Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1207 E. 2022/1461 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1207
KARAR NO: 2022/1461
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2019
NUMARASI: 2016/1246 Esas – 2019/503 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/12/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …-… şahıs firması ile makina ve yedek parça kalıp imalatı yaptığını, davalı firma ile birkaç yıldır süregelen bir ticaretleri mevcut olduğunu, ancak 2015 yılından bu yana müvekkilinin fatura karşılığı yapılan ilerin ödemeleri sekteye uğradığını, müvekkilinin alacağının davalı şirketten 31/05/2016 tarihi itibariyle 107.653,40 TL olduğunu, müvekkilinin defalarca kendilerinden ödeme talep ettiğini ancak bu hesap mutabakatlarının ardından davalı şirketten ancak 10.000,00 TL gibi bir ödeme aldığını, bakiye 97.653,40 TL için icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin …’e bir borcu bulunmadığını, itirazın iptali olarak açılan davanın reddine, itiraz ve savunmaların kabulüne, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davalı tarafın dosyada mevcut olan davacının … numaralı banka hesabına yapılan ödeme miktarları ise toplamda 55.722,00 TL olarak görülmekte olup; her ne kadar davaya konu uyuşmazlık teknik uzmanlık gerektiren bir alan olsa, mahkemece bir kök bir de ek bilirkişi raporu alınsa da, alınan bilirkişi raporunun sonuç bölümünde belirtilen hesaplama teslim olgusu bilirkişi tarafından dikkate alınmaksızın yapılmış bir hesaplama olup mahkemece sadece raporlardaki somut tespitlere itibar edilmiş ve raporun aksi yönünde karar kurulmuştur. Yukarıda açıklanan gerekçeler, alınan bilirkişi raporları, dosya kapsamındaki tüm deliller ve yerleşik yargıtay içtihatları bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının davasını ispatlayamaması nedeniyle davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünde başlatılan icra takibine karşı itiraz söz konusu olduğundan işbu itirazın iptali davasının açılma zorunluluğu doğduğunu, Yerel Mahkeme kararına göre de ispatlanamayan davanın reddine karar verildiğini, Yerel Mahkeme tarafından verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafın ticari defterini ibraz etmekten kaçınmasının kendisinin kötü niyetli olduğunu, bu hususun dosya seyrini değiştirmek için yapılan bir hareket olduğunu, işbu durumun ticari hayat akışına aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca davalı şirketin müvekkiline karşı bir borcunun olmadığını iddia ettiğini, o halde neden davalı şirketin e-posta aracılığıyla müvekkiline ilgili borca dair hesap mutabakat mektubunu davalı şirkete ait uzantısı olan bir mail adresinden mail gönderdiğinin sorulması gerektiğini, dolayısıyla davalı şirket tarafından müvekkiline gönderilen mailin belge niteliğinde olduğunu, somut olayda esas dikkate alınması gereken hususun faturaların müvekkil tarafından ticari defterine kaydedilip edilmediği olduğunu, müvekkil defterine işbu faturayı geçirmiş ise artık faturanın geçersizliğini ileri sürmenin imkanının da kalmadığını, belirtilen sebepler neticesinde Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını ve vekalet ücreti ile Yargılama giderlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; usul ve esasa uygun olarak verilen kararın onanması gerektiğini, davalının mesnetsiz olan istinaf başvurularının reddinin gerektiğini, vekalet ücreti ile Yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesi gerektiğini beyan ve talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan cari (açık) hesap alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince dosyaya toplanan deliller esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından yukarda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edilip edilmediği ve davacının fatura ve cari hesaptan dolayı alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır. Fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan faturalar davacı defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olması tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamaz(Yargıtay HGK’nun 19/09/2018 Tarih, 2017/19-915 Esas ve 2018/1338 Karar Sayılı İlamı). Davada ispat külfeti faturalar nedeniyle alacaklı olduğunu iddia eden davacının üzerindedir. Davacının faturalara konu malları davalıya teslim ettiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2016 Tarih, 2015/13357 Esas ve 2016/2695 Karar Sayılı İlamı). Yargılama aşamasında taraf vekillerinin hazır bulunduğu duruşmada ticari defterleri sunmaları konusunda taraf vekillerine kesin süre verilmiş, ancak verilen kesin sürenin sonuçları hatırlatılmamış, davalı tarafça verilen kesin süre içinde ticari defterler ibraz edilmemiş, ibraz edilen davacı ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporunda ise davacının alacaklı olduğu belirlenmiş ancak mahkemece satışa konu malların teslim edildiği ispatlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ticarî defterlerin ibrazı ve delil niteliği, HMK’nın 222. maddesinde düzenlenmiş olup maddenin 1. fıkrasında mahkemenin, ticarî davalarda tarafların ticarî defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebileceği ve aynı maddenin 2. fıkrasında ise ticarî defterlerin, ticarî davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerektiği düzenlenmiştir. Ticarî defter kayıtları ikinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan tarafın, ticarî defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticarî defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticarî defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir (HMK m. 222/3). Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticarî defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olurlar. (HMK m. 222/4). Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222/5. maddesi uyarınca taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticarî defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. Bu hüküm, taraflardan birinin ileri sürdüğü hususun ispatında münhasıran karşı tarafın defterlerine delil olarak dayandığı hâllerde uygulanacaktır. Ayrıca ticarî defterlerin ibraz edilmemesi durumunda ibrazı isteyen tarafın iddiasını ispatladığı kabul edilecek olup bu hususta hâkime takdir yetkisi tanınmamıştır. Öte yandan taraflardan birinin diğer deliller yanında karşı tarafın ticarî defterlerine dayanmasıyla karşı taraftan ticarî defterlerin ibrazının istenilmesi, ancak ticarî defterlerin ibrazından kaçınılması durumunda, HMK’nın belgelerin ibraz mecburiyetini içeren 219 ve devamındaki hükümler uygulama alanı bulacaktır. Bu çerçevede HMK’nın 220/3. maddesinde düzenlenen belgenin ibraz yükümlülüğüne aykırı davranışın sonucunda, HMK’nın 222/5. maddesindeki düzenlemeden farklı olarak hâkime takdir hakkı tanınmış olup hâkim, ibraz edilmeyen belgenin/ticarî defterin içeriği hakkında, somut durumun niteliğine uygun düştüğü ölçüde yapacağı değerlendirme sonrasında ibrazı isteyen diğer tarafın beyanının kabul edilip edilemeyeceğine karar verecektir (Pekcanıtez, Özekes, Akkan, Korkmaz, s. 1834).(Yargıtay HGK’nın 27.01.2022 tarihi ve 2019/11-172 E. – 2022/69 K. sayılı kararı ) Somut olayda davacının ticarî defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış ise de dava konusu satışa ilişkin faturaların ve malların davalı tarafa teslim edilip edilmediği hususlarındaki belirsizliği gidermek amacıyla davalının ticarî defterlerinin ibrazı istenmiş olmakla birlikte davalı tarafça ticarî defterler ibraz edilmediği gibi buna ilişkin herhangi bir mazeret de ileri sürülmemiştir. Mevcut durum itibariyle satılan mallara ilişkin faturaların davalının ticarî defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunun, taraflar arasında çekişme konusu vakıalar ve davanın aydınlatılması kapsamında belirlenmesi zorunludur. Dolayısıyla HMK’nın 220/1. maddesi çerçevesinde davalının ticarî defterlerinin, davacı tarafça ileri sürülen hususların ispatına elverişli olduğu ve ibrazına ilişkin talebin kanuna uygun olduğu açıktır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş davalı tarafa ticari defterlerini ibraz etmesi için 6100 sayılı HMK 220/3 maddesinde düzenlenen sonuçları içerir ihtarlı tebligat çıkarılması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.27/12/2022