Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1227 E. 2023/236 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1227
KARAR NO: 2023/236
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2019
NUMARASI: 2018/977 Esas – 2019/873 Karar
DAVA: Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin Erbaa ilçesinde Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösterdiği bankacılık işlemlerini … Erbaa şubesi nezdinde gerçekleştirdiğini, işlerini görmek üzere davalı bankanın Erbaa Şubesi çalışanı …’in görevlendirildiğini, talimatların bu çalışana ait e-mail adresine bildirildiğini ve talimatlar sonrası ödemelerin yapıldığını bu kapsamda 02/04/2018 tarihinde sabah 09:16 da aynı şekilde SGK primlerinin ödenmesi için SGK tahakkuk fişlerini içeren e maili bu çalışana gönderildiğini ancak ödemenin ertesi gün 17:12 de yapıldığını bu nedenle SGK prim teşviklerinden yararlanmadığını ayrıca 1 günlük gecikme zammı ödemek zorunda kaldıklarını belirterek bu nedenle uğradığı zararın 98.959,48 TL olduğunu bildirmiş ve bu tutarın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 02/10/2018 tarihinde gönderilen e posta da hiç bir açıklama bulunmadığını bunun dışında da her hangi bir talimatın bulunmadığını,davacının iddia ettiği zarar ile banka işlemleri arasında illiyet bağı bulunmadığını,banka mevzuatına uygun ödeme talimatı olmadığını,davacını gönderdiği e postanın Kep hükümlerine uygun olmadığını,davacı ile akdedilen sözleşme de alternatif hizmet kanallarının kararlaştırılmadığını,elektronik imza taşımayan e postanın geçerli bir yazılı talimat taşımadığını,dava konusu e-mailin davacıyı temsil ve ilzama yetkili tarafından gönderilmediğini,davacı firmanın basiretli tacir olmaktan çok uzak tavır gösterdiğini,davacının uğrayabileceği zarar konusunda da hiç bir uyarıda bulunmadığını,davacının tamamı ile kusurlu bulunduğunu, davalı bankanın davacının yararlandığı teşviklerden ve SGK prim borçlarını bilmesinin mümkün bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Mahkememizce davalı kayıtları üzerinde inceleme yapılmak sureti ile talimat yolu ile alınan kök ve ek rapor bir bütün olarak değerlendirildiğinde taraflar arasında tespit edilen uyuşmazlık noktaları kapsamında kalan özel ve teknik hususların rapor içeriğinde tartışılmış bulunması ve raporun içeriğindeki diğer hususları ise değerlendirme ve belirleme yetkisi mahkememize ait olduğundan yeniden rapor talebinin 24/09/2019 tarihli celse de açıklanan nedenlerle reddine karar verilerek davacının zararının 100.058,80 TL oluşu ve davacının değinilen nedenler ile %40 nispetinde kusurlu bulunuşu nedeni ile neticeten belirlenen 60.035,28 TL’nin(100.058,80*60/100) davalıdan ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin bankacılık işlemlerini davalının Erbaa Şubesi üzerinden yürütmekte olduğunu, şube müdürü tarafından müvekkili şirketin işlerini takip etmek, müvekkili şirket tarafından gerektiğinde irtibat kurmak, işlem talimatlarını iletmek üzere … isimli çalışanın görevlendirildiğini ve kendisine ait …@…com.tr e-mail adresi üzerinden iletişim kurulması gerektiğinin müvekkili şirkete bildirildiğini, 02/04/2018 tarihinde sabah 09:16’da SGK primlerinin ödenmesi için gönderilen SGK borç tahakkuk fişlerini içeren e-mail neticesinde aynı gün müvekkili şirketin SGK primleri hesapta bakiye bulunmasına rağmen ödenmediğini, ertesi gün 17:12’de ödendiğini, banka şubesi ile yapılan görüşme neticesinde bu durumun yoğunluktan kaynaklandığının belirtildiğini, bundan dolayı müvekkili şirketin o aya ilişkin SGK prim teşviklerinden faydalanamamış ve 1 günlük gecikme zammı ödemek zorunda kaldığını, müvekkil şirket tarafından toplamda 98.368,04 TL ödenmesi gerekirken yararlanılamayan SGK prim teşvikleri ve gecikme zammı neticesinde 197.327,52 TL ödemek zorunda kalındığını, dolayısıyla müvekkil şirketin davalının kusuru nedeniyle fazladan 98.959,48 TL ödemiş olduğunu, bu tutar kadar zarara uğradığını, buna ilişkin belgelerin dosyada mevcut olduğunu, bu zararın bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, bankanın burada taraflar arasındaki bankacılık ilişkisine aykırı davranması nedeniyle sorumluluğu bulunmakta olduğunu, zararın ne kadar olacağına dair bilgilendirme yapılmadığı iddiasının hukuken geçerli olmadığını, kusur veya ihmali ile bir kimseye zarar veren birisinin “bana ne kadar zarar doğacağını söylemediği için ben zarardan sorumlu değilim” şeklinde savunma yapmasının hukukta bir karşılığının bulunmadığını, belirtilen sebepler neticesinde davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı firma tarafından müvekkili bankaya gönderilen kanunlara ve banka mevzuatına uygun bir ödeme talimatı bulunmamasına rağmen yerel mahkemece davanın kısmen kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, somut olay kapsamında davacı firma tarafından 02/04/2018 tarihinde müvekkil banka personellerinden bir tanesinin doğrudan kurumsal e-posta adresine “SGK ÖDEMELER” başlığı ile ekinde davacı firmanın Şubat 2018 dönemine ait yedi adet tahakkuk fişi bulunan, ancak metin bölümünde “iyi çalışmalar” ibaresi ve davacı çalışanı … ismi dışında hiçbir açıklamaya yer verilmeyen bir e-posta gönderildiğini, söz konusu e-posta ekinde taratılmış bir talimat aslının da bulunmadığını, bunun yanı sıra davacının ıslak imzalı talimatı veya e-posta mesajının teyidinin de bulunmadığını, 02/04/2018 tarihinde davacı tarafından müvekkil banka şube personeline gönderilen e-postanın gönderi kısmı incelendiğinde, ilgili e-postanın …@…com.tr adresinden gönderildiğini, müvekkil banka personelinin e-posta hesabının da ilgili mevzuatta belirtilen KEP hesabı niteliğinde olmadığını, bu bakımdan gönderilen e-postanın hiçbir açıdan kep sistemi mevzuatına uygun olmadığı ve bu nedenle hukuki geçerliliğe haiz olmadığı ve talimat hükmü içermeyeceğini, dolayısıyla kep hükümlerine uygun olmayan e-postanın hukuken geçerli bir havale emri olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, somut olayda müvekkili bankanın müşteri memnuniyetini sağlamak adına hiçbir sorumluluğu olmamasına rağmen iyi niyetli bir şekilde davacıya yardımcı olmaya çalıştığını, davacı firmanın olayda basiretli bir tacirin göstermesi gereken dikkat ve özenden tamamen uzak bir tavır sergilediğini, açıkça kusurlu davrandığını, somut olayda, davacının karşılaşabileceği zararı ve müvekkil bankanın iş yoğunluğunu dikkate alarak işleme ilişkin şubeyi uyarması gerektiğini, buna rağmen ödemenin zamanında yapılıp yapılmadığını takip etmeyip talimatında da son ödeme tarihi hakkında herhangi bir uyarıda bulunmayan davacının %100 kusurlu olduğunu, yasal olarak kaybetmiş olduğu, teşvik kanunu kapsamındaki indirim karşılığı cezanın tek muhatabının davacı olduğunu, kendi kusuru ile meydana gelen ve müvekkil bankanın yükümlülüğü olmayan zararının tazmininin bankadan istemesinin hukuken kabul edilemez bir durum olduğunu, müvekkil bankanın her bir müşterisinin SGK prim borçlarını ve hangi teşviklerden yararlandığını bilmesinin mümkün olmadığını, bilme yükümlülüğünün de bulunmadığını, öte yandan davacı tarafından müvekkil bankaya davadan evvel bu konuda herhangi bir bildirimde de bulunulmadığını, bu hususların yerel mahkeme tarafından yeterince irdelenmediğini, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Dava, davacıya ait hesaptan SGK ya ödenmesi gereken primlerin süresinde ödenmemesi nedeniyle davacın uğradığı zararın davalı bankadan tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı yasal süresi içerisinde davacı ve davalı banka vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacının davalı bankada hesabı bulunduğu, bu hesaptan SGK prim ödemelerinin yapıldığı, hesapta yeterli bakiye bulunmasına rağmen 2 Nisan 2018 tarihinde yapılması gereken prim ödemesinin yapılmadığı, bu nedenle davacının 98.449,06 TL teşvik indirimden yararlanamadığı ve ayrıca primin 1 gün sonra ödenmesi nedeniyle 4.126,32 TL gecikme zammı ödediği toplam zararının 100.058,80 TL olduğu dosyaya toplanan deliller ve bilirkişi raporu ile sabittir. Yine bilirkişi raporu ve diğer delillerden; davacının davalı banka çalışanının …@…com.tr. adresine gönderdiği e-posta iletileri ile aylık SGK prim ödemeleri ile vergi ödemelerinin şubat 2017 tarihinden, uyuşmazlık konusu işlemin yapıldığı nisan 2018 tarihleri arasında gönderilen e-postalar ile işlem yapıldığı, hatta 2018 yılı ocak, şubat ve mart ayına ait herhangi bir talimat sunulmamasına rağmen sigorta primlerinin bu hesaptan ödendiği, taraflar arasında işlemlerin bu şeklide yürütülmesine dair bir teamülün oluştuğu sabittir. Bu nedenle davalı vekilinin geçerli bir talimat bulunmadığına yönelik istinaf talepleri yerinde değildir. Mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre davacının zararı dosya kapsamına göre doğru olarak belirlenmiştir. Davalı bankanın teamül haline gelen talimata dayalı işlem yapmayarak kusurlu hareket ettiği, zararın doğmasına sebep olduğu sabittir. Diğer taraftan davacı da tacir olup kendisi tarafından davalı banka çalışanına gönderilen e-mailin gereğinin yapılıp yapılmadığını hesaplarından takip etmemesi, sözleşme kapsamında kalmayan teamüle güvenilmiş olması, işlemi prim ödeme son günü yapmış olması gibi hususlar dikkate alındığında basiretli davranmakla yükümlü bulunan davacının da zararın oluşmasında kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince tarafların olaydaki kusur oranları dosya içeriğine uygun şekilde belirlenmiş olmakla bu yöne ilişen davacı ve davalı istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Davalının sorumluluğu taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine dayanan yan borç niteliğindedir. TBK 114 maddesi gereği haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanır. Bu durumda hüküm altına alınan alacağa ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından bu yöne ilişen davacı istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Uyuşmazlık konusu iş her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması nedeniyle ticari iş niteliğindedir. Ticari işlerde 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi gereği avans faizi yürütülmesi mümkündür. Davacının bu yöndeki talebine rağmen ilk derece mahkemesince yasal faize hükmedilmiş olması isabetli olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; davalı tarafın yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin reddine, davacı tarafın faizin türü dışındaki istinaf taleplerinin reddine ancak hükmedilen tazminata yasal faiz yürütülmesi isabetli görülmediğinden bu yöne ilişen istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin faizin tümüne ilişkin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Davanın KISMEN KABULÜ ile; 60.035,28 TL alacağın ödeme tarihi olan 03/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, 4-Karar tarihinde alınması gerekli 4.101,00 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.689,99 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.411,01 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.956,30 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre belirlenen 2.973,78 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.689,99 TL harın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 6.953,88 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,8-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 9-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve ret oranına göre belirlenen 4.752,53 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının davacı tarafa iadesine; davalı tarafından yatırılan ve artan delil avansının talep halinde kendisine iadesine, 11-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-Davalı tarafından yatırılan 1.025,00 TL istinaf peşin harcının alınması gereken 4.101,00 TL karar harcından mahsubu ile eksik olan 3.076‬,00 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına, d-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılması, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 09/03/2023