan tüm alacak hakları ve alacağın tahsiline yönelik her türlü resmi merci ve yasal yollara başvurma hakları da dahil olmak üzere davacıya devir ve temlik edildiğini, temlik eden banka ile dava dışı borçlu şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesini, davalı …’un söz konusu kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, ancak mezkur sözleşmeden doğan borcun ödenmemesi üzerine, borcun ödenmesi amacıyla düzenlenmiş 09/02/2012 tanzim tarihli senede dayanılarak İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibine geçildiğini, davalı …’un icra takibine imza itirazında bulunduğunu, itirazı değerlendiren İstanbul 22.İcra Hukuk Mahkemesinin imza itirazının kabulüne ve takibe konu alacağın %10 oranında para cezası ve yine asıl alacağın %20si nispetinde hükmolunan kötü niyet tazminatına hükmedildiğini, haksız mahkeme kararı neticesinde alacağını tahsil edemeyen davacının, hakkında tazminata ve para cezasına hükmedilmiş olması sebebiyle geriye dönülmesi oldukça zor bir yaptırım altında bırakıldığını, davacının haksız mahkeme kararı ile alacağını tahsil edemez durumdayken, davalı borçlu tarafından aleyhine başlatılmış olan icra takibi ile haksız bir şekilde yaptırım altına soktuğunu beyanla, davalı borçlunun müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan 953.567,79 TL ve kat tarihi itibariyle sözleşme hükümleri uyarınca hesaplanacak faizi ile birlikte alacağın davalıdan alınarak davacı şirkete verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı/temlik eden dava dışı … banka ile davalı arasında usulüne uygun şekilde kurulmuş herhangi bir genel kredi sözleşmesi ve/veya kefalet sözleşmesi bulunmadığı gibi davalı tarafından keşide edilerek veya müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalanarak davacıya verilmiş herhangi bir bono bulunmadığını, bonoda yer alan yazılar ve imzaların hiçbirinin davalıya ait olmadığını, genel kredi sözleşmesini imzalamadığını, imza ve yazıların müvekkiline ait olmadığını, bu nedenle davalının herhangi bir borçtan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, yine bonoda görülen yazı ve imzaların davalıya ait olmadığı hususunun İstanbul 22.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/105 Esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile sabit olduğunu ve mahkemece imzaya itirazın kabulü ile İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin davalı açısından durdurulmasına karar verildiğini, anılan nedenlerle davalı aleyhine somut gerçeklere ve hukuku aykırı olarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” ,…Yapılan yargılama, davacının iddiaları, davalının beyanları, ibraz edilen deliller, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, İstanbul 21.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/63 Esas sayılı dosyası, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu ibraz edilen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı/temlik eden … banka AŞ Eminönü Şubesi ile dava dışı asıl borçlu … Tekstil San.ve Tic.Ltd.Şti arasında 09/02/2012 tarihli 1.000.000,00 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, davalı … ile dava dışı …’in işbu genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla azami 1.000.000,00 TL limitli olarak imzaladığı, genel kredi sözleşmesi uyarınca borcun ödenmemesi nedeniyle temlik eden … Banka AŞ tarafından asıl borçlu … Tekstil San.ve Tic.Ltd.Şti ve kefiller … ile … aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile toplam 953.567,79 TL’nin tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, bilahare davalı … tarafından senetteki imzanın kendisine ait olmadığı iddiası ile itiraz edilerek İstanbul 22.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/105 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı, mahkemece yapılan inceleme ve yargılama sonucunda senetteki imzanın …’un eli ürünü olmadığı anlaşılmakla imzaya itirazın kabulüne, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında sahtecilik iddiasına konu imzanın itiraz eden takip borçlusunun eli ürünü olmadığından İİK 170/3.maddesi uyarınca itiraz eden … yönünden takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı tarafından 09/02/2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesini davalının kefil sıfatıyla imzaladığı iddiası ile sözleşmeden kaynaklanan alacağın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi talebi ile işbu dava açılmış ise de; temlik alan… şirketinin kredi alacağının dayanağını oluşturan dava dışı … Banka AŞ Eminönü Şubesi ile dava dışı asıl borçlu … Tekstil San.ve Tic.Ltd.Şti arasında akdedilmiş, davalı … ile dava dışı …’in müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla tarafı olduğu 09/02/2012 tarihli 1.000.000,00 TL kredi limitli genel kredi sözleşmesi üzerinde mahkememizce yaptırılan imza ve yazı incelemesi neticesinde; inceleme konusu … Banka AŞ Eminönü Şubesi’nin 09/02/2012 düzenleme tarihli “… San.ve Tic.Ltd.Şti” ismine atfen düzenlenmiş 1.000.000,00 TL bedelli 37 sayfa 20 yapraktan oluşan Genel Kredi Sözleşmesi aslında kefil kısmında “…” ismine atfen atılmış imza ve dolum yazılarının davalı …’a ait mevcut mukayese imza ve yazılarına kıyasla davalı …’un eli ürünü olmadığı tespit edilmiş olup, bu bağlamda davalının takip ve dava tarihi itibariyle davacı alacağından sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla, sübut bulmayan davanın reddine, ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … A.Ş. ile … banka A.Ş. arasında akdedilenAlacak Temliki Sözleşmesi hükümleri uyarınca dava dışı borçlu … Tekstil Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin imzalamış olduğu Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan tüm alacak hakları ve alacağın tahsiline yönelik her türlü resmi merciie ve yasal yollara başvurma hakları da dahil olmak üzere … A.Ş’ye devir ve temlik edildiğini, bilahare … A.Ş. ile Birikim … A.Ş.’nin T.T.K. hükümleri doğrultusunda birleşmesi neticesinde … A.Ş. tüm aktif ve pasifleri ile … A.Ş.’ne devrolmuş, birleşme işlemi 21.09.2018 tarihinde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil edilerek 27.09.2018 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiş bulunduğunu, temlik eden … banka A.Ş. ile dava dışı borçlu … Tekstil Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi arasında 09.02.2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, davalı borçlu … söz konusu kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzalandığını, eksik inceleme neticesinde davanın reddine karar verildiğini, yapılan bilirkişi incelemesinin hüküm tesis etmeye elverişli olmadığını, davaya konu 09.02.2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde bulunan kefil … imzasının basit tersimli bir imza olması sebebiyle gerçeğin tespit edilmesinin oldukça zor olduğunu, bu kapsamda hem davacı şirketin hem de davalı borçlunun ortaya attığı iddiaların ve gerçeğin ortaya çıkması adına söz konusu genel kredi sözleşmesi üzerinde detaylı bir inceleme yapılması gerektiğini, mahkemenin dosyasına sunulmuş bilgi ve belgelerden de açıkça görüleceği üzere davalı borçlu tarafından atılmış olan Genel Kredi Sözleşmesi ve senette bulunan imzalar arasında oldukça benzerlikler bulunduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalının davacı …’ye hiçbir borcu bulunmadığını, zira söz konusu Genel Kredi Sözleşmesi’ndeki ve bonodaki imzanın davalıya ait olmadığını, bu imzaların davalıya ait olmadığı da her iki dosyada da yer alan ve teknik olarak detaylı inceleme ile hazırlanmakla bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, davacının istinaf dilekçesinde Genel Kredi Sözleşmesi ve senette bulunan imzaların davalının imzaları ile “benzerlik taşıdığına” dair kişisel çıkarımı da bilimsellikten uzak, yanlı ve gerçek dışı olduğundan kabul edilemeyeceğini, önemli olanın, imzanın, kişinin el ürünü olması olup ki işbu dava nezdinde yapılan detaylı inceleme ile, imzanın Müvekkil’e ait olmadığı sabit olmuştur.Esasında Davacının işbu istinaf kanun yoluna başvurmasının altındaki tek amacın davalının kazanmış olduğu haklarına erişmesinin önünde geciktirici bir engel olmak olduğunu beyanla, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredi alacağının kefilden tahsili istemli alacak davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, kefaletteki imzanın davalıya ait olup olmadığı noktasındadır. Dava dışı/temlik eden … banka AŞ ile dava dışı asıl borçlu … Tekstil San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında 09/02/2012 tarihli 1.000.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmeye kefil sıfatıyla davalı …’a atfen imzalanmıştır. Borcun ödenmemesi nedeniyle temlik eden … Banka AŞ tarafından asıl borçlu … Tekstil San.ve Tic.Ltd.Şti ve kefil görünen … ile … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, davacı tarafça borcun ödenmesi amacıyla düzenlendiği beyan olunan 09/02/2012 tanzim tarihli senede dayanılarak İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında toplam 953.567,79 TL’nin tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılmış, davalı … tarafından senetteki imzanın kendisine ait olmadığı iddiası ile itiraz edilmesi üzerine de İstanbul 22. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/105 Esas sayılı dosyasında yapılan inceleme ve yargılama sonucunda senetteki imzanın …’un eli ürünü olmadığı tespit edilerek imzaya itirazın kabulüne ve İstanbul 4.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında sahtecilik iddiasına konu imzanın itiraz eden takip borçlusunun eli ürünü olmadığından İİK 170/3.maddesi uyarınca itiraz eden … yönünden takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Bu karar sefahatten geçerek 18/05/2021 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı tarafça bu kez, genel kredi ve kefalet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf ise, kefalet sözleşmesindeki imza ve yazıların kendisine ait olmadığını savunmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 208/1. Maddesine göre, taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen bir belgedeki yazı veya imzayı inkâr etmek isterse, sahtelik iddiasında bulunmalıdır; aksi hâlde belge, aleyhine delil olarak kullanılır. Maddenin üçüncü fıkrasına göre de, bir belgenin sahteliğini iddia eden kimse, bunu aynı mahkemede ön sorun şeklinde ileri sürebileceği gibi, bu konuda ayrı bir dava da açabilir. Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, mahkemece HMK’nın 211. Maddesinde düzenlenen usulde inceleme yapılmalıdır. HMK’nın 211. Maddesi düzenlemesinden anlaşılacağı üzere takibe dayanak senedin sahteliğinin bilirkişi raporu ile ispatlanması gerekir. Bilirkişi incelemesinde kullanılacak belgeler mahkeme veya bilirkişi huzurunda alınan imza örnekleri ve mukayeseye esas belgelerdir. İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide/düzenleme tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Nitekim bu ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.10.2019 tarihli ve 2017/12-2692 E., 2019/1003 K. sayılı kararında da benimsenmiştir. Diğer taraftan adli bilimler disiplininin bir dalı olan kriminalistiğin özel bir sahası olan adli grafoloji ve belge sahteciliği dalı, el yazısı ve imzaların grafolojik açıdan kişinin samimi yazı ve imzalarının karakteristik yazım özelliklerinin tespitini ve belirlenen karakteristiklerin, araştırılan (incelemeye konu olan) yazı ve imzalarda da var olup olmadığının incelenmesini içerir. Bilirkişi inceleme sonucunda senette borçluya atfen atılı bulunan imzanın borçluya ait olup olmadığına ilişkin bir kanaate ulaşır. Mahkemece bilirkişi raporu yeterli görülür ise bu rapora göre, yeterli görülmez ise ek rapor alarak veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırarak sonucuna göre karar verilir(Yargıtay HGK’nın 08.10.2019 tarihli ve 2017/(19)11-911 E. – 2020/736 K. sayılı kararı). Mahkemece, davalının mukayese imza ve yazı örnekleri usulünce toplanarak dosya bilirkişiye tevdi edilmiş ve adli grafoloğun da bulunduğu bilirkişi heyeti raporunda davaya konu genel kredi sözleşmesinin kefil kısmında “…” ismine atfen atılmış imza ve yazılarının davalıya ait mevcut mukayese imza ve yazılarına kıyasla davalının eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Bilirkişi raporu imza incelemesi yönünden gerekçeli, denetime elverişli ve somut olaya uygun olup hükme esas alınmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı tarafça, davaya konu 09.02.2012 tarihli genel kredi sözleşmesinde bulunan kefil … imzasının basit tersimli bir imza olması sebebiyle gerçeğin tespit edilmesinin oldukça zor olduğu ve bu nedenle genel kredi sözleşmesi üzerinde detaylı bir inceleme yapılması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bilirkişi raporu karşısında, imzanın davalıya ait olduğu iddiasının davacı tarafından ispatlanması gerekir. Dosyaya sunulan deliller ve yaptırılan bilirkişi incelemelerine göre kefaletteki imzanın davalıya ait olduğu ispat edilememiştir. Geçerli bir kefalet sözleşmesinden bahsedilebilmesi için kefil olacak kişinin sözleşmede imzasının bulunması şart olup, genel kredi sözleşmesinde davalıyı bağlayan bir imza bulunmadığından bu sözleşmeye istinaden kullandırılan kredilerde davalının herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Dolayısıyla mahkemece davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/03/2023