Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1279 E. 2023/117 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1279
KARAR NO: 2023/117
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2019
NUMARASI: 2018/105 Esas – 2019/1005 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça müvekkili aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başladığını, takibe süresinde itiraz edilmediğinden kesinleştiğini, ancak müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davalının kötü niyetli icra takibi başlattığını, tedbir talebinde bulunduğunu belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından başlatılan icra takibinin taraflar arasında yapılan ticari ilişkiden doğan cari hesap alacağı olduğunu, cari alacakların ticari defterlerden açıkça anlaşılacağını, davacı-borçlu şirket hakkında müvekkilinin icra takibinde alacağının kesinleşmesinden sonra taraflarınca icra işlemleri yapıldığını ve yine hiçbir itiraz eylemi olmadığını, borçlu şirketin alacaklı olduğu kurumlara borcumuz yoktur gibi gerekçelerle kurumların icra müdürlüğüne ödeme yapmalarının engellendiğini, hesap ekstrelerine bakıldığında müvekkilin en son aldığı paranın 301.001,76.-TL olduğu davacı borçlu şirketin ise borcunun 308.954,29.-TL olduğunun ve bakiye borcunun 7.952,53.-TL olduğunu, en son düzenlenen fatura tarihinin 17.10.2015 tarihi olduğunu, davacı tarafın 17.10.2015 tarihli faturadan sonra üç adet fatura daha olduğu görüldüğünü, bu faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olmadığını ve bu faturaların müvekkilin alacağının sıfırlanmak amacıyla usul ve yasalara aykırı olarak gösterildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafından belirtilen faturalar olsa dahi bunların müvekkile tebliğ edilmediğinden geçerliliği olmadığını belirterek öncelikle haksız ve yersiz olarak müvekkili aleyhine açılan davanın reddine, davacı takip borçlusu aleyhine %40 tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Anılan bilirkişi raporlarının birbiriyle uyumlu olduğu, gerek dosyaya sunulan raporlar, gerek tarafların iddia ve savunmaları ve gerekse ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki çekişmenin kaynağının davacı yanın davalı yana tanzim etmiş olduğu ve toplamı 9.452,53 TL.’lik olan 2 adet faturadan oluştuğu, ancak davacı yanın bu iki faturayı davalı yana tanzim etme hakkı ve … nolu fatura muhteviyatı 1.100 kilo ürünü davalı yana teslim-iade etmiş olduğunun dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı tarafca ispatlanamadığı, davacı hesabının 2015 yıl sonu itibariyle 7.952,53.TL tutarında (borç) bakiyesi ile sonuçlandığı ve bu tutarın takip talebinde belirtilen tutar ile uyumlu olduğu, ancak ispat yükü üzerinde olan davalıya davacı tarafça yemin teklifinde bulunulduğu fakat davalının yemin için belirlenen gün ve saatte duruşmaya katılmayarak yemini eda etmediği, böylelikle yemini eda etmekten kaçınmış ve yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılması gerektiği, sonuç olarak davacının üzerine düşen ispat yükünü yerine getirdiği ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.Diğer yandan davacı kötüniyet tazminatı talebinde de bulunmuştur. Ancak davalının kötüniyetli olduğunu ispata yarar dosyaya yansıyan bir bilgi, belge ve delil olmadığından tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davacı taraf arasında ticari işler olduğunu, müvekkilin alacağı fatura alacağı olup cari hesap ekstresine dayanmakta olduğunu, müvekkilin alacağı dosyaya giren 18.03.2019 tarihli ve 07.11.2018 tarihli bilirkişi raporlarında anlaşıldığı üzere likit olduğunu, dolayısıyla açılmış işbu dava ve takibin durdurulması için yapılan eylemlerin kötü niyetten ibaret olduğunu, tarafların ticari defterlerinin yargılama aşamasında incelendiğini, müvekkilin alacağı olduğunun kesinlik kazandığını, bu hususta hiçbir tereddüt kalmadığını, ayrıca müvekkilin yemine gelmesini belirtir tebligatın iade olduğunu, buna rağmen müvekkilin yemine gelmemesinin gerekçesi ve mazereti mahkemeye sunulmuş olan hastane raporu ile ikametgahının değiştirmiş olması hususları olmasına rağmen ilk derece mahkemesi mazereti kabul etmediğini, bunun tamamen usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin hak kaybına uğratıldığını, ilk derece mahkemesi netice kısmında yargılama giderlerinde de yine usule ve Yasaya aykırı karar verilmiş olduğunu, zira dosyada bilirkişi ücretinin yarısı müvekkili tarafından karşılandığını, buna rağmen sanki bütün ücretin davacı yanca karşılanmış gibi verilen kararın hatalı olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı cari(açık) hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacının takip konusu edilen cari hesap nedeniyle borcu bulunup bulunmadığı, bu kapsamda davacı tarafından davalıya kesilen iade faturası ile “analiz itiraz” açıklamalı fatura bedellerinin davalı alacağından mahsubunun gerekip gerekmediği noktasındadır.Taraflar arasında ticari alım satım ilişkisinin bulunduğu, davalı tarafça davacıya ticari malların satıldığı konuları ile bu satışa ilişkin fiyatlar taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Davacı tarafça davalıya düzenlenen bir adeti malların ayıplı olması sebebiyle, bir adedi de analiz itiraz açıklamalı iki adet faturanın düzenlendiği, bu faturaların davalı defterine kaydedilmediği anlaşılmaktadır. İlk derece yargılaması aşamasında alınan bilirkişi raporları ile taraflar arasındaki hesap mutabakatsızlığının sebebi; analiz itiraz açıklaması ile düzenlenen 5.230,73 TL’lik faturanın hem davacı hem de davalı kayıtlarında yer almadığı, 4.221,80 TL’lik iade faturasının sadece davacı kayıtlarında olup, davalı kayıtlarında yer almadığı ve davacı kayıtlarında bulunan 10/06/2015 tarihli 1.500,00 TL’lik … Gıda’dan virman açıklaması ile davacı hesaplarına giren kayıttan kaynaklandığı belirlenmiştir. İlk derece mahkemesince davacı iddialarında yer alan ayıplı malın iade edildiği ve analiz itiraz başlıklı faturanın da davalı tarafa tebliğ edildiği ve bu konunun alacaktan mahsup edilmesi gerektiğine yönelik davacı vekilinin yemin teklifi üzerine davalı şirkete yemin metni içeren tebligat çıkarıldığı, tebligatın iade edildiği, bunun üzerine mahkemece davalı şirketin yetkilisi olan …’ün adresi olarak bildirilen … Mahallesi, … Sokak, … Gaziemir/ İzmir adresine tebligat çıkarıldığı, tebligatın birlikte oturan annesi …’e 12/09/2019 tarihinde muhatabın işte olması sebebiyle tebliğ edildiği görülmektedir. 6100 sayılı HMK 236. maddesinde; “Ancak, yemin edecek kişinin mahkemenin bulunduğu il dışında oturuyor ve bulunduğu yerde aynı anda ses ve görüntünün nakledilmesi yolu ile yemin icrası mümkün değil ise istinabe yolu ile yemin ettirilir” düzenlemesi bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece davalı yetkilisinin İzmir ilinde bulunduğu gözetilerek, anılan madde gereği işlem yapması gerekirken usulüne uygun olmayan şekilde yemin davetiyesi gönderilerek, davete icabet edilmediğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş, kaldırma kararının niteliği dikkate alınarak davalı vekilinin sair istinaf talepleri bu aşamada inceleme konusu yapılmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.02/03/2023