Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1274 E. 2020/312 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1274
KARAR NO : 2020/312
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 13/03/2019
NUMARASI : 2018/1428 Esas – 2019/263 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Sermaye Artırımından Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/11/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirkettin %10 payla ortağı olduğunu, haksız rekabetin önlenmesi davası açtıklarını ve adı geçen ortakların haksız rekabet ettiklerinin saptandığını, …’nin bu nedenle yetkilerinin kaldırıldığını, şirkete verilen zararların şirkete ödenmesi, şirket değerinin tespiti ve haklı sebeple şirketten çıkma davasının halen derdest olduğunu, bu ortakların sahtecilik suçundan ceza aldıklarını, ana sözleşmenin haksız rekabet hükümleri ile pay devri konusundaki değişiklikleri konu eden ortaklar kurulu kararlarının iptalini istediklerini, bu talebin yerel mahkeme tarafından reddedildiğini, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin bu kararı bozduğunu, yapılan bilirkişi incelemelerinde sermaye arttırım kararının müvekkilinin şirketteki payını azaltmaya yönelik olduğunun tespit edildiğini, ayrıca alınan diğer raporlarda da sermaye arttırımı kararının mutlak butlan ile sakıt olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle 07/03/2012 tarihli sermaye arttırımı kararının geçersiz olduğuna ve iptaline karar verildiğini ve kesinleştiğini, ortakların müvekkilinin payını kötü niyetli olarak azaltma çabası içinde olduklarını, nakdi olarak iptal edilen karardaki miktarı arttırma yönünde karar aldıklarını, müvekkilinin genel olarak sermayenin arttırılmasına itirazı bulunmamakla birlikte, sermaye artışı yapılacak ise bu artışın şirketteki kar payının sermayeye eklenmesi suretiyle yapılması gerektiğini, müvekkilinin şirkette kar payı sahibi olmasına rağmen kar payı ödenmediğini iddia ederek 29/08/2018 tarihli sermaye arttırımına ilişkin ortaklar kurulu kararında derdest olan haklı sebeple şirketten çıkma davası sonucunu etkilemeye matuf, kötü niyetli ve hukuken iptali gereken bir karar olduğundan iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından yapılan 29/08/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların hukuka uygun olduğunu, davacının usulüne uygun olarak toplantıya davet edildiğini, toplantı açıldığını, yoklama yapıldığını ve her ortağın pay adedinin, pay tutarının, şirket sermayesindeki pay oranlarının ayrı ayrı tespit edildiğini ve hazır bulunanlar listesine kaydedildiğini, davacının toplantıya asaleten katıldığını ve herhangi bir ek madde önerisinde bulunmadığını, gündemin her maddesinin TTK 620 maddesine uygun şekilde alındığını, davacı her ne kadar müvekkili …’nin şirketi temsil ve ilzam yetkilerinin kaldırıldığını iddia etmiş ise de İstanbul 45.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/280 esas sayılı dosyası ile müvekkili tarafından dava açıldığını, davacının bu davaya asli müdahil olarak katıldığını, mahkemece müvekkili şirket ortak ve müdürü…’nin temsil ve ilzam yetkilerinin kaldırılması ile ilgili paragrafın silinmesine ve asli müdahilin tüm taleplerinin reddine karar verildiğini, hükmün onandığını savunarak TTK 448/son maddesi hükmü uyarınca davacı tarafından teminat gösterilmesine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, dava konusu genel kurul toplantısında 2 no.lu gündem maddesi ile şirket ana sözleşmesinin “sermaye ve pay senetlerinin nevi” başlıklı 6.maddesinin tadili hususu müzakereye açıldığı , davacının söz alarak görüşünü yazdırıp sermaye artışına karşı olumsuz oy kullanacağını beyan ettiğini bundan sonra oylama yapıldığı , davacı red oyu kullanmakla birlikte oylama yapıldıktan sonra karara muhalif olduğunu tutanağa geçirtmemiş bu yönde beyanda bulunmadığı ve davacı tarafça ileri sürülen sebepler TTK 447.maddesinde düzenlenen butlan kapsamında olmayıp iptal davasına konu olabilecek hususlar olduğundan davacının iptal davası açabilmek için gerekli red oyunu kullanmış olmakla birlikte oylama sonrasında muhalefet şerhini yazdırmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının sermaye artışının nakden değil şirket kârından aktarılarak yapılmasını talep ettiğini ve oylamada ret oyu kullanıldığını, nakit ödeme yoluyla sermaye artırımı yapılmaya çalışılmasının iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, davacının muhalefet şerhini toplantıya gelirken dilekçe halinde hazırlandığını, ret oyunun verildiği oylama sonrasında muhalefet şerhinin toplantı tutanağına eklendiğini, yerel mahkeme kararında muhalefet şerhinin sanki hiç eklenmemiş gibi uygulama yapıldığını, bu nedenle davanın reddedildiğini, davacının sunduğu dilekçe muhalefet şerhi değilse neden toplantı tutanağına eklendiğini, davacının aslında karar muhalif olmadığına ve dava hakkı bulunmadığına dair görüşe katılmadığını, dava hakkının zorlama yorumlarla bu derece ayrıntılı ritüellere tabi tutulmasının Anayasanın 36. Md.’ne aykırı olduğunu, davalı tarafında muhalefet şerhinin işletilmesine dair bir itirazının bulunmadığını, muhalefet şerhinin dilekçesinin toplantı tutanağına eklendiğini bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını istinaf ve talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, TTK’nın 445.maddesi uyarınca davalı şirketin 29/08/2018 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 2.nolu sermaye artırımına ilişkin kararın iptali istemine ilişkindir. Genel kurul kararlarının yasa, ana sözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi uyarınca, toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirtmesi gerekir, oylama öncesi yapılan görüşme sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya ret oyu kullanılması alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımaz. (Yargıtay 11. HD, 08.12.2015 tarih, 2014/18887; 2015/13122 E.K sayılı emsal ilamı) Somut olayda iptali talep edilen 2 nolu kararın sermaye artırımına ilişkin olup,davaya konu genel kurula tüm paydaşların asaleten katıldığı ve 400.000 TL sermayeli şirkette davacının 40.000 TL sermaye payı bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili davacının önceden hazırladığı muhalefet şerhi dilekçesini ret oyunu kullandığı oylamadan sonra toplantı tutanağına eklendiğini ve usulüne uygun muhalefet şerhi bulunmasına rağmen mahkemece bu dilekçe yok sayılarak davanın reddine karar verildiğini ileri sürmektedir.Genel kurul toplantı tutanağında davacının olumsuz oy kullanımından sonra dilekçe verdiği ve tutanağa eklendiği yönünde bir tespit bulunmadığı gibi davacı tarafından tutanak imzalanırken muhalefet şerhinin yazılı olarak sunulduğuna ilişkin imzalanmış bir beyanı da bulunmamaktadır.Davacı genel kurulda olumsuz oy kullandıktan sonra muhalefet şerhi dilekçesini verdiğini dosya kapsamında usulüne uygun deliller ile ispatlayamadığı gibi davacı verdiğini ve muhalefet şerhi dilekçesi olduğunu iddia ettiği, davalı şirkete hitaben düzenlenen sermaye artışına katılmayacağı ve olumsuz oy kullanacağını belirtilen tarihsiz dilekçe genel kurul da yapılan müzakerede davacı tarafından içeriği aynen tekrar edilen ve içeriğinde olumsuz oy kullanılan sermaye artışına karşı muhalefet şerhi anlamına gelecek herhangi bir ibare de bulunmadığı görülmüştür. Bu durumda somut olayda genel kurulda yapılan oylamadan sonra muhalefet şerhi veya muhalefet şerhi anlamına gelebilecek bir beyanda bulunulmamış ,yazılı olarak da bildirilmediğinden iptali talep edilen sermaye artışına ilişkin karara karşı usulüne uygun bir muhalefet şerhi bulunması dava şartının mevcut olmadığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
KARAR : Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Başlangıçta davacı tarafından yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4- Kararın HMK.’nın 359-(4) maddesi uyarınca taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren2(iki) haftalık süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/11/2020