Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1291 E. 2023/830 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1291
KARAR NO: 2023/830
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2019
NUMARASI: 2017/161 Esas – 2019/852 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/09/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalıdan alacağının sağlanması amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine başladığını, başlatılan icra takibine dair ödeme emrinin davalıya 06.10.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı tarafın işbu takibe 11.10.2016 tarihinde itiraz etmesi nedeniyle takibin durdurulduğunu, borçlunun itirazı haksız ve dayanıksız olduğunu, borçlu ile müvekkili şirket arasında bir ticari ilişkinin mevcut olduğunu, iş bu ilişki müvekkili şirketin ve davalının ticari defterleri, cari hesap ekstresi ve faturalar incelendiğinde görülebileceğini, müvekkili şirketin işbu ticari ilişkiden kaynaklanan 28.729,18 TL’lik cari hesap alacağını borçlu şirketten talep ettiyse de bir türlü borçlu şirketten geri dönüş olmadığını, yukarıda açıklanan nedenlerle davalarının kabulü ile borçlunun borca itirazlarının iptaline, takibin devamına, haksız itiraz eden borçlu davalı aleyhine alacağın %20 ‘ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafın herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Tüm dosya kapsamının ve mahkememizce de benimsenen 11/02/2019 tarihli bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinde; davacı tarafça incelemeye ibraz edilen 2015 yılı yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığının tespit edildiği, davalı tarafça iş bu rapor yazım tarihine kadar incelemeye yasal defter ve belgelerinin ibraz edilmediği, bu nedenle dava konusu olaylar yönünden davalı yasal defterleri üzerinde herhangi bir inceleme yapılamadığı, dava konusu alacak dayanağı faturaların tümünün davacının yasal defterlerinde kayıtlı olduğu ve davacının yasal defterlerinde takip tarihi itibariyle davalıdan 28.729,18.-TL tutarında alacaklı olarak göründüğü, dava konusu alacak dayanağı irsaliydi fatura ve muhteviyatı malların davalıya teslimi hususunda yapılan incelemelerde, faturaların 13.325,08 TL tutarında isim ve imzaların bulunduğu, diğer 20.923,97 TL tutarındaki faturaların teslim alan kısmında ise herhangi bir isim ve imzaya rastlanılmadığı, diğer yandan davacı tarafça davalıya kesilen söz konusu faturaların cari hesap ekstresi içerisinde icra takibine açıkça konu edilmesine rağmen davalı tarafça söz konusu faturalar ve muhteviyatlarına herhangi bir itirazda bulunulmadığı, sadece taraflar arasındaki ticari ilişkide borca konu tutar ile mutabakatlarının olmadığı belirtilmiş herhangi bir ödeme belgesi ve mutabakat sağlanamadığına dair herhangi bir belgenin de dosyaya sunulmadığı, netice itibariyle takip konusu edilen bir kısım irsaliyeli faturaların imza karşılığı teslim edildiği, davalı tarfaça icra takip dayanağı faturalara itiraz edilmediği ve dosyada da herhangi bir ödeme belgesi ve mutabakat sağlanamadığına dair herhangi bir belge sunulmadığı birlikte değerlendirildiğinde icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan talep edebileceği asıl alacak tutarının 28.729,18 TL olması gerektiği anlaşılmakla davacının davasını kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında 28.729,18 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptaline ve takibin aynı şartlarla devamına, ayrıca alacak likit ve belirlenebilir nitelikte bir para alacağı olduğundan asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan tazminat tutarı 5.745,836 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketinin davacı tarafa takip konusu yapılan faturalar ve cari hesap kayıtları yönünden herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı tarafa alacak doğuracak, dayanak faturalar ve cari hesap kayıtlarının muhteviyatı olan hiçbir mal ya da hizmet tesliminin yapılmadığını, faturaların müvekkili şirkete ibraz ve tebliğ dahi edilmediğini, bahis konusu faturaların müvekkili şirketin ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olmadığını, bu durumun eğer müvekkili şirkete ait ticari kayıtlar üzerinde bir inceleme yapılmış olsaydı kolaylıkla tespit edilebileceğini, icra takibinin bir gerçek alacak söz konusu olmadan tek yanlı fatura ve ticari kayıtlara dayanarak başlatıldığını, davacı tarafın salt kendi ticari kayıtlarının lehine delil olarak kabul edilmesinin mümkün olamayacağını, dosyada bu kayıtları teyit edecek nitelikte fatura – irsaliye muhteviyatı mal ya da hizmetin müvekkili şirkete teslim edildiğine dair taraflarca usulüne göre düzenlenmiş hiçbir tutanak ve belgenin bulunmadığını, davacının sunduğu irsaliyeli faturalarda müvekkili şirketi temsile yetkili kişilerin imzasının da bulunmadığını, bu durumun mevcut bilirkişi raporunda belirtilmiş olduğunu, bu faturaların itiraz haklarını kullanılabilmesi için usulüne uygun olarak müvekkili şirkete ibraz ve tebliğ edilmediğini, davacı tarafın iddialarını ispat etmekle yükümlü olduğunu, tek yanlı ticari kayıtlarının gerçekliliğini, faturaların kendilerine noter ya da taahhütlü mektup yoluyla veya elden tebliğ edildiğini yazılı belge veya müvekkili şirkete ait ticari defter kayıtlarıyla ispatlamak zorunda olduğunu, davacı tarafın ispat külfeti bakımından yeterli deliller bulunmaksızın karşı inceleme olmadan yapılan eksik incelemeye dayalı olarak düzenlenen bilirkişi raporundaki tek yanlı fatura ve ticari kayıtların hukuki ispat değerini göz ardı ederek hatalı değerlendirme yapıldığını, işbu bilirkişi raporu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve Yasaya aykırı olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili şirket arasında emtia alım satımından kaynaklı ticari ilişkinin bulunduğunu, davaya konu alacaklarının kanıtlandığını, işbu durumun gerek yerel mahkeme kararı, bilirkişi raporu ve davalının beyanları ile gerekse müvekkili şirketin ticari defter, fatura ve cari hesap ekstresi ile anlaşıldığını, yargılamanın ilk aşamasından son aşamasına kadar tüm tebligatların usulüne uygun olarak yapıldığını, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen delillerin istinaf aşamasında da ileri sürülüp incelenmesinin talep edilemeyeceğini, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili maddesinin bu durumu net şekilde ifade ettiğini, belirtilen sebepler neticesinde davalının hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan istinaf başvurularının reddine karar verilmesini ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
GEREKÇE: Dava; taraflar arasında ticari satıma dayalı cari hesap ilişkisinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı tarafça davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas dosyası ile icra takibi başlatılmış, davalı tarafın süresinde borca ve ferilerine yaptığı itiraz ile takip durmuş ve eldeki itirazın iptali davası açılmıştır. İlk derece mahkemesinde dosyaya toplanan ve alınan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından yukarda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde; davalı tarafa çıkarılan tebligatların usulüne uygun olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davalının savunma hakkının ve delil bildirme hakkının ihlal edilip edilmediği ve davacının davasını ispat edip etmediği noktalarında toplanmaktadır. Dosyadaki veriler incelendiğinde; davacının cari hesap ekstresi dayanak gösterilerek ilamsız icra takibi başlattığı ve muavin defter çıktısı olduğu anlaşılan bir belge eklediği, icra dairesinden çıkarılan tebligatın iade edilmesi üzerine İTO kayıtlarından gönderilen … sitesi, ….cadde …merkezi … N0:… dük.no:… ZEYTİNBURNU/ adresine çıkarılan tebligat yapılması üzerine davalı tarafça borca itiraz edildiği, borca itiraz dilekçesi üzerinde bulunan kaşede de aynı adresin bulunduğu, eldeki dava dilekçesin bu adrese çıkarıldığı, kapıcı …’ın beyanı alınarak davalının dışarıda olduğu tespit edildikten sonra mahalle muhtarına tebliğ edilip kapıcaya haber verilerek 2 nolu formülün kapısına yapıştırıldığı kaydı ile tebligatın usulüne uygun olarak yapıldığı, ön inceleme duruşma günün ve tensip zabtınında aynı adrese aynı usulle yapıldığı, davalı tarafça süresi içinde cevap dilekçesi sunulmadığı gibi herhangi bir delil de bildirilmediği anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf istemleri yerinde görülmemiştir. Tarafların ticari defterleri üzerinde 03/07/2018 tarihinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair 08/05/2018 tarihli duruşma davalı yokluğunda yapılmış, oluşturulan 6 nolu ara kararı ile: “6-Davacı vekiline inceleme gün ve saatinde ticari defterler ve kayıtlarını ibraz etmesi, eğer inceleme gün ve saatinde burada hazır edemeyecek iseler en geç inceleme gün ve saatine kadar ticari defetr ve kayıtların bulundukları yerleri bildirmeleri için inceleme gününe kadar kesin süre verilmesine, aksi takdirde defter ibrazından kaçınmış sayılacaklarının ihtarına, yerinde inceleme yapılmasını istedikleri takdirde HMK 278/son maddesi uyarınca bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmesine ve ek bilirkişi ücretinin o aşamada değerlendirilmesine, aynı yönde davalı tarafa da inceleme gününü içerir şekilde meşruhatlı davetiye çıkartılmasına,” karar verilmiştir. Mahkemece davalıya ticari defterlerini sunması için oluşturulan bu ara karar tebliğe çıkarılmış ancak davalı adresinde başka bir işletmenin bulunması nedeniyle adreste tanınmadığından bahisle tebligat iade edilmiştir.Dosya bu aşamada 3/7/2018 tarihinde bilirkişiye teslim edilmiş, davacı vekilinin yerinde inceleme talep etmesi üzerine mahkemece 12/07/2018 tarihli ara kararı ile davacı defterlerinin yerine incelenmesine yönelik ara karar oluşturulmuş ve ara kararın taraflara tebliğine karar verilmiştir. Mahkemece oluşturulan 12/07/2018 tarihli ara karar davalıya 05/12/2018 tarihinde TK 35. Maddeye göre tebliğ edilmiştir.Taraflardan birinin diğer deliller yanında karşı tarafın ticarî defterlerine dayanmasıyla karşı taraftan ticarî defterlerin ibrazının istenilmesi, ancak ticarî defterlerin ibrazından kaçınılması durumunda, HMK’nın belgelerin ibraz mecburiyetini içeren 219 ve devamındaki hükümler uygulama alanı bulacaktır. Bu çerçevede HMK’nın 220/3. maddesinde düzenlenen belgenin ibraz yükümlülüğüne aykırı davranışın sonucunda, HMK’nın 222/5. maddesindeki düzenlemeden farklı olarak hâkime takdir hakkı tanınmış olup hâkim, ibraz edilmeyen belgenin/ticarî defterin içeriği hakkında, somut durumun niteliğine uygun düştüğü ölçüde yapacağı değerlendirme sonrasında ibrazı isteyen diğer tarafın beyanının kabul edilip edilemeyeceğine karar verecektir (Pekcanıtez, Özekes, Akkan, Korkmaz, s. 1834).(Yargıtay HGK’nın 27.01.2022 tarihi ve 2019/11-172 E. – 2022/69 K. sayılı kararı ) Eldeki uyuşmazlıkta ise davalı tarafa ticari defterlerini ibrazı için usulüne uygun bir ihtarı içerir bir tebligat yapılmamıştır. Bilirkişi tarafından davacı defterleri üzeride yapılan inceleme sonucu hazırlanan 07/02/2019 tarihli rapor TK 35. Maddeye göre usulünce tebliğ edilmesi üzerine davalı mahkemeye sunduğu 25/02/2019 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporuna itiraz ederek, kendilerine defter ibrazı için bir tebligat yapılmadığını, kendi defterlerinde davacının borçlu göründüğünü, belirterek kendi defter ve kayıtlarınında incelenmesini talep etmiştir. Ancak mahkemece davalının bu talebi ve itirazı konusunda bir değerlendirme yapılmadan ve ticari defterlerin ibrazı için usulüne uygun ihtar içerir tebligat yapılıp sonucuna göre bilirkişiden rapor tanzimi istenilmeden karar verilmesi isabetli görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istem halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.14/09/2023