Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1185 E. 2023/245 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1185
KARAR NO: 2023/245
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2019
NUMARASI: 2017/1039 Esas – 2019/580 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı … Ltd. Şti.’den basımını yapmış olduğu dergi ve arkeoloji kitapları satın aldığını, fakat satış mağazası kapandığı için alınan kitapların, davalı firmaya iade ederek iade faturalarını kestiğini, davalının faturalar ve icra dosyasında yazılan 6.164,20 TL borçlu hale geldiğini, ancak ödeme yapmadığı için icra takibi yapıldığını, söz konusu faturaların davalıya gönderildiğini, davalının faturalara herhangi bir itirazı olmadığını, davalının firma iade bedel toplamı kadar borçlu olduğuna dair mutabakat verdiğini, bu konuda davacı … davalı Bs ve Ba formlarını vergi dairesine sunduğunu, davalı borçlunun haksız bir şekilde kötü niyetli olarak itiraz ettiğini bildirerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın, usul ve esasa aykırı olup, kötü niyetli icra takibi nedeniyle reddi gerektiğini, davacı firma ile müvekkilinin, uzun sürelerdir ticaret yaptığını, davacı firma tarafından iade yapılması talebi iletildiğinde işbu talebin kabul edildiğini, iade işleminden önce iade faturaları kesildiğini, sonrasında ise iadelerin taraflarına gönderildiğini, iade edilen ürünlerin incelendiğinde, tekrar satışın mümkün olmadığının, yıpranmış, yırtılmış, deforme olan ürünlerin iade edildiğinin ortaya çıktığını, halen daha davacı firma yetkilileri ile görüşüldüğünü, dosyaya delil olarak sunulan faturalara konu iade malların halen daha müvekkili uhdesinde olup bilirkişi incelemesi yapıldığında da anlaşılacağı üzere ekonomik değerlerinin olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Dosya mali müşavir bilirkişiye verilmiş, taraf defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılması istenilmiş, düzenlenen raporlarda; davalının defter ve belgelerini inceleme günü incelemeye hazır etmediği, bu nedenle incelenemediği, davacının defterlerinde yapılan incelemede, defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından düzenlenen iade faturalarının BA-BS formlarına esas alındığı, taraflar arasında borç alacak mutabakatı yapıldığı, davalı tarafından iade faturasına konu mallar ile ilgili herhangi bir itiraz ve ihtarın bulunmadığı, davacı defterlerine göre davacının davalıdan 6.791,19 TL alacaklı olduğunun rapor edilmiş olduğu görülmüş, düzenlenen raporun dosyaya sunulan deliler ile uyumlu ve denetime açık olması nedeniyle, hükme esas alınarak, davacının davasının kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında takibe itirazının iptaline, takibin 6.164,20 TL alacak üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren %9 oranı geçmemek üzere yasal faiz uygulanmasına, alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan alacak miktarı üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların uzun sürelerdir ticaret yaptığını, davacının davalıdan satın almış bulunduğu ürünleri satış mağazası kapandığı için iade etmek istemiş olup davalının da bu talebi kabul ettiğini, fakat iade edilen ürünleri incelediğinde bu ürünlerin yıpranmış, yırtılmış, deforme olmuş, tekrar satışının mümkün olmadığının görüldüğünü, bu sebeple 6.164,20-TL’yi ödememiş olup, davacı taraf ile bu hususta görüşmelere başlandığını, ancak görüşmeler sona ermeden davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünde… esas numaralı icra takibini başlattığını, davacının, davalı ile olan ticari ilişkisinden kaynaklanan güveni kötüye kullanmak suretiyle hakkını açıkça kötüye kullandığını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 2. Maddesinin 2. Fıkrasında “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz” şeklinde belirtilen ve hukuk düzeninin temel ilkesi olan hakkın kötüye kullanılamayacağı yasağını ihlal etmiş olması sebebiyle davacı tarafın hakkını açıkça kötüye kullanmasını hukuk düzeninin korumaması gerekirken mahkemece davacı tarafın lehine hüküm kurulduğunu, davaya ilgili olarak vermiş bulunduğumuz dilekçelerde söz konusu ürünlerin halen davalının uhdesinde bulunduğu, bu ürünlere ilişkin bilirkişi incelemesi yapılması halinde ürünlerin tekrar satışının mümkün olamayacağının anlaşılacağının belirtilmesine rağmen mahkemece bu hususta herhangi bir karar verilmediğini, mahkemenin gerekçesinde bu hususla ilgili bir değerlendirme yapmamış olması sebebiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun hükmün kapsamı başlıklı 297. Maddesinin 1. Fıkrasının (c) bendine aykırı karar verildiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: davalının dilekçesinde somut bir istinaf nedeni yer almadığını, davacının kötü niyetli olduğu beyanının yerinde olmadığını, 2,5 yıllı aşkın süredir dava devam etmekte borcun ödenmesi için bir çaba göstermemiş olan davalının borcu kabul edip davacıyı kötü niyetli olarak nitelendirmesinin yerinde olmadığını, uzun süreli bir ticari ilişkinin devam etmesinin davalının borcunu ödemekte kaçınma nedeni olamayacağını, davalı yasal süresinde malların ekonomik değerini yitirdiğine dair bildirim, tespit ve delil sunamadığı halde bu aşamada farklı bir gerekçe ile mahkemeye eleştirmesinin yerinde olmayıp, dava dosyası kapsamında mahkemece resen tayin edilen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda açıkça; davacının defterlerinin delil özelliği taşıdığı, davalının defter ve belgeleri ibraz etmediği için ibrazdan kaçındığı, hesap ekstresinde, defter ve kayıtlarda davacının alacaklı olduğu, Ba-Bs formlarının verildiği, davalının iade faturasına itiraz etmediği, borç-alacak mutabakatının yapıldığı, davalının malların ekonomik değerini yitirdiğine dair bildirim, tespit ve delil sunamadığı ve davacının davalıdan alacaklı olduğu tespiti yapılmış olup bu tespit dikkate alındığından davalının istinaf talebinin yerinde olmadığını istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, satış için bırakılan malların iade edilmesi nedeniyle oluşan cari hesap alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, iade edilen malların zarar görüp görmediği ve davacının alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “bakiye cari alacak” sebebine dayalı olarak 6.164,20 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 06/10/2017 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı tarafça ise, iadeye konu malların yıpranmış, yırtılmış ve deforme olmuş olduğu savunulmuştur. Mahkemece uyuşmazlığın çözümü için tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Bilirkişi aracılığıyla incelenen davacı ticari defterlerine göre, takip tarihi itibariyle davalıdan 6.791,19 TL alacaklı durumdadır. Davalı taraf ise ticari defterlerini bilirkişi incelemesine ibraz etmemiştir. Ancak, 18/01/2017 tarihli hesap mutabakatında Aralık-2016 dönemine ait iki adet fatura için 9.407,40 TL bakiye ile mutabık olunduğu bildirilmiştir. Zaten iadeye konu malların davalı tarafça teslim alındığı ihtilaf konusu değildir. Davalı tarafça iadeye konu malların yıpranmış, yırtılmış ve deforme olmuş olduğu savunulmuş ise de, davalı tarafça malların ihtirazi kayıtla teslim alındığı ya da teslimden sonra gözden geçirme yükümlülüğüne uygun olarak malların kontrol edildiği ve davacıya durumun ihbar edildiği iddia ve ispat olunmamıştır. Bu nedenle davalının savunmasına itibar etme olanağı yoktur. Hal böyle olunca mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 105,27‬ TL harcın, alınması gerekli olan 421,08 TL harçtan mahsubu ile bakiye 315,81‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 09/03/2023