Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1293 E. 2023/591 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1293
KARAR NO: 2023/591
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2019
NUMARASI: 2016/33 Esas – 2019/157 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/06/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ticari taksi sahibi olduğunu, müvekkilinin aracı ile ilgili tüm parçalarını davalı … – … firmasından satın aldığını, 09.12.2014 tarihinde davalı …den “yağ soğutucusu” satın aldığını; alınan bu yağ soğutucuyu, 09.12.2014 tarihinde “…” isimli dava dışı işletmede aracına monte ettirdiğini ve aracını kullanmaya başladığını; fakat 11.12.2014 tarihinde araçtan bir anda dumanlar çıkmaya başlaması üzerine sorunun ne olduğu ve tamiri konusunda yine aynı servise aracını götürdüğünü; … Oto’nun araçta yaptığı çalışma neticesinde motor yağının suya karıştığını, araçta yağ bulunmadığını tespit ettiğini; bunun üzerine yağ soğutucunun sökülerek … isimli firmaya test için gönderildiğini, test neticesinde yağ soğutucusunda çatlak olduğunun tespit edildiğini, soğutucunun çatlak olduğunu dair … firması tarafından verilen raporun dilekçe ekinde Mahkemenize sunulduğunu; bu çatlağa bağlı gelişen olaylar sebebiyle motorun yatak vurduğunu ve bu nedenle yeniden sıfır motor yapıldığını; tamir sonucunda aracın 17.12.2014 tarihinde servisten çıktığını; …’nun aracın onarımı ve sorun ile ilgili beyanının dilekçe ekinde verildiğini; müvekkilinin araçtaki sorunun yağ soğutucudan kaynaklandığının öğrendiği 11.12.2014 tarihinde … firmasına gittiğini ve durumu kendilerine anlattığını; …’nin parçayı … yetkili servisi olan …’tan aldığını ifade ederek kendisinin sorumlu olmadığının belirttiğini; bunun üzerine … servis müdürü …’ya ulaşıldığında sorunla ilgilenmediğini; …’un müvekkili ile ilgilenmemesi, …’nin de müvekkilini oyalaması sebebiyle huzurdaki davayı açmak zorunda kaldıklarını belirterek, ayıplı yağ soğutucusu bedelinin iadesi ile, ayıplı mal nedeniyle uğranılan şimdilik 6.43 5,00-TL zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen yasal faiziyle birlikte tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … San. AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki taleplerin sarih olmadığını, dilekçenin konu kısmında, dava değeri kısmında ve sonuç ve istemi bölümündeki talep miktarlarının birbiriyle örtüşmediğıni; dava konusu araçta meydana geldiği iddia olunan hasar ve zarardan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, bahsi geçen yağ soğutucu aksamının, satışının yapıldığı esnada hasarsız, tam ve çalışır vaziyette olduğunu; diğer yandan dava konusu yedek parçanın üreticisi konumundaki firmanın da huzurdaki yargılamaya dahil edilmesi gerektiğini, üretici firmaya davanın ihbar edilmesi konusundaki haklarım saklı tuttuklarını belirtmiş ve davanın reddini talep etmiştir. Davalı … (…) vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’nın dava konusu yedek parçanın üreticisi olmadığını; söz konusu yedek parçanın üreticisinin … A.Ş. olduğunu; yedek parçada bir üretim hatası mevcut ise bunun sorumluluğunun üretici firma olan … A.Ş.’de olduğunu, müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını; yağ soğutucusunun satış yapıldığı esnada hasarsız, tam ve çalışır vaziyette davacıya teslim edildiğini, davacının parçanın ayıplı olduğuna dair herhangi bir belgeyi dosyaya sunmadığını, davaya konu yedek parçanın montajı esnasında da söz konusu çatlağın meydana gelmiş olmasının muhtemel olduğunu, yedek parçanın montajı esnasında bahse konu çatlak meydana gelmiş olduğundan, rücu ihtimaline binaen davanın montajı gerçekleştiren … Oto-…’a ihbarını talep ettiklerini, bütün bu nedenlerle davanın üretici firma … AŞ.’ye ve montajı gerçekleştiren … Oto-…’a ihbarını, haksız ve kötü niyetli olarak açılmış davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Uyuşmazlık ticari satışa konu aracın ayıplı olduğu iddiasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla somut olayda 6102 sayılı TTK’nun 23. maddesindeki ayıplı mal satışına ilişkin özel hükümlerin uygulanması gerekir. 6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesine göre; “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK’nun 223.maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” Mahkemece anılan yasa hükmü çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak somut olay bakımından süresinde ayıp ihbarı olup olmadığının tespiti araştırılmış olup; dosya incelendiğinde davacının yağ soğutucuyu aldığı beyan ettiği tarih 09.12.2014 olup, davacı tarafça 11.12.2014 aracın arızalandığına dair belgeler ve oto tamir evrakları sunulmuştur. Davacı tarafça ve tüm davalılarca dava konusu yağ soğutucuya dair davacı ile davalı … (…) arasındaki fatura incelendiğinde; faturanın irsaliyeli fatura olduğu, düzenlenme tarihinin ve fiili sevk tarihinin 25.12.2014 olduğu tespit edilmiştir. Davalı … tarafından diğer davalı …’ya düzenlenen 08.12.2014 tarihli irsaliyeli faturada davalı … tarafından dosyaya ibraz edilmiştir. Davacının 09.12.2014 tarihinde davalı … (…)’den aldığını beyan ettiği yağ soğutucunun 11.12.2014 tarihinde arızalandığı sabittir. Yağ soğutucuda arızanın meydana geldiği dosyaya sunulan hasar evrakları ve bilirkişi incelemesi ile sabittir. Fakat hasar meydana gelen yağ soğutucunun davalı …’dan alınan yağ soğutucu olup olmadığı yönündeki ispat yükü davacı üzerindedir. Ticari alım-satımda aldığı malın arızalı çıktığını iddia eden alıcının 6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesine göre; “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.”kuralı mevcuttur. Açık kanun hükmü karşısında davacı tarafça belgelendirildiği üzere 11.12.2014 tarihinde meydana gelen hasar ile ilgili satıcıya ihbar yükümlülüğü vardır. Dava tarihi; 23.11.2015 olup; hasar tarihinden yaklaşık 1 sene sonra dava açılmıştır. Ayıp ihbarının yapıldığını ileri süren kişi 6102 sayılı TTK’nun 18/3 maddesinde öngörülen şekilde yapıldığını kanıtlamalıdır. 6102 sayılı TTK’nun 18/3 maddesine göre, ayıp ihbarının noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü mektupla yahut telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta yolu ile yapıldığı kanıtlanmalıdır. Tanık delili ile ayıp ihbarının yapıldığı kabul edilemez. Davacı söz konusu ayıba ilişkin davalılara TTK 23/1-c kapsamında süresinde ve TTK 18/3 Madde kapsamında usulüne uygun biçimde ihbar yükümlülüğünü yerine getirmemiş olup; mevcut deliller incelendiğinde usulüne uygun süresi içerisinde davalılara yapılmış ayıp ihbari olmadığından davanın reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme ayıp ihbarının satıcıya zamanında ihbar edilmediğini ifade etmekle davalarının reddine karar verdiğini, ancak yerel mahkemenin dava dosyası üzerinde gerekli araştırmayı yapmadığını, aksine eksik inceleme ile hüküm kurduğunu, ayıp ihbarının süresinde yapıldığına ilişkin mail çıktılarının dosyaya sunulduğunu, ancak yerel mahkeme tarafından değerlendirmeye alınmadığını, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının bozularak davanın kabulüne karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline yapılmış bir ihbarın bulunmadığını, davacı iddialarının 6102 sayılı TTK’nun 18/3 maddesine göre ayıp ihbarının noter marifetiyle veya iadeli taahhütle mektupla yahut telgrafla güvenli elektronik imza kullanarak kayıtlı elektronik posta yoluyla yapıldığının kanıtlanması gerektiğini, ayrıca davacı tarafça hasar meydana geldiği iddia edilen yağ soğutucunun müvekkilinden satın alınan yağ soğutucu olup olmadığı yönündeki ispat yükünün davacı tarafa ait olduğunu, davacı tarafça bu hususun da hiçbir suretle ispat edilemediğini, belirtilen sebepler neticesinde davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını beyan ve talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; ticari satım sözleşmesi kapsamında ayıplı olarak teslim edildiği iddia olunan emtia nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde; sözleşmeye konu ürünün ayıplı olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı, davacının iddia ettiği zararın ödenmesinin gerekip gerekmediği noktasındadır.Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır(Yargıtay HGK’nın 24.05.2017 tarih, 2017/19-1633 E.- 2017/1013 K. Sayılı kararı). Ayıba karşı tekeffül borcu, satılan şeyde satıcı tarafından zikir ve vaat edilen vasıfların bulunmamasından veya satılan şeyin değerini yahut akit gereğince ondan beklenen faydaları azaltan veya kaldıran noksanları bulunmasından satıcının sorumlu tutulmasını ifade eder. Satıcının ayıba karşı tekeffül borcunun doğabilmesi için ayıbın sözleşmenin kurulduğu anda mevcut olması, ayıbın önemli olması, alıcının sözleşmenin kurulduğu anda ayıbın varlığından haberdar olmaması ve en nihayetinden alıcının kendisine düşen muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmiş olması gerekir. Aksi halde satılan, alıcı tarafından mevcut haliyle kabul edilmiş sayılır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 23/1-c maddesi; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 223/2. Maddesine göre ise, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Satış sözleşmesinde, satıcı zapttan ve ayıptan ari bir şekilde satılanın, mülkiyetini geçirmek amacıyla, zilyetliğini alıcıya devretmekle yükümlüdür. Satılanın ayıplı olması halinde alıcı TBK’nın 227/1. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarını kullanabilir. Anılan maddenin 2. Fıkrasında da alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklı tutulmuştur. Dosyaya toplanan deliller ile davacıya ait aracın dava dışı … Servisinde bakımının yapıldığı, davalıdan alınan bir adet yağ soğutucusunun araca monte edildiği, dosyaya alınan bilirkişi raporuna göre bu montajın basit bir işlem ile gerçekleştirildiği, bu sebeple montaj aşamasında hasar verilmiş olabileceği savunmasının yerinde olmadığı, dosyadaki belgeler ve bilirkişi raporu ile davalıdan alınan yağ soğutucusunun yağ sızdırarak aracın suyuna yağ karıştığı, bu şekilde araçta yeterli yağ kalmadığından ve motorda yağlama yapılamadığından motorun yatak sardığı ve turbonun arızalandığı anlaşılmaktadır. Davalı cevap dilekçesinde davacıya satış yapılan malzemenin … A.Ş.’den satın alındığını belirterek davacıya bir adet soğutucu sattığını kabul etmiştir. Davacının davalıdan talebi; ayıplı olduğunu bildirdiği 305 TL’lik parça bedeli ile birlikte ayıplı parçanın sebep olduğu tamir masrafları ile yoksun kalınan kar kaybına ilişkindir. İlk derece mahkemesince süresinde yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş ise de davacının talebi içinde ayıplı parçanın meydana getirdiği zararın tazmini de bulunmaktadır. Somut olayda satışa konu parçadaki ayıp zararın ortaya çıkması ile birlikte öğrenildiğinden 6098 sayılı TBK 227/2 fıkra gereği genel hükümlere göre tazminat istenilmesi için ayıbın ihbarına gerek yoktur. Dosyadaki bilgi, belge ve bilirkişi raporuyla davalıdan alınan parçadaki ayıp basit bir muayene ile anlaşılabilecek bir ayıp olmayıp, ancak aracın kullanılması ile ortaya çıkan ayıp olması sebebiyle ayıp ihbarının yapılmamış olmasının müterafik kusur yönünden de eldeki uyuşmazlığa bir etkisi bulunmadığı, TTK 18 maddesinde düzenlenen tacirler arasındaki ihbarın belli şekillerde yapılmasına yönelik düzenlemenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekilinin 21/02/2019 tarihli celsede davasını ıslah etmek için süre talep etmiş olmasına rağmen ilk derece mahkemesince bu hususta kendisine süre verilmemiş olması da usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.01/06/2023