Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1248 E. 2020/260 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1248
KARAR NO: 2020/260
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2019
NUMARASI: 2019/364 Esas – 2019/266 Karar
DAVA: Alacak (Tellallık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/11/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı arasında 13/03/2019 tarihinde gayrimenkul aracılık sözleşmesi akdedildiğini, işbu hususların taraflar arasındaki WhatsApp yazışmaları ile sabit olduğunu, … Cad. … Sk. … Apt. No:… Bebek-Beşiktaş/İSTANBUL adresinde bulunan davalıya ait taşınmazın satışı işi için gerekli hizmeti vermek üzere tarafların anlaştığını, sözleşmenin müvekkil şirketin veri tabanına kaydedildiğini, sözleşmenin imzalanmasına müteakip müvekkilin taşınmaza 15/03/2019 tarihinde afişini astığını, aynı zamanda şirketin internet sitesinde ilam yayınladığını, potansiyel müşterilerle görüşerek taşınmazı göstermeye başladığını, davalının sözleşmeye aykırı biçimde müvekkili bertaraf ederek … isimli kişi ile anlaştığını, satış için Nisan ayı içerisinde tapuya başvurduğunu ve 07/05/2019 tarihinde taşınmazı 5.500.000,00-TL bedelle bu kişiye sattığını, bu hususun tapu kayıtları ile sabit olduğunu, durumun ortaya çıkması üzerine müvekkil, konunun sulhen çözümü için davalı ile görüştüğünü, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından taraflar arasından Gayrimenkul Aracılık Sözleşmesi akdedildiği, davalının sözleşmeye aykırı bir şekilde … isimli kişiyle anlaşma sağladığı iddiası ile sözleşmeden kaynaklı hizmet bedeli, cezai şart ile yönetmelikten kaynaklı hizmet bedeli taleplerinde bulunulduğunu, somut olayda; davacının simsar olup bu hukuki işlem içerisinde davalı müvekkilinin ise tüketici konumunda olduğunu, bu nedenle taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun kabulü gerekmekte ve davanın Tüketici Mahkemeleri’nde görülmesi gerekmekte olduğunu, taraflar arasında taşınmazının satışı için bir Gayrimenkul Aracılık Sözleşmesi imzalandığını, Sözleşmenin 5.1. Maddesinin, “İşbu sözleşmenin süresi, taraflarca imzalandığı tarihten itibaren 90 gündür. Müşteri bu süre içerisinde sözleşmeyi haklı veya mücbir sebebi olmaksızın fesih edemez.” hükmüne havi olduğunu, gayrimenkul danışmanı tarafından sözleşme süresi içerisinde taşınmazın satışı gerçekleştirilemediğini, sözleşme süresinin sona erdikten bir süre sonra müvekkil kendi çevresi ve tanıdıkları aracılığıyla … isimli kişiyle tanışmış ve gayrimenkulün satışı konusunda anlaşmış bulunduğunu, davacı tarafından sözleşmenin 4.2. maddesine göre satış bedelinin %2+KDV’si olarak hizmet ücreti talep edilmiş olduğunu, sözleşme süresi içerisinde sözleşmenin 3. Maddesine uygun olarak gayrimenkul satımını sağlayamamış olup müvekkilin sözleşme sona erdikten sonra kendi imkanlarıyla gerçekleştirdiği satış üzerinden sözleşmenin 4.2. maddesine göre talepte bulunması usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafından müvekkilin sözleşmeye aykırı davrandığı iddiası ile sözleşmenin 4.4. maddesi uyarınca satış bedelinin %2+KDV’si olarak belirlenmiş cezai şart talebinde bulunulmuş olduğunu, davacının cezai şart talebine dayanak gösterdiği sözleşmenin 4.4. maddesi şartları oluşmamış olup, müvekkil tarafından sözleşme süresi içerisinde aksi bir fiil gerçekleştirilmemiş ayrıca kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafından sözleşmenin 4.4. maddesi dayanak gösterilerek talep edilen %2+KDV cezai şart fahiş olup öncelikle reddi ile aksi halde müvekkilin ekonomik durumu gözetilerek ve araştırılarak indirilmesi gerektiğini, davacı tarafından Taşınmaz Ticareti Hakkına Yönetmelik’in 20. Maddesi dayanak gösterilerek alıcıdan alınacak satış bedelinin %2+KDV şeklinde komisyon ücreti talep edilmiş olup işbu talebin reddi gerekmekte olduğunu belirterek öncelikle davacının davasının görevsizlik sebebiyle reddini ve dosyanın görevli Tüketici Mahkemeleri’ne gönderilmesini, esasa ilişkin yapılacak incelemeler neticesinde davanın ve davacının tüm taleplerinin ayrı ayrı esastan reddini talep edmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesince dava hakkında “Dava konusu olayda uyuşmazlık, davalıya ait Mesken niteliğindeki taşınmazın satış işi için gerekli hizmetin sağlanması hususunda taraflar arasında imzalanan sözleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Toplanan delillerden davalının tacir olmadığı, sözleşmeye konu taşınmazın Mesken niteliğinde olduğu, davalının ticari veya mesleki amaçla hareket etmeyen tüketici olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari nitelikte olmadığı anlaşılmıştır. Bu haliyle uyuşmazlığın, anılan Kanunun 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca, tüketici mahkemesi tarafından çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde, TTK 5. Maddesi ve 6502 sayılı yasanın ilgili maddeleri gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Tüketici Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğinden, mahkemenin görevsizliğine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine karar verildiğini, ancak ilgili kararda dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde talep edilme durumunda gerçekleşeceği belirtilmiş, aksi halde davanın açılmamış sayılacağının belirtildiği bu kararda bu durumun gerçekleşmesi ihtimalinde vekalet ücreti hususunun durumuyla ilgili herhangi bir belirtme yapılmadığını, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesi hükmü uyarınca görevsizlik nedeniyle davanın reddi durumunda vekalet ücreti ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar tarifede yazılı ücretin yarısı, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra tamamı şeklinde hükmedilmesinin gerektiğini beyan ederek, ilk derece Mahkemesince verilen kararının müvekkili şirket bakımından vekalet ücretine hükmetmemesi yönünden kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, simsarlık sözleşmesine dayalı iddia edilen hizmet bedeli, cezai şart ve yoksun kalınan kar alacağının tahsili istemli alacak davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, görevsizlik kararı veren mahkemenin kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücreti takdirine karar vermesinin gerekli olup olmadığı noktasındadır. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 331/2. Maddesinde, görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemece dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edileceği düzenlenmiştir. HMK’nın 323/1/ğ maddesine göre vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti de yargılama giderlerinden sayılmıştır.Mahkemece görevsizlik kararı üzerine davacı vekilince dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmiştir. Buna göre HMK’nın 331/2. maddesine göre görevsizlik kararı üzerine davaya görevli mahkemede devam edileceği anlaşıldığından yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine de davanın sonucuna göre görevli mahkemece karar verilmesi gerektiğinden, görev dava şartı yokluğu nedeniyle verilen kararda mahkemece davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün değildir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı davalı tarafından başlangıçta peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafın istinafı bulunmadığından, davacı tarafça yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının istem halinde kendisine iadesine, 4-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Hükümden sonra istinaf dilekçesinin tebliği için davacı yan gider avansından yapılan 5,50-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Diğer yargılama giderlerinin HMK’nın 20. Maddesi uyarınca davaya bakacak mahkemece değerlendirilmesine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 05/11/2020