Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1272 E. 2023/269 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1272
KARAR NO: 2023/269
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2019
NUMARASI: 2017/216 Esas – 2019/904 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil davacı şirket ile davalı Şirketin Ticari ilişki içinde olduğunu, işbu ilişki çerçevesinde cari hesap usulü ile çalıştıklarını, Müvekkil Şirketin söz konusu cari hesap alacağını tahsil edememesinden dolayı davalı borçlu şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine geçtiğini, davalı borçlu şirketin takibe konu faturalardan kaynaklı cari hesap borcunu ödememiş olup, müvekkil şirketçe borçluya borcun ödenmesi için müteaddit ihtarların sonuç vermemesi üzerine takip başlatıldığını, borçlu şirketin takip ve takip ferilerine yaptığı itirazın yerinde olmadığını iddia ederek, davalı şirketin vaki itirazının iptali ile takibin devamına, takip konusu alacağın %20′ sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; avacı şirketçe başlatılan takibe müvekkil şirketin davacı şirkete böyle bir borcu bulunmaması nedeniyle yasal süresi içinde usulünce itiraz edildiğini, müvekkil şirketin takibe konu borçtan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, müvekkil şirketin davacı şirketin borçlusu konumunda olması bir yana, davacı şirketin müvekkil şirketin borçlusu olduğunu, işbu davanın mahkemeyi yanıltma niyeti taşıdığının açık olduğunu, müvekkil şirket borçlu olmadığında, dolayısıyla mütemerrüt durumda olmayacağından faiz ve faiz oranını kabul etmelerinin mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için faiz işletilebileceği düşünülse faizin başlangıç tarihinin dava tarihi olabileceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…,davanın, cari hesap alacağına dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, cari hesabı oluşturan 2 adet faturanın servis hizmeti alımına ilişkin olduğu, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı, davalı tarafın 774,08 TL bedelli fatura konusu işin garanti kapsamında alınan hizmete ilişkin olduğunu bedel talep edilemeyeceğini, 5.839,86 TL bedelli faturaya konu hizmetin ise alınmadığını savunduğu, her ne kadar davacı şirket faturaların tebliğine ilişkin belgeleri ve sevk irsaliyelerini dosyaya sunmuş ve mutabakatsızlığa konu KDV dahil 5.839,86 TL bakım hizmet bedeli faturasına konu hizmetin kendisi adına dava dışı şirket tarafından davalıya sunulduğunu belirtmiş ve buna ilişkin servis formları sunmuş ise de; davacı şirketin takip konusu alacağının dayanaklarından olan 13.01.2016 tarihli, KDV dahil 5.839,86 TL bakım hizmet bedeli faturasının içeriği hizmetlerin davacı şirket adına dava dışı şirketçe davalı şirkete verilip verilmediği ve bu faturanın dava dışı servis şirketince davacı şirket adına davacı şirket adına davalı şirkete verildiği iddia olunan hizmetlere ilişkin olarak verilip verilmediği hususlarının davacı tarafça ispat edilemediği, hizmet formlarında hizmeti alan kişilerin davalının SGK’dan talep edilen çalışanları listesinde bulunmadığı, davacının davalıya düzenlediği faturanın dayanağı sevk irsaliyesinde teslim alan imzası bulunmadığı, ayrıca hizmete konu servis formlarının; dava dışı … Ticaret Ltd. Şti. tarafından davalı adına 10.09.2015 ve 17.09.2015 tarihlerinde düzenlendikleri, ihtilaf konusu faturaya dayanak olarak düzenlenen fatura(13.01.2016) ile Servis Formları(10- 17.09.2015) arasında yaklaşık 4 Ay gibi bir tarih farkı bulunduğu, dosya kapsamında servis formlarını düzenleyen dava dışı … ile davacı şirket arasında bir illiyet bağı kurulamadığı ve yine ihtilaf konusu faturada bu servis formlarına ilişkin olarak herhangi bir atıfta bulunulmadığı, davacının, davalının ticari defterlerinde de kaydı bulunmayan bu fatura yönünden alacağını ispat edemediği, davalının alacağa konu 774,78 TL bedelli fatura ilişkin itirazı ise faturanın her iki tarafın incelenen defterlerinde kayıtlı olduğu ve davalının bu faturayı herhangi bir itiraza konu etmediği gibi iddiasının ispatına yönelik dosyaya herhangi bir delil sunmadığından iddiası dinlenmemiş, davacının davalının defterlerinde kayıtlı 774.08 TL bedelli bu faturaya konu hizmeti davalıya sunduğunu ispat ettiği, zira deftere kaydedilen faturanın fatura konusu işin yerine getirildiğine karine olduğu, davalı tarafın borcu ödediğine dair herhangi bir ödeme makbuzu, dekont vs ibraz etmediği, kaldı ki böyle bir iddiasının da mevcut olmadığı, alacak likit olmakla davacının icra inkar tazminatında haklı olduğu, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptaline, takibin 774.78 TL asıl alacak üzerinden devamına, davalının asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %10,5 oranında ve değişen oranlarda avans faiz işletilmesine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişki söz konusu olup bu ilişki cari hesap usulüne dayandığını, davalı şirketin takibe konu faturalarından kaynaklı cari hesap ekstresini ödeyemediğini, alınan bir hizmet olduğunu ancak karşılığı olan ödemenin yapılmadığını, davacı şirketin dünya çapında saygınlığı olan markaların satış ve satış sonrası hizmetlerini (bakım/onarım) üstlenen Türkiye’de yetkili distribütör bir firma olduğunu, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporunun da eksiklikler içermekte olup eksik ve hüküm kurulması açısından yetersiz olan bilirkişi raporuna yasal süresi içerisinde itiraz edildiğini ancak mahkemece itirazlarının dikkate alınmadığını, dilekçe ekinde Davalı ile Davacı arasındaki hizmet ilişkisini gösteren aralarındaki servis formu ve hizmet sözleşmesi dahil ilgili faturayı sunduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemeleri’nin re’sen göz önünde bulunduracağı hususlar haricinde istinaf sebebiyle bağlı olduğunu, davacı vekilince herhangi bir istinaf sebebi belirtilmediğini, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, hizmet sözleşmesine dayalı cari(açık) hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, takibe konu hizmetin davalıya verilip verilmediği ve reddedilen kısım için davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasındadır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “cari hesap alacağı” sebebine dayalı olarak 6.613,94 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 06/12/2016 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır.Mahkemece uyuşmazlığın çözümü için tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222/2,3. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Bilirkişi aracılığıyla incelenen davacı ticari defterlerine göre, takip tarihi itibariyle davalıdan 6.613,94 TL alacaklı durumdadır. Davalı ticari defterlerine göre ise, takip tarihi itibariyle davacıya 774,08 TL borçlu görünmektedir. Taraf ticari defterlerindeki mutabakatsızlık, davalının ticari defterlerinde, davacının 5.839,86 TL tutarlı faturasının kayıtlı olmaması kaynaklanmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 64/2. Maddesine göre , Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür. Madde gerekçesinde tacirin bu yükümlülüğü belgeleme ve kaydın belgeye(evrak-ı müsbiteye) dayanması(belge yoksa kayıtta yoktur) ilkesine dayandırılmıştır. Davacının ticari kayıtlarında davalının 5.839,86 TL borçlandırıldığı işlemin, davalıya, dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından düzenlenen servis formlarından kaynaklandığı iddia edilmiştir. Davacı ile davalı arasında imzalanan ve 09/07/2015-2016 tarihleri arasında geçerli servis anlaşması dosyaya sunulmuştur. Ancak davacı ile dava dışı … Tic. Ltd. Şti. Arasında olduğu iddia edilen sözleşme dosyaya sunulmamıştır. Bunun yanı sıra gelen SGK kayıtlarına göre raporlarını imzalayanlar davalı çalışanı görünmemektedir. Bu haliyle davacı tarafça, 5.839,86 TL bedelli faturaya konu hizmetin davalıya sunulduğu ispatlanamamıştır. Bu nedenle, 5.839,86 TL tutarındaki fatura yönünden davacının ticari defterlerine itibar edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece, 5.839,86 TL tutarındaki fatura yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.16/03/2023