Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/123
KARAR NO: 2021/20
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/04/2017
NUMARASI: 2016/269 Esas – 2017/316 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14.01.2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: tarafların … Ltd. Şti.’nin 1/2 hissedarı olduğunu, ortaklar arasında anlaşmazlıklar çıktığını, davalının şirketin paralarını kendi banka hesaplarına geçirdiği iddiaları ile farklı davalar da görüldüğünü, davalı hakkında başlatılan icra takibine davalı vekili tarafından itiraz edildiğinden takibin durduğundan bahisle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibine haksız yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın asgari %20 tutarında meblağın borçludan haksız icra inkar tazminatı olarak tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: İstanbul (Kapatılan) 35. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ek kararında hüküm altına alınmamasına rağmen ikame edilen icra takibinin hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olduğunu, davacının ek karara karşı herhangi bir itiraz ileri sürmediğini, alacak miktarının likit olmadığını, bu sebeplerle davanın reddine ve davacı aleyhine %20’de aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesince dava hakkında, “Davacı ile davalının dava dışı … Ltd. Şti.’ne ortak oldukları, şirketin İstanbul (Kapatılan) 35. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/57 E ve 2012/153 K sayılı kararı ile tasfiye sürecine girdiği, tasfiyeye karar veren mahkemenin 12.11.2015 tarihli ek kararı ile tasfiye memuru ücreti ve tasfiye masrafı olarak toplam 14.000,00 TL’nin yatırılmasına karar verdiği ve bu ücretin davacı tarafından tek başına ödendiği konusunda bir ihtilaf bulunmadığı, İhtilaf, mahkeme kararında bu ücretin kimin tarafından ödenmesi gerektiği yönünde bir ibare bulunmamasından dolayı davalının bu ücrete katlanıp katlanmayacağı noktasında toplandığı, Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan İstanbul (Kapatılan) 35. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/57 E ve 2012/153 K sayılı ve 06.06.2012 tarih, 16.01.2015 tarih ve 10.03.2015 tarihli ek kararlarının hepsinde mahkemece tasfiye memurunun ücretinin davacı ile davalının hisseleri oranında karşılaması yönünde hüküm kurulduğu, Yalnızca ihtilafa konu 12.11.2015 tarihli ara kararda “hisseleri oranında” ibaresine yer verilmediği, Mahkemenin ilk üç kararında açıkça tarafların hisseleri oranında tasfiye masraflarına katılmaları yazılı iken bu kere yazmamış olması, davalının bu defa masrafa katlanmayacağı anlamına gelmeyeceği, Bunu ileri sürmek pekala TMK 2. maddesinde hüküm altına alınan dürüstlük kuralı ile de bağdaşmayacağı, Zira mahkeme ilk üç kararında bu hususu açıkça belirttiği gibi, tarafların hisseleri oranında tasfiye masraflarını ödemeleri işin mahiyeti gereği olduğu, Bu sebeple davalı tarafın itirazının haksız ve kötü niyetli olduğu” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; başlatılan icra takibinin hukuka aykırı olduğunu, likit olmayan alacak hakkında hükmedilen icra inkar tazminatının haksız olduğunu, bu hususta Yargıtay içtihatlarının savunmalarını destekler nitelikte olduğunu, yerel mahkemenin kendisi ile aynı derecede olan başka bir mahkemenin kararını yeniden kaleme almasının bu karara ek bir karar vermesinin hukuken mümkün olmadığını, bu hususları istinaf ederek, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, tasfiye memuruna takdir edilen ücreti ödeyen ortağın bu ücreti diğer ortaktan hissesi oranında rücuen tahsili istemli açtığı alacak davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, tasfiye ücretinin hükmedildiği mahkeme kararı uyarınca davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasındadır. Tarafların ortağı oldukları … Ltd. Şti.’nin İstanbul 35. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/06/2012 tarih, 2012/57-2012/153 E/K sayılı ilamı ile fesih ve tasfiyesine karar verilmiş ve şirkete tasfiye memuru atanmıştır. Daha sonra aynı dosya üzerinden ek kararlar ile 16/01/2015 ve 10/03/2015 tarihlerinde istifalar nedeniyle şirkete yeni tasfiye memurları atanmıştır. En son yine ek karala 12/11/2015 tarihinde şirkete yeni tasfiye memurları atanmış ve tasfiye giderleri ve tasfiye memur ücreti olmak üzere 14.000,00 TL’nin vezneye yatırılmasına karar verilmiştir. Tasfiye giderlerinin nasıl karşılanacağına ilişkin ise önceki kararların aksine bu kez mahkemece herhangi bir karar verilmemiştir. Bunun yanı sıra İstanbul 38. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin(İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/795 Esas) 2012/275 esas sayılı dosyasında 22/11/2012 tarihinde Tasfiye Halinde … Ltd. Şti. tarafından iflas istemli dava açılmıştır. Uyap’tan yapılan incelemede bu dosyanın duruşmasının 04/02/2021 tarihine atılı olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı tarafça, İstanbul 35. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/57-2012/153 E/K sayılı dosyasında verilen 12/11/2015 tarihli ek karada karalaştırılan 14.000,00 TL tasfiye memuru ücretinin 1/2’sinin davalıdan tahsili istemi ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında ilamsız takip başlatılmış ise de, limited şirketlerde ortaklık borçlarından sadece ortaklığın mal varlığı ile sınırlı olarak sorumluluğu bulunmaktadır. Bu itibarla bir sermaye şirketi olan limited şirketin ortaklarının sorumluluğu açısından sınırlı sorumluluk ilkesinin geçerli olduğundan ortağın asıl borcu, taahhüt ettiği sermaye borcunu ödemekten ibarettir. Sermaye borcunu tam olarak ifa eden ortağın sorumluluğu sona erer. Limited şirket borçlarından ortağın şahsen sorumluluğu bulunmayıp, sorumluluğunun sadece şirkete karşı ve esas sermaye payı ile sınırlıdır. Tasfiye ücreti de limited şirkete ait bir borç olup, yine tasfiye sürecinde değerlendirilip, sonuca bağlanması ve şirket mal varlığından tasfiye süreci içerisinde tahsili gerekir. Yani tasfiye memuru ücreti tasfiyeye dahildir. Dolayısıyla şirket davalı şirket ortağının tasfiye memuru ücreti ve bir kısım tasfiye giderlerine ilişkin olarak takdir edilen masraftan kaynaklanan bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Ayrıca İstanbul 35. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/57-2012/153 E/K sayılı dosyasında 12/11/2015 tarihli ek kararı ile belirlediği tasfiye giderinden davalı ortağın sorumlu olacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığından, bu kararın yorum yoluyla genişletilerek davalıya sorumluluk yüklenmesi mümkün değildir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece tarafların tasfiye masraflarına hisseleri oranında katlanmaları gerektiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın ve şartları oluşmayan davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ İLE; istinafa konu mahkeme kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın REDDİNE, 2-Davalının şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine, 3-Başlangıçta peşin olarak alınan 119,55 TL harcın alınması gereken 59,30 TL’den fazla olduğu anlaşıldığından, fazla alınan 60,25 TL harcın istemi halinde davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 4.080,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya; davalı tarafından yatırılan avanstan artan kısmın kendisine iadesine, 8-İstinaf yargılamasına ilişkin olarak; a-Davalı vekilince yatırılan 119,54 TL istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 85,70 TL, posta ve tebligat gideri 60,00 TL olmak üzere toplam 145,70 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 14/01/2021