Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1230 E. 2023/250 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1230
KARAR NO: 2023/250
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/10/2019
NUMARASI: 2016/1361 Esas – 2019/1257 Karar
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraf şirketler arasında sözleşme imzalandığını, bu sözleşme ile, müvekkili şirketin 2017 yılı için davalının dağıtacağı promosyon ürünlerinin teminini üstlendiğini; bu çerçevede davalı … şirketinin 95.000 adet ajanda, 260.000 adet kalem, 180.000 adet küp bloknot, 170.000 masa takvimi ve 230.000 anahtarlık temin etmesinin kararlaştırıldığını; sözleşmede bunların en geç 31/10/2016 tarihinde davalıya teslim edileceğinin belirlendiğini; emtianın değerinin KDV dahil 2.185.591,00 TL olduğunu; sözleşme gereği bu bedelin 1/3’ü olan 766.000,00 TL’yi davalının ödediğini; karşılığında ise, müvekkilinden 08/09/2016 tarihli … nolu 766.000,00 TL bedelli teminat mektubunu aldıklarını; müvekkili şirketin 03/10/2016 tarihinde davalıyı arayıp, teslimata başlayacaklarını bildirdiğini, davalının da aynı gün davacıdan saat 17:00’da teslimat planını istediğini; fakat 3 gün sonra yani 06/10/2016’da işten vazgeçtiklerinin davalıca bildirildiğini; müvekkiline ödenen 766.000,00 TL’nin iadesinin talep edildiğini; iade etmezlerse, teminat mektubunu bozduracaklarını sözlü olarak bildirdiklerini; bunun üzerine davacının 06/10/2016 tarihli … yevmiye nolu Beyoğlu … Noterliğinden bir ihtarname gönderip, haksız feshi kabul etmediklerini bildirdiğini; bunun üzerine davalının Kadıköy … Noterliğinde 07/10/2016 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarla akdi fesih ettiklerini ve paranın iadesini istediklerini bildirdiği; bilahare de teminat mektubunu nakde çevirdiğini belirterek; davalının akdi fesih etmesinin haksız olduğunu, haksız fesih ile doğan tüm zararının tespiti ile şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan alınıp, davacıya verilmesini talep etmiş bilahare talebini ıslah yoluyla artırarak, 675.987,87 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiş; eksik harcı tamamlamıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde iddia edildiği gibi taraflar arasında müvekkilinin 2017 yılında dağıtacağı promosyon ürünlerinin temini yönünden bir sözleşme imzalandığını; müvekkilinin bu işle ilgili teklifler istediğini, sonuç olarak da davacının bu işi kazandığını; ancak sözleşme imzalandıktan hemen sonra gelen bir ihbarla birlikte yapılan araştırma sonunda davalı … şirketinin elemanı olarak çalışan ve pazarlama kısmında görevli olan …’ün şirket içinden diğer tedarikçileri saf dışı ederek müvekkili şirketin davacıyı tercih etmesini sağladığı; yine satın alma uzmanı olarak davalı … şirketinde çalışan …’ın da açık artırmada ahlaka ve hukuka aykırı davranışlarla diğer tedarikçileri saf dışı bırakarak müvekkili şirketin davacıyı tercih etmesini sağladığı; davacının da bu iki çalışana rüşvet verdiği; bu şekilde söz konusu olan işi aldığı; davacının bu haksız eylemi sebebiyle müvekkili şirketin ona olan güveninin kalmadığı, artık onunla yaptığı akde bağlı kalmak istemediğini; bu sebeple müvekkili şirketçe yapılan “akdin feshinin” haklı nedene dayandığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Hazırlanan bilirkişi raporunda bu hususlar değerlendirilmek suretiyle, bilirkişiler tarafından TTK’nun 54 ve TTK’nun 55./1- b/2 ve 3 ile TBK’nun 36. Maddesi çerçevesinde taraflar arasında düzenlenen satım / tedarik sözleşmesinin davalı şirket tarafından 07/10/2016 tarihli ihtarname ile feshinin haksız fiil teşkil edebileceğine dair tespit birlikte değerlendirildiğinde, TTK’nun 55. maddede başlıca haksız rekabet hallerinin sayılmış olduğu, maddede sayılanlar dışında da haksız rekabet hallerinin ortaya çıkabileceği; TK’nun 54. Madde gereğince rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşterileri arasnıdaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalarının haksız ve hukuka aykırı kabulünün gerektiği; TTK’nun 55/1/b/2 uyarınca üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine hak etmedikleri ve onların işlerin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak, madde 55/1/b/3 gereği, işçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmenin haksız rekabet hali oluşturduğu; tüm dosya kapsamından davacımızın davalı şirketin iki elemanına menfaat sağlamak suretiyle, diğer tedarikçileri bertaraf edip, işi kendisinin almasından sonra; aynı zamanda güven ilişkisine dayalı olan akdi ilişkiyi de zedelediği; artık haksız rekabet yoluyla sağlanan sözleşmeye davalının uymasının, devam etmesinin beklenemeyeceği; bu nedenle akdin davalı … şirketi tarafından feshinin haklı fesih olduğu; haklı fesih halinde davacının akdin feshinden kaynaklanan zararı isteyemeyeceği nazara alınarak davanın reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı firmanın, davacı ile imzaladığı sözleşmeyi haksız feshinin nedeni ile uğranılan zararların tazmini talep edildiğini, ilk derece mahkemesinin verdiği kararın yanlı, dosyaya sunulan hukuki gerekçeleri göz ardı eden ve bilirkişilik görevini aşar mahiyetteki rapora dayandırıldığını, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda davalının kendi elemanlarına amacına uygun olarak hazırlatmış olduğu inceleme raporu ve yine davalı firmanın çalışanı olan tanık beyanlarını dikkate alınarak, kendilerince dosyaya sunulan deliller ve açıklamalar yok sayılarak hazırlanan bir rapor olduğunu, hükme esas alınmasının olanağı olamayacağını, ilk derece mahkemesinin 07/03/2018 tarihli duruşmasında verilen ara kararında davalı vekiline sözleşmenin feshine dayanak yapıldığı savunulan … ve … hakkında yapılmış bir şikayet veya ceza dosyası var ise numarasının bildirilmesi için süre verildiğini, verilen süre içerisinde davalı tarafından dosyaya bu yönde herhangi bir belge veya şikayet dilekçesinin ibraz edilmediğini, ortada bu yönde bir şikayet ve bu şikayete bağlı olarak açılan bir davanın da bulunmadığını, bilirkişilerin görevlerini aşarak hukuki yorum ve yönlendirmelerini içeren raporun, ilk derece mahkemesi tarafından hükme esas alındığını, bu nedenle verilen kararın usul ve Yasaya aykırı olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davada ortaya çıkan ve hüküm gerekçesinde işaret edilen vakıa ve deliller itibariyle dürüstlüğe aykırı ve kötü niyetli işlemler yapıp basiretli bir tacir gibi davranmayan tarafın davacının kendisini olduğunu, davacı tarafın müvekkil şirket çalışanlarına maddi menfaate dayalı bir işbirliği içine girerek kendisi ile sözleşme yapılmasını sağladığının dosyada somut delillerle ispat edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye konu promosyon malzemelerinin sonradan üç ayrı tedarikçiden %45 daha düşük bedelle temin edildiğini, yapılan incelemelerde 2016 dönemi için davacıdan yapılan alımın da piyasa rayiçlerinin çok üzerinde olduğunu, davacı tarafın müvekkilinin eski çalışanları vasıtasıyla ihaleye katılan rakipler ile müvekkili şirketin ilişkilerini etkileyen, aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ile ihalenin haksız rekabet koşullarında gerçekleşmesine ve bu cihetle müvekkilinin iradesinin sözleşmenin kuruluş safhasında iradesinin sakatlanmasına neden olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde davacı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilerek, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
GEREKÇE: Dava, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalının sözleşmeyi fesihte haklı olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davacının uğradığını iddia ettiği zararın davalıdan tahsilinin gerekip gerekmediği noktasındadır.Taraflar arasında süregelen bir ticari ilişki bulunduğu, davalının davacıdan 2016 yılında dağıtılacak promosyon ürünlerini 2015 yılında satın aldığı, 2017 yılında dağıtılacak promasyon ürünlerinin satın alınması konusunda da taraflarca anlaşmaya varıldığı, sözleşme konusu ürünlerin davacıdan 22/08/2016 tarihli sipariş formuyla talep edildiği, davalı tarafça davacıya Kadıköy … Noterliğinden gönderilen 7 Ekim 2016 tarihli sözleşmenin başlangıçtan itibaren geçersiz olduğu yönündeki beyan ile sözleşmenin feshedildiği ihtilaf konusu değildir.Davacı taraf, davalı iddialarının soyut olduğunu, davalının basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda olduğunu, feshin haksız oluğunu iddia etmektedir. Dosyaya toplanan deliller ile davanın reddine karar verilmiş ise de: davacı şirket yetkilileri ile davalı çalışanlarının işbirliği içinde davalı şirket zararına, davacı şirket menfaatine hileli ve dürüstlük kuralına uymayan girişimlerde bulunulduğunun iddia edildiği, bu davranışlar sonucu davalının 2015 ve 2016 yılında yaptığı alımlarda zarara uğradığının savunulduğu görülmektedir. Dosyada bulunan evraklardan ve bilirkişi raporundan zarar bulunup bulunmadığı ve miktarı konusunda bir belirleme yoktur. Bu durumda davacıdan 2015 yılında alınan ürünler ile 2016 yılında sipariş edilip feshedilen sözleşmeye konu ürünlerin, sözleşme tarihi itibarıyla rayiç değerleri ile piyasadaki bulunuyor ise aynı ürünlerin, aynı ürünler yok ise emsallerinin alım miktarı da dikkate alınarak karşılaştırılması sonucu satış bedellerinin piyasa şartlarına uygun olup olmadığı, davacı zararının bulunup bulunmadığı konusunda sektör uzmanı bilirkişinin de katılımıyla rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetli olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istem halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.10/03/2023