Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1288 E. 2023/185 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1288
KARAR NO: 2023/185
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/06/2019
NUMARASI: 2015/632 Esas – 2019/642 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin gayrimenkul sektöründe faaliyet gösterdiğini, özellikle yabancı müşterilerine ülkemizdeki projelerin tanıtımı, satışı ve pazarlaması için yurtiçi ve yurtdışı gayrimenkul fuarlarına katıldığını, müşterileri ile aracılık sözleşmesi yaptığını, fuar malzemelerinin güvenli ve zamanında fuar alanında olması için daha pahalı olmasına rağmen davalı ile Kuveyt’teki gayrimenkul fuarında sergilenmek üzere 2 adet gayrimenkul proje maketinin ve katalog, broşür vs teslimatı için 3 Kasım 2014 tarihli mail ile teklif istendiğini, satış temsilcisinin fiyat teklifinde bulunarak 2-3 gün içerisinde yapılabileceğini bildirmesi üzerine, müvekkilinin teslimatın 16 Kasım 2014 tarihinde saat 14:00 tarihi itibariyle yapılacak şekilde gerekli işlemlerin başlatılmasını 4 Kasım 2014 tarihinde davalıya bildirdiğini, davalının taşıma sözleşmesinin kurulmasından önceki süreçte ve devamında bütün iştigal alanı yurtiçi yurtdışı taşıma hizmeti olan davalıdan beklenmeyecek şekilde kusurlu hareketi ile gönderilerin süresinde teslim edilmemesine sebep olduğunu, büyük satış beklentisi olan … projesinin kırık olarak teslim edilmek istendiğini, 7 günlük fuarın ilk iki gününde boş stantta tanıtım yapıldığını, 3.gün gelen … maketinin ise kırık çıktığından teslim alınmadığını, … fuarının gayrimenkul sektörü için çok iyi bir Pazarlama faaliyeti olduğunu, fuar alanındaki stantta maket ve proje sunum gereçlerinin davalının ağır kusurlu hizmeti nedeniyle bulundurulamadığını, davalının taşıma sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ihlal etmesi nedeniyle Fuar düzenleyen firmaya ödenen 14.575 USD, Uçak biletleri için ödenen 6.071,77-TL, fuar sürecince otel konaklama ve yemek bedeli 11.581,59 TL. Dergi reklamları için 11.800,00-TL ödemelerin resmi olarak yapıldığını, 2,5 yıldır yatırım yaptığı ülkedeki müşterilerinin güvenini kaybettiğini, maddi ve manevi büyük zarara uğradıklarını, davalının ağır kusurlu ifası nedeniyle fuardan beklediği satış kaybına ilişkin olmak üzere 10.000TL, Fuar için yapmış olduğu harcamalara ilişkin olmak üzere 10.000.TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin yerleşim yeri itibariyle Bakırköy Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının talep ettiği bedellerin haksız olduğunu, bütün taşımaların Montreal Sözleşmesi ile TTK. ve Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun sözleşmeye aykırı olmayan hükümlerine tabi olduğunu, zamanında usulüne uygun yapılan bir ihbar olmadığını, Montreal Konvansiyonuna göre her kg için 17 SDR ile sınırlı sorumlu olduklarını, navlun bedellerinin davacı tarafça ödenmediğini, davacının fuar için yaptığı masraflardan sorumlu tutulamayacaklarını, Montreal Konvansiyonu’nun taşıyıcının kayıp ve hasarlı gönderilerle ilgili sorumluluğunun sınırlı sorumluluk prensibini kabul ettiğini, sınırlı sorumluluk halinin kaldırılmasının mümkün olmadığını, taşıyıcının ağır kusurlu olduğu hallerde dahi sınırlı sorumluluğunun kaldırılamayacağını, yetki itirazlarının kabulüne, haksız davanın usul ve esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacı ile, davalı arasında 03/11/2014 tarihli taşıma ilişkisinin kurulduğu, davalının taşımaya konu emtiayı 2-3 günlük varma noktası olan …’te teslim edeceğini taahhüt ettiği, davalının taşıma süreleri konusundaki bu taahhüdüne uygun davranmadığı, ayrıca taşıma sırasında gerekli ambalajlama işleminin gereği gibi yapılmadığı, bu konudaki sorumluluğun da davalıya ait olduğu, emtianın gecikmeli olarak 18/11/2014 tarihinde Kuveyt’te indiği, ve 19/11/2014 tarihinde davacının bulunduğu fuar alanına teslim için götürüldüğü, bazı emtiaların hasarlanması nedeniyle davacı tarafından teslim alınmadığı, katolog, broşür v.b. emtianın teslim edildiği, taşıma sırasında oluşan hasardan dolayı davalının %100 oranında kusurlu olduğu toplanan tüm deliller ve bilirkişi heyeti raporu ile sabit olmuştur. Davalı taşıyanın sorumluluğu, taşıma sözleşmesine dayanan akti nitelikte bir sorumluluktur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık taşınan ürünlerdeki hasardan kaynaklandığından, taşımanın güzergahıda dikkate alındığında olaya varşova konvansiyonu ile 4 nolu Montroer protokolü mevzuatı çerçevesinde değerlendirme yapılmıştır. Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 128.maddesine göre, hasar halinde öğrenmeden itibaren 14 gün içinde taşıyana ihbar zorunluluğu vardır. Somut olayda davacı tarafından bazı emtianın hasarlı olduğu gerekçesiyle teslim alınmaması suretiyle hasardan davalının haberdar edildiği/olduğu kabul edilmiştir. Taşıyanın sorumluluğu, tam ve sağlam olarak teslim aldığı emtiayı varma yerine tam ve sağlam olarak teslim etmektir. Taşınan eşyaları ayrı bir kıymete bildirilmediği için bagajların yük ağırlığına göre alındığı, yüküm kıymeti üzerinden işlem yapılmadığı anlaşılmaktadır. Taşımaya ilişkin konişmentoda “kıymet beyan edilmemiştir” kaydı bulunmaktadır. Bu durumda Varşova Konvansiyonu’nun 4 nolu Montreal Protokolü ile tadil edilmiş 22. maddesi gereğince, kayıp malın brüt kilogram başına 17 SDR ile taşıyıcı sorumlu olacaktır. Buna göre davalı taşıyıcının sorumluluğunun sınırı; taşınan yükün ağırlığı olarak bildirilen 100 kg x 17 SDR olacaktır. Karar tarihi itibariyle bir SDR=8,00-TL olduğundan, 100x 17x 8.00-TL=13.605,44-TL davalının oluşan zarardan dolayı sorumlu olabileceği en üst sınır olacağından, davanın bu kapsamda kısmen kabulüne,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan bilirkişi raporuna somut ve gerekçeli olarak itiraz edilmiş ise de, mahkemece yetersiz ve maddi hatalar barındıran rapora itibar edilerek hüküm verildiğini, davalının sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağını, mahkemece, davalının, hasar ve gecikme nedeniyle %100 kusurlu olduğu tespit edilmiş olup TTK’nın 886. Maddesi uyarınca, “Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz.” hükmü uyarınca, davalının, pervasızca bir davranışla hasar ve gecikmeye zarar verdiğini, davalının gerek Montreal Konvansiyonunda belirlenen sorumluluk sınırlamalarından gerekse TTK 886 uyarınca açık olan ihmali kapsamında sorumluluk sınırlamalarından yararlanması mümkün olmadığını, davalının sorumluluğu, yukarıda açıklanan nedenlerle sınırsız olup, davacının maddi ve manevi tüm zararlarının tespit edilerek tahsiline karar verilmesi gerektiğini, davalının, sadece hasardan değil, geç teslimden doğan zarardan da sorumlu olduğunu, mahkemece davalının sorumluluk üst sınırının sadece, 100 kg ağırlığındaki değeri 282 € olarak beyan edilen hasarlı ve geç teslim edilen makete ilişkin olup bilirkişi raporunun da bu yönde olduğunu, mahkemece, uyuşmazlığa uygulandığı ifade edilen Montreal Sözleşmesinin 19. Maddesi uyarınca; Taşıyıcı, hava taşımasındaki yolcu, bagaj veya eşyanın gecikmesinden doğan zarardan, sorumlu olacağını, davalı tarafından taşınan ve geç teslim edilen 140 kg ağırlığında bir maket ile 290 kg ağırlığında tanıtım katalog ve broşür bulunduğunu bunların da geç teslimi nedeniyle davacının zarara uğradığını, dava konusunun 100 kg ağırlığındaki maket ile sınırlı olmayıp bu nedenle de mahkeme kararı eksik inceleme ve araştırmaya dayandığını, tüm bu hususlar, hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarına karşı da ileri sürülmüş ise de, mahkemece, itirazlarımız kapsamında inceleme ve araştırma yapılması cihetine gidilmeyerek eksik gerekçe ile hüküm tesis edildiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, havayolu taşıması nedeniyle taşımaya konu emtianın hasarlanması ve bir kısmının da geç teslim edilmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalının sorumluluk sınırından yararlanıp yararlanamayacağı ve geç teslime konu ürünler bakımından zarar bulunup bulunmadığı noktasındadır.Davacının …’te yapılacak fuarda kullanacağı maket ve broşürlerin havayolu ile taşınması işini davalının üstlendiği hususunda bir ihtilaf yoktur.Davacı tarafça, hasarlı ve geç teslim nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle eldeki dava açılmıştır.Türkiye bakımından 26/03/2011 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 28/05/1999 tarihli Havayolu İle Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralları Birleştirilmesine Dair Montreal Sözleşmesi’nin 1. Maddesine göre, sözleşmeye taraf devletler arasındaki taşımalarda Montreal Sözleşmesi uygulanır. Davaya konu taşımanın yapıldığı ülkeler anılan sözleşmeye taraf olup uyuşmazlığa 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi uygulanacaktır. Montreal Sözleşmesi’nin 18/2. maddesine göre, kargo taşımacılığında, taşıyıcı, kargonun tahrip olması, kaybolması, kargoya zarar gelmesi durumlarında uğranmış hasara karşı sadece olayın hava yoluyla taşıma esnasında meydana gelmiş olması durumunda sorumludur. Sözleşmenin 22/3. Maddesine göre ise, kargo taşımacılığında, kontrol edilmiş kargonun taşıyıcının sorumluluğuna verildiği anda gönderen kargonun ulaşacağı yerde teslimi ile ilgili özel bir fayda beyanında bulunmadığı ve durumun gerektirmesi halinde ilave bir ödeme yapmadığı müddetçe, taşıyıcının kargonun tahrip olması, kaybolması ya da kargoya hasar gelmesi halinde her kilogram için sorumluğu 17 Özel Çekme Hakkı ile sınırlıdır. Diğer durumda, ödenecek toplamın, gönderenin varıştaki teslimatta sağlayacağı gerçek faydadan fazla olduğunu ispatlamadığı müddetçe, taşıyıcı beyan edilen toplamı aşmayan bir miktar ödemekle sorumlu olacaktır.Davacı tarafça, TTK’nın 886 ve 879. Maddeleri ile Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 126. Maddesine atıf yapılmış ise de, yukarıda açıklandığı üzere Montreal Sözleşmesi uygulanacak olup, anılan maddelerin somut olayda uygulama yeri yoktur. Ayrıca, maket ve katalogların teslim tarihinin çok önemli olduğunun her defasında davalıya bildirildiğini ve bu nedenle Montreal Sözleşmesinin 22. Maddesi uyarınca davalıya özel fayda beyanında bulunulduğunun göz ardı edilememesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, taşıma belgelerinde “özel bir fayda” beyanına rastlanılmamıştır. Taşımaya konu yükün bir fuar için taşınıyor olması da özel bir fayda beyanında bulunulduğunun kabulü için yeterli değildir. Davalı taşıyıcının sınırlı sorumluluk esaslarını kaldıran başkaca bir durum da iddia ve ispat edilemediğine göre hasarlanan maket nedeniyle davalının sorumluluğu sınırlı sorumluluk esaslarına göre tespit edilmelidir.Davacı taraf geç teslim edilen diğer bir maket ile katalog ve broşür nedeniyle bir inceleme yapılmadığı ileri sürülmektedir. Montreal Sözleşmesinin 19. Maddesine göre, taşıyıcı yolcuların, bagaj ve kargonun havayoluyla taşınmasındaki gecikmelerden meydana gelen hasardan sorumludur. Montreal Sözleşmesi’nin 31/1. Maddesinde, kontrol edilmiş bagaj ya da korgoyu teslim almaya yetkili şahıs tarafından şikayetsiz olarak alınmasının bagaj ve kargonun iyi koşullarda ve sırasıyla madde 3’ün 2. paragrafında ve madde 4’ün 2. paragrafın anılan taşıma dökümanına ya da farklı yöntemlerin içerdiği kayıtlara uygun olduklarına dair kesin olmayan karine teşkil edeceği; 31/2. maddesinde ise, hasar durumunda teslim almaya yetkili şahıs tarafından hasarın fark edilmesinden sonra derhal ve kargo halinde alınan tarihten itibaren 14 gün içinde taşıyıcıya şikayette bulunulması gerektiği, aksi halde Sözleşmenin 31/5. Maddesine göre taşıyıcının kötüniyetli olması dışında taşıyıcı aleyhine bir dava açılamayacağı düzenlenmiştir.Davacı tarafça geç teslim edildiği iddia olunan maket ile katalog ve broşür nedeniyle davalı taşıyıcıya yapılmış bir ihbara dosyada rastlanılmamıştır. Bu halde, taşıyıcının kötüniyetli olduğu da iddia ve ispat edilmediğine göre, geç teslim iddiasıyla taşıyıcı aleyhine dava açılamaz.Açıklanan bu nedenlerle davacının istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.23/02/2023