Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1245 E. 2023/182 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1245
KARAR NO: 2023/182
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/10/2019
NUMARASI: 2016/429 Esas – 2019/1051 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu, davalının satın aldığı malların teslim edilmesine rağmen fatura bedellerinin tamamının ödenmediğini, alacağın tahsili için Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından takip yapıldığını, davalının fatura bedelinin 4.632,36 TL’lik kısmını ödediğini, bakiye 129.944,83 TL’lik borcun ödenmediğini, icra dosyasına yapılan itirazın iptaline ve % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında şifahen alım satım anlaşması yapıldığını, 22/06/2015 tarihli teyit mektubu mahiyetinde olan sipariş teyidi isimli belgenin düzenlendiğini, söz konusu sipariş teyidine göre müvekkili tarafından satın alınan malların tesliminin sipariş tarihini müteakiben 8-10 hafta üzerinde belirlendiğini, toplam sipariş tutarı üzerinden ve gecikilen her gün için % 0,01 olmak üzere gecikme cezası kesileceği ve gecikme cezasının müvekkili tarafından yapılacak ödemeden mahsup edileceğinin kararlaştırıldığını, bu hususta tarafların mutabık kaldığını, satın alınan malların 23/07/2015 tarihinde onaylanmasına rağmen davacının 6 günlük gecikmelerle ve bir kısmının da 27 günlük gecikmelerle teslim edildiğini, davacının malların taahhüt ettiği tarihte teslim edemediğinden gecikme cezası hesaplandığını, 127.643,35 TL tutarındaki gecikme cezasının mahsup edildiğinde bakiyenin ödendiğini, müvekkilinin üstlenmiş olduğu projeyi geç teslim etmek zorunda kaldığını, işverence sözleşme ile belirlenen 97.000 Euro tutarındaki cezai şartın uygulandığını, davanın reddine ve % 20 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davalının bilgisayar sistemleri üzerinde yapılan teknik incelemede tarafların karşıkıllı olarak birbirlerine gönderdikleri e-mailler ve bu e-mail uzantılarına göre sipariş teyit formu, ticari defterlere göre teslim tarihleri incelenmiştir. Davacı tarafından imzalanarak onaylanan sipariş teyit formunda “teslim süresi sipariş tarihine müteakiben 8-10 hafta içinde yukarıda yazılı teslim adresine gönderilmesine, teslim süresinin gecikmesi halinde ise sipariş toplam tutarı üzerinden % 1 oranında gecikme cezasının kesileceği” şeklinde şerh verildiği, davacı firma tarafından bazı ürünleri sipariş teyit formundaki teslim sürelerinde 6 ile 22 gün arasında geç teslim edildiği, dava konusu bazı malzemelerin davalı firmaya geç teslim edilmesinde davalı firmanın ürünleri teslim almaması, teslim yerinin belli olmaması, yanlış araç seçimi ve ödemeleri zamanında yapmamasından kaynaklandığı, bu nedenle gecikme süreleri ve gecikme cezalarının oluşmasında davacının tamamen kusurlu olmadığı anlaşılmıştır. Sipariş teyit formunda geç teslim nedeniyle düzenlenen cezai şart ifaya bağlı cezai şart niteliğindedir. Bu cezai şartın talep edilebilmesi için teslimde itirazı kayıt ileri sürülmesi gerekmektedir. Feri hak niteliğindeki cezai şartın asıl borç sona erdiğinde feri niteliğindeki bu borcun sona ereceği göz önüne alındığında davalı tarafın malları itirazi kayıt ileri sürmeksizin 26/08/2015 ile 02/11/2015 tarihleri arasında teslim aldığı, en son teslimden 25 gün sonra ihtarname keşide ederek malların geç teslim edildiği gerekçesiyle gecikme cezası uygulanacağının ihtar edildiği, bu ihtarın BK 131/1-2 maddesi gereğince ifaya ekli cezai şartı talep etme hakkı bulunmadığından takip konusu alacağa ilişkin faturalara dair ihtilaf bulunmadığı göz önüne alınarak itirazın iptaline, alacak likit olduğundan % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece dosyada mevcut bilirkişi raporlarının dikkate alınmadığını, davalının yapmış olduğu gecikme cezası mahsubunun hukuka uygun olduğunu, davanın niteliği gereği icra inkar tazminatına hükmedilmesinin mümkün olmadığını, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: HMK’nın 355.maddesini beyanla, bilirkişinin raporunda, davacının 03.02.2016 takip tarihi itibarıyla davalı şirketten 129.944,83 tl alacaklı göründüğü, davalı şirketin 31.12.2015 tarihi itibarıyla davacı şirkette 129.944,83 tl borçlu olduğunu tespit ettiğini, takip konusu faturada belirtilen malların davacı tarafça davalıya teslim edildiğini, söz konusu faturaların e-fatura olarak tanzim edilerek e-portal üzerinden davacıya gönderildiği, davalının bu faturalarına karşı davacı tarafça e-fatura olarak iade faturalar tanzim edilerek e-portal üzerinden davalıya gönderildiği, söz konusu işlemlerin karşılıklı olarak 6 kez tekrarlandığının tespit edildiğini, davalı tarafın malları ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin 26.08.2015 ile 02.11.2015 tarihleri arasında teslim aldığı ve en son teslimden 25 gün sonra ihtarname keşide ederek, malların geç teslim edildiği gerekçesi ile gecikme cezası uygulanacağını ihtar ettiğinin görülmekte olup mahkemece bilirkişi raporunu inceleyerek karar oluşturduğunu, davacının son teslimi bankaya nakit ödeme yapılacağı sözüne güvenerek iyiniyetle yapmış olup davalının, yargılamada malları teslim aldığını zaten teyit etmiş olup kötü niyetli davalının amacının bu süreçte davacının alacağına kavuşmasını, geciktirmek ve engellemek olup zira, yargılama devam ederken davalının 13/03/2019 tarihinde konkordato ilan ettiğini ve icra inkar tazminatına mahkum edilmesinin gerekli olduğundan bahisle istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı faturadan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ürünlerin davacının kusuru ile geç teslim edilip edilmediği, davalının geç teslim nedeniyle cezai şart talep edebilmesinin koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.Taraflar arasında bir ticari satım sözleşmesi bulunduğu ihtilaf konusu değildir.Davalı tarafından, davacı muhatabına çekilen Beyoğlu … Noterliği’nin 27/11/2015 Tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile, 22/06/2015 tarihli teyit mektubunda kararlaştırılan teslim süreleri ve cezai şart miktarına göre 23/07/2015 tarihinde verilen “datasheet” onayından ve teslim süresinden sonra yapılan geç teslimler nedeniyle 127.643,35 TL cezai şart alacağının mahsup edildiği ve … navlun faturasının da yansıtılacağı bildirilmiştir.Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “02/11/2015 tarihli fatura” sebebine dayalı olarak 129.944,83 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 01/02/2016 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur.Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır.Mahkemece uyuşmazlığın çözümü için ilk olarak tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.Davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 129.944,82 TL alacağı bulunmaktadır. Davalının ticari defterlerine göre ise, takip tarihi itibariyle davacıya borcu bulunmamaktadır. Taraf ticari defterlerindeki mutabakatsızlık, davalının, 31.12.2015 tarih ve 127.643,35 TL bedelli cezai şart açıklamalı faturası ile 2.301,47 TL … navlun yansıtma faturası olmak üzere toplam 129.944,82 TL tutarlı kayıtlarının davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklanmaktadır.Davalı tarafça dayanılan ancak davacı tarafça inkar edilen 22.06.2015 tarihli sipariş teyidinin sipariş genel ticari ve garanti şartları bölümünde, teslimat süresinin sipariş tarihinden itibaren 8-10 hafta olduğu, gecikilen her gün için ise sipariş toplam tutarının %1’i oranında cezai şart kesileceği belirtilmiştir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 179/2. Maddesine göre, ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir. Davalı taraf bazı ürün teslimlerinin süresinde yapılmadığı ve bu nedenle ceza bedelinin mahsup edildiğini savunmuştur. Ancak söz konusu ürünler davalıya teslim edilmiştir. Bu halde davalının ürün tesliminin yanında ceza bedelini de isteyebilmesi için bu hakkından açıkça feragat etmemiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmemiş olması gerekir. Eldeki davada ise davalı geç teslim iddiasına konu ürünleri cezai şarta ilişkin haklarını saklı tutarak ihtirazi kayıtla teslim aldığını iddia ve ispat etmemiştir. Bu halde davalının cezai şart talep edebilmesi için ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmama şartı gerçekleşmediğinden davacı alacağından gecikme bedeline ilişkin davalı faturasının mahsubu mümkün değildir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 64/2. Maddesine göre , Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür. Madde gerekçesinde tacirin bu yükümlülüğü belgeleme ve kaydın belgeye(evrak-ı müsbiteye) dayanması(belge yoksa kayıtta yoktur) ilkesine dayandırılmıştır. Buna göre, davalının defterinde kayıtlı olup da davacının defterinde kayıtlı olmayan tutarlara ilişkin olarak, bu kayıtlardan davacının sorumlu olmasını gerektiren bir sebep de ispatlanabilmiş değildir. Bu nedenle Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Ayrıca, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.Eldeki davada, dava konusu fatura alacağı likit (belirlenebilir) olup, mahkemece hükme esas alınan miktar üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinin şartları oluşmuş bulunmaktadır.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 2.220 TL harcın, alınması gerekli olan 8.876,55 TL harçtan mahsubu ile bakiye 6.656,55‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 23/02/2023