Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1212 E. 2023/290 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1212
KARAR NO: 2023/290
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2019
NUMARASI: 2015/1021 Esas – 2019/346 Karar
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket … Hiz. Ve San. A.Ş ile davalı … A.Ş arasında 01/03/2017 tarihinde müvekkili şirekete taşıma ve rehberlik hizmetlerinin verilmesi hususlarını içeren sözleşme imzalandığını, sözleşmenin konusunu, davalı …-… Oteli müşterilerinin, davacı müvekkil şirkete ait, en fazla 2 yaşında olacak … serisi araçlarla şehir içi veya şehir dışı turları ile havaalanı-otel-havaalanı transfer faaliyetlerinde taşıma hizmetleri verilmesi ile yine otel müşterilerine İstanbul içinde ve dışında şehir turları için profesyonel rehberlik hizmetleri verilmesi oluşturduğunu, Sözleşme kapsamındaki hizmetlerin yerine getirilmesinde müvekkil şirkete münhasır yetki verildiğini, Müvekkili şirketin iş bu sözleşme ile yükümlendiği edimleri sözleşmenin imza tarihi olan 01/03/2007 tarihinden itibaren yerine getirmiş olmasına karşın, davalı 31/12/2014 tarihinden itibaren ve devam eden süreçte otele ait müşterilerin transferleri ile rehberlik hizmetlerindeki aracılığını müvekkil şirkete vermeksizin ve müvekkil şirket haricindeki kişi ve şirketlere vermek suretiyle sözleşmeye açıkça aykırı davrandığını, davalı yanın Beyoğlu … Noterliği’nin 10 Nisan 2015 tarih ve … yevmiye numaralı cevabı ihtarnamesi ile de sözleşmeye aykırı davrandığını zimmen kabul ettiğini, davalı yan sözleşmeye açıkça aykırı davranışlarına karşın müvekkili şirket tarafından talep edilen zararları gidereceği ve sözleşmeye aykırılıklarını ortadan talep edilen zararları gidereceği ve sözleşmeye aykırılıklarını ortadan kaldıracağı yerde cevabı ihtar ile haksız bir şekilde müvekkil şirket ile olan sözleşmeyi feshettiğini bu haksız fesihte taraflarınca kabul edilmediğini, fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydıyla 01/03/2007 tarihli sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak ihlal edilmesi ve/veya haksız şekilde feshedilmesi sonucu müvekkil şirketin uğramış ve uğrayacak olduğu doğrudan ve dolaylı menfi ve müspet tüm zararlarından satın alınan 6 adet … Serisi araçlar nedeniyle uğranılan finansman ve değer kaybı karşılığı zararın şimdilik olmak kaydıyla 3. 000 TL, 9 adet personelin hizmetlerin ifası için hazır bulunduruyor olması ve bu durumun devam etmesi nedeniyle uğranılan personel istihdam maliyetleri karşılığı zararın şimdilik olmak kaydıyla 3. 000 TL , araçların sözleşme kapsamına uygun hale getirilmesi ve bulundurulması (sigorta, yetkili mercilerden ilgili mercilerden ilgili belgelerin temini v.s) nedeniyle karşı karşıya kalınan zararın şimdilik olmak kaydıyla 3. 000 TL, 31/12/2014 tarihinden 31/03/2015 (31/03/2015 tarihi müvekkil şirket tarafından gönderilen ihtarname dikkate alınarak belirlenmiştir.) tarihine kadar , önceki yılların muadil ayları esas alınarak oranlanmış gelir ve kar kaybı karşılığı 152.400 TL zararın şimdilik olmak kaydıyla 3.000 TL (fazlaya ilişkin haklarının saklı olduğunu), Sözleşmeye aykırılık ve/veya haksız fesih taraflarınca kabul edilmediğinden bu nedenle oluşan ve oluşacak zararlarının tam tazmini kapsamında belirlenecek geli ve değer kaybının şimdilik olmak kaydıyla 3.000 TL, menfi ve müspet zarar kalemlerin (diğer ve fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı tutarak) şimdilik olmak üzere yukarıdaki rakamlar toplamı 15.000 TL’lik kısmının ihtarname ve/veya dava tarihinden ticari faiziyle tazminine ve fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı tutulmasına, haksız feshin iptaline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerine de mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … Oteli’nin işletmecisi olduğunu, davacının ise … adıyla faaliyet gösteren yolcu taşımacılığı ve Seyahat Acenteliği işini yapan bir firma olduğunu, Müvekkili ile davacının akdettiği 01/03/2007 imza tarihli sözleşme ile mülkiyet veya her türlü kullanma hakkı davacıya ait olan araçlarla, … Oteli müşterilerine şehir içi veya şehri dışı turları ile havaalanı-otel-havaalanı trasfer işlemlerinde taşıma hizmeti verilmesi, ayrıca otel müşterilerine İstanbul içi ve dışında şehir turları için profesyonel rehberlik hizmetleri sunulması ve karşılığında bu işe aracılık yapan müvekkile, aracı olduğu işlerden komisyon bedeli ödenmesi konusunda anlaştığını, bu sözleşme, belirsiz süreli bir sözleşme olup sona ereceği tarih belli olmadığını, Sözleşmenin “B” maddesinde, bu hizmetin isteğe bağlı olacağı, müvekkilinin …’a müşteri temini taahhüdünde bulunmayacağı, bu konuda sadece aracılık yapacağı, müşterilerinin anılan hizmeti …’dan almaları yönünde zorlayıcı şartlar ileri sürülemeyeceği ve hizmetin tamamen … müşterilerinin isteğine bağlı olacağı kabul edildiğini, Müvekkilinin sözleşmeyi ihlal etmediği gibi sözleşmeden doğan akdi sorumluluğun şartları (Borca aykırı davranış, zarar, ihlal fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağı ve kusurun olup olmadığı) gerçekleşmediğini, bu nedenle davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddine karar verilmesini, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesini talep ettiğini, davacı sözleşmenin III.A.1. Maddesinde yazan “… tarafından yapılacak taşıma ve rehberlik hizmetleri, münhasır nitelik arz edecektir” maddesini kasıtlı ve kötüniyetli olarak, konuluş amacından farklı şekilde mahkemeye izah etmiş olduğunu ve bu maddeyle kendisine münhasırlık yetkisi verildiğini iddia etmişse de bunun doğru olmadığını, sözleşmeye aykırılık da olmadığını, davacının menfi yada müspet zararının olmadığını, Müvekkilinin sözleşmeyi dilediği zamanda tek taraflı fesih hakkı olduğunu ve bu hakkını kullandığını, menfi yada müspet zararı isteme koşullarının oluşmadığını, davacı sözleşmedeki 10 günlük süre vererek ihtar şartını yerine getirmediğini, fazlaya ilişkin beyan ve haklarının saklı tuttuklarını, davacının aleyhe olabilecek beyanlarına itiraz ettiklerini, mahkemenin görevsiz olduğunu bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Saptanan ve hukuksal durum karşısında; iddia ve savunmalar kapsamında alacağın davacı tarafından somutlaştırılamadığı anlaşılmıştır. Davacının davasını ispatlayamadığına kanaat getirilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacının iddia ettiği davalının neden olduğu ileri sürülen zararının varlığının ispatlanamaması nedeni ile sözleşmeden kaynaklanan tazminat alacağının bulunmadığına, davalı tarafın borcunun bulunmadığına dosyaya yasal sürelerde ibraz edilen belgeler uyarınca delillerin değerlendirilmesi sonucunda kanaat getirilmiştir. Taraflar arasında ticari ilişki gereği davacı zararının varlığına kanaat getirilememiş bu nedenle varlığına kanaat getirilmeyen zararın hesabı mümkün bulunmamıştır. Dava konusu değer dikkate alınarak yazılı delil ve belgeyle ispata değer verilmiştir. Tazminat alacağın varlığına dair dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmamaktadır. Davasını davacı ispat edememiştir. Açıklanan nedenlerle (…) davacının davasının reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında 1.3.2007 tarihinde davacı şirkete taşıma ve rehberlik hizmetlerinin verilmesi hususlarını içeren sözleşme imzalandığını, sözleşme kapsamındaki hizmetlerin yerine getirilmesinde davacı şirkete münhasır yetki verildiğini, davalı, 31.12.2014 tarihinden itibaren ve devam eden süreçte otele ait müşterilerin transferleri ile rehberlik hizmetlerindeki aracılığını davacı şirkete vermeksizin 01 Ocak 2015 tarihli dava konusu sözleşmeyle aynı olan sözleşmeyi… A.Ş. ve … A.Ş. imzalayarak bu iki şirkete vermek suretiyle sözleşmeye açıkça aykırı davrandığını, bilirkişiler ve Mahkemenin ise sunulan tüm bu delilleri yok sayarak sanki dosyaya hiç sunulmamış gibi bilirkişi raporunda değerlendirilmemiş olup Mahkemenin de bu yönde hiç bir delil sunulmamıştır, şeklinde karar oluşturduğunu, Mahkeme tarafından delil olarak dayanmış bulundukları davacı şirkete, davalı şirkete ait BA ve BS formlarını ilgili Vergi Dairelerinden dosyaya getirtmiş olmasına karşın Mahkeme Hakiminin kendi getirtmiş olduğu Vergi Dairelerinin Resmi Nitelikli belgeleri olan BA ve BS formlarını incelememiş olup resmi delilleri yok saydığını beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: Davacının istinaf itirazlarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, Seyahat Acentaları yönetmeliğin 6.maddesinde, seyahat acentalığı faaliyetlerinin seyahat acentalarınca yerine getirileceği, Tüketiciye yönelik olarak bir bedel karşılığında seyahat acentalığına münhasır faaliyet olarak tanımlanan hizmetlerin seyahat acentası olmayan kişi ve kuruluşlar tarafından yapılmasının yasaklandığını, bunların yapılması halinde 1618 sayılı Kanun’un 29, 30 ve 31. maddeleri hükümlerinin uygulanacağını, yine Yönetmeliğin 33.maddesinde, Seyahat Acentalarının düzenledikleri faaliyete ilişkin pazarlama hizmetlerinde, tüketicilere karşı, faaliyetin içerdiği tüm hizmetlerden acentanın sorumlu olduğunun belirtildiğini, sözleşmenin hiçbir yerinde davacı haricindeki kişilerle aracılık sözleşmesi yapılamayacağına ilişkin yasak olmadığını ve somut davada, davalının aracılık faaliyeti sonucunda kurulmasını sağladığı sözleşmenin tarafları Otel müşterisi ile davacı olduğunu, zira, davacının taşıma ve rehberlik hizmetini verdiği tarafın davalı değil, otel müşterileri olduğunu, sözleşmenin B maddesinde davacının vereceği hizmetin isteğe bağlı olacağı, davalının …’a müşteri temininde bulunmayacağı ancak bu konuda aracılık yapacağı, müşterilerine bu hizmetleri davacıdan almaları yönünde zorlayıcı şartlar ileri sürmeyeceği ve hizmetin tamamen … müşterilerinin isteğine bağlı olacağının belirtildiğini, Taşıma ve rehberlik hizmetlerini otel müşterisi dilerse davacıdan alıp, dilerse başka bir firmayla anlaşabileceğini, otel müşterilerinin Taşıma ve Rehberlik hizmetlerini münhasıran davacıdan almaları yada almamaları konusunda davalının bir tasarruf yetkisi olamayacağından, sahip olmadığı bir yetkiyi sözleşmeyle davacıya vermesi de mümkün olmayıp davacı tarafın müspet zarar talep etmesinin haklı ve kabul edilebilir hiçbir tarafı bulunmadığını, davalının sözleşmeye aykırı davranışı olmadığı gibi sözleşmeyi haksız feshi de söz konusu olmayıp davacının herhangi bir zararı da olmadığını istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan müspet ve menfi zararın tazmini davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, sözleşmenin davalı tarafından haksız feshedilip feshedilmediği, sözleşmede münhasırlık yetkisi bulunup bulunmadığı ve davalının fesih nedeniyle zarara uğrayıp uğramadığı noktasındadır.Taraflar arasında, 01/03/2007 tarihinde The Marmara Oteli’nin müşterilerine taşıma ve rehberlik hizmeti verilmesine ilişkin sözleşme imzalanmıştır. Davacı tarafından davalı muhatabına çekilen Beyoğlu … Noterliği’nin 06/04/2015 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile, sözleşmede münhasırlık yetkisi bulunduğunu, 31/12/2014 tarihinden itibaren başka kişi ve şirketlere müşteri transferi ve rehberlik işinin verildiğini beyanla, sözleşmeye aykırılık nedeniyle bir kısım zararların tazmin edilmesi ihbar ve ihtar edilmiştir. Davalı tarafından davacı muhatabına çekilen Beyoğlu … Noterliği’nin 10/04/2015 tarih ve … YN’lu cevabi ihtarnamesi ile, davacının iddialarını kabul etmediğini bildirerek sözleşmeyi feshettiğini ihbar etmiştir.Davacı tarafça, sözleşmeye aykırılık ve haksız fesih nedeniyle uğranılan menfi ve müspet zararın tazmini istemiyle eldeki dava açılmıştır.Davacı tarafça, sözleşmenin III-A-1. Maddesindeki, … tarafından yapılacak taşıma ve rehberlik hizmetleri, münhasır nitelik arz edecektir şeklindeki düzenlemenin münhasırlık yetkisi verdiğini ileri sürmekte, davalı ise sözleşmenin III-B maddesindeki, düzenleme karşısında sözleşmenin münhasır nitelikte olmadığını ve sözleşmenin simsarlık sözleşmesi olduğunu savunmaktadır. Sözleşmenin, hak ve yükümlülükler başlığı altında düzenlenen III-A-1. Maddesinde, açıkça … tarafından yapılacak taşıma ve rehberlik hizmetlerinin, münhasır nitelik arz edeceği düzenlenmiş olması ve sözleşmenin nizasız uygulandığı dönemde davalının başka firmalara da çalıştığı yönünde bir savunması bulunmadığına göre, sözleşmenin davacı yönünden münhasırlık şartı taşıdığının kabulü gerekir. Sözleşmenin “hizmetin isteğe bağlı olması”na ilişkin III-B maddesindeki, …’a müşteri temini taahhüdünde bulunmayacak, ancak bu konuda sadece aracılık edecek olan …, müşterilerinin anılan hizmeti …’dan almaları yönünde zorlayıcı şartlar ileri sürmeyecek ve hizmet tamamı ile … müşterilerinin isteğine bağlı olacaktır, düzenlemesi münhasırlık şartını kaldıracak nitelikte değildir. Ayrıca, sözleşmenin tamamı değerlendirildiğinde ve sözleşmenin davacıya yüklediği yükümlülükler ve bu yükümlülüklerin davalıya karşı olması nazara alındığında sözleşmenin simsarlık sözleşmesi olduğunun kabulü mümkün değildir. Davalı taraf müşterileri adına hareket ederek davacıdan taşıma ve rehberlik hizmeti almaktadır. Bu haliyle sözleşme davalı tarafından kendi adına fakat müşterileri hesabına yapılmıştır. Her ne kadar müşteriler sözleşme tarihinde belirsiz ise de, ifa tarihinde belirli hale gelmektedir. Buna göre taraflar arasındaki sözleşme Türk Borçlar Kanununda düzenlenmemiş bir işgörme sözleşmesidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 502/2. Maddesinde, vekâlete ilişkin hükümlerin, niteliklerine uygun düştükleri ölçüde, bu Kanunda düzenlenmemiş olan işgörme sözleşmelerine de uygulanacağı düzenlenmiştir. Sözleşmeyi sona erdirme serbestisi de sözleşme serbestisi ilkesi kapsamındadır. Bu nedenle kural olarak kimse bir sözleşmeyle bağlı kalmaya zorlanamaz. Sözleşmede münhasırlık şartı bulunsa dahi bu durum sözleşmenin feshine engel değildir. Ancak sözleşmenin sözleşmede veya Kanunda belirtilen koşul ve usule aykırı feshedilmesi halinde karşı tarafın bundan kaynaklanan zararlarının tazmini gerekir.Taraflar arasındaki sözleşmede, sözleşmeye aykırılık ve mücbir sebep hallerinde fesih öngörülmüş iken olağan feshe ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. TBK’nın 512. Maddesinde ise, vekâlet veren ve vekilin, her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebileceği, ancak, uygun olmayan zamanda sözleşmeyi sona erdiren tarafın, diğerinin bundan doğan zararını gidermekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Bu halde davacının sözleşmenin uygun olmayan zamanda feshedildiğini ispatlaması gerekir.Davacı tarafça sözleşmeye aykırılık nedeniyle de tazminat talep edilmektedir. Davacı tarafından iddia olunan sözleşmeye aykırılık davalının diğer firmalarla aynı mahiyette sözleşme imzalayıp bu firmalara iş vermesi nedenine dayalı olup, 31/12/2014 tarihinden sözleşmenin feshedildiği 10/04/2015 tarihi arasını kapsamaktadır. Sözleşmenin davalı yönünden asıl ifa maddesi olan otel müşterilerinin davacıya yönlendirilmesi işi müşterilerin isteğine bağlı tutulmuştur. Görüldüğü gibi sözleşmede davalıyı ifaya zorlayacak bir düzenleme daha doğrusu müşterilerin insiyatifine bırakılan müşteri yönlendirme işinden başka ifası istenebilecek bir edim bulunmamaktadır. Elbetteki davalının sözleşmeye konu hizmete ihtiyaç duyan kendi müşterilerine, taşıma ve rehberlik için davacıyı tanıtmış ve önermiş olması gerekir. En nihayetinde davacının sunduğu hizmeti tercih edip etmemek müşteriye ait olmakla birlikte bu durum davalının edimini ortadan kaldırmaz.Mahkemece uyuşmazlığın çözümü için bilirkişi heyetinden rapor alınmış ise de, alınan raporda taraf ticari defter ve kayıtları yeterince incelenmemiş, celbedilen BA ve BS formları değerlendirilmemiştir. Bu haliyle dosya kapsamına uygun olmayan bilirkişi raporunun hükme esas alınması mümkün değildir. Bu nedenle, mahkemece, aralarında bir sektör uzmanı, bir mali müşavir ve bir Borçlar Mevzuatından Kaynaklanan Nitelikli Hesaplamalar uzmanı bilirkişiye heyet halinde dosyanın tevdi ile, tarafların iddia ve savunmaları kapsamında, dosyadaki sözleşmeler, tarafların ticari defterleri ile dosyaya celbedilen belgeler incelenerek, sözleşmenin davacı yönünden uygun olmayan zamanda feshedilip edilmediği değerlendirilerek davacının feshe ve sözleşmeye aykırılığa ilişkin talep edebileceği varsa davacı zararı hesaplatılmak suretiyle rapor alınması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Hal böyle iken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 23/03/2023