Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1200 E. 2023/183 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1200
KARAR NO: 2023/183
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2019
NUMARASI: 2018/1215 Esas – 2019/1032 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’inden müvekkili şirketin alacağı olduğunu, davalı yanca tarafımıza gönderilen hesap mutabakatı yazısında tarafımıza borçlu olduklarını kabul ettiklerinin anlaşıldığını, ihtilafın yoğunlaştığı faturanın 18.09.2018 tarihli, … sayılı 19.600 TL miktarlı kur farkı faturası olduğunu, bu faturaya yasal sürede itiraz edilmediğini, taraflar arasınca cereyan eden mail yazışmalarında da faturaya itirazda bulunulmadığını, ilgili mail yazışmalarında da bahse konu kur farkı faturasının davalı yanca kabul edildiğini, müvekkili tarafından davalılara ödenmemiş ticari satım ilişkisinden kaynaklı alacaklarının ödenmesi hususunda talepte bulunulduğunu, herhangi bir ödeme yapılmadığını, ödeme yapılmaması üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın açılan icra takibinede haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini, icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın … seri-sıra numaralı “kur farkı” faturası tanzim ettiğini ve müvekkili şirkete gönderdiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında kur farkına ilişkin veyahut başkaca herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını, davacının 04.10.2018 tarihinde Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile fatura kesilmesinden 16 gün sonra icra takibine girişildiğini, henüz muaccel hale gelmemiş alacak için takip yapıldığını, müvekkili şirketin, davacı şirketten bir takım mal ve hizmetler aldığını bu hizmetlerin faturasının tebliğ tarihinden başlamak üzere 3 ay vade ile ödemeler gerçekleştirdiğini bu durumun TTK 2 uyarınca teamül haline geldiğini, davacı yandan gelen mail yazışmalarında da 90 gün vade hususunun davacı tarafından da açıkça dile getirildiğini, davacı tarafın müvekkili şirkete göndermiş olduğu ürünlerde sürekli hata ve ayıplı ürün çıkması nedeniyle birçok kez iade işlemi tesis edildiğini, davacı şirketin takip talebinde borcun sebebi olarak 18.09.2018 tarihli faturayı mı yoksa cari hesabı mı gösterdiğinin belli olmadığını, Yine davacı alacaklının TL üzerinden mi EURO üzerinden mi takip yaptığının belirsiz olduğunu, alacağın likit olmadığını, kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “taraflar arasında akdedilmiş bir yazılı sözleşme bulunmadığı, davacı kayıtlarına göre mal alışları ile ödemeler için kur değerlemesi yapmadığı ve takip tarihi itibariyle davalıdan 10.305,69 TL alacağının bulunduğu, davalının kayıtlarına göre ise, davalının davacıya 9.102,56 TL borcu göründüğü ve davalı tarafından, davacı ile yapılan tüm işlemler için kur değerlemesinin yapıldığı tespit edilmiştir. Dosyadaki 9.102,56 TL bedel üzerindeki mutabakat belgesi ve davacının aksine davalının kayıtlarında tüm işlemlerde kur değerlemesi yapılmış olması nedeniyle davalının kayıtlarının esas alınması gerektiği takdir ve sonucuna varılarak davacı tarafın davasının kabulü ile 9.102,56 TL asıl alacak üzerinden takip tarihi itibari ile avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına ve İİK nun 67/2 maddesi gereğince alacağın likit olması ve itirazın haksız olması nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Davalı tarafın işlenmiş faize itirazının yerinde olduğu zira takip öncesi davalı tarafın temerrüde düşürüldüğüne ilişkin davacı tarafın dosyaya bilgi ve belge sunmadığı, borcun talep edilebilirliği ile temerrüdünün farklı şeyler olduğu faiz talebinin temerrüt ile söz konusu olacağı anlaşılmakla işlenmiş faiz talebinin reddin” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli karar incelendiğinde yerel mahkeme tarafından davanın esasına girmek yerine; bilirkişi raporunun olduğu gibi kabul edilerek ve raporda yer alan ifadelerin gerekçeli karara aktarılarak usul ve yasaya aykırı hüküm tesis edildiğini, davanın tümden kabul edilmesi gerektiğini, davanın haklı delili olması bakımından davalı şirket için düzenlenen 01.01.2018-18.09.2018 dönemlerine ait cari hesap ekstresi dava dilekçesine eklenmiş, davalı yanca davacıya gönderilen hesap mutabakatı yazısı müvekkile borçlu olduklarını kabul ettiklerinin yazılı delili olmuş olup ancak bu yazılı delil yerel mahkeme tarafından görmezden gelindiğini, mail yazışmalarına da konu olan fatura 18.09.2018 tarihli, … sayılı 19.680,80 TL miktarlı kur farkı faturası olup, bu fatura hem mail yoluyla davalıya gönderilmiş, aslı da gönderilerek karşı tarafça teslim alınmış olup dosyaya eklendiğini, davalı tarafça fatura kabul edilmiş olup yasal süresinde faturaya itirazda bulunulmadığını, sunulan 20.08.2019 tarihli kök bilirkişi raporunda dosyaya sehven yanlış icra dosyası gönderilmiş olduğu tespit edilmiş olup eksikliğin giderilmesi gerektiği yönünde rapor tesis edildiğini, 24.10.2019 tarihli ek bilirkişi raporu haksız hatalı ve çelişkili olup; hüküm kurmaya elverişli olmadığını, faiz yönünden de yerel mahkeme 24.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda yer alan ifadeleri birebir gerekçeli karara aktarmış olup; hukuki bir dayanak sunamadığını, gerekçeli kararda Davalı tarafın işlenmiş faize itirazının sözde yerinde olduğu, zira takip öncesi davalı tarafın temerrüde düşürüldüğüne ilişkin davacı tarafın dosyaya bilgi ve belge sunmadığı ileri sürülerek işlemiş faiz talebinin reddine karar verildiğini oysa ki davalı taraf temerrüde düşmüş olup; işlemiş faiz taleplerinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; mahkeme kararının yasa ve usule uygun olup davacının istinaf başvurusunun reddi gerektiğini, bilirkişi tarafından tarafların ticari defter ve kayıtları karşılıklı incelenmiş ve mali açıdan incelendiğinde davacının tek taraflı ve haksız kazanca sebebiyet verici eylemlerde bulunduğu yönünde tespit ve kanaatte bulunulduğunu, davacının dürüstlük kuralına aykırı olarak ve haksız menfaat elde etme amacıyla başlatmış olduğu ve takibe yapmış olduğu itirazlarının karşılık bulduğunu, iddialarının doğrulandığını, davacının talep ve iddialarının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir ticari sözleşme olmadığı gibi, kur farkı kesilmesine dair bir anlaşma veya teamül de bulunmamakta olup davacı tarafın iddia ettiği gibi raporlar arasında çelişki olduğu hususunun doğru olmadığını, esasen ortada değerlendirme yapılan tek rapor olduğunu, haksız ve hukuka aykırı olarak düzenlediği ve davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ etmediği takibe konu kur farkı faturası ile alacaklı olduğunu iddiasının yerinde olmadığını beyanla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı cari(açık) hesaptan ve faturadan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalının kur farkı faturasından sorumlu olup ılmadığı noktasındadır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “cari hesap ve fatura alacağı” sebebine dayalı olarak 18.975,81 TL asıl alacak ve 59,04 TL işlemiş faizinin tahsili istemiyle 04/10/2018 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur.Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır.Mahkemece uyuşmazlığın çözümü için tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.Bilirkişi aracılığıyla incelenen davacı ticari defterlerine göre, takip tarihi itibariyle davalıdan 10.305,69 TL alacaklı durumdadır. Davalı ticari defterlerine göre ise, takip tarihi itibariyle davacıya 9.102,56 TL borçlu görünmektedir. Davacının 18/09/2018 tarih ve 98680 nolu 19.600,80 TL tutarındaki kur farkı faturası davalı defterinde kayıtlı değildir.Ayrıca, davalı tarafından, davacıya gönderilen 18/01/2019 tarihli cari hesap mutabakat evrakında davacının alacak bakiyesi 9.102,56 TL olarak gösterilmiş, davacı tarafından ise bu kısım 10.305,69 TL olarak düzeltilerek mutabık olunmadığı belirtilmiştir.Bunun yanı sıra bilirkişi raporunda, davacının kayıtlarında mal satışları ve mal iadelerinde kur değerlemesi yaptığı ancak 24/04/2018 tarihinden sonra davalı şirketten alınan mal alışlarında kur değerlemesi yapmadığı, davalının ise tüm işlemlerinde kur değerlemesi yaptığı ifade edilmiştir.Davacı tarafça, kur farkı faturasının davalıya gönderildiği ve davalı tarafından kabul edildiği ileri sürülmektedir. Davacının ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulmuş olması yanında defterlerde yer alan kayıtların dayanağının da usulüne uygun olması gerekir. Davacının ticari defterlerinde kayıtlı olan kur farkı faturasının dayanağının da usulüne uygun olduğunun ve haklı bir sebebe dayandığının ispatlanması gerekli olup, fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan bu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olması ve ayrıca faturaya itiraz edilmemiş olması tek başına davacının iddialarını ispata elverişli değildir. Davacı, kendi defterinde 19.600,80 TL kur farkı faturası kayıtlı olmasına rağmen takip tarihi itibariyle 10.305,69 TL alacaklıdır. Davalının gönderdiği cari hesap mutabakatını da bu miktar itibariyle düzeltmiştir. Haliyle bilirkişi raporunda bir çelişki söz konusu değildir. Davacının, kayıtlarında mal satışları ve mal iadelerinde kur değerlemesi yapmasına rağmen mal alışları ve ödemeler için kur farkı değerlemesi yapmadığı da nazara alındığında ticari defterlerinin lehine delil olarak kabulü mümkün değildir. Bu nedenle, kendi aleyhine ve davacı lehine delil vasfı bulunan davalının ticari defterlerine göre de davacı 9.102,56 TL alacaklı olup, mahkemece bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Aksine bir sözleşme olduğu veya taraflarca vade belirlendiği ispat edilmediği gibi icra takibinden önce davalı/takip borçlusu temerrüde düşürülmediğinden takip tarihine kadar işlemiş faiz talebi de yerinde değildir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.23/02/2023