Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1290 E. 2023/590 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1290
KARAR NO: 2023/590
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/11/2019
NUMARASI: 2017/446 Esas – 2019/1109 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/06/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, satılan malların davalı şirkete, fatura ve sevk irsaliyeleri ile birlikte teslim edildiğini, ancak davalının borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine Beykoz İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden davalı şirket aleyhine takibe geçildiğini, itirazı üzerine takibin durduğunu öne sürerek, itirazın iptaline ve % 20 inkar tazminatına mahkumiyetini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığını, mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, davaya konu ticari alım satım cari hesabının müvekkili ile ilgisinin olmadığını, davalı her ne kadar “… Mah. … Bulv, … Çarşısı no. … Konak-lzmir” adresindeki işletmenin sahibi ise de orada fiilen bulunmadığını ve işletmeye … ve …’ın yardımcı olduğunu, takibe dayanak fatura ve teslim belgelerinin hiçbirinde davalının imzasının bulunmadığını, bu durumun, mal alış verişinin yapılmadığının kanıtı olduğunu, ayrıca …’ın davalı müvekkil ile aynı işi yaptığını, aynı firmadan mal aldığını, …’ın, müvekkilinin işyeri adresi olan, “… mah. … Bulv. Yeni … çarşısı no … Konak İzmir” adresine eşi … adına mal siparişi verdiğini ve bu malların faturasının davacı tarafından sehven müvekkil olan davalıya kesildiğini, daha sonra bu durumu farkeden …’ın faturayı düzeltmek istemiş ise de faturayı kaybettiğinden dolayı bu yanlışlığı düzeltemediğini, davaya konu borcun asıl sahibi ve malı kendi adına faturalı olarak sipariş eden ve alan, eşi … adına … olduğunu, nitekim dosyaya sundukları 13.06.2017 tarihli … imzalı belgede, davaya konu borcun tamamen kendisi ve eşi …’a ait olduğunu beyan ettiğini savunarak davanın reddini ve % 20 tazminata mahkumiyetini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “davalı tarafça fatura içeriği ve malların teslim edilmediğine yönelik herhangi bir itirazda bulunulmamış, yalnızca 19.059,30 TL bedelli faturaya konu malın kendisi tarafından sipariş edilmediği, söz konusu malların kendisi ile aynı adreste faaliyet gösteren ve aynı zamanda kendi işletmesine yardımcı olan dava dışı üçüncü kişi … tarafından satın alındığı iddiasında bulunulmuştur. Buna ilişkin olarak da dava dışı üçüncü kişilerin yazılı beyanları dosyaya sunulmuştur. Her ne kadar davalı tarafça söz konusu faturaya konu malların kendisi tarafından sipariş edilmediği iddia olunmuş ise de; yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davalı yanca iş bu faturaya davadan önce itiraz edildiğine ilişkin herhangi bir yazılı belgenin dosyaya ibraz edilmediği, tacir olan davalının TTK md. 18/2 uyarınca basiretli bir tacir gibi hareket etmeyip, kendisi tarafından sipariş edilmeyen mallara ilişkin düzenlenen faturayı iade etmediği, bu nedenle basiretli bir tacir gibi davranmayan davalının bunun sonuçlarına katlanması gerektiği, fatura konusu malları aldığı iddia olunan dava dışı üçüncü kişilerin aynı zamanda davalı yan işletmesinde çalışıp davalının işlerini yürüten kişiler oldukları davalı tarafça sunulan cevap dilekçesi ile de açıkça beyan edildiği, bu hali ile de geçerli bir teslimin bulunduğunun kabulünün gerektiği, belirlenen inceleme günüde ticari defter ve kayıtların davalı yanca ibraz edilmediği, bu nedenle HMK md. 222 uyarınca davacı yanın kayıtlarını kabul etmiş sayılması gerektiği, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre davacının davalıdan olan alacağının 18.468,44 TL olarak tespit edildiği, ancak davacı yanca icra takibi ile 15.779,99 TL’nin talep edildiği taleple bağlılık ilkesi uyarınca iş bu tutar üzerinde davanın kabulünün gerektiği kanaatine varılmıştır.15.779,99.-TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere, borçlu davalının Beykoz İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu ticari alım satımda cari hesabının kendileri ile ilgisi bulunmadığını, kendilerinin her ne kadar “… Mahallesi, … Bulvarı, … Çarşısı No:… Konak – İzmir” adresindeki işletmenin sahibi ise de bu işletmede fiilen bulunmadıklarını, işletmede … ve …’ın yardımcı olduklarını, takibe dayanak fatura ve teslim belgelerinin hiçbirinde kendilerinin veya sigortalı çalışanının imzasının bulunmadığını, bu durumun mal alışverini kendilerince yapılmadığını kanıtlar nitelikte olduğunu, …’ın iş yeri adresine eşi … adına mal siparişi verdiğini, bu malların faturasının davacı tarafından sehven davalı tarafa kesildiğini, daha sonra bu durumu farkeden …’ın faturayı düzeltmek istemişse de faturayı kaybettiğinden dolayı bu yanlışlığın düzeltilmediğini, esasen davaya konu borcun asıl sahibi ve malı kendi adına faturalı olarak sipariş eden ve alan eşi … adına … olduğunu, … beyanında da davaya konu borcun tamamen kendisi ve eşi …’a ait olduğunu beyan ettiğini, ayrıca kendilerince … imzalı 03/12/2018 tarihli borcu kabul beyanının da dosyaya sunulduğunu, dolayısı ile borcun kendileri ile herhangi bir ilgisinin olmadığını, bu nedenlerle davalı aleyhine kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca davacının davadaki ana para alacağı konusunda kurulan hükmün kabul edilemeyeceğini, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve Yasaya aykırı olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının bozulması gerektiğini ileri sürmüştür. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafça yargılamanın her safhasında davanın konusu hakkında mahkemenin yanıltılmak istenildiğini, uyuşmazlığın konusunun malların teslimi hakkında olmadığını, öyle olsa dahi söz konusu ticari satıma konu malların davalı tarafça teslim alındığının açıkça ortada olduğunu, malların tesliminin … nezdinde gerçekleştiğini, davalı tarafın malları teslim aldıktan sonra faturalara itiraz etmediğini, iade faturası tanzim etmediğini, sosyal medya hesaplarından aleni bir şekilde müvekkili şirketin ürettiği ürünlerin satışına başladığını ilan ettiğini, cari ekstrede de görüleceği üzere müvekkili şirkete kısmi ödemeler yapıldığını, sırf bu hususların göz önünde bulundurulması bile davalı tarafın istinaf talebinin reddini gerektireceğini, ayrıca müvekkil şirketçe ticari defterlerin dosyaya sunulmuş, fakat davalı tarafın ticari defterleri ibraz etmekten kötü niyetli olarak kaçındığını, bu hususa rağmen bilirkişi raporunca da ortaya konulduğu üzere incelenen ticari defterlerin müvekkili şirket lehine kesin delil niteliğinde olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini ve yerel mahkeme kararının onanmasını beyan ve talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; taraflar arasında ticari satıma dayalı cari hesap ilişkisinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafça davalı hakkında Beykoz İcra Müdürlüğünün … esas dosyası ile icra takibi başlatılmış, davalı tarafın süresinde borca ve ferilerine yaptığı itiraz ile takip durmuş ve eldeki itirazın iptali davası açılmıştır. İlk derece mahkemesinde dosyaya alınan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından yukarda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde; davacının davalıya düzenlediği fatura konusu malların davalıya teslim edilip edilmediği noktasındadır.İlk derece mahkemesince 08/03/2018 tarihinde ki celsede oluşturulan usulüne uygun ara kararı ile taraflara ticari defterlerini ibraz etmeleri, verilen kesin sürede ticari defterlerin ibraz edilmemesinin 6100 sayılı HMK 220/3 maddesinde düzenlenen sonuçları ihtar edilmiş, davalı taraf buna rağmen ticari defterlerini ibraz etmemiştir. Davacı defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 18.468,44 TL alacağı olduğu belirlenmiştir. Ticari defterlerin ibrazına ilişkin 6100 sayılı HMK 222 maddesi düzenlemesi gereği davacı tarafın usulüne uygun olarak tutulan açılış ve kapanış kayıtları yapılan defterlerindeki kayıtlar, davalı taraf ticari defterlerini mahkemeye ibraz etmemiş olmakla davacı yönünden kesin delil oluşturduğundan ,davalı tarafından bu defterlerin aksini aynı nitelikte delil ile ispatlanmalıdır. Davalı kendisine ait iş yerinde yardımcı olan ortağı … ve …’ın kendisinden habersiz mal siparişi verdiklerini,satışa konu malların kendisine ait iş yerine teslim edildiği kabul etmekle birlikte malların bu kişiler tarafından teslim alındığını, faturanın sehven kendisi adına düzenlendiğini, bilahare düzeltilmek istense de faturanın bulunamadığını, dava konusu mallar ile kendisinin alakası olmadığını savunmuştur. Dava dışı 3 .kişi …’ın borca yönelik yazılı beyanının davacı yönünden herhangi bir bağlayıcılığı bulunmadığı gibi davacı ticari defterlerinin aksini ispata elverişli bir delil niteliği de bulunmamaktadır. Dosya kapsamındaki deliller ile davalı davacı ticari defterlerinin aksini aynı nitelikte deliller ile ispatlayamadığından, davacı ticari defterlerinde kayıtlı faturaya konu malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. Buna göre mahkemece taleple bağlı kalarak davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle HMK’ nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.077,93 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 275,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 802,93‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.01/06/2023