Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1234 E. 2023/440 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1234
KARAR NO: 2023/440
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2019
NUMARASI: 2017/134 Esas – 2019/824 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/05/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında cari hesap ilişkisinin olduğunu, bunun dışında taraflar arasında borç doğuran başkaca bir ilişkinin olmadığını, müvekkili şirketin cari hesap borcu nedeniyle davalı şirket ve şirket yetkilisi olan diğer davalının teminat talep ettiklerini ve müvekkili …’a ait taşınmazlar üzerine teminat ipoteklerinin tesis ettirildiğini, aynı zamanda teminat senetlerinin de verildiğini, davacı şirketin teminat olarak verilen bu senetlerden dolayı İstanbul … İcra Dairesinin … E (yeni …) sayılı, aynı icra dairesinin … E sayılı dosyalarıyla, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından da davalı … tarafından müvekkilleri aleyhine icra takipleri yapıldığını, davalı … ‘in davalı şirketin sahibi ve tek yetkilisi olduğunu, bu davalı ile müvekkilleri arasında ayrı bir ticari ilişkinin bulunmadığını, yukarıda bildirilen icra dosyalarında muhtelif haciz işlemlerinden dolayı müvekkillerinin zor durumda kalmaları nedeniyle 13/02/2013 tarihli protokolün imzalandığını ve bu protokolde toplam borcun 5.944.387,53 TL olduğu konusunda mutabık kalındığını ve bu protokolde Küçükçekmece … İcra Dairesinin … sayılı dosyasındaki borcunda toplam miktara dahil edildiğini, müvekkillerinin bu protokol kapsamında 2.350.000,00 TL ödeme yaptığını, buna rağmen davalı şirketin protokol yükümlülüğünü yerine getirmediğini, zira ipotekleri fek ettirmesi gerektiğini, bu nedenle Bakırköy 1. ATM’nin 2014/104 E sayılı dosyasında dava açılarak yapılan ödemeye tekabül eden 25 daire üzerindeki ipoteğin fekkinin talep edildiğini, anılan davada, davalı şirketin 2.350.000,00 TL ödemeyi aldığını ikrar ettiğini, daha sonra 16/03/2016 tarihli iki ayrı protokol düzenlenerek her biri 200.000,00 TL tutarlı 5 çekle toplam 1.000.000,00 TL ödendiğini, bunun dışında 15/04/2016 tarihli protokolün imzalandığını ve ikisi 350.000,00’şer TL biri 300,000,00 TL olmak üzere 3 adet çek toplamı 1.000.000,00 TL, ayrıca 500.000,00 TL’lik çekle birlikte 1.500,000,00 TL ödeme yapıldığını, 26/11/2016 tarihli çekle 250.000,00 TL daha ödendiğini, mülkiyeti müvekkillerine ait Esenyurt ilçesinde bulunan iki ayrı dairenin icra yoluyla satışı sonucunda 213.600,00 TL’nin de davalı tarafından tahsil edildiğini, böylece davalılara toplam 5,339,045,00 TL ödeme yapıldığını, her üç dosya borcu fazlasıyla ödenmesine rağmen davalı alacaklılar tarafından icra dosyalarının infazen kapatılmaması nedeniyle önce ihtarname çekilip ipoteklerin kaldırılmasının istendiğini, daha sonra İstanbul … İcra Müdürlüğünün …E ve … E sayılı dosyalarında alacaklı olana davalıya ödemeye ilişkin beyanlarda belirtilerek dosyaların infazen kapatılması için muhtıra gönderildiğini, gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle İstanbul İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/16 ve 17 E sayılı ve Küçükçekmece İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/984 E sayılı dosyalarında davalar açıldığını, tüm borç ödenmesine rağmen dosyaların infazen kapatılmadığı gibi teminat ipoteklerinin de fekedilmediğini belirterek İstanbul … İcra Dairesinin … E (yeni …) sayılı, aynı icra dairesinin … E sayılı dosyalarıyla, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyalarından borçlu olmadığının tespiti ile dava dilekçesinde ayrıntılı olarak bildirdiği taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin fekkine kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı taraflara usulüne uygun tebligat yapılmış, süresi içinde cevap dilekçesi ibraz etmediği anlaşılmakla birlikte yargılama sırasında sunduğu rapora karşı beyan dilekçelerinde davanın reddini istediği anlaşıldığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Taraflar arasında akdedilen 13/02/2013 tarihli protokolde ödemelerin taksitlendirildiği ve geciken ödemeler bakımından faiz şartına da yer verildiği aynı zamanda protokol hükümlerinin ihlali halinde cezai şartın da öngörüldüğü, ancak davalı tarafından protokolün ihlal edilmesi nedeniyle Bakırköy 1. ATM nin 2014/104 E. sayısında kayıtlı olan davanın görüldüğü ve bu dosya içeriğine göre 13/02/2013 tarihli protokoldeki davalı yararına olan faize ilişkin hükümlerin uygulanamayacağı zira protokolün ihlal edilmesi nedeniyle işlevsiz kaldığı, kaldı ki bu protokolden sonra 16/03/2016 ve 15/04/2016 tarihli 3 ayrı protokolün daha akdedildiği ve bu protokollerde her üç icra dosyası zikredilerek yapılacak ödemelerin cari hesap borcundan tenzil edileceğinin kararlaştırıldığı ve gerçekten tüm ödemelerin yapıldığı ve cari hesap borcundan tenzil edildiği, her iki tarafın defterlerinde bu ödemelerin yer aldığı anlaşıldığından artık icra dosyasındaki işlemiş faiz yahut 13/02/2013 tarihli protokolde yer alan faizin dikkate alınamayacağı kabul edilmiş ve aksi yöndeki davalı savunmasına ve bu çerçevede birinci ve ikinci ek raporda yapılan hesaba itibar edilememiştir. Tüm ödemeler dikkate alındığında, dava tarihi itibariyle davacıların cari hesaptan dolayı davalılara herhangi bir borcunun kalmadığı, iki ayrı icra dosyasındaki bonoların, cari hesabın teminatı olarak verildiği ve borcun ödenmesi ile teminat bonolarının bedelsiz kaldığı, davalı …’in, davacı …’a karşı yaptığı icra takibine konu borcunun protokol kapsamında cari hesaba dahil edilmesi ve artık cari hesap borcunun bulunmaması nedeniyle her üç icra dosyasından dolayı davacıların davalılara borçlu olmadığının tespiti istemlerinin haklı ve yerinde olduğu kanaatine varılmakla davanın kabulüne, davalıların icra takibi yapmakta kötüniyetli oldukları ve ayrıca ve açıkça davacılar tarafından kanıtlanamadığından davacılar yararına kötüniyet tazminata hükmedilmesine mümkün görülmemiştir” şeklinde karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu takiplerin dayanağı olan hukuki ilişkilerin ilk derece mahkemesi tarafından yanlış nitelendirildiğini, müvekkili …’in şahsi mal varlığından davacı …’ın şahsi mal varlığına banka havalesi yolu ile geçen bir paranın tamamen farklı iki tüzel kişi arasındaki cari hesaba dahil edilmesinin mümkün olamayacağını, bu sebeple müvekkili …’in alacaklı, davacı …’ın borçlu bulunduğunu, huzurdaki davada HMK 145 maddesine açıkça aykırılık teşkil eden bir muhakeme yürütüldüğünü, bu aykırılık sebebi ile de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ve Anayasanın 141. maddesinin ihlal edildiğini, müvekkillerinin adil yargılanmadığını, savunma hakları da dahil Anayasal haklarının çiğnendiğini, ayrıca Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/104 Esas sayılı kesinleşen ilamına göre müvekkili şirketin alacağının 2.302.871,24 TL kısmının ödendiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte dosya üzerinden yapılan bilirkişi incelemelerinde ortaya çıkan hesaplar da göz önüne bulundurulduğunda, müvekkili şirketin bakiye ana para alacağının 3.616.071,19 TL olduğunu, yine kabul anlamına gelmemekle beraber, bilirkişi heyetinin kök rapordaki ilk hesabına göre yapılan ödemeler toplamının 2.750.000,00 TL olduğunu, müvekkili şirketin bakiye ana para alacağının 866.071,19 TL olması gerektiğini, esas mahkemesi bu hesaplamalarının üzerine o tarihe kadar yapılan hesaplamalarda temerrüt durumu ve faizin göz önünde bulundurulmadığını fark etmediğini, dosyanın itirazları üzerine faiz hesaplaması için ek rapor alınmak üzere bilirkişi heyetine yeniden tevdi edildiğini, bilirkişi heyeti tarafından yeniden yapılan inceleme sonucunda müvekkili şirketin davalılardan ana para ve faiz olmak üzere toplam 3.100.566,84 TL bakiye alacağının bulunduğu hususunun tespit edildiğini, yerel mahkemece müvekkili lehine olan son iki ek raporun hangi gerekçe ile dikkate alınmadığını da belirtilmediğini, her iki raporda da müvekkili şirketin alacaklı olarak tespit edildiğini, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini, takiplerin devamına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davacılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalıya verilen senetlerin mevcut ipoteklere ilaveten verilen “mükerrer teminat” niteliğindeki teminat senetleri olduğunu, dosyaya sunulan protokoller ve senetler ile senetler üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihleri, keşideci ve lehtarların isimleri ve senetlerin teslim alındığına dair imzalar birlikte değerlendirildiğinde; davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin de hiçbir gerçek yönü bulunmadığını ve yasal dayanağının da olmadığını, davalı tarafın hem teminat senetlerini, hem de ipoteklerini “mükerrer teminat” olarak aldığını, yazılı olarak ikrar ettiğini, belirtilen sebepler neticesinde davalıların istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini, müvekkillerinin her türlü tazminat talep etme ve diğer yasal haklarının da saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taraflar arasında yapılan borç tasfiyesine ilişkin protokol hükümlerince; daha önceden davalıya verilen iki adet teminat bonosu dayanak gösterilerek yapılan İstanbul … İcra Dairesinin … Esas (yenilenmekle … Esas) ve İstanbul … İcra Dairesinin … Esas takipleri ile bir adet adi takip yoluyla başlatılan Küçükçekmece … İcra Dairesinin … Esas takip dosyalarından dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Dava dilekçesinde yer alan ödeme sebebiyle davacı adına kayıtlı taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin fekrine ilişkin talep bu dosyadan tefrik edilerek başka bir esasa kaydedilmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekilince yukarıda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde; taraflar arasında düzenlenen 13/02/2013 tarihli protokolün ayakta olup olmadığı, davacının bu protokol doğrultusunda borcunun bulunup bulunmadığı, buradan varılacak sonuca göre yukarıda numaraları verilen takip dosyalarından dolayı menfi tespit isteminin yerinde olup olmadığı noktasındadır. Dosyaya toplanan deliller ile taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, davacının bir kısım borçlarını süresinde ödeyemediği, alacaklı … A.Ş. ile borçlu … Ltd. Şti. Arasında 11/10/2011 tarihinde protokol düzenlendiği, protokolün 4. maddesine göre “alıcı … … işbu sözleşmeden doğacak borçlarını teminen 11/10/2011 düzenleme tarihli 2.000.000,00 TL bedelli bir senet vermeyi kabul ve taahhüt eder”, sözleşmenin 5.4 maddesi ile de “alıcı …’ın satıcı … A.Ş.’ye borçlarını ödedikten sonra verilmiş olan … ve … Ltd. Şti.’ye ait tüm kıymetli evraklar iade edilecektir. Esas alınacak husus alıca …’ın talep tarihinde satıcı …’e hiçbir borcunun kalmamış olmasıdır.” düzenlemesini içerdiği, bu protokol doğrultusunda keşidecisi … İnşaat Ltd. Şti., avelisti … olan 11/10/2011 keşide tarihli bononun davalı şirkete verildiği, bu bononun davalı tarafça İstanbul … İcra Dairesinin … Esas (… Esas) dosyası ile 14/02/2012 tarihinde takibe konulduğu belirlenmiştir. Yine taraflar arasında üzerinde tanzim tarihi taşımayan ancak içeriğinde bahsedelin bono senedinin20/05/2011 tarihinde düzenlenmiş bono senedi verildiğinden bahsetmesi nedeniyle 20/05/2011 tarihinde düzenlendiği kabul edilen bir protokol daha yapıldığı, bu protokole göre davacı borçlunun davalı şirkete borçlarına karşılık bir kısım taşınmazları devredeceğinin düzenlendiği, birinci maddesine göre “… 20/05/2011 tarihinde düzenlenmiş olduğu 2.000.000,00 TL tutarındaki senedi alıcı firmanın adına şahsi kefalet olarak vermiştir.” düzenlemesinin bulunduğu, bu protokol gereği de 20/05/2011 düzenleme tarihli 2.000.000,00 TL bedelli keşidecisi … ve … İnşaat Makine Sanayi Ltd. Şti olan lehtarı … A.Ş. olan bononun tanzim edilerek davalıya teslim edildiği, bu bononun İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile 22/02/2012 tarihinde takibe konulduğu belirlenmiştir. Davaya esas olan Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; 01/02/2012 tarihinde ilamsız takiplerde ödeme emri gönderilerek takibe geçildiği, alacaklısının …, borçlusunun … olduğu, borcun sebebi olarak “borç olarak gönderilen alacak banka dekontları” açıklamasının bulunduğu, 700.377,00 TL asıl alacak, 31.037,56 TL faiz olmak üzere toplam 731.414,56 TL talep edildiği belirlenmiştir. Davacı … Ltd. Şti ile davalı … A.Ş. arasında 13/02/2013 tarihinde düzenlenen protokol ile; “1)Alıcının satıcıya olan borcunun işbu protokol tarihi itibariyle (13/02/2013) ana para (motorin fueloil) madeni yağ tapu işlem masrafı, sözleşme damga vergileri, avukatlık ücretleri ve … hesabına yapılan havaleler) 3.913.250,00 TL, 13/02/2013 tarihine kadar işletilen faizler toplamı 1.663.872,11 TL, aşağıdaki tabloda belirtilen ödeme şekline göre hesaplanan faiz 367.265,42 TL olmak üzere toplam 5.944.387,53 TL olduğu konusunda mutabık kalınmıştır.” düzenlemesini içerdiği, ödemelerin 06/03/2013 tarihinden başlayıp, 30/08/2013 tarihinde sona ermek üzere taksitler halinde yapılmasının kararlaştırıldığı, protokolün ikinci maddesi ile “geciken ödemelere ana para 3.913.257,00 TL üzerinden yıllık %17 (yüzde on yedi) faiz uygulanacaktır. Ödeme süresi iki aydan fazla geciken ödemenin iki aydan sonraki gecikmelerine %2.5 (yüzde iki buçuk) aylık faiz uygulanacaktır.” düzenlemesinin bulunduğu, yine sözleşmenin 7. Maddesi ile “satıcıya yapılan her ödemeden sonra bağımsız bölüm numarası en büyükten başlamak üzere her 92.000,00 TL ödeme için bir bağımsız üzerindeki ipotek veya ipoteklerin satıcı tarafından kaldırılacağının, bu işlemin yapılmaması halinde satıcının her bir bağımsız bölüm için alıcıya 20.000,00 TL ödemek zorunda olacağının kararlaştırıldığı, sözleşmenin 8. Maddesi ile “alıcı birinci madde de belirtilen borcunun tamamını ödediği takdirde satıcı lehine verilmiş olan bütün ipoteklerin Fek işlemini yapacak veya alıcının talebi halinde alıcının bildirdiği kişi veya kuruma temlik edecek ve yapılmış olan bütün icra takiplerini tahsil harcı alıcıya ait olmak üzere haricen tahsilat beyan edilerek kapatılacak ve takiplere konu edilen senet veya çekleri alıcıya teslim edecektir. Satıcı bütün bu işlemleri yapmak için alıcıdan icra dosyalarının kapatılması için ödenecek haricen tahsil harcı dışında ödeme talep edemeyecektir. Kanuni vekalet ücretleri … vekili ile … arasında kararlaştırılan bedel üzerinden … tarafından ödenecektir.” düzenlemesini içerdiği, yine sözleşmenin 9. Maddesi ile alıcı tarafından borcun tamamı ödendiği takdirde satıcının 8. Madde uyarınca üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde 500.000,00 TL cezai şart ödeyeceğinin hüküm altına alındığı, 10. Maddesi ile de önceki protokollerin hükümsüz kaldığı konusunda tarafların anlaştığı belirlenmiştir. İşbu davanın davacıları tarafından davalı … A.Ş. hakkında Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/104 Esas – 2017/322 Karar sayılı ilamı ile ipoteklerin fekrine ilişkin 08/12/2013 tarihinde dava açıldığı, yapılan Yargılama sonucunda davacıların davalıya 13/02/2013 tarihli protokol hükümlerince 2.350.000,00 TL ödeme yapıldığı, bu ödemenin 47.128,76 TL’sinin protokol tanziminden sonraki döneme ait gecikme faizi olması sebebiyle protokolün 7. Maddesi hükmü gereği ipoteğin fekkine esas alınacak ödeme miktarı 2.302.871,24 TL olarak belirlenmiş, her 92.000,00 TL’lik ödemeye karşılık bir adet bağımsız bölümün üzerindeki ipotek kaldırılacağı düzenlemesinden hareketle 25 adet bağımsız bölüm üzerindeki ipoteğin fekkine karar verilmiş, karar taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmayarak 30/11/2017 tarihinde kesinleşmiştir. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen dava aşamasında davacı borçlu … ve … İnşaat Ltd. Şti. ile davalı alacaklı … ve … A.Ş. arasında dava dışı arsa alıcısı … Grup Ltd. Şti.’nin de imzası bulunan 16/03/2016 tarihli protokol imzalandığı, protokolün başlığında …’in …’ın mülkiyetinde bulunan arsa üzerine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas dosyası ile takip başlatıldığı, söz konusu arsanın Burhan tarafından dava dışı … Grup şirketine satılması nedeniyle toplam 1.000.000,00 TL bedelli her biri 200.000,00 TL tutarında 5 adet çekin cari hesap borcundan düşülmek üzere … A.Ş.’ ye verilmesi karşılığında arsa üzerindeki haczin kaldırılması konusunda anlaşma sağlandığı, çeklerin …’e teslim edildiği belirlenmiştir. Yine borçlular … ve … Ltd. Şti ile alacaklı … A.Ş. Arasında 16/03/2016 tarihinde düzenlenen protokol ile; … A.Ş.’nin … mülkiyetinde bulunan arsa üzerine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas (…) ve … Esas dosyaları ile icra işleminin başlatıldığı belirtildikten sonra arsanın dava dışı … Ltd. Şti’ne satılması nedeniyle toplam 1.000.000,00 TL bedelin de her biri 200.000,00 TL’lik 5 adet çek karşılığında hacizlerin kaldırılması konusunda tarafların anlaşmaya vardıkları hususu düzenlenmiştir. Taraflar arasında 15/04/2016 tarihinde düzenlenen protokol ile; Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davada ki talep doğrultusunda 25 adet ipoteğin fek edileceği, yine bu daireler üzerinde Küçükçekmece … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ve İstanbul … İcra Müdürlüğünde bulunan … ve … Esas sayılı dosyadaki haciz işlemlerinin de kaldırılacağının, borçlunun da bahsi geçen davadan feragat edeceğinin hüküm altına alındığı, sözleşmenin 4. Maddesi ile borçluya ait taşınmazın satışı dolayısıyla alınan çeklerden toplam 1.000.000,00 TL bedelli 3 adet çekin davalıya teslim edildiği, 500.000,00 TL bedelli 1 adet çekin de 30 gün içerisinde alacaklıya teslim edileceğinin düzenlendiği belirlenmiştir. Taraflar arasındaki ilişkinin mahiyeti ve niteliği, taraflar arsında 20/05/2011 tarihinde düzenlenen protokol uyarınca düzenlenen lehdarı … a.ş olan 2.000.0000 TL değerindeki bononun keşidecesinin … olup bu bononun “alıcı firmanın adına şahsi kefalet olarak verildiği’ kaydının bulunması, davacı ve davalı şirketler arasında düzenlenen 13/02/2013 tarihli protokolün 1. Maddesi ile protokole tabi tutulan alacaklar içerisinde ” … hesabına yapılan havaleler”inde dahil edilmiş olması, … ve … İnşaat Ltd. Şti. ile davalı alacaklı … ve … A.Ş. arasında 16/03/2016 tarihinde yapılan protokol içeriğinde …’in …’ın mülkiyetinde bulunan arsa üzerine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas dosyası ile başlatılan takibin konu edildiği, 1.000.000,00 TL bedelli her biri 200.000,00 TL tutarında 5 adet çekin cari hesap borcundan düşülmek üzere … A.Ş.’ ye verilmesi karşılığında arsa üzerindeki haczin kaldırılması konusunda anlaşma sağlandığı, çeklerin …’e teslim edildiği, taraflar arasında davalı ve davcı şirket kayıtlarına giren ticari ilişki dışında davanın gerçek kişi tarafları arasında başka bir ilişkinin bulunmadığı, bu hususa ilişkin bir delilin mevcut olmadığı, 3/2/2013 tarihli protokol ile her üç icra takibine konu edilen alacağın bir bütün olarak tasfiye edilmesi şartları belirlendiği anlaşılmakla davacılar vekilin küçükçekmece icra müdürlüğünde yürütülen alacağın cari hesap kapsamı dışında kaldığı, protokol dışında kaldığına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/104 Esas sayılı dosyası ile davacıların 13/02/2013 tarihli protokol gereği davalı tarafa 2.350.000,00 TL ödeme yaptıkları, bu ödemenin 47.128,76 TL’lik kısmının protokol sonrası döneme ilişkin faiz olduğu, bakiye 2.302.871,24 TL’nin ise protokolde öngörülen ana para ve faize ilişkin olduğu kesin hükümle karar altına alınmıştır. Bu durumda yapılan bu ödeme miktarı ile ödemenin 13/02/2013 tarihli protokol kapsamında yapıldığı, kesinleşen mahkeme kararı ile protokolün hükümlerini icra ettiği ve ayakta olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Protokolde ki bir kısım yükümlülüklerin; bu kapsamda ipoteklerin fekki işlemlerinin davalı alacaklı tarafından yerine getirilmemiş olması davacı tarafça sözleşmenin fesih sebebi olarak ileri sürülmediği müddetçe taraflar arasında yapılan protokolün işlevsiz kaldığı veyahut da feshedildiği sonucuna ulaşılması mümkün değildir. Sözleşmenin feshinin geçersizliğini ileri sürmek tarafların iradesine bağlı bir işlemdir. Davacı tarafça taraflar arasında düzenlenen 13/02/2013 tarihli protokolün feshine ilişkin herhangi bir bildirim veya beyan dosyaya yansımamıştır. Ayrıca 2016 tarihinde yapılan protokollerin hiçbirinde 13/02/2013 tarihli protokolün hükümsüz bırakıldığına yönelik bir anlaşma maddesi bulunmadığı, bu protokollerin bahsi geçen protokolde ki tasfiye konusu yapılan borcun ödenmesine yönelik uygulaması aşamasında ortaya çıkan yeni durumlara ilişkin olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince bahsi geçen protokolün işlevsiz olduğundan bahisle protokolde yer alan faizlerin geçersiz olduğuna yönelik kabul yerinde bulunmamıştır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş 13/02/2013 tarihli protokolün yürürlükte ve ayakta olduğu, protokolün her üç icra takibinde takip edilen alacakları kapsadığı hususları kabul edilerek yapılan ödemelerin bahsi geçen protokol hükümlerince değerlendiren bilirkişi raporu alınarak dava tarihi itibarıyla yapılan ödemeler tespit edilip TBK 100 ve devamı meddeleri gereği kısmi ödemelerin mahsubundaki sıranın gözetilmesi, ayrıca İstanbul … İcra müdürülğünün … Esas ve … Esas dosyalarındaki takibe konu bonoların teminat bonosu olduğu hususları gözönünde bulundurulması, bu iki takip konusu bononun bahsi geçen protokol kapsamındaki tüm alacağın teminatı olduğu hususları gözönüne alınarak bahsi geçen bonoların teminat fonksiyonlarının devam edip etmediği hususları da tespit edilerek varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken yanlış değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.07/05/2023