Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1240 E. 2023/550 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1240
KARAR NO: 2023/550
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2019
NUMARASI: 2018/893 Esas – 2019/946 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkiline borcu sebebiyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile takibe geçildiğini, borçlu şirket tarafından 13/06/2018 tarihinde takibe itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itiraz dilekçesinde müvekkiline herhangi bir borcunun bulunmadığını, takibe konu fatura içeriğindeki ürünlerin borçluya teslim edildiğini, davalının itiraz süresinin 24/05/2018 tarihinde sona erdiğini, faturalara yapılan itirazın geçerli olmadığnıı ve faturalara ilişkin ödemenin de yapılmadığını bildirmekle itirazın iptali ile takibin devamına, davanın kabulüne, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının faturanın düzenleme tarihi olan 16/05/2018 tarihinde olduğunu belirttiğini, ancak faturanın düzenlenme tarihi değil tebliğ tarihinin dikkate alınması gerektiğini, müvekkili şirkete dava konusu faturaların tebliğ tarihinin 01/06/2018 tarih olduğunu ve Bakırköy … Noterliğinin 01/06/2018 tarih ve … yevmiy enumaralı ihtarnamede aynı gün yapıldığını, itirazın süresi içinde yapılmadığı davacının alacaklı olduğunu göstermediğini bildirmekle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacı tarafın 2018-2019 yıllarına ait ticari defter ve belgelerinin incelenmesi neticesinde 33.888,78 TL alacağı olduğu tespit edilmiştir. Davacı … ’ün incelenen 2018-2019 Takvim yılına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfında olduğu, davalı … San. ve Tic. A.Ş nin incelenen 2018-2019 Takvim yılına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfında olduğu, davacı … ’ün okul kitaplarını, davalı adına tanzim ettiği 16.05.2018 Tarihli irsaliyeli fatura ile … Koleji Müdürü …’a teslim ettiği anlaşılmıştır. Davalı tarafça takibe itirazda ve cevap dilekçesinde okul müdürünün imzasına bir itiraz edilmediği ancak bilirkişi raporunda yeni bir iddia olarak bu husus ileri sürüldüğünden bu beyana mahkememizce itibar edilmemiştir. Yine imzaya süresinde itiraz olmadığından fatura içeriği malların teslim edildiği irsaliyeli faturadan anlaşılmıştır. Davacının, icra takibinde asıl alacağa yıllık (%9) oranında yasal faiz talebinde bulunduğu hesap bakiyesinden kaynaklanan ana para alacağının 33.888,78 TL olduğu teknik mali rapordan anlaşılmış olup davanın kısmen kabulü ile takibin 33.888,78 tl üzerinden devamına, asıl alacak 33.888,78 tl ye takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likid ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacak miktarı üzerinden hesap edilen % 20 icra inkar tazminatı olan 6.777,75 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. İcra dosyasında 167,12 TL işlemiş faiz talep edilmiş ise de icra takibi yapılmadan önce davalı temerrüte düşürülmediğinden bu yöndeki davacı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilamın eksik incelemeye dayalı olduğunu, imza inkarı için bilirkişi inceleme talebinin karşılanmadan hüküm kurulduğunu, bilirkişi, değerlendirmesinde; dava konusu 16.05.2018 faturalarda Okul Müdürü … nın kaşe altında imzası olduğunu, imzanın okul müdürüne ait olduğunun ispat yükümlülüğü davacıya ait olduğunu, davacının dava dilekçesinde de dava konusu kitapların, okul müdürü tarafından teslim alındığına dair bir iddiası bulunmamakta olup, davalıya gönderilen 16.05.2018 tarihli 3 adet fatura aslında da okul müdürü … ın imzasının ve kaşesinin bulunmadığını, okul müdürü imzası ile kaşesi kendileri tarafından sonradan tamamlanmış olup imzanın okul müdürüne ait olmadığını, tarafına gönderilen fatura olmadığını buna göre, sonradan ekleme yapıldığını, davalı şirkete dava konusu faturaların tebliğ tarihi 01.06.2018 olmakla beraber faturaların iadesini, Bakırköy … Noterliğinin 01.06.2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamenin de aynı gün yapıldığını, davaya dayanak alınan faturanın TTK’nın 23. Md. gereğince kesinleşmiş ve tarafları bağlayıcı olduğunun kabul edilebilmesi için, fatura konusu işle ilgili yanlar arasında sözleşme yapıldığının yasal delillerle kanıtlanması ve bedeli uyuşmazlık konusu işin de kabul edilebilir yeterlikte iş sahibine teslim edildiğinin yüklenici tarafından kanıtlanmış olmasının zorunlu olduğunu, davacının fatura deliline dayanabilmesi için, faturada yazılı malı davalıya teslim ettiğini, bu teslimin borç doğurucu sözleşmesel hukuki bir ilişki sonucu olduğunu, faturanın da bu ilişki sonucu düzenlenmiş olduğunu genel ispat kurallarına göre (yemin teklifi dahil) kanıtlaması gerektiğini, ortada taraflar arasında yazılı anlaşma da olmaması, malın teslim edildiğine dair geçerli bir belge olmaması nedeniyle davacının alacaklı olduğunu sözleşmesel hukuki ilişki ile kanıtlaması gerekirken, ispat şartı yerine getirilmedi tüm dosya kapsamındaki delillerle de sabit olduğu halde, irsaliye altındaki imzanın Okul Müdürü …’a ait olduğu varsayımsal olarak kabul edilmesi gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: borçlunun gerek icra dosyasına yapılan itirazlarında gerekse de cevap dilekçelerinde imzaya ilişkin herhangi bir itirazı bulunmadığını, belirtmek gerekir ki imzaya itiraz edildiğinin açıkça yazılmış olması gerektiğini, ayrıca borçlu itiraz sebebiyle bağlı olduğundan ileri ki aşamalarda itiraz sebeplerini değiştirip genişletemeyeceğini, takibe konu … – … – … seri nolu faturaların düzenlenme tarihi 16.05.2018 olup fatura içeriğindeki ürünler borçluya teslim edildiğini, TTK. Md.21/2’de “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” şeklindeki düzenlemesi uyarınca itiraz süresinin 24.05.2018 tarihinde sona erdiğini, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı faturadan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, faturaya konu malların davalıya teslim edilip edilmediği noktasındadır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “fatura” sebebine dayalı olarak 33.888,78 TL asıl alacağın 167,12 TL işlemiş faiziyle birlikte tahsili istemiyle 07/06/2018 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Mahkemece uyuşmazlığın çözümü için tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Bilirkişi aracılığıyla incelenen davacı ticari defterlerine göre, takip tarihi itibariyle davalıdan 33.888,78 TL alacaklı durumdadır. Davalı ticari defterlerine göre ise, davacının takibe konu faturaları davalının kayıtlarında yer almakta olup, davalının iade faturası nedeniyle takip tarihi itibariyle davacıya borcu görünmemektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 21/2. maddesinde, bir fatura alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Faturaya sekiz günlük süre içinde itiraz edilmemişse, TTK. m 21/2’ye göre, itiraz etmeyen kimse, fatura içeriğini kabul etmiş sayılır. Ancak sekiz gün içinde itiraza uğramayan fatura, taraflar arasında, aksi iddia ve ispat edilemeyen bir delil, geçici bir zaman için de olsa borçluyu sorumlu kılan bir ödeme emri de sayılmaz. İtiraza uğramayan fatura, içeriğinin aksi ispat edilebilir ticari bir belgedir. Ayrıca adına fatura düzenlenen, bu faturayı ticari defterlerine itirazsız olarak kaydetmişse, bu kayıt, fatura konusu sözleşmenin ve bu sözleşmedeki işin yapıldığı anlamına gelir. Davalı borçlunun uzun süre sonra iade faturası düzenlemesi özellikle bu faturanın karşı tarafın defterlerine kaydedilmemiş olması karşısında bu olguyu değiştirimez. Bu durumda borçlu taraf, faturaları ticari defterine işlemişse, borcun doğmadığını veya borcu ödediğini ispatlamak zorundadır(Yargıtay 11. HD’nin 19/12/2018 tarih ve 2017/2642 E. – 2018/8096 K. Sayılı kararı). Zira, davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtlar aleyhine delil teşkil eder(Yargıtay 19. HD’nin 09/11/2016 tarih ve 2016/3391 Esas – 2016/14472 Karar sayılı ilam). Bu durumda davalı davacının faturalarını benimseyerek ticari defterine kaydettiğinde, kendi ticari defter kayıtlarının aksini yazılı delille ispatlaması gerekir. Davalı taraf, takibe konu faturaların kendisine 01/06/2018 tarihinde teslim edildiğini ve aynı gün faturalara itiraz edildiğini ileri sürmüş ise de, davalı, davacının takibe konu faturalarını16/05/2018 tarihinde … yevmiye no ile kayda almış, 28/05/2018 tarihinde de iade faturası düzenlemiştir. Bu iade faturası ise, Bakırköy …. Noterliği’nin 01/06/2018 tarih ve … YN’lu işlemi ile davacıya gönderilmiştir. Davalı kendi iade faturasını 31/12/2018 tarihinde … yevmiye nolu işlem ile kayda almıştır. Davalı tarafca faturanın kayda alındığı 16/05/2018 tarihinden itibaren faturaya itiraz süresi geçtikten sonra düzenlenen iade faturası sunulmuş ise de bu faturanın, davalının ticari defterlerindeki kayıtla çelişmeyecek şekilde haklı bir nedenle kesildiğine ilişkin dosyada herhangi bir belge mevcut değildir. Davalının ticari defterlerinde kayıtlı olan ancak davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan iade faturasının dayanağının usulüne uygun olduğunun ispatlanması gerekli olup, iade faturası düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan bu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olması tek başına davalının savunmalarını ispata elverişli değildir. Davalı tarafça, faturalardaki imzalarının okul müdürüne ait olmadığı ileri sürülerek imza inkarında bulunulmuş ise de, davacının takibe konu faturalarını ticari defterine kaydederek benimsemiş olması nedeniyle imza incelemesinin sonuca etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 518,59 TL harcın, alınması gerekli olan 2.314,94 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.796,35 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.25/05/2023