Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1225 E. 2023/184 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1225
KARAR NO: 2023/184
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2019
NUMARASI: 2014/1056 Esas – 2019/1084 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İcra takibine yapılan itarızın haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, müvekkil ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin sabit olduğunu, bu konuda bir uyuşmazlık bulunmadığını, borçlunun aralarındaki ticari ilişki gereği müvekkile ödemesi gereken fatura bedellerini ödememiş olduğunu, faturanın hukuki ilişkinin gereğinin yerine getirildiğini belgeleyen yazılı bir delil olduğunu, hukuki mesnetten yoksun olan itirazın icra takibini sürümcemede bırakmaya yönelik olduğunu, söz konusu itirazın iptalinin gerektiğini beyan ederek davanın kabulune borçlunun itirazının iptaline ve takibin devamına, borçlu takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği için asıl alacağın % 20.sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İcra takibine yapılan itarızın haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, müvekkil ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin sabit olduğunu, bu konuda bir uyuşmazlık bulunmadığını, borçlunun aralarındaki ticari ilişki gereği müvekkile ödemesi gereken fatura bedellerini ödememiş olduğunu, faturanın hukuki ilişkinin gereğinin yerine getirildiğini belgeleyen yazılı bir delil olduğunu, hukuki mesnetten yoksun olan itirazın icra takibini sürümcemede bırakmaya yönelik olduğunu, söz konusu itirazın iptalinin gerektiğini beyan ederek davanın kabulune borçlunun itirazının iptaline ve takibin devamına, borçlu takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği için asıl alacağın % 20.sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “taraflar arasında ticari ilişki olup bu hususun her iki tarafında kabulünde olduğu, davalı tarafından kabul edilmeyen 19/02/2013 tarihli faturanın davacı tarafından tahsil edildiğinin davacının kendine ait ticari defterlerinde sabit olduğu dolayısıyla davacının bu fatura bedelinin talebinde haksız olduğu, diğer iki faturanın davalının kabulünde olup fatura bedellerinin ödendiği iddiasında bulunulduğu ancak bu noktada ispat yükü davalıda olup ödeme iddiasının dosya kapsamı ile kanıtlanamadığı , davalı tarafça delil olarak ticari defterlere cevap dilekçesinde dayanılmadığı , ticari defterler ibraz edilmediği herhangi bir belge de sunulmadığı, dosyada toplanan deliler ve yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacının davalıdan 5.978,99-TL alacaklı olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ve davalının davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 5.978,99 asıl alacak ve takip tarihinden tahsil tarihine kadar davacının usul ve yasaya uygun görünen takip talebindeki faiz talebi doğrultusunda değişen oranlarda ticari temerrüt faizi üzerinden devamına, davalının takibe ve davaya konu borcu ödemediğini bildiği halde borca itiraz ettikleri ve alacağın faturadan kaynaklı likit alacak olup yargılamayı gerektirmediği dikkate alınarak hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, reddedilen miktar yönünden davacının haksız ve kötü niyetli olduğu dosya kapsamı ile ispat edilemediğinden davalının yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine,…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinde, icra takibine dayanak olan 3 adet faturadan ( …,… ve … sayılı faturalardan ) yalnız ikisini kabul ettiğini ve 19.02.2014 tarihli … numaralı 1.299,78 TL bedelli faturayı kabul etmediğini anlaşılır bir şekilde beyan ettiğini, davalının davacı ile yaptığı ticari faaliyetleri ile alakalı davalı tarafça kabul edilen tüm faturaları için ödeme yapmış olup karşı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, ikinci cevap dilekçesinde sunulan … ve … sayılı bu faturaları kabul etmemekte, davalının davacı ile bu faturaları ihtiva edecek bir ticari ilişkisi de olmadığını, davacının, davalının ödediğini ikrar ettiği 2 adet 3.000 TL’lik çeklerin henüz doğmamış borca yönelik olamayacağı iddiasını ortaya atarken, bu çeklerin ait olduğunu iddia ettiği fatura tarihleri ve çek vade tarihleri göz önüne alındığında aynı durumun mevcut olması tezatlık oluşturmakta ve ortaya atılan iddianın kendi kendini çürüttüğünü, Medeni Usul ilkesi olarak “müddei iddiasını ispatla yükümlüdür” gereği davacı, davalının ödediği çeklerin başka bir borç ilişkisine dayandığını ispat etmesi gerektiğini, yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince; davacı tarafın, kabul etmiş oldukları faturalar (… ve … sayılı faturalar) ve bunlara müstenit mallar dışında müvekkil ile başkaca borç ilişkisi olduğunu iddia ettiği ve kabul etmediği faturaların ( 7211, 71979 ve … sayılı faturaların ) ispatı için bu faturalara müstenit davalıya teslimi gerçekleşmiş malların varlığına ilişkin ispat yükü bulunduğunu, bilineceği üzere; faturanın tek taraflı olarak düzenlenebilmekte ve Yargıtay içtihatlarına göre de borç ilişkisinin ispatı için tek başına yeterli olmadığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: davalının icra takibine haksız ve hukuki olarak yaptığı itiraz sonrası açılan işbu itirazın İptali davasında dosyaya sunmuş olduğu cevap dilekçesinde icra takibine dayanak olan 3 adet faturadan ikisini kabul ettiğini beyan etmekle kabul edilen bu faturaların da … ve … numaralı iki adet çekin keşide edilmesi yoluyla ödendiğini iddia ettiğini, davalı tarafın bu iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, tarihlere bakıldığında söz konusu çeklerin vade tarihleri icra takibine dayanak olanfaturalardan önce tarihler olmakla birlikte, aralarında uzunca bir süre de olduğunu, geçmiş bir yıla ait çek aracılığıyla sonraki yıla ait henüz doğmamış ve doğmasına da uzunca bir süre olan bir borcun ödenmesi hayatın olağan akışına ve mantığa da uymamakla buna ilişkin bankaya yazılan yazıya da banka tarafından söz konusu çeklerin karnelerinin mevcut olmadığına dair olumsuz cevap verilmiş olup, davalının da ödeme iddialarını ispatlar nitelikte dosyaya herhangi bir belge veya ticari defter sunmadığını istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı faturadan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, takibe konu … ve … nolu faturaların ödenip ödenmediği noktasındadır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, ” …, …, … nolu faturalar” sebebine d yalı olarak 7.278,77 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 26/03/2014 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı tarafından ise, takibe konu … ve … nolu faturaların iki adet çek ile ödendiği savunulmuştur. Buna karşılık davacı da söz konusu çeklerin takibe konu edilmeyen başka iki fatura için verildiğini ileri sürmektedir. Kanunda aksine özel bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükü altında (HMK 190) olup, bu temel kuralların da sonucu olarak herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. İspat yükü kendisinde olmayan diğer taraf da ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilir. Karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf, ispat yükünü üzerine almış sayılmaz (HMK 191). Somut olayda, ispat yükü ödeme iddiasında bulunan davalıya aittir. Her ne kadar 3.000,00 TL bedelli iki adet çek davacıya teslim edilmiş ise de bunun ödeme olarak kabul edilmesi için çek bedellerinin ödenmiş olması gerekir. … Bankasına yazılan müzekkere cevabında çek hesabının dava dışı bir firmaya ait olduğu, … nolu hesaba bağlı … ve … nolu çek karnesi bulunmadığı bildirilmiştir. Buna göre, davalının, davacı … emrine düzenlendiği iddia edilen … Bankası Maltepe Şubesi … ve … nolu iki adet 3.000,00’er TL bedelli çek bedelinin ödendiği ispat edilebilmiş değildir. Davalı tarafça, ispat yükünün çeklerin başka bir borç ilişkisine dayandığını iddia eden davacıya ait olduğu ileri sürülmüş ise de, ispat yükünün yer değiştirmesi için söz konusu çek bedellerinin ödenmiş olması gerekir. Davalı tarafça çek bedellerinin ödendiği ispat edilemediğine göre, mahkemece davanın 5.978,99 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 102,10 TL harcın, alınması gerekli olan 408,42 TL harçtan mahsubu ile bakiye 306,32 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Karardan sonra davacı yan gider avansından karşılanan 47,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 23/02/2023