Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1165 E. 2021/201 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1165
KARAR NO: 2021/201
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2019
NUMARASI: 2019/743 Esas – 2019/871 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/02/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin görevsizliğine yönelik yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, davalı ile dava dışı sporcu … arasında imzalanan 09.08.2018 tarihli Sporcu Özel Sözleşmesi’nde müvekklinin menajar olarak taraf olduğunu ve anılan sözleşmenin [4.] sayfasında yer alan “…” başlıklı simsarlık sözleşmesi niteliğinde maddesinde aynen; Sporcu, kulübe karşı temsilcisinin, … Ltd. Şti. olduğunu beyan ve kabul eder. Kulüp aynı zamanda, Sporcunun Menajerine sözleşme görüşmelerinde ve sözleşmenin hazırlanmasındaki mesleki emeği için, 2018-2019 ve 2019-2020 sezonları ödeme tablolarında da belirtildiği şekil ve tarihte “menajerlik ödemesi” ödemeyi kabul ve taahhüt eder”.şeklinde açıkça düzenlemenin yer aldığını, sözleşmede ödeme tablosunda belirtilen ücretin vadesinde ödenmediğini, alacağın tahsili bakımından davalı aleyhine başlatılan icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, davalı dernek vasfında spor kulübü olup, ticari şirket niteliği taşımadığı, simsarlık sözleşmesinin TTK’da değil, TBK.nın 520 vd maddelerinde düzenlendiğinden uyuşmazlığın mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı, davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, dosyanın karar kesinleştiğine ve talep halinde görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; görevsizlik kararının kesinleşmeden davacının gönderme dilekçesi sunmasının usule aykırı olduğunu, müvekkilinin … İktisadi İşletmesi olduğundan tacir sıfatını haiz olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, simsarlık sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, bu karara karşı davalı vekilince süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. T.M.K’nın 56. maddesine göre, “Dernekler, gerçek veya tüzel en az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarıdır”. Madde metninden anlaşılacağı üzere dernekler, bir kişi grubunun belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek veya aralarında ortak olan menfaatleri korumak maksadıyla oluşturdukları tüzel kişilerdir. Fakat şirketlerden farkı, amaçlarının manevi oluşunda görülür. Türk hukukunda iktisadi bir amaç güdecek olan kişi topluluklarının dernek biçiminde kurulması mümkün değildir. Derneklerin, amaçlarını gerçekleştirmek üzere “ticari bir konu ile uğraşmalarına”, daha doğru bir ifade ile “ticari işletme işletmelerine” Medeni Kanunda bir engel bulunmamaktadır. T.T.K’nın 16. maddesine göre, “(1) Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar”. Yine T.T.K’nın 40. maddesine göre, “Her tacir, ticari işletmenin açıldığı günden itibaren onbeş gün içinde, ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirir.” Belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca, ticaret siciline tescil edilecek olan, derneğin kendisi değil, fakat ticari şekilde işlettiği işletmesidir. Ticari konu, derneğin manevi amacına ulaşmasını sağladığı sürece derneklerin ticari bir konuyla uğraşması yasaklanmamıştır. İşlettiği ticari işletme dolayısıyla tacir sayılan ve işletmesini ticaret siciline tescil ettirmiş olan dernek, ticari işletmesiyle ilgili işlerde Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olur. Dernek iktisadi işletmesinin dernekten ayrı bir tüzel kişiliği bulunmamaktadır. T.T.K’nın 18. maddesi ve Ticaret Sicili Tüzüğü’nün 72, 73 ve 76. maddeleri uyarınca dernek ve vakfa ait ticari işletmelerin ticaret siciline tescil edilmesi gerekmektedir. Yine Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde ”(1) Aşağıda sayılan kurumların kazançları, kurumlar vergisine tâbidir:… ç) Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler.” denilmek suretiyle dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler kurumlar vergisine tabi tutulmuştur. Bu nedenle dernek ve iktisadi işletmenin farklı vergi numaralarına sahip olması yasal düzenlemeler uyarınca gerekli olup farklı tüzel kişilikleri olduğunun bir göstergesi değildir. Dosya kapsamına sunulan Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 21 Ağustos 2015 tarih ve 8889 sayılı nüshasının 181. sayfasında, … İktisadi İşletmesi’nin 17.08.2015 tarihinde tescil edilmiş olduğu görülmüştür. Yapılan bu açıklamalar ışığında, somut olayda, … Derneği İktisadi İşletmesinin, … Derneğinden farklı bir tüzel kişiliği bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde, dava konusu sözleşmenin dernek amaçlarını geliştirmek ve derneğe gelir sağlamak maksadıyla yürütülen faaliyetler kapsamında akdedilmiş olup, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğu ve davaya bakmakta ticaret mahkemesi görevli olduğundan ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu nedenle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.a.3 gereğince, kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; ilk derece mahkemesinin kararının HMK.’nın 353(1)a-(3) gereğince, KALDIRILMASINA; 2- Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye İADESİNE, 3-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 44,40- TL peşin istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.