Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1286 E. 2023/584 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1286
KARAR NO: 2023/584
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI: 2017/230 Esas – 2019/443 Karar
DAVA/KARŞI DAVA: İtirazın İptali / İpoteğin Kaldırılması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/06/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkili şirkete doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak Erzurum ili Aşkale ilçesi … Köyü … pafta … parselde ve Erzurum ili Aşkale ilçesi … Köyü … pafta … parselde kayıtlı taşınmazlarına 13/07/2012 tarih ve … yevmiye numaralı resmi senet ile müvekkili şirket lehine ipotek tesis edildiğini, bu ipoteklerden … parseldeki ipoteğin 1. Derece olarak … parseldeki ipoteğin ise 2. derece olarak tesis edildiğini ancak serbest dereceden istifade ederek 1. dereceye yükseldiğini, müvekkili şirketin alacağının daha fazla olmasına rağmen 2.000.000,00-TL alacağın ipotek ile teminat altına alındığını, davalı tarafa İstanbul … Noterliği’nin 28/03/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtar ile 28/03/2016 tarihi itibari ile müvekkili şirkete faiz ve masraflar hariç 3.561.079,00-TL borcunu ödemesi için ihtar çekildiğini, borçlunun ihtar gereğini yerine getirmediğini, bunun üzerine borçlu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip başlatıldığını, borçlunun haksız itirazları neticesinde icra takibinin durduğunu belirterek davalı borçlunun haksız ve hukuka aykırı itirazının iptaline ve takibin devamına, müvekkili lehine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin adresinin ve davaya konu ipoteğin kurulduğu yerin mahkememiz yargı çevresinde olmadığını, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu mahkemeleri olduğunu, davacının iddialarında öne sürülen kayıtların müvekkilinin ticari defterlerinde bulunmadığını ancak … Tic. A.Ş.’nin bir kısım hisselerinin davacı tarafta bulunduğu dönemde ticari defter ve kayıtların davacı tarafından tutulduğunu ve halen kendilerine iade edilmediğini, karşı dava yönünden müvekkili şirketin bir kısım hisselerinin davalı şirketin pay sahibi ve yetkilileri … ve …’a devredildiğini, her iki şirket arasındaki bu organik bağ sırasında davaya konu ipoteğin … A.Ş. lehine hiçbir gerekçe ve borç ilişkisi yokken kurulduğunu, bu işlemin davacı şirket kurucu ve ana hissedarlarının bilgisi dışında yapıldığını, … Tİc. A.Ş.’nin yönetim kurulu üyesi …, …, … ve …’unun yetkilisi oldukları … Ltd. Şti.’nin eski ortağı olduklarını, davalı-karşı davacı müvekkilinin bir dönem yönetim kurulu üyesi, yetkilisi ve temsilcisi oldukları dönemde taraflar arasındaki bağı açıklamaya ve onun lehine işlem yapma çabası içinde olduklarını, bu işlemin TTK 395 maddesi gereği iptale tabi olduğunu belirterek mahkemenin ve icra takibinin başlatıldığı icra dairesinin yetkisizliğine, dosyaların yetkili İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü ve Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile ipoteğin fekkine, her iki dava hakkında ayrı ayrı %20’den az olmamak üzere davacı-karşı davalının icra tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; karşı davacı tarafından gerekli dava harçlarının yatırılmadığını, karşı davacının iddia ve taleplerinin hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, davaya konu ipoteğin tapuda resmi senetle düzenlendiğini, her iki şirket yetkilileri tarafından şirketler adına imzalandığını, ortada şirket yöneticilerini, ortaklarını, çalışanlarını bağlayan bir hukuki işlem bulunmadığını, karşı davacı şirketin böyle bir dava açma yetkisinin bulunmadığını, şirket ortaklarının şirket hisselerini aldığında şirketin tüm hak ve borçlarını bilerek bu şirket hisselerini devir aldıklarını, uzun süre boyunca ipoteğin varlığını bilen ve buna itiraz etmeyen karşı davacının kötü niyetle karşı dava açmış olduğunu, karşı dava açılırken hiçbir somut delil gösterilmediğini belirterek asıl davanın kabulü, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı-karşı davacı … Tic. A.Ş. vekili 19/04/2018 tarihli duruşmadaki imzalı beyanı ile davayı geri aldıklarını, davacı-karşı davalı … Dış Tic. A.Ş. vekili ise 31/05/2018 tarihli duruşmadaki imzalı beyanı ile karşı davanın geri alınmasına muvafakat ettiklerini beyan etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “ispat kuralına ilişkin TMK md. 6 hükmüne göre: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” HMK md. 191 hükmüne göre: “İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Bir vakadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakayı ispat etmeye mecburdur. Davacının iddialarının haklı görülebilmesi için anılan kurallar uyarınca davacının davalıdan alacaklı olduğunu geçerli deliller ile ispat etmesi gerekmektedir. Davacı tarafın cari hesap alacağına dayanak olarak sunmuş olduğu ödemelere ait banka dekontlarının bir kısmında hiçbir açıklama bulunmadığı, bir kısmında “Proje Ödemesi, devre faiz ödemesi, kredi kapama, tapu harcı” şeklinde açıklamaların yer aldığı görülmüştür. Dekont incelemeleri sonucunda yapılan para havalelerinin mevcut bir borcun ödenmesi için mi yoksa borç olarak mı verildiği tespit edilememiştir. Diğer yandan davacı tarafından kredilere ilişkin olarak ödenen ana para ve faizlerin hangi kredilere ilişkin oldukları, dolayısı ile söz konusu kredilerin davalı şirket tarafından kullanılıp kullanılmadıkları, kullanılmış ise kredi tutarlarının kimlere ödendiği de tespit edilememiştir. Bu sebeplerle davacının, davalının takibe itirazının haksız olduğunu ispat edemediği kabul edilerek davanın reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirket hakkında İstanbul Cumhuriyet Savcılığının Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunun 09.11.2018 tarih ve … soruşturma sayılı talebi kapsamında, İstanbul 11. Sulh Ceza Hakimliğinin 09.11.2018 tarihli, 2018/6237 D.İ. sayılı dosyası üzerinden …ne CMK 133/1 ve devamı maddeleri uyarınca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyım olarak atanmasına; yönetim organının yetkilerinin ve ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin tümüyle kayyıma verilmesine karar verildiğini, anılan karar üzerine Fon Kurulunun 12.11.2018 tarihli ve 2018/598 sayılı kararı ile, İstanbul 11. Sulh Ceza Hakimliğinin 09.11.2018 tarihli ve 2018/6237 D.İ. sayılı kararıyla Fonun kayyım olarak atandığı …nin Yönetim Kurulunun Fon tarafından oluşturulmasına ve Yönetim Kurulu Başkanlığına …’ın, Yönetim Kurulu Üyeliklerine …, …, …, …, …, … ve …’in atanmalarına karar verildiğini, yönetim organının yetkileri ile birlikte ortaklık paylarını veya menkul kıymetleri idare etmek için kayyım olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun atanması ile birlikte yönetim organının görevinin sona erdiği; yetkilerinin tümüyle kayyıma geçtiği hususu izahtan vareste olduğunu, ipoteğe konu borç davalı tarafça ödenmediğini, dava konusu borç miktarında tereddüt olmadığını, ticari defterlerdeki kayıtların bu durumu açıkça ifade ettiğini, bu anlamda itiraza konu herhangi bir durum olmadığını, dosya borcunun da ödenmediğini, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacının davalıdan ipotek sorumluluğu kapsamına giren alacağı bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davalı şirketin doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak Erzurum ili Aşkale ilçesi … Köyü … pafta … parselde ve Erzurum ili Aşkale ilçesi … Köyü … pafta … parselde kayıtlı taşınmazlarına 13/07/2012 tarih ve … yevmiye numaralı resmi senet ile davacı şirket lehine ipotek tesis edilmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “ipotek senedi, bonolar, cari hesap” sebebine dayalı olarak 2.000.000,00 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 25/04/2016 tarihli takip talebi ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Mahkemece uyuşmazlığın çözümü için tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Davacının incelenen ticari defterlerine göre davalıdan 3.508.479,00 TL alacaklıdır. Davalı ise ticari defterlerinin, bir dönem davalı şirket yöneticiliğini yaptıkları iddia olunan davacı şirket yetkililerinde olduğu gerekçesiyle ibraz edilmemiştir. Davacının ticari defterlerinin lehine delil teşkil edebilmesi için, belgeleme ve kaydın belgeye(evrak-ı müsbiteye) dayanması ilkesi[“belge yoksa kayıtta yoktur” ilkesi]’ne(TTK’nın 64/2. Maddesi ve gerekçesinden) uygun olması gerekir. Bunun yanı sıra kaydın dayandığı belge dayanağının da ispatlanması gerekir. Alacağın dayanağı cari hesapta geçen kayıtlarla ilgili olarak bir kısım dekontlar ibraz edilmiştir. Buna göre iddia olunan alacak, proje ödemesi, tapu harcı, kefalet imzasına kar. Devre faiz öd., ana para kredi kapama, inanlar inşaat gibi açıklamalarla gönderilen paralardan ve hiçbir açıklama içermeyen para gönderme dekontlarından kaynaklanmaktadır. Herhangi bir açıklama içermeyen dekontlar, kural olarak bir borcun ödendiğine karine teşkil eder. Davacı tarafça bu karinenin aksini ispat edecek bir delil sunulmamıştır. proje ödemesi, tapu harcı, kefalet imzasına kar. Devre faiz öd., ana para kredi kapama, inanlar inşaat açıklamalı dekontlar yönünden ise gönderilen bu paraların ödünç olarak gönderildiğine dair bir kayıt bulunmamaktadır. Dosya kapsamı itibariyle, dayanılan cari hesabı oluşturan kalemlerin davalıya ödünç olarak verildiği ispatlanabilmiş değildir. Bunun yanı sıra takipte bonoya dayanılmış ise de dava dosyasına herhangi bir bono sunulmamıştır. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/06/2023