Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1294 E. 2023/592 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1294
KARAR NO: 2023/592
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2019
NUMARASI: 2017/528 Esas – 2019/1036 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/06/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, borçlu/davalıdan alacaklarının tahsili amacıyla borçluya İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile birlikte icra takibi başlatıldığını, takip borçlusunun icra dosyasının önce tamamına itiraz ettiğini, daha sonra asıl alacağı kabul ederek kısmi itirazda bulunduğunu, bir kısım alacaklarının takibine ilişkin icrai işlemlerin durdurduğunu, davalı borçlu tarafından kısmi itiraz talepli dilekçe içerisinde takibe konu alacaklara ilişkin faize itiraz edilerek sadece anaparanın kabul edildiğini, anaparanın tahsil edilmiş ise de haksız ve kötü niyetli olarak faize ilişkin itirazda bulunulduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla davalı borçlu tarafından yapılan haksız kısmi itirazın iptali ile itiraza uğrayan alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, dava gider ve masrafları ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacının yapmış olduğu bir iş bulunmamasına rağmen alacağını ödediğini, Bu faturaların müvekkiline daha önce tebliğ edilmediğini, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, Olayda TTK 1530 maddesinin uygulanamayacağını çünkü davacının müvekkiline bu faturları başka firmadan keserek icraya koyduğunu, Davacı firma ile müvekkili arasında herhangi bir vade farkı sözleşmesi veya yapılmış bir iş dahi bulunmadığını, Bu nedenle davacının vade farkı isteyebilmesi için taraflar arasında bir sözleşme bulunmasının zorunlu olduğunu beyan ederek, yetkisiz mahkemede açılmış davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddine karar verilmesine, vekalet ve yargılama ücretlerinin davacının üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde işlemiş faize yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, alacağı oluşturan faturaların satım sözleşmesine ilişkin olduğu görülmüştür. davalının asıl alacağı davadan önce ödediği, işlemiş faiz yönünden ise temerrüt oluşmadığından itiraz ettiği görülmüştür. Davacının davalıya malları teslim etmesi ile alacak muaccel olur ise de, bu durum aynı zamanda davalıyı mütemerrit kılmaz. 6098 Sayılı TBK’nun 117/1 maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer.Yine 6102 Sayılı TTK’nun 10.maddesi uyarınca aksine sözleşme yoksa ticari bir borcun faizi vadenin bitiminde, belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar. Somut olayda borcun ifa edileceği gün belirlenmediğinden davalının faizle sorumlu tutulması için ihtar çekilmek suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir ancak davacı tarafça davalının temerrüde düşürüldüğüne dair herhangi bir delil sunulmamıştır. Davacı taraf her ne kadar TTK 1530. Maddesi gereği davalının temerrüde düştüğünü iddia etmiş ise de belirtilen yasal düzenleme mal ve hizmet tedarik sözleşmelerine ilişkin olup satım sözleşmelerinde uygulanmasına hukuken imkan bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davanın reddine”karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece davacı ve davalı arasındaki hukuki ilişkinin neye göre sınıflandırıldığı, hangi gerekçelerle satım sözleşmesi olarak nitelendirildiğinin anlaşılmadığını, dava konusu icra dosyasında fatura örneklerinin mevcut bulunduğunu, fatura örneklerinin incelenmesinde tarafların her ikisinin ticari işletme olduğunu, taraflar arasındaki ihtilafın ticari bir ilişkiden kaynaklandığını, davalının müvekkil davacıdan aldığı mal ve hizmet tedariki karşılığında TTK 1530 maddesi uyarınca mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda mütemerrit olduğunun açıkça görülebileceğini, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmamış ve istinafa cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava taraflar arasında ticari satıma dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibinde işlemiş faize yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince dosyaya toplanan deliller davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından yukarda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde; taraflar arasındaki ticari ilişkinin 6102 sayılı TTK 1530 maddesi kapsamında tedarik sözleşmesi niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre takip öncesi TTK 1530 maddeye göre işletilen faiz talebinin yerinde olup olmadığı noktasındadır. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükü altında (HMK 190) olup, bu temel kuralların da sonucu olarak herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. İspat yükü kendisinde olmayan diğer taraf da ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilir. Karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf, ispat yükünü üzerine almış sayılmaz (HMK 191). Bu durumda taraflar arasındaki ticari alışverişin tedarik sözleşmesi niteliğinde olduğunu davacı taraf ispatla mükelleftir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 1530/2. maddesi, ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer, şeklinde düzenlenmiştir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere TTK’nın 1530/2. maddesinin uygulanabilmesi için taraflar arasında mal ve hizmet tedariki sözleşmesi olması gerekir. Davacı tarafça, taraflar arasında mal tedarik sözleşmesi olduğunu ve kendisinin de tedarikçe olduğunu ispatlayamamıştır. Dolayısıyla TTK’nın 1530/2. Maddesinin eldeki davaya uygulanmasına olanak yoktur. İcra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilmesi TBK’nın 117.maddesi koşullarına bağlı olup icra takip tarihinden önce davalıya temerrüt ihtarı gönderilmesi gerekir. Bu durumda, davacının davalıyı takipten önce temerrüde düşürdüğünü ispat edemediği gibi, taraflar arasında ödeme günü kararlaştırıldığı da ileri sürülmediğinden davacı alacaklısı icra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizi talebinde bulunamayacağından mahkemece takip öncesi işlemiş faize ilişkin talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf peşin harcının alınması gereken 179,90 TL karar harcından mahsubu ile eksik olan 125,5‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.01/06/2023