Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1197 E. 2023/40 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1197
KARAR NO: 2023/40
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2019
NUMARASI: 2018/1123 Esas – 2019/1161 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/01/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında USD üzerinden kumaş satış sözleşmeleri yapılmış olup müvekkilinin kur farkı alacağının bulunduğunu, müvekkilinin kur farkı alacağına ilişkin 01/09/2018 tarihli ve 116.350,64 TL bedelli fatura düzenleyerek davalıya gönderdiğini, davalının 01/10/2018 tarihli mektupla faturaya itiraz ettiğini, davalı hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini, takibin para alacağına ilişkin olması nedeniyle davalının yetki itirazının yerinde olmadığını, satış sözleşmelerinin USD üzerinden yapıldığını, faturalarda satış konusu ürünlerin USD bedelleri ile fatura tarihindeki kur farkının gösterildiğini, ayrıca fatura üzerine ödemelerde kur farkı uygulanacağına dair şerh düşüldüğünü, davalının bu faturaları itiraz etmeyerek kabul ettiğini, ayrıca tarafların sipariş ve ödemelere ilişkin mail yazışmalarından satış bedellerinin USD üzerinden belirlendiği sözleşmelere ilişkin TL olarak yapılan ödemelerin ödeme tarihindeki kur üzerinden USD’ye çevrilerek hesaba kaydedildiğinin açık olduğu belirterek davalının itirazının iptali ile %20 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davaya konu faturalara karşılık davacıya 50.000,00 TL, 80.000,00 TL ve 100.000,00 TL tutarlı 3 adet çek keşide ederek 19/06/2018 tarihinde davacıya teslim ettiğini, dolayısıyla borcun artık kambiyo senetle bağlandığını, keşide edilen çeklerin henüz vadesinin gelmediğini, vadesi gelmeyen bir borç için ödeme talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının kur farkı isteyebilmesi için sözleşmede açık hüküm bulunması gerektiğini, somut olayda taraflar arasında kur farkına ilişkin bir sözleşme bulunmadığını, davacının kur farkı talep edebileceği kabul edilse dahi ödemeyi TL üzerinden çek ile kabul eden davacının sonradan kur farkı talep hakkının bulunmadığını, ayrıca faturaların bir kısmının üzerine sadece davacı tarafından vurulan bir kaşeye dayanılarak kur farkı talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının talebinin ticari teamüllere ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu belirterek davanın reddi ile %20 oranında tazminata davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafından davalıya satış yapıldığı, faturaların USD üzerinden düzenlenip TL karşılığının gösterildiği, ayrıca faturalarda TL çek ile yapılan ödemelerin çekin vadesindeki Merkez Bankası döviz satış kurunda işlem yapılacağı, TL ve döviz ile yapılan ödemelerde ödeme tarihindeki merkez bankası döviz satış kurunun dikkate alınacağı hususunda davacının kaşesinin bulunduğu, taraflar arasında kur farkı uygulamasına ilişkin herhangi bir sözleşme bulunmadığı, davacı tarafından düzenlenmiş olan fatura bedellerine karşılık olarak davalı tarafından toplam 230.000,00 TL tutarlı 3 adet çek verildiği, davacının davalı tarafından TL çek ile yapılan ödemeleri kabul ederek ticari defterlerine kaydettiği anlaşılmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere taraflar arasında kur farkı uygulamasına ilişkin imzalanmış bir sözleşme bulunmamaktadır. Çek bir ödeme vasıtası olup döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, verildiği tarihteki döviz satış kuru üzerinden doldurulması da mümkündür. Buna rağmen ödemeyi TL üzerinden düzenlenmiş çek ile kabul eden davacının, bu aşamadan sonra kur farkı istemesi mümkün değildir. Bu itibarla davanın reddine karar vermek gerekmiş olup, davacı takipte haksız olsa da kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından davalının tazminat isteminin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kur farkı talebine ilişkin satışların tamamı USD bedel üzerinden gerçekleştirilmiş olup faturaların tamamında malın USD satış bedeli ve kuru belirtildiğini, davalı tarafa gönderilen sipariş onay e-postasında TL ile yapılan ödemelerin merkez bankası satış kuruna göre dolara çevrilerek cari hesaba işleneceği belirtildiğini, İşbu 17/04/2017 tarihli e-posta delillerimiz arasında Mahkemeye sunulmuş olup davalı tarafça da herhangi bir itiraza uğramadığını, İşbu satışa konu faturaların tamamında “TL çek ile yapılan ödemelerin çekin vadesindeki Merkez Bankası Döviz Satış Kuru üzerinden işlem yapılacağı” belirtildiğini, faturaların hiçbirine itiraz edilmemiş olup fatura içeriği kesinleştiğini, davalı tarafın ” ödemenin çek ile yapıldığı ve ihtirazi kayıtsız kabul edildiği” şeklindeki savunmasına ilişkin olarak taraflar arasında TL ve USD üzerinden satışlar yapıldığı; davalı tarafça sunulan çeklerin vadeli çekler olduğu ve çeklerin TL hesabına kaydedildiği belirtildiğini, İşbu savunmamız bilirkişi raporu ile de ispat edildiğini, bu haliyle hukuki dinlenilme hakkımız da ihlal edildiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; müvekkil, davaya konu faturalara karşılık davacıya çek keşide ettiğini, keşide edilen çeklerin vadesi gelmediğini, vadesi gelmeyen bir borç yahut borcun ferileri için ödeme talep edilmesi hukuken mümkün olmadığını, davacı şirketin kur farkı talep etme hakkı bulunmadığını, bir an için bilirkişi raporu esas kabul edilerek karar verilecek olsa dahi müvekkilimiz, rapora göre davacıdan alacaklı konumunda olduğunu, taraflar arasındaki ticari teamüle aykırı ve dürüstlük kuralına davranış hukuk düzenince korunmadığını, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesap da kur farkından kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince toplanan deliller ile davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilince yukarıda özetlenen gerekçeler ile istinaf talebinde bulunulmuştur. Dosyada mevcut bilirkişi raporunda; davacı tarafın defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalı tarafın inceleme günü gelmediği, taraflar arasında 2017 yılında cari hesap ilişkisinin 14.04.2017 tarihinde başladığı, cari hesap hareketlerinin TL ve USD olarak çift taraflı kayıt altına alındığı, davacı şirketin 31.12.2017 tarihi itibariyle 6.772,10 TL alacağı olduğu, bu tutarın USD cinsinden 1.736,82 USD’ye karşılık geldiği ve USD olarak alacak kaydedildiği, 2018 yılında davacı şirketin dosyaya 2 adet cari hesap ekstresi sunduğu, 1. cari hesap esktresinin TL ve USD 2. cari hesap ekstresinin sadece TL olarak tutulduğu, 1. Cari hesap ekstresinde, davacı şirketin 25.07.2018 tarihinde 214.326,83 TL alacağının olduğu, bu tutarın USD cinsinden 50.472,06 USD’ye karşılık geldiği, USD olarak alacak kaydedildiği, davacı şirketin USD cinsinden olan 50.472,06 USD alacak bakiyesi üzerinden 01.09.2018 tarihli, … numaralı, KDV Dahil 116.350,64 TL, “kur farkı” açıklamalı faturayı düzenlediği ve 01.09.2018 tarihinde kayıt altına aldığı, 01.09.2018 tarihi itibariyle davacının davalıdan 331.177,47 TL alacağının olduğu, bu tutarın USD cinsinden 50.472,06 USD’ye karşılık geldiği ve USD olarak alacak kaydedildiği, 2. Cari hesap ekstresinde, davacı şirketin 18.05.2018 tarihi itibariyle 18.062,57 TL alacağı olduğu, 19.06.2018 tarihinde davalı şirketten toplam 230.000,00 TL tutarında 3 adet çek alımdığı, davalının 211.937,43 TL alacaklı duruma geçtiği, 27.06.2018 tarihi itibariyle davalının davacıdan 214.639,14 TL alacağı olduğunun tespit edildiği, davacı şirketin, 01.09.2018 tarihli, … numaralı, kdv dahil 116.350,64 TL, “kur farkı” açıklamalı 1 adet kur faturasının olduğu, kur farkı faturasının davacı şirketin yasal defterlerine işlendiği, davalı şirketin yasal defterlerine işlenip işlenmediğinin tespit edilemediği, faturanın tebliğ edilip edilmediği ile itiraz edilip edilmediğinin tespit edilemediği yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkemece 02.07.2019 tarihli celsede taraf vekillerine inceleme günü defterlerini ibraz için ihtarat yapılmış, davalı vekili inceleme günü defterlerini sunmamış, bilahare 16.09.2019 tarihinde eski hale iade talebinde bulunmuş ve mahkemece bu talebin reddine karar verilmiştir. Bu duruma göre; taraflar arasında ticari ilişki olduğu, davacının davalıya teslim ettiği malların bedelinin ödendiği ihtilafsız olup, davacı taraf kur farkı alacağı için takibe konu 01.09.2018 tarihli faturayı tanzim ederek bu faturaya dayalı olarak icra takibi yapmıştır. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için yazılı bir sözleşme veya taraflar arasında yabancı para üzerinden devam eden ticari ilişkinin bulunması gerekir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2008/6163 E-2008/7544 K sayılı kararı) Yabancı para cinsinden olan borcun, TL üzerinden düzenlenen çek ile ödenmesi halinde kur farkının fiyatlandırılarak çekin miktar hanesine yazıldığı kabul edileceğinden alacaklı artık kur farkı isteminde bulunamaz. Somut olayda, davacı defterlerinde TL ve USD cinsinden kayıt tutulduğu, davalı tarafından TL olarak verilen çeklerle ödemelerin yapıldığı, bu çeklerin davacı tarafından ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin kabul edilmesi karşısında, davacının artık kur farkı talebinde bulunamayacağı gözetildiğinde mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur. Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin harcının alınması gereken 179,90 TL karar harcından mahsubu ile eksik olan 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.17/01/2023