Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1289 E. 2023/622 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1289
KARAR NO: 2023/622
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI: 2017/127 Esas – 2018/1027 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Yenibosna Ticari Şubesi müşterilerinden dava dışı borçlu … Ticaret LTD. ŞTİ. Adlı şirkete Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden çek taahhüt kredisi, Devre Faizli Nakdi krediler açılıp kullandırıldığını, Davalı/Borçlular söz konusu sözleşmeleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarının, borçlular tarafından kredi şartları ihlal edildiğinden hesaplar kat edilerek, Bakırköy … Noterliği’nin 27/01/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı/borçlulara 9.590.519,83-TL nakit ve 1.023.090,00-TL gayrinakit borçlarının ödemesinin ihtar edildiğini, ancak buna rağmen borcun ödenmediğini, kredi borcu ödenmediğinden İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/163 D.iş Sayılı dosyası ile ihtiyati haciz talep edilmiş ve ihtiyati haciz kararı verildiğini, ihtiyati haciz kararı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile infaz edilerek borçlular hakkında genel haciz yolu ile takip başlatılmış ise de davalı/borçlular tarafından yapılan Haksız İtiraz ile icra takibinin kısmen durduğunu, davalı-borçlular, itiraz dilekçesi ile faize, ferilerine ve işleyecek faiz ve ferilerine itiraz etmişlerdir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı borçluların İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itarazlarının iptaline ve takibin takip talebindeki şartlarla devamına. Davalı/Borçluların itiraz ettiği alacağımız üzerinden %20’tan az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin, ve avukatlık ücretinin davalı borçlulara yükletilmesine, karar verilmesini ” talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf faize yaptıkları itirazın iptali amacıyla huzurdaki davayı açtıklarını, iş bu dava hukuki dayanaktan yoksun olup %100 faiz oranı hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı taraf kendileri tarafından tek taraflı olarak hazırlanan ve iş bu krediye ihtiyacı olan müvekkilin itiraz hakkının olmadığı sözleşmeye dayanarak faiz talebinde bulunduğunu, bu uygulama açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olup kredi ihtiyacı olan kişi ve firmaların çok fahiş faiz ödemlerine sebebiyet verdiğini, davacının iddiaları kabulü demek bankaların isterlerse %1000 faiz talep etme hakkına da sahip olmaları anlamına geldiğini, Borçlar Kanununun 88. Maddesinde faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz denilmektedir. Temerrüt faizi oranı 01/01/2014 – 31/12/2014 tarihleri arasında %11,75 01/01/2015 – 31/12/2016 %10,50 -01/01/2017’den itibaren de %9.75 olarak belirlendiğini, bankaların temerrüt faizi oranını tek yanlı olarak belirlemesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 27. Ve 25. Maddelerine aykırıdır ve bu yöndeki düzenlemeler kesin hükümsüz olduğunu, Borçlar Kanununun 25. Md; genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz. Borçlar Kanununun 27. Md.; Kanun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenini yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur denildiğini, belirtilen kanunu maddelerinden de anlaşılacağı üzere davacı tarafın faiz oranlarını tek yanıl olarak belirlemesi hukuka açıkça aykırıdır. Sözleşmenin, “herhangi bir hakimiyet unsuru olmayan bir alanda eşit bireyler arasındaki ilişkileri düzenle (yebilmesi)” aynı zamanda sözleşmenin sıhhatinin taraflarca serbest irade ile kurulmasına bağlıdır. Dolayısıyla temerrüt faizinin taraflarca değil, taraflardan biri tarafından belirlenmesine yönelik sözleşme hükmü, TBK md. 26 ile uyumsuzdur. Kabul anlamına gelememek kaydıyla asıl borçlu birden fazla kredi sözleşmesi imzalamış ve kredi kullanmış olabilir. Kefil yalnızca imzası bulunan kredi sözleşmelerinden doğan borçlardan sorumlu olacaktır. Ayırca kabul anlamına gelememek kaydıyla takip açılırken faiz miktarı da yanlış hesaplandığını, yine %5 BMSV yi de kabul etmediklerini, söz konusu kefalette geçerli bir kefalet olmadığını, yukarıda anlatılan nedenlerle zararlarımız nedeniyle açacakları tüm dava hakları saklı kalmak kaydıyla: yukarıda izah edilen sebeplerden ötürü haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı yana yükletilmesine ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava itirazın iptali davası olup davacı banka ile takip borçlusu olan dava dışı … Tic. Ltd. Şti arasında 01/04/2009 tarihinde ve 18/06/2013 tarihinde Genel Kredi Sizleşmesi imzalandığı davalıların ise bu sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladıkları ve kefalet limitiyle sınırlı olarak sorumlu oldukları, davalı kefillerin takibe karşı yaptıkları itirazda sadece faize ve BSMV’ye itiraz etmiş oldukları, dava dilekçesinde de davacının harca esas değeri yüksek olarak belirtmesine rağmen takibe faiz ve ferilerine BSMV’ye yapılan itirazın iptalini talep ettiklerinin anlaşıldığı, takip talebinde de müteselsil kefiller için sorumlu olacakları miktarın ayrıca belirtmiş olduğu, faiz oranına itiraz edilmiş ise de taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 22. Md. Gereğince kredi borcunun muaccel olduğu tarihde cari olan merkez Bankasının uygulayacağını bildirdiği en yüksek kredi faiz oranına bu oranın yüzde yüzünün eklenmesiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faizinin işletileceği, akdi faiz oranının %50 olup yüzde yüz ilavesinin %100 oran olarak belirlendiği temerrüt faizinin bu oran üzerinden işletilmesinin imzalanan sözleşmeye uygun olduğu ayrıntılı ve denetime açık bilirkişi raporu ile hesaplandığı gibi müteselsil kefillerin faiz miktarından sorunlu olacakları miktarın 26.585,02-TL BSMV’nin ise 1.329,25-TL olduğu, takip talebinde daha az miktar talep edildiğinden taleple bağılı kalınarak 25.954,53-TL işlemiş faiz ve 1.297,76-TL BSMV’ye hükmetmek gerektiği ayrıca takip tarihinden itibaren asıl alacak miktarına %100 temerrüt faizi ve %5 faizin gider vergisi talep edilebileceği, takibin takip tarihindeki koşullarla devamına karar vermek gerekmiş ayraca itiraz edilen miktarlar likit olup davacı tarafça talep edilip davalılarda haksız olduğundan kabul edilen alacağın %20 oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından kabul edilen kısmın 27.252,29 TL olduğunu, yani davacı tarafça dava açılırken bildirilen harca esas değerden çok daha düşük bir miktar üzerinden davanın kabul edildiğini, mahkeme tarafından böyle bir durumda reddedilen kısım üzerinden lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken lehlerine avukatlık ücretine ve yargılama giderine hükmedilmediğini, bu hususun hukuka aykırı olduğunu, ayrıca davacı tarafça dava dilekçesi ile talep edilen miktarla, hükmedilen miktar arasında çok bariz bir fark olduğunu, talep edilen miktardan çok daha düşük bir bedele hükmedilmesinin müvekkillerin itirazındaki haklılığı da gösterdiğini, bu nedenlerle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmamış ve istinafa cevap dilekçesi sunulmamıştır.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı başlatılan ilamsız icra takibinde takip tarihine kadar işletilen ve takip tarihinden sonra işletilecek temerrüt faizi ve bsmv’ne yönelik kefil borçluların itirazının iptali istemidir. İlk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş, davalılar vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde davalı yararına vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemesinin yerinde olup olmadığı, davacı yararına verilen icra inkar tazminatının yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Davacı tarafça dava dışı asıl borçlu ve davalı kefiller hakkında İstanbul …icra dairesinin … esas dosyası ile adi takibe geçildiği, takip talebi üzeride yapılan incelemede dava dışı asıl borçludan talep edilen işlemiş faizin 191.167,82 TL, BSMV nin ise 9.558,74 TL iken davalı borçlulardan talep edilen işlemiş faiz olarak 25.954,53 TL, BSMV olalrak 1.297,72 TL talep edildiği, davalı borçluların işlemiş faiz ve BSMV ile takiptan sonra işleyecek %100 faiz oranına ve bu faiz üzerinden talep edilen bsmv ye itiraz ettikleri, asıl alacağa ilişkin bir itirazlarının bulunmadığı, takibin sadece bu miktarlar yönüden durdurulduğu ve eldeki davanın da davalıların itirazının iptaline ilişkin olduğu görülmektedir. Her ne kadar davacı tarafça dava açılırken dava değeri olarak iptali istenilen itiraz miktarının üzerinde 175.295,25 TL olarak dava değeri gösterilip harç yatırılmış ise de bilahare bu değerin sehven gösterildiği beyan edilmiş olup davadaki müddeabihin değeri rakamsal olarak belirli olup davacının bunu daha yüksek göstermiş olması dava değerinin daha yüksek olduğu anlamına gelmez. İlk derece mahkemesince de davalıların itiraz ettiği faiz ve bsmv yönünden dava tam kabul ile sonuçlanmış olduğundan davalı yararını vekalet ücreti ve yargılama giderleri takdir edilmemesinde bir isabetsizlik yoktur. Hüküm altına alınan alacak likit, davalıların itirazları haksız olmakla davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmanında da bir isabetsizlik yoktur. Davalı tarafın istinaf dilekçesinin 6. Bendi ile hiç bir gerekçe göstermeden “davanın kabul edilen kısmını da kabul etmiyoruz. Karar bu yönüyle de hukuka aykırı olup istinaf kanun yoluna başvuruyoruz” şeklindeki istinaf talebi yönünden yapılan değerlendirmede: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 342/2-e maddesinde, Başvuru sebepleri ve gerekçesinin istinaf dilekçesinde bulunması gerektiği, HMK’nın 352/1-d maddesinde de başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi halinde öncelikle gerekli kararın verileceği, HMK’nın 355. maddesinde ise, incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, ancak, kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunun resen gözetileceği düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı bu bent kapsamında her ne kadar davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de, istinaf sebepleri ile gerekçesi gösterilmemiştir. Bu durumda dairemizce sadece mahkeme kararı kamu düzenine aykırılık yönünden incelemeye tabi tutulmuş ve mahkeme kararında kamu düzenine aykırılık saptanmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 1.861,60 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 465,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.396,2‬0 TL harcın davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.08/06/2023