Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1173 E. 2022/1464 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1173
KARAR NO: 2022/1464
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/09/2019
NUMARASI: 2018/1204 Esas – 2019/789 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 12/12/2018
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/12/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında bir ticari ilişkinin bulunduğunu, müvekkili şirketin, davalı şirketle yapmış olduğu anlaşma gereği davalının, taşıtan/gönderen sıfatı ile yapmış olduğu ihracatlara konu malların karayolu ile Türkiye’den Polonya’ya taşımalarını gerçekleştirdiğini, sözleşmesel edimlerini eksiksiz yerine getirmiş olmasına rağmen navlun ücretini davalı-borçlu şirketten almadığını, davalıya ait ürünlerin 116/9109/2017 numaralı taşıma senedi ile taşındığını ve söz konusu taşımaya ait navlun ücreti ile ilgili olarak 02/10/2017 tarih … ve … no’lu navlun faturaları davalıya tebliğ ettiğini, davalı itiraz etmediğinden faturaların kesinleştiğini, ayrıca borca dair aralarında da e-mail yazışmalarının da mevcut olduğunu, müvekkili şirket tarafından … ve … no’lu faturalara konu 4.800,00- EURO’nun ödenmemesi üzerine, davalı şirket aleyhine 03/11/2017 tarihinde Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı firma arasında herhangi bir ticari ilişkinin olmadığını, taraflar arasında yapılmış bir anlaşmanın da mevcut olmadığını, müvekkili şirketin, dava dışı … firması ile mal alım-satımı hususunda anlaştığını, bu anlaşma gereği müvekkili tarafından, nakliye ücreti dava dışı … firmasına ait olmak üzere mallar gönderildiğini, nitekim davacının dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu taşıma senedinde müvekkili firmanın değil, alıcı/dava dışı firmanın imzası bulunduğunu, davacı tarafından gönderilen faturaların, müvekkili şirketçe kabul edilmediğini, müvekkili şirket tarafından davacıya, Bakırköy … Noterliği’nin … yevmiye numaralı 16.10.2017 tarihli ihbarnamesinin gönderildiğini, davacı tarafından yenilenen takibe müvekkilince 16.11.2017 tarihinde itiraz edildiğini, davacı tarafça itirazın üzerinden 1 yıl geçtikten sonra itirazın iptali davası açılmış olup, bu sürenin hak düşürücü süre olduğunu, davanın usulden reddi gerektiğini, davacı tarafın, davasının ispatı olarak sunduğu mail yazışmalarına bakıldığında … firmasının adres ve fatura bilgilerinin verilmiş olduğunu ve evrakların bu unvana göre yapılacağının bildirilmiş olduğunun görüleceğini, ayrıca ekte sunulan çıktıya bakıldığında mail silsilesinin, yazışma akışını bozduğunu, bazı kısımların silinmiş/eksik olduğunun açıkça fark edildiğini, bu nedenle davacı tarafından sunulan iş bu mail yazışmalarının, içeriği itibariyle de hiçbir borcu ya da anlaşmayı kanıtlama niteliğine haiz olmadığını, müvekkili şirketin davacı ile herhangi bir anlaşması ve borcu bulunmaması nedeniyle dava konusu takibe itiraz edildiğini, belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Bilirkişi 20/05/2019 havale tarihli raporunda; davacı taşıyıcı ile davalı gönderen arasında taşımanın yapıldığı ve taşıma ücretinin miktarı konusunda ihtilaf bulunmadığı; ihtilafın taşıma ücretinin davalı gönderen mi, yoksa dava dışı gönderilenin mi ödeyeceği noktasında toplandığı, taşıma ücretinin ödenmesi konusunda CMR’de düzenleme olmadığından, işbu uyuşmazlıkta uygulanamayacağı, taraflar arasında yazılı bir taşıma sözleşmesi de bulunmadığından genel hükümlerin uygulama alanı bulacağı, ayrıca taşıma senedinde yer alan uluslararası teslim şekillerine ilişkin kayıtların da taşıma ücretinin ispatında kullanılacağı, taşıma senedince freight prepaid’ kaydının yer aldığı, bu kayda göre dava dışı gönderilenin taşıma ücretini ödeme yükümlülüğünün olmadığı, dolayısıyla davalı gönderenin taşıma ücretini ödemesi gerektiği, aksini ispat yükümlülüğünün davalı gönderen de olduğu, taşıma senedinde gönderenin imzasının bulunmasının şart olmadığı, dava dışı gönderilenin malı teslim alırken taşıma senedini imzalamasının taşıma ücretini gönderilenin ödeyeceği anlamına gelmediği, CMR ‘de zıya, hasar ve gecikmenin düzenlenmesi sebebiyle, bu durumlarla ilgili taleplerin zamanaşımı süresini düzenleyen CMR m. 32/1 hükmünün, taşıma ücretinin ödenmesiyle ilgili işbu uyuşmazlıkta uygulanamayacağını bildirmiş olup, bilirkişi raporu mahkememiz ve istinaf denetimine elverişli olup, yeterli teknik incelemeyi içerdiğinden hükme esas alınmış ve somut olay yönünden genel hükümlerin uygulanacağı ve taşıma senedindeki kayda göre dava dışı gönderilenin taşıma ücretini ödeme yükümlülüğü olmayıp aksine ispat yükümlülüğünün davalıda olduğu; davacının faturaya konu hizmeti verdiği hususu uyuşmazlık konusu olmayıp, ödemenin kim tarafından yapılacağı uyuşmazlık konusu olduğundan ve davalı tarafça ödeme yapma yükümlülüğünün kendisinde olmadığı ispatlanamadığından, davanın kabulüne, davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kabulüne” dair karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, Yerel Mahkemeye yapılan itirazların dikkate alınmadığını, davacının davasını ispat edememiş olmasına rağmen davanın kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkil şirket ile davacı firma arasında herhangi bir ticari ilişkinin söz konusu olmadığını, taraflar arasında yapılmış bir anlaşmanın da mevcut olmadığını, müvekkilinin gönderici olarak herhangi bir sözleşmede veya belgede imzasının bulunmadığını, bu hususlara rağmen bilirkişi raporunda ispat yüküne ilişkin hatalı tespitler yapıldığını, Yerel Mahkemece de bu hususların doğru kabul edilmesinin hatalı olduğunu, raporda tarafların ticari defterleri incelenmediğini, dava konusu faturaların işlenip işlenmediğine ilişkin hiçbir tespit yapılmaksızın karar verildiğini, belirtilen sebepler neticesinde Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını ve davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalının iddia ettiği hak düşürücü süre itirazın tebliğinden itibaren başladığından, itirazın iptali davasının bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığını, davalının taraflar arasındaki sözleşme mucibince fatura bedellerini ödemekle yükümlü olduğundan müvekkili lehine kurulan hükmün hukuka uygun olduğunu, bu sebeple de davalının istinaf taleplerinin yerinde olmadığını, belirtilen sebepler neticesinde davalı tarafın istinaf taleplerinin reddi ile Yerel Mahkeme kararının onanması gerektiğini beyan ve talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, uluslararası taşıma nedeniyle ödenmeyen navlun ücretinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince dosyaya toplanan deliller ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından yukarda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, taraflar arasında taşıma sözleşmesi bulunup bulunmadığı, sözleşme bulunması halinde davacı taşıyıcının navlun bedelini davalı taşıtandan talep edip edemeyeceği noktasındadır. İİK.’nun 67. maddesinde düzenlenen (1) yıllık dava açma süresi hakdüşürücü süredir. Bu süre itirazın alacaklıya tebliği ile başlar ve davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenmesi sürenin başlamasına etkili olmaz ve başlatmaz. Davalının icra takibine yapmış olduğu itiraz davacıya tebliğ edilmemiş,olup, hak düşürücü süre işlemeye başlamadığından eldeki davanın hakdüşürücü süre içerisinde süresi içinde açıldığı anlaşılmaktadır. Taşıma sözleşmesi şekle tabi olmadığından, icap ve kabulle dahi taşıma sözleşmesi kurulabilir. Sözleşmenin yazılı olarak yapılması geçerlilik koşulu olmayıp ispat aracıdır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. Maddesi; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” hükmünü içermektedir. Yine HMK’nın 190/1. maddesine göre ise, ispat yükü, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Öte yandan ispat yüküyle ilgili kanunda açık bir hüküm bulunması halinde öncelikle ona bakılmalıdır.Davalı taraf davacı ile aralarında taşıma sözleşmesi bulunmadığını iddia etmektedir. Somut uyuşmazlıkta HMK 200. Maddesindeki parasal sınır dikkate alınarak, taraflar arasında taşıma sözleşmesinin bulunduğu, sözleşme gereği taşımanın yapıldığı davacı tarafça ispat edilmelidir. Davacı tarafça dosyaya delil olarak taşıma senedi, 2 adet fatura, bir kısım e-mail yazışma örnekleri, faks ile gönderilen ihtarname örneği, mavi hat kaşesi bulunan evrak fotokopisi, dolaşım belge fotokopisi, gümrük beyannamesi ekli liste sunulmuştur. Taşıma senedinde Göndericinin davalı … Ltd. Şti, taşıyanın davacı …, gönderilenin ise dava dışı … olduğu anlaşılmaktadır. Aynı belge üzerinde “…” kaydının bulunduğu, belge üzerinde davalının imzasının bulunmadığı, gönderilenin imzasının bulunduğu tespit edilmiştir. Taşıma senedinde yer alan ve uluslararası teslim şekillerine ilişkin kayıtların da taşıma ücretinin ispatında kullanılacağı, taşıma senedince “…’ kaydının yer aldığı, bu kaydın peşin ödemeli gönderi “navlunun ihracatçı tarafından ödendiğini yada ödeneceğini, taşımaya ilişkin alıcının herhangi bir bedel ödemesine gerek olmadığını belirten” kayıt olduğu anlaşılmaktadır. Bu kayda göre dava dışı gönderilenin taşıma ücretini ödeme yükümlülüğü bulunmadığı gibi malı teslim alırken taşıma senedini imzalaması taşıma ücretini ödeyeceği anlamına gelmez. Davacı taşıyıcıya malı teslim alacak dava dışı gönderilen şirket bilgileri dahi davalı tarafından verilmiş olup, davacı taşıyanın taşıma sözleşmesini dava dışı mal teslim alacak kişi ile yapması durumunda bu bilgileri davalıdan talep etmesi beklenmeyecektir. Taşıma senedinde gönderen davalının imzasının bulunması şart olmayıp ,davalı taşıma senedindeki kayıtların aksini dosya kapsamındaki deliller ile ispat edememesine göre , taşıma senedindeki kayıtlar ve dosya sunulan e-posta yazışmaları birlikte değerlendirildiğinde taşıma sözleşmesinin taraflar arasında kurulduğu ve navlun bedelinin davalının sorumlu olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Davacının, davalıya ait ürünleri Polonya ülkesine taşıyıp gönderilene teslim etmesine göre taraf ticari defterlerinde yapılacak incelemenin sonuca bir etkisinin bulunmadığından ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 2.000,11 TL nisbi istinaf karar harcından peşin alınan 500,03 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.500,08 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1) -a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.27/12/2022