Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1267 E. 2023/143 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1267
KARAR NO: 2023/143
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2019
NUMARASI: 2019/121 Esas – 2019/1180 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirketten 04.09.2018 tarihli 5.788,82 TL bedelli vade farkı faturasından kaynaklanan 5.788,72 TL alacağının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla takip başlatılarak borçlu şirkete 7 örnek ödeme emri gönderildiğini, bu ödeme emrine karşı süresinde itiraz edilerek takibin durduğunu, İstanbul Arabuluculuk Bürosu’nun Büro Dosya No:… Arabuluculuk No:… sayılı 15.03.2019 tarihli tutanağı ile anlaşma sağlanamadığını, alacaklarını tahsil edemediklerini, davalı tarafın itirazlarının iptalini, duran takibin devamını, haksız ve kötüniyetli davalı yanın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkili aleyhine başlatılan kötü niyetli icra takibine ve huzurdaki davaya konu olan davacı tarafın tek taraflı iradesiyle tanzim edilen “Vade farkı Faturası” hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili tarafından söz konusu faturaya yasal 8 günlük süresi içerisinde itiraz edildiğini, vade farkı sözleşmede kararlaştırılmış olan bedelin vadesinde ödenmemesi durumunda söz konusu bedel üzerine oransal olarak eklenecek olan miktar olduğunu, vade farkı para borcunun ifası tarihine kadar geçecek olan süreye bağlı olarak asıl alacağın yüzdesi olarak kararlaştırıldığını, müvekkili şirket kendisine yüklenen borçları ve yükümlülükleri zamanında yerine getirtiğini, temerrüde düşmediğini, vadesinde ödenmeyen bir borç söz konusu olmadığını, müvekkile vade farkı ödeme yükümlülüğü yükleyen geçerli bir sözleşme de bulunmadığını, dava dilekçesinin ekinde sunulan “Satış Kontratı” başlıklı ve 29.03.2014 düzenleme tarihli belgede taraflar yaklaşık 140.000 TL bedelli taşınır mal alım satımı konusunda mutabık kalmışdığını, bu kontrat çerçevesinde müvekkili para borcunu davacıya ifa ettiğini, yaklaşık 5 yıl sonra davacı tarafından vade farkı faturası kesildiğini, müvekkilin faturaya itiraz etmesine rağmen, bu faturaya dayanılarak icra takibine girişildiğini, herhangi bir vade farkı faturası kesilmediğini, müvekkile bakiye borcu olduğuna dair herhangi bir bildirim de yapılmadığını, davacı tarafından delil olarak sunulan Satış Kontratı başlıklı matbu belgenin içeriğinde bulunan vade farkı kaydının geçerliliği bulunmadığını, söz konusu kayıtlarda okunamayacak derecede küçük puntolar kullanıldığını, davacı tarafın yetkilileri tarafından herhangi bir imza atılmadığını, belgenin tek nüsha olarak düzenlendiğini, dürüstlük kuralına aykırı hareket edildiğini, hakkın kötüye kullanıldığını, takip öncesi faiz istenebilmesi içinde borçlunun temerrüte düşürülmesinin gerektiğini, bunun ancak ihtar ile söz konusu olabileceğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere davacı tarafından müvekkiline takip öncesi yapılmış herhangi bir bildirim söz konusu olmadığını, takip öncesi faiz istenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın itirazın iptali isteminin reddini, haksız ve kötü niyetli olan davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, haksız ve hukuka aykırı dava açılması sebebi ile HMK 329/1 maddesi gereği % 10 sözleşmesel vekalet ücreti ve 329/2 madde gereği de haksız açılmış bulunan dava sebebi ile davacı ve/veya vekil aleyhine 5.000,00 TL disiplin para cezasına mahkum edilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın, 1 adet vade farkı faturasına dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davacı şirket tarafından davalı şirket adına 29/03/2018 tarihli 2018-03 ordino nolu 137.917,00 TL tutarlı, 90 gün vadeli, gününde ödenmeyen faturalar için YTL bazında %5 + KDV vade farkı uygulanacağı hususlarını içeren Satış Kontratı gönderildiği ve söz konusu Satış Kontratının davalı şirket tarafından onaylandığı, davacı şirket tarafından davalı şirket adına 02/04/2018 tarihli … numaralı 83.400,10 TL mal bedeli 15.012,02 TL KDV olmak üzere toplam 98.412,12 TL tutarlı e-fatura düzenlendiği, e-faturanın sistem üzerinden davalı şirkete gönderildiği, davacının bu faturanın geç ödendiğinden bahisle davalı adına düzenlenmiş 04/09/2018 tarihli … numaralı 4.905,78 vade farkı 883,04 TL KDV olmak üzere toplam 5.788,82 TL tutarlı e-fatura düzenlediği, vade farkı faturasının davalıya gönderildiği, davalı şirketin bu vade farkı faturasına yönelik iade faturası düzenlediği, taraflar arasındaki Satış Kontratında gününde ödenmeyen faturalar için % 3 vade farkı talep edilebileceği belirtilmişse de, 98.412,12 TL bedelli faturanın Satış Kontratına istianeden düzenlenip düzenlenmediğinin belirsiz olduğu, 98.412,12 TL bedelli faturada vade sonu olarak 02/07/2018 olarak yazılmış olup vade farkı faturasının bu faturaya istinaden düzenlenip düzenlenmediğinin de belirsiz olduğu, zira Satış Kontratında gününde ödenmeyen faturalar için aylık %5 + KDV vade farkı uygulanacağı belirtilmişse de 98.412,12 TL x % 5 = 4.920,60 TL olarak hesaplandığı, ancak davacının düzenlediği vade farkı faturasında KDV hariç tutarın 4.905,78 TL olduğu, tutarın uyuşmadığı, bilirkişinin davacı tarafın davalıdan vade farkı faturasına istinaden talepte bulunabileceğine yönelik tespitine itibar edilmediği, davacının bu faturaya istinaden davalıdan vade farkı talep edemeyeceği anlaşıldığından davanın reddine, davacın takip başlatmakta haksız olsa da kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından kötü niyet tazminat taleplerinin ve diğer talepleri talep edemeyeceği için taleplerin reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; vade farkı ödeneceği düzenlemesini havi satış kontratı 29/03/2018 tarihli olduğunu, vade farkı faturasına dayanak fatura ise 02/04/2018 tarihli 98.412,12 TL tutarlı fatura olduğunu, fatura üzerinde vade farkı uygulanacağına dair düzenlemenin mevcut olduğunu, sistem üzerinden davalı tarafa gönderilen e-faturaya davalı tarafça itiraz edilmediğini, 02/04/2018 tarihli fatura satış kontratı içeriğinde yer alan “siyah çelik” içerikli 1500*3000 ölçülerdeki 2830 birim fiyatlı 3 kalem emteaya ilişkin olarak düzenlendiğini, faturanın satış kontratından 4 gün sonrasına ait olduğunu, davalının da taraflar arasında başka bir sözleşme ilişkisi olduğunu iddia etmediğini, dosyada bu görüşün aksi yönde herhangi bir iddia ve rapor da bulunmamasına rağmen davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından delil olarak sunulan satış kontratı başlıklı matbu belgenin içeriğinde bulunan vade farkı kaydının geçerliliğinin bulunmadığını, söz konusu kayıtlarda okunamayacak derecede küçük puntolar kullanıldığını, davacı tarafın yetkilileri tarafından herhangi bir imza atılmadığnı, ayrıca ilgili belgenin tek nüsha olarak düzenlendiğini, her ne kadar müvekkilin basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü söz konusu olabilecekse de somut olayda, hukukumuza egemen olan dürüstlük kuralına aykırı hareket edildiğini ve hakkın kötüye kullanıldığını, ayrıca takip öncesi faiz istenebilmesi için de borçlunun temerrüde düşürülmesi gerektiğini, bunun da ancak ihtar ile söz konusu olabileceğini, davacı tarafından müvekkile takip öncesi yapılmış herhangi bir bildirim söz konusu olmadığını, bu sebeple takip öncesi faiz istenmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca gerekçeli kararda özellikle belirtildiği üzere, davacı tarafından talep edilen bedelin, ticari kayıtlarıyla da uyuşmadığını, davacının icra takibindeki talebiyle ticari defterlerindeki kayıtlarının da tutarsız olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini ve Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, vade farkı için düzenlenen fatura alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresinde istinaf yoluna başvurulmuştur.Vade farkı alacağının istenebilmesi için taraflar arasında vade farkı alacağına ilişkin bir sözleşme bulunması veya devam eden ticari ilişkide vade farkı ödenmesine yönelik bir teamülün oluşması gerekir.Davalı tarafça imzalanıp davacıya gönderilen 29/03/2018 tarihli satış kontratına göre “gününde ödenmeyen faturalar için YTL bazında aylık %5+ KDV vade farkı uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Davalı cevap dilekçesinde “somut olayda taraflar arasında sadece tek bir hukuki işlem olmakla teamülün oluştuğu düşünülemez” şeklindeki kabul ve beyanı karşısında, dava konusu vade farkı alacağının dayanağı olan satışın satış kontaratına dayalı olarak yapıldığı, vade farkı faturasına esas olarak gösterilen 02/04/2018 tarihli KDV dahil toplam 98.412,12 TL bedelli faturanın e- fatura olarak tanzim edildiği, davalı tarafça fatura içeriği malların teslim alınmadığı yolunda bir savunmada bulunulmadığı, faturada vade sonunun 02/07/2018 olarak açıkça düzenlendiği, ayrıca “vade tarihinde ödenmeyen TL faturalar için aylık %3 vade farkı uygulanacaktır” kaydının bulunduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen satış kontratı ile TL bazında aylık %5+ KDV vade farkının ödeneceği düzenlenmiş olmakla davacının vade farkı talep hakkının bulunduğunun kabulü gerekir. Ancak davacının vade farkına dayanak yaptığı faturada sözleşmeden daha düşük oranda aylık %3 + KDV oranında vade farkı ödeneceği kaydı karşısında taraflar arasındaki ilişkide %3 + KDV oranının esas alınması gerekir. Davalı tarafça satış kontratındaki imza ve şartlar inkar edilmemekle bilikte şartların küçük punto ile yazıldığı bu nedenle geçeriz oluğu yönündeki savunması tacir olan davalının basiretli bir tacir olarak imza attığı sözleşme şartlarının okunmadığı savunması dinlenemeyeceğinden yerinde görülmemiştir. Dosya içeriğine uygun hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda 98.412,12 TL lik fatura bedeline vade tarihini takip eden günden başlatılarak 3 ayrı havale ile yapılan ödeme tarihleri baz alınarak ve aylık %3, yıllık %36 vade farkı üzerinden denetime elverişli bir şeklide 4.494,71 TL vade farkı ve 809,05 TL KDV olmak üzere toplam 5.303,76 TL vade farkı alacağı hesaplanmıştır. Bu durumda eldeki davada bu miktar yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekirken dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne, alacak likit ve davalının itirazı haksız olmakla davacı yararına icra inkar tazminatına, reddedilen kısım yönünden takip haksız olmakla beraber davacının kötü niyeti ispat edilmediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile; davalının İstanbul Anadolu …icra müdürlüğünün …2 esas dosyasına yaptığı itirazın 5.303,76 TL yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-İptaline karar verilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında hesaplanan 1.060,75 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 3-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, 4-Karar tarihinde alınması gerekli 362,30 TL harçtan, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 66,92 TL harcın mahsubu ile bakiye 295,38‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından yatırılan 69,92 TL peşin harın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından yapılan 6,40 TL vekalet harcı, 44,40 TL başvurma harcı, 49,85 TL tebligat gideri ile 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 700,65 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre belirlenen 615,00 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye tutarın davacı uhdesinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşılmakla; bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 5.303,76 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 485,06 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,10-HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının talep halinde ilgilisine iadesine, 11-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL ile tebligat/ posta gideri 84,50 TL olmak üzere; toplam 205,80 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 09/03/2023