Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/121 E. 2021/238 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/121
KARAR NO: 2021/238
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/03/2017
NUMARASI: 2014/553 Esas – 2017/218 Karar
ASIL VE BİRLEŞEN DOSYA
DAVA: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04.03.2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün taraflar vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili asıl ve aynı mahkemenin birleşen 2014/5 esas sayılı dosyasında sunduğu dava dilekçelerinde özetle: müvekkili şirketin yürütmekte olduğu İstanbul … Emlak Konutları 1. Etap 2. Kısım Konut İnşaatları ve diğer işleri kapsamında, inşaat işleri çerçevesindeki riskleri teminat altına almak istediğini ve All Risks klozu ile sigortaladığını, inşaat şantiyesinde 25.06.2013, 24.03.2013 ve 28.03.2013 tarihlerinde hırsızlık olayı yaşandığını, inşaat sahasından asma tavan plakaları ve muhtelif tesisat malzemeleri çalındığını, müvekkilinin bu şekilde zarara uğradığını, bu durumun davalıya bildirildiğini ve zararının karşılanması talebinde bulunduklarını, buna istinaden incelemelerin yapıldığını ve rapor hazırlandığını, ekspertiz raporunda ilk hırsızlığın birden fazla kez yapıldığı ve beher hırsızlığın muafiyet sınırının altında kaldığını, ikinci hırsızlık olayının ise aşırma olduğu iddiasıyla kapsam dışı olduğunun belirlediklerini, davalıya, müvekkilinin uğradığı zararın tazmini bakımından ihtarname gönderildiğini, ancak buna rağmen ödeme yapılmadığını belirterek sözleşme kapsamında davalıdan şimdilik 1.000,00’er TL hasar bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 24/12/2015 havale tarihli dilekçesi ile talep sonucunu 38.221,00 TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın sigorta poliçesinde sigorta ettiren konumunda, … poliçesi ile de sigorta tazminatının talep hakkını … ortaklığında olduğunu, 6762 sayılı TTK 1342 maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden doğan hakların ve ettireni konumundaki davacının sigorta tazminatını talep hakkının bulunamayacağını, … ve davacı arasında 30/11/2010 tarihinde akdedilen inşaat sözleşmesi poliçesinin mütemmim cüzi olduğunu, sözleşmede belirtilen tüm teslim tarihlerinin aynen sigorta poliçesine nakledildiğini ve 9.6 maddesi uyarınca sözleşmeye konu işlerin sözleşme bitim tarihinden evvel bitirilmesi halinde bitim tarihinin beklenmeyeceği ve kabul işlemlerinin bitirme ile tamamlanacağının hüküm altına alındığını, poliçede de genişletilmiş bakım devresi için klozda yer alan tüm sürelerin bahsi geçen inşaat sözleşmesine dayandığını ayrıca deprem, sel, fırtına, terör vb. teminatları kapsadığı ancak teminatlar arasında hırsızlık rizikosunun olmadığı, hırsızlık rizikosunun anılan teminat kapsamında olmadığını, hırsızlık rizikosunun anılan teminat kapsamında olduğuna kanaat getirilirse dahi bu riziko bakımından olay başına 10.000-USD muafiyet bulunduğu hususunun dikkate alınmasının gerektiğini, 26/07/2013 tarihli ekspertiz raporunda da belirtildiği gibi 500-600 parçalık hırsızlık olayının tek bir seferde gerçekleşmeyeceğinin de dikkate alınmasının gerektiğini, raporda bu hususların dikkate alındığında hasarın teminat kapsamında kaldığı kabul edilse dahi muafiyet dışında kalan hasarın 1.558-TL olduğunun tespit edildiğini ve davacı ile ilgili … nolu hasar dosyası oluşturulduğunu ve talebin reddedildiğini, davanın öncelikle davacının taraf ehliyeti yokluğundan, bu kabul görmez ise esasa ilişkin olarak reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “açılan davanın sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davası olduğu, davacı şirketin yürütmekte olduğu İstanbul … Emlak Konutları 1. Etap 2. Kısım Konut İnşaatları ve diğer işleri kapsamında, inşaat işleri çerçevesindeki riskleri teminat altına almak istediği ve All Risks klozu ile sigortaladığını, inşaat şantiyesinde 25.06.2013, 24.03.2013, 28.03.2013 tarihlerinde hırsızlık olayları yaşandığı olayda, Birleşen İstanbul (Kapatılan) 25. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası kapsamında 24/03/2013 tarihinde yaşanan asma tavan plakalarının çalınmasının söz konusu inşaat sahasına ilişkin tek bir poliçe bulunduğundan hırsızlık olayının ayrı birer hadise olarak değerlendirilmemesi gerektiği, asma tavan plakalarının farklı bloklarda bulunması ya da eylemin tek bir seferde gerçekleştirilmemiş olmasının sigortacılık uygulamaları kapsamında duruma etki etmeyeceği, dolayısıyla 24/03/2013 tarihinde yaşanan hırsızlık olayının sigorta kapsamında olduğu ve davacının bu olaya ilişkin olmak üzere tazminata hak kazandığı, bu hadiseye ilişkin olarak ekspertiz raporunda belirtilen tutara (23.430-TL+33.000-TL) itibar edilmesinin gerektiği, bu meblağdan 10.000-USD muafiyetin tenzil edilmesinin gerektiği ve bu durumda davacı alacağının 56.430-18.209=38.222-TL olacağı, birleşen dosya kapsamındaki 28/03/2013 tarihli hırsızlık olayının gündüz saatlerinde deponun kapısı açıkken ve depo güvenlik görevlisinin orada bulunması gerektiği halde bulunmamasından ötürü sigorta kapsamı dışında kaldığı, … A.Ş. ile davacının aralarında akdettikleri 30/11/2010 tarihli inşaat sözleşmesine ilişkin olarak 16/05/2013 tarihli “Yapım İşleri Geçici Kabul Tutanağı”nın imzalandığı ve tarafların geçici kabul tarihini 13/03/2013 olarak kararlaştırdığı, geçici kabul tarihinin 13/03/2013 olduğu ve asıl dava dosyası kapsamındaki hırsızlık olayının bakım devresi esnasında meydana geldiğinin kabul edilmesinin gerektiği, davaya konu inşaat bütün riskleri poliçesinin hırsızlık rizikosu ile ilgili bir teminat içermediği, bu nedenle davacının asıl dosya bakımından tazminata hak kazanamayacağı”gerekçesiyle asıl davanın reddine ,birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl ve Birleşen dosya davacısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketinin poliçe ve içeriği konusunda davacı müvekkiline meri mevzuat gereği yapması gereken bilgilendirmeleri yapmadığını, sigortacı davalı , AllRisks (Bütün Riskler) adı altında sunduğu sayfalar dolusu klozlardan oluşan poliçe ile davacı müvekkilinde tüm risklerin teminat altına alındığı izlenimini uyandırdığını, ancak hasar oluştuğunda muafiyet, bakım devresi, bazı risklerin teminat dışı olduğu türünden iddialarla zararı karşılamaktan kaçındığını, üstelik tüm bu ayrıntılarla ilgili olarak gerekli bilgilendirme de yapılmadığını, meri mevzuat gereği sigortacının bilgilendirme ve aydınlatma yükümlülüğü baki iken işbu izaha çalışılan sebepler ile zarara uğratılan davacı müvekkilinin zararlarının davalı sigorta şirketi tarafından karşılanması gerekir iken ve bilgilendirme yapıldığının ispatı külfeti davalı sigorta şirketinde iken yapılan yargılama boyunca davalı sigorta şirketi işbu ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği göz önüne alınmaksızın asıl davanın reddine karar verilmesinin hukuka yasaya ve usule aykırı olup kararın kaldırılmasının gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen asıl davanın reddini içeren hükmün kaldırılmasını ve asıl davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Asıl ve Birleşen dosya davalısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu olayların oluş şekline bakıldığında 24.03.2013 ve 28.03.2013 tarihli olayların aynı şekilde kırma, delme, yıkma veya zorla girme şeklinde gerçekleşmediği, bu olayların hırsızlık değil aşırma olarak nitelenmesi gerektiğini, 28.03.2013 tarihli olay bakımından bu hususun bilirkişi raporunda da kabul edilerek poliçe kapsamında teminat altına alınan hırsızlık olayı olarak kabul edilmediğini, ancak söz konusu 28.03.2013 tarihli olay bakımından hatalı olarak hesaplama yapıldığını, bilirkişi raporunda ve gerekçeli kararda anılan olaya ilişkin olarak teminat kapsamında kabul edilmesi gerektiği ve ekspertiz raporunda zikredilen hasar miktarının (23.430 tl + 33.000 tl) uygun bulunduğunun beyan edildiğini, ancak yukarıda arz edildiği üzere ekspertiz raporunda 24.03.2013 tarihli olayda hasar miktarının 23.430 tl olarak belirlendiğini, dava dosyasında bulunan 24.03.2013 tarihli olay bakımından tespit edilen 33.000 tl lik bir hasarın söz konusu olmadığını, bu bakımdan bilirkişi raporunda zikredilen ve 24.03.2013 tarihli olayda tespit edilmeyen 33.000 tl lik zararın davalı müvekkil şirkete yüklenmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki davanın başından beri arz edildiği üzere anılan olayda eksilen emtia miktarının tek seferde gerçekleşmesi mümkün olamayacak ve muafiyet miktarı dikkate alındığında ödenmesi gereken bir tazminat bulunmadığı aşikar iken bilirkişi raporunda zikredilen görüş kabul edilse dahi 23.430 tl olarak tespit edilen hasara poliçe kapsamında 10.000 usd(24.03.2013 tarihinde 18.200 tl) muafiyet uygulanması gerektiğini, bu halde de 23.430 tl olarak kabul edilen hasara 10.000 usd(24.03.2013 tarihinde 18.200 tl) muafiyet uygulanması ile toplamda 5.230 tl tazminat miktarı belirlenmesi gerektiğini, dava konusu hırsızlık olaylarının tek seferde gerçekleşecek olay olarak değerlendirilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu miktarda malzemenin tek seferde çalınmasının mümkün olmadığını, bu bakımdan poliçe kapsamında birden fazla muafiyet uygulanmasının gerektiğini, bu bakımdan söz konusu olayları tek bir hırsızlık olayı gibi kabul ederek ve tek muafiyet(10.000,00 usd) uygulanarak yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince birleşen dava yönünden verilen kararın kaldırılmasını ve birleşen davanın da reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, inşaat bütün riskler sigorta poliçesi kapsamında hırsızlık sonucu uğranılan zararın tazmini davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, meydana gelen hırsızlık olaylarının sigorta poliçesi teminatı kapsamında kalıp kalmadığı ve uygulanacak muafiyet tutarı noktasındadır. Davacı tarafından, İstanbul … Emlak Konutları 1. Etap 2. Kısım Konut inşaatları davalı sigorta şirketine inşaat all risks sigortası ile sigorta ettirilmiştir. Poliçeye göre inşaat all risks 04/02/2013-29/08/2013 tarihlerinde, bakım devresi ise 29/08/2013-29/08/2013 tarihleri arasında geçerlidir. Ayrıca şantiye sahasının çitle çevrili olması ve 24 saat bekçi/özel güvenlik bulundurulması ile inşaatı tamamlanmış ve/veya kullanıma açılmış kısımların teminat harici olduğu özel şartlarda düzenlenmiştir. Hırsızlık halinde muafiyet 10.000,00 USD olarak belirlenmiştir. Davacı tarafça inşaat şantiyesinde 24/03/2013, 28/03/2013 ve 25/06/2013 tarihlerinde inşaat şantiyesinde hırsızlık olduğu davalı sigorta şirketine ihbar edilmiştir. Davalı sigorta şirketince görevlendirilen eksperler tarafından hazırlanan 25/06/2013 tarihli ve 26/07/2013 tarihli eksper raporlarında iddia olunan zararın teminat kapsamında kalmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bilirkişiler ve sigorta eksperleri tarafından da tespit edildiği üzere asıl davada, dava konusu yapılan 25/06/2013 tarihli hırsızlık olayı, asıl iş sahibi … A.Ş. İle yüklenici davacı … – … Ortak Girişimi arasında imzalanan 17/05/2013 tarihli geçici kabul tutanağı imzalandıktan sonra meydana gelmiştir. İnşaatın bitimi veya geçici kabulünden sonra başlayan dönem bakım devresidir. Bakım devresi teminatı, inşaatın tamamlanması veya geçici kabulün yapılması, yahut işverene teslim edilmesi veya işveren tarafından kullanılması ile başlayıp işveren tarafından kesin kabulün yapılması ile sona erer. İnşaat Sigortası Genel Şartları (Bütün Riskler)’nın A.5 maddesine göre, teminatın süresi, poliçede belirtilen başlangıç tarihi esas olmak kaydıyla sigorta konusu kıymetlerin inşaat sahasına boşaltıldığı andan itibaren veya inşaat sahasına boşaltılan malzeme ve teçhizat için nakliyat sigortası mevcut ise, nakliyat sigortası teminatının bitiminden itibaren başlar ve poliçede belirtilen bitiş tarihinde sona erer. Ancak inşaatın bu tarihten önce kısmen veya tamamen bitirilip işverene teslimi ve/veya kullanıma başlanması halinde, inşaat bütün riskler teminatı süresi bu kısımlar için herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın sona erer ve poliçede temin edilmişse bakım devresi teminatı başlar. Buna göre poliçe ile teminat altına alınan inşaat all risks 25/06/2013 tarihi itibariyle sona ermiş bakım devresi klozu yürürlük kazanmıştır. Poliçede hırsızlık olayı için bakım devresi için hırsızlık teminatı verilmemiştir. İnşaat Sigortası Genel Şartları (bütün Riskler) Bakım Devresi Klozunun Teminat Dışında Kalan Hallere ilişkin f bendinde bakım devresinde meydana gelen hırsızlık ve hırsızlığa teşebbüs halleri teminat harici bırakılmıştır. Sigortalılık başlangıç tarihi 03/12/2010 ise de, riziko tarihinde geçerli sigorta poliçesi 04/02/2013 tarihinde tanzim edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 1423/2. Maddesinde, aydınlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşmenin poliçede yazılı şartlarla yapılmış olacağı düzenlenmiştir. Davacı taraf poliçeye itiraz ettiğini iddia ve ispat etmediğine göre poliçe şartlarıyla bağlıdır. Bu nedenle davacı tarafın sigortacının aydınlatma ve bilgilendirme yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiaları dinlenemez. Birleşen davaya konu olan 3 tane hırsızlık iddiası söz konusudur. Bunlardan ilki 24/03/2013 günü fark edilen bitmiş olan bloklarda bazı dairelerdeki alüminyum asma tavanların sökülmesiyle ilgilidir. Diğeri ise 27-28/03/2013 günü fark edilen depo yapılan kontrollerde rastlanılmayan alüminyum asma tavanlarla ilgilidir. Sonuncusu ise 28/03/2013 günü saat 16:30 sıralarında yaşanan hırsızlık olayıdır. 25/06/2013 tarihli eksper raporunda 1. Hadise olarak bahsedilen 24/03/2013 günü fark edilen hırsızlık iddiasıyla ilgili olarak, alüminyum asma tavan imalatlarından yerinde olmayan 710m2’lik kısmın çalındığının ve m2 fiyatının 33,00 TL’den hesaplanmasının talep edildiğini, ancak hesaplamalarda dikkate alınan 21,00 TL’lik birim fiyatın projede taşeron olarak çalışan Aktif Asma Tavan firmasının kârını da içerdiğini ve bu karın da tenzili gerektiğini, 21,00 TL birim fiyattan 710m2 asama tavan zararının 14.910,00 TL olduğu ve 10.000,00 USD karşılığı 18.200.00 TL muafiyet tenzil edildiğinde davacıya ödenecek tutar kalmadığı değerlendirilmiştir. Bilirkişi raporunda ise eksper raporundaki tutara itibar edilmesi gerektiği belirtilmiş ise de bilirkişinin esas aldığı tutar davacı tarafın sigortadan talep ettiği tutar olup, eksperin hesapladığı tutar ise taşeronun kârının mahsubu hususu saklı kalmak kaydıyla 14.910,00 TL’dir. Bu miktar ise poliçe muafiyeti kapsamındadır. Eksper tarafından taşeron Aktif Asma Tavan firmasından taşıyıcı sistem hasar konusu olmadığından asma tavan plakaları için nakliye ve işçilik dahil KDV hariç 18,00 TL/m2 teklif alındığı belirtilmiştir. Aktif Asma Tavan Sistemlerinin sevk irsaliyeleri ve bahse geçen teklif dosyada mevcuttur. Buna göre bilirkişi tarafından zarar miktarının 23.430,00 TL olarak alınması isabetli olmamıştır. Eksper raporundaki tespit ve hesaplamalar gerekçeli ve denetime elverişli olması nedeniyle hükme esas alınmalıdır. Eksper tarafından yapılan hesaplamaya göre 14.910,00 TL’lik zarar muafiyet kapsamında kaldığından sigorta şirketinin ödemekle yükümlü bulunduğu bir zarar bulunmamaktadır. 25/06/2013 tarihli eksper raporunda 2. Hadise olarak bahsedilen 27-28/03/2013 günü fark edilen hırsızlık iddiasıyla ilgili olarak, hadisenin hırsızlık olayı mı yoksa envanter açığımı olduğunun net olmadığı, ekspertiz esnasında depodan hırsızlık yapıldığına dair kırma, delme, zorlama vb. emareye de rastlanmadığı, bu nedenle hadisenin hırsızlık olarak değerlendirilemeyeceği yönünde kanaat açıklanmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda ise 27-28/03/2013 günü fark edilen hırsızlık iddiasıyla ilgili olarak ayrıntılı bir değerlendirme yapılmamış olup, hırsızlık olayının ayrı birer hadise olarak değerlendirilmemesi gerektiğinden bahisle her iki olaya ilişkin eksper raporunda hesaplanan zarar tutarının esas alınması gerektiği belirtilmiştir. Ancak bilirkişi raporuna bu yönden itibar etmek mümkün değildir. Kollukta idare amiri olarak ifadesi alınan … 27-28/03/2013 günü meydana geldiği iddia olunan hırsızlık hadisesinin irsaliyelerin kontrolünden tespit edildiğini beyan etmiştir. Bu haliyle depoda rastlanılmayan asma tavan emtiasının çalındığını gösterir dosyada herhangi bir delil bulunmamaktadır. Dolayısıyla depoda eksik olduğu tespit edilen asma tavan plakalarının sigorta poliçesi teminatı kapsamında kaldığının kabulü mümkün değildir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; asıl dosyada görülen dava yönünden ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine; birleşen dava yönünden Mahkemece 24/03/2013 tarihinde yaşanan hırsızlık olayının sigorta kapsamında olduğu ve davacının tazminata hak kazandığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle birleşen davanın tümden reddine, karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Asıl dava yönünden davacı vekilinin istinaf başvurusunun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE; birleşen dava yönünden davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinafa konu birleşen davaya ilişkin mahkeme kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı REDDİNE, 2-Asıl dava yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince davacıdan alınması gereken 31,40-TL karar harcının davacıdan peşin alınan 25,20-TL harçtan mahsubu ile bakiye 6,20-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3-Birleşen dava yönünden, başlangıçta peşin olarak alınan 25,20 TL harç ile 636,00 TL ıslah harcının işin hitamında ödenmesi gereken 59,30 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından 492 sayılı Harçlar Kanunun 31. maddesi gereğince fazla alınan 601,9‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine, 4-Asıl ve birleşen dava yönünden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Asıl ve birleşen dava yönünden davalının yapmış olduğu 80,00 TL tebligat ve müzekkere ile 750,00 TL bilirkişi ücreti giderleri olmak üzere toplam 830,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Asıl dava yönünden davalı vekili lehine karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden hesap olunan 1.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 7-Birleşen dava yönünden davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 5.733,15 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 9-İstinaf yargılamasına ilişkin olarak; a-Asıl dava yönünden, başlangıçta davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın, alınması gerekli olan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 27,90 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, b-Asıl dava yönünden, davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, c-Birleşen dava yönünden, davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, d-Birleşen dava yönünden, davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 85,70 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04.03.2021