Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1252 E. 2023/246 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1252
KARAR NO: 2023/246
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2019
NUMARASI: 2018/50 Esas – 2019/704 Karar
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile dava dışı … Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesini davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı ve bu sözleşmeye istinaden borçlu şirkete kredili mevduat hesabı açıldığını, borcun ödenmemesi üzerine İstanbul …. Noterliğinin 08.11.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı gönderilerek borcun yasal süre içinde ödenmemesi halinde yasal yollara başvurulacağının bildirildiğini, ihtara itirazda bulunmayan borçlulara Beykoz İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, ancak yetki itirazı üzerine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden takibe devam edildiğini, itirazın haksız olduğu ve kötü niyetli olduğundan iptalinin gerektiğini, zira borçlulara gönderilen ihtara itiraz edilmediği ve davalının müteselsil kefil olarak imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kullandırılan kredi borcundan sorumlu olduğunu, borcun ödendiğine dair hiçbir belge sunmadığından itirazın geçersiz olduğunu, faiz oranlarının sözleşme ile belirli olduğundan itirazın kötü niyetli olduğu iddiasında bulunarak, açıklanan nedenlerle davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile açılan takibe ve ferilerine ilişkin itirazının iptalini, davalı aleyhine % 20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, takibin devamını ve yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibine konu olan borç dönemine ilişkin genel kredi sözleşmesine müvekkilinin taraf olmamasından dolayı husumet yokluğundan davanın reddini gerektiğini, zira müvekkilinin genele kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzalamış olsa bile sözleşmede kefaletten sorumlu azami miktar, kefalet tarihi ve müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini gösterir kendi el yazsızıyla bir ibare bulunmadığından müvekkilinin kefil sıfatını haiz olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, takdir edileceği üzere müvekkili sorumluluğu için geçerli bir kefalet sözleşmesi gerekli olduğunu, şekil şartlarına aykırı tanzim edilmiş sözleşmenin geçerli olamayacağını, TBK 583/1 hükmünün de bu yönde olduğunu, 583/2 ye göre el yazısıyla yazılması gereken ifadelerin bulunmadığını, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğu gözetilerek davanın reddinin gerektiğini, açıklanan bu nedenlerle davanın usulden reddini, aksi takdirde geçersiz sözleşmeye dayanılarak müvekkili aleyhine takip başlatılamayacağından takibin iptalini ve müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile davanın esastan reddini, müvekkili aleyhine hükmedilmesi istenilen %20 icra inkâr tazminatı talebinin reddini ve yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “… İddia ve savunmalara nazaran taraflar arasında 18/06/2007 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında hukuki ilişki bulunduğu ihtilafsız olmakla, uyuşmazlığın sözleşmedeki kefaletin geçerli olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Takip ve dava konusu Genel Kredi Sözleşme tarihi 18/06/2007 olup, tarih itibariyle 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümleri yürürlüktedir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 1.maddesine göre TBK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Kefalet sözleşmesi 818 sayılı B.K yürürlükte iken kurulduğundan ve kurulan kefaletin kamu düzenine aykırı olduğu sonucunu doğurmayacağından somut olayda 6098 sayılı T.B.K’nın 583. Maddesinin uygulanma koşulları bulunmamaktadır. 818 sayılı Borçlar Kanununun 484. Maddesinde: “Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeğe ve kefilin mes’ul olacağı muayyen bir mikdar iraesine mütevakkıftır.” hükmü mevcuttur. Dosyamız arasına celbedilen Genel Kredi Sözleşmesi aslı incelendiğinde, davalının sözleşmenin müşterek borçlu ve müteselsil kefil için ayrılan bölümünde isim ve imzasının bulunduğu, davalının bu hususa bir itirazının bulunmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar kefalet beyanında kefalet miktarı açıkça yazılmamışsa da Yargıtay’ın 12/04/1944 tarihli ve 14/13 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararı gözetildiğinde Genel Kredi Sözleşmesinin ilk sayfasında kredi limitinin yazılı olması sebebiyle borç ve kefalet miktarının belli olduğu sebeple davalının kefaletin geçersizliğine yönelik savunmaları yerinde görülmemiştir. Bankacı bilirkişiden alınan rapor taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine ve dosya kapsamına uygun, ayrıntılı ve denetime elverişli kabul edilmekle, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne, ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinde görülen davanın yargılama devam ederken konusuz kaldığını, somut uyuşmazlıkta, davacı 18.06.2007 tarihli kredi sözleşmesi gereği davalının müşterek borçlu, müteselsil kefil sıfatını haiz olduğuna dayanarak davalıdan söz konusu borcu tahsil etmeye çalışmış olup ancak yargılama devam ederken diğer iki müteselsil kefilden bir olan dava dışı …’ın, dava konusu borcu haricen ödeyerek aradaki hukuki ilişkiyi sonlandırdığını, borcun ödendiğine dair davacı taraf ve vekilinin hiçbir bildirimde bulunmadığını, mahkemece esasa ilişkin karar vermeden önce güncel borç tutarını teyit etmeksizin karar verildiğini, oysaki HMK’nın 115-(1) maddesinde mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır, denmekte olup borcun, müteselsil kefillerden olan dava dışı … aracılığı ile ödenmesi nedeni ile dava konusu uyuşmazlık karar verilmesine gerek kalmadan çözümlenmiş olmakla ancak yargılama aşamasında bu hususun gözetilmediğini, her ne kadar dava şartı noksanlığı yargılama sırasında ilk derece mahkemesine tarafınca ileri sürülememişse de hmk md.115 gereğince noksanlık her zaman ileri sürülebileceğini, HMK’nın 114. Maddesinde dava şartları düzenlenmiş olup h bendinde yer alan dava şartı, “davacının dava açmakta hukuki yararı bulunması” olmakla bu dava şartları eksikliğinde uygulanacak yaptırım da aynı kanunun 115.maddesinde düzenlendiğini beyanla beyanla, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: davalının ödeme yapıldığına dair iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, istinafa başvuran davalının, müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığını, imzalanan sözleşmenin, genel kredi sözleşmesi olup, sözleşme gereği asıl borçluya kredi limiti dahilinde birden fazla kredi kullandırabileceğini, davalının, müşterek borçlu-müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğu Genel Kredi Sözleşmesi’ne istinaden kullandırılmış olan krediler ve diğer bankacılık ürünlerinden doğan borçlar nedeniyle sorumluluğu bulunmakta olup, davalının ödeme yapıldığına dair iddiası gerçeğe aykırı olduğundan, davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, takibe konu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun dava devam ederken harici olarak ödenip ödenmediği noktasındadır.Davacı banka ile dava dışı … Ticaret A.Ş. Arasında genel kredi sözleşmesi imzalanmış ve davacı da bu sözleşmeye kefil olmuştur.Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “.kredi sözleşmesi ve ihtarname” sebebine dayalı olarak 7.705,53 TL asıl alacak, 119,37 TL işlemiş faiz ve 5,97 TL BSMV’sinin tahsili istemiyle 16/01/2017 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itirazüzerine takip durmuştur.Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır.Davalı tarafça, ilk derece yargılamasında ileri sürülmemiş olmakla birlikte istinaf dilekçesinde kredi borcunun diğer kefil tarafından ödendiği ileri sürülmüştür. Ancak, her ne kadar borcun ödendiğine ilişkin dekontun sunulduğu beyan edilmiş ise de dosya kapsamında bahsi geçen dekonta rastlanılmamıştır. Bu halde davalının ödeme iddiası soyut nitelikte olup, iddia edilen ödemenin yargılama devam ederken yapıldığı şeklindeki beyan ile icra takibinde tahsilde tekerrür olmayacak şekilde alacağın tahsilinin talep edildiği nazara alındığında istinaf aşamasında ileri sürülen ödeme iddiasının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 130,43 TL harcın, alınması gerekli olan 521,72 TL harçtan mahsubu ile bakiye 391,29‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Karardan sonra davacı yan gider avansından karşılanan 32 TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.09/03/2023