Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1157 E. 2022/1415 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1157
KARAR NO: 2022/1415
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/12/2018
NUMARASI: 2016/1092 Esas – 2018/1284 Karar
DAVA: Alacak (Mal satış sözleşmesi kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/12/2022
Taraflar arasındaki Alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin … markasına haiz ürünleri Sakarya\Hendek İlçesindeki Gölyayla Mevkiinde bulunan tesislerinde şişeleme işlemlerini tamamlayıp dağıtımını yaptığını, davalı ile yapılan sözleşme gereği bayilik verildiğini, davalı yanın cari hesap borcunu ödeyemediğini, müvekkilinin davalıdan 20.184,11TL cari hesap alacağı bulunduğu, müvekkilin alacağının davalıya kesilen faturalardan kaynakladığı, bu faturalar kapsamında alınan malların bedeli ödenmediği için bakiye cari hesap alacağı doğduğunu, ileri sürerek müvekkilinin davalıdan olan 20,184,11 TL cari hesap alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının belirttiği gibi … adlı suların belirli bölgede pazarlanması için davacı ile anlaşma sağlandığını, davacının aynı bölgede başka bir bayiye satış yapma yetkisi verdiği için o bölgedeki satış yapma yetkisini elinden aldığını, davacının sözleşmeye aykırı davranarak müvekkilini mağdur ettiğini, öncelikle müvekkilinin davacı şirkete karşı borcu bulunmadığını ve aksine davacı şirketten alacaklı olduğunu, davacının daha önce 01.02.2016 tarihinde Ankara …İcra Md. … E. sayılı dosyası ile 14.588,31TL alacaktan dolayı takip başlattığını, bu takipten sonra müvekkiline herhangi bir mal ve hizmet satışı olmadığını, buna rağmen dava konusu edilen alacağın tutarının takipte istediği tutardan farklı olması nedeniyle davacının ticari defter kayıtlarının gerçeği yansıtmadığının kendi işlemleri ile sabit olduğunu, davacının cari hesap kayıtları incelendiğinde, müvekkilinin yaptığı bir kısım ödemeler ile bazı faturaların cari hesaba işlenmediğinin görüleceğini, müvekkilin ticari defter kayıtları incelendiğinde borcunun bulunmadığı ve aksine davacı şirketten alacaklı durumda olduğunun tespit edilebileceğini, davacının sözleşmeye aykırı olarak müvekkilinin satış bölgesinde başka bayilik verdiği ve müvekkilinin müşteri bilgilerini diğer bayilere verdiğini, müvekkili tarafından usulüne uygun olarak gönderilen faturaların davacının ticari defter ve kayıtlarına alınmadan pazarlamacılar kanalıyla geri gönderildiği belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacı tarafından düzenlenen faturalardan kaynaklı davacı cari hesap alacağı davalı defter ve kayıtlarıyla doğrulanmış olduğundan, HMK. 222.md. kapsamında davacı defterleri lehine delil teşkil eder niteliktedir. Ancak mutabakatsızlığı yaratan davalının davacıya düzenlediği faturalar ve çekle ödeme def’i yönünden yapılan değerlendirmede, taraflar arasındaki temel ilişkinin davacının davalıya mal satışına ilişkin olduğu, davalının düzenlediği faturalardaki muhtelif mal bedeli, ozonlama, kapak değişimi vs. açıklaması içeren mal ve hizmet teslimine ilişkin ispat yükünün davalıya ait olduğu, ayrıca bu faturaların davacıya tesliminin ispat yükünün de davalı üzerinde olduğu, iki faturanın davacı şirket yetkilisine teslim edildiğine dair imza taşımadığı, birinin ise davacı şirket çalışanı olduğu iddia edilen …’ın imzasını taşıdığı, bu kapsamda davalının davacıya faturalar içeriği mal/hizmet teslimini ispatlar nitelikte delil sunamadığı gibi, faturaları taraflar harici bir kooperatifin şoförüne teslim etmesinin faturaların davacıya usulüne uygun şekilde tebliğ/teslim edildiğini ispatlar nitelikte sayılamayacağı, özellikle 01.11.2016 tarihli (son bilirkişi raporunda ve davacının sunduğu yemin metninde 01.11.2015 tarihli olduğu yazılıysa da dosyada mevcut faturanın tarihi 01.11.2016’dır) “fiyat farkı, ozonlama, damacana, termostat, kapak değişimi” içerikli 12.339,84 TL tutarlı faturanın taraflar arasındaki son ticari ilişkiden yaklaşık 1 yıl sonra davalı tarafından düzenlenmiş olduğu da dikkate alındığında, davalının iddialarını ispatlayamadığı sonucuna varılmıştır.Davalının çek ödemesi yönünden yapılan araştırmada ise, çekin davacı şirket çalışanı …’a teslim edildiği son bilirkişi raporunda bildirilmiş ise de, çekin davacı şirkete teslimine ilişkin bir kayıt bulunmadığı, bankadan alınan çek görüntüsünde çekin hamiline düzenlenmiş ve davalı tarafından ciro yoluyla alınıp cirolanarak devredilmiş müşteri çeki olduğu, davalının çekteki cirosunun beyaz ciro şeklinde olduğu, çeki davalıdan ciro yoluyla devralanın davacı şirket olmadığı, çeki muhatap bankaya ödeme için ibraz edenin de davacı şirket olmadığı, hatta davacı şirketin ciro silsilesinde hiç yer almadığı anlaşılmıştır.Davalı vekilince çekin aslında davacı şirkete ödeme için cirolandığı, ama davacının bunu kendi kayıtlarına yansıtmayarak davacının Avrupa yakası bölge bayii olan başka bir şirket üzerinden tahsilat yapılmış gibi gösterildiği ileri sürülmüş ise de, netice itibariyle kambiyo evrakı sebepten mücerret olmakla davalının çeki davacı şirkete cari hesap ilişkisine mahsuben verdiği, ciro yoluyla teslim ettiği ve davacı şirketin bu çekle davacıdan tahsilat yaptığı ispatlanamamış olduğundan, davalının çekle ödeme def’i kabul görmemiştir.Davalının düzenlediği faturalardan “pet fiyat farkı” içerikli ve ticari ilişki süresi içinde düzenlenmiş 30.04.2015 tarihli 1.292,49 TL. tutarlı ve davacı şirket vekilinin beyanıyla davacı şirketin eski çalışanı olduğu kabul edilen …’a imza karşılığı teslim edilen fatura yönünden ise, fiyat farkı, vade farkı gibi içeriklerle düzenlenen faturalar yönünden, mal/hizmet teslimi içermemesi nedeniyle taraflar arasında ticari teamül olup olmadığına bakılması gerektiğinden, bilirkişi raporuyla teamül olduğu bildirildiğinden, bu fatura içeriğinin davalı tarafından ispatlanmış sayılarak davacı alacağından düşülmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.Davalıya cevap dilekçesinde dayandığı yemin delilinin hatırlatılması üzerine, davalı vekilince 29.11.2017 tarihinde Uyap’tan gönderdiği beyan dilekçesi ile, davacı şirket çalışanı …’ın tanık sıfatıyla dinlenmesi talep edilmiş, davacı şirketin fatura ve çek dönemlerindeki yetkilisine (şirket ticaret sicil kayıtlarına göre yönetim kurulu başkanı …tur) yemin teklifi yapılmış, yemin metni sunularak davetiye tebliğe çıkarılmış ise de, tebligat tanınmadığı şerhiyle iade gelmiş, bu aşamadan sonra davalı vekili sözlü yargılama duruşması dışında duruşmalara katılmamış ve her hangi bir adres, yemin teklifi bildiriminde bulunmamış olup, davacı şirket ise …’un emekli olduğu ve adresinin tespit edilemediğini bildirmiş, davalının davacı şirket kanuni temsilcisine yemin teklif ettiği gözönünde bulundurularak şirketin son kanuni temsilcisi olan genel müdürüne yemin davetiyesi ve yemin metni tebliğ edilmiş, yemin eda edilmiş ancak ticari ilişki zamanında davacı şirkette çalışmadığından, sadece “ihtilaf konusu 3 fatura ve çek ödeme kaydının şirket kayıtlarında bulunmadığı” konusunda yemin edilmiştir. Dolayısıyla mal-hizmet-fatura-çek teslimi ve ödeme def’i yemin suretiyle de davalı tarafından ispat edilememiştir. Ayrıca aslında davalı vekiline 20.11.2017 tarihli celsede yemin metni sunmak üzere 1 haftalık kesin süre verildiği ve kesin sürede sunulmazsa yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı ihtarı yapıldığı, ancak kesin süre 2 gün geçtikten sonra yemin metninin sunulduğu görülmekle, yemin tam olarak eda edilmiş olsa bile davalının yemin deliliyle iddiasını ispat etmiş sayılamayacağı anlaşılmıştır.Senetle ispat sınırını aşan ticari mal/hizmet ve fatura teslimi, kambiyo evrakı teslimi ve ödeme def’i tanık dinlenmek yoluyla ispatı mümkün olan hususlardan değildir. Sözlü yargılama duruşmasında davalı şirket vekilince davacı şirketin eski çalışanı … tarafından yeminin eda edilmesi gerektiği, bu nedenle şirket yetkilisince eda edilen yeminin usulüne uygun olmadığı ileri sürülmüş ise de, yemin teklifi yazılı beyan dilekçesinde açıkça şirket yetkilisine yapıldığından, eda edilen yemin usulüne uygundur.Davalı kayıtları incelenerek ve davacı kayıtlarıyla karşılaştırılarak düzenlenen 10.07.2017 tarihli mali bilirkişi raporunda tüm davalı faturalarıyla ilgili ve çek ödeme kaydıyla ilgili olarak fatura teslim usulü konusunda taraflar arasında emsal faturaların davacı kayıtlarına intikal ettirilmiş olması sebebiyle ticari teamül olduğu, 5.000,00 TL.lik çek davacı çalışanına teslim edildiğinden davalının ödeme def’inin kabulü gerektiği görüşü bildirilmiş ise de, bilirkişi raporu defter ve cari hesap kayıtlarına ilişkin tespitler yönünden hüküm kurmaya elverişli görülerek hükme esas alınmış ise de görüş ve kanaat yönünden Mahkememiz açasından bağlayıcılığı bulunmadığı gibi, ispat yükü ve hukuki değerlendirme Mahkememize ait olmakla yukarıda açıklanan gerekçelerle bilirkişi raporundaki sonuç ve görüş hükme esas alınmamış olup, ticari teamül nedeniyle davalının hak kazandığı kabul edilen 1.292,49TL. Fiyat farkı faturası dışında davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, 18.891,62-TL alacağın 25/10/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, …” karar verilmiştir.Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın, Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 01.02.2014 tarihinde 14.888,31 TL alacaklı oldukları iddiası ile takip başlattığını, bu tarihten sonra davacı tarafından müvekkiline hiçbir mal veya hizmet verilmemesine rağmen davacı tarafın bu kez 20.184,11TL alacaklı olduğunu iddia ederek dava açtığını, davacının kendisinin dahi alacak bedelini sürekli değiştirdiğini ve tespit edemediğini, davacının tedarikçi firma olmanın gücüyle müvekkiline ait faturaları kayıtlarına işlemediğini, bilirkişi incelemesinde müvekkilinin alacaklı konumda olduğunun tespit edildiğini, Mahkemenin değerlendirmesinin hatalı olduğunu, mahkeme tarafından müvekkilinin alacağı kabul edilen ve bu alacak yönünden davanın reddine karar verilen 1.292,49TL bedelli irsaliyeli faturanın davacı şirket satış müdürü …’a imzalı şekilde teslim edilmiş olmasına rağmen davacı şirketin kayıtlarına işlemediğini, mahkemece taraflar arasındaki ticari faaliyetlerde teamülü kabul edildiğini, ancak bundan daha sabit ve sürekli olan işlemlerdeki ticari teamülün somut dayanak ve gerekçe belirtmeksizin kabul edilmediğini, bilirkişi tarafından kabul edilen 12.339,84 TL ve 5.321,42 TL bedelli irsaliyeli faturalarda şirket yetkilisinin imzasının bulunmaması gerekçesinin hatalı bir değerlendirme olduğunu, zira, söz konusu irsaliyeli faturanın davacı şirketin müvekkili ve başkaca bayilerine mal sevkiyatı yaptığı nakliye firması olan Çamlıca Kooperatifi şoförüne teslim edildiğini, davacının müvekkiline mal gönderdiğini ve söz konusu kamyonun boş damacanaları İstanbul’dan davacı şirkete ait olan Sakarya’daki adrese giderken önceki yapılanlar gibi müvekkilinin kestiği faturaları Çamlıca Kooperatif aracına ve şoförün imzası ile teslim ettiğini, müvekkili tarafından Çamlıca Kooperatif aracına teslim edilen ve en önemlisi davacı şirket kayıtlarında bulunan faturaların bir kısmının bilirkişi tarfından raporda tek tek belirtildiğini, taraflar arasında böyle bir oturmuş uygulamanın olduğu ispatladıkları halde söz konusu faturaları ticari kayıtlarına işlemeyen davacı firmanın haklı görülmesinin haksız olduğunu, Davacı şirketin satış müdürü olan …’a imza karşılığı teslim edilen 5.000 TL bedelli çekin davacıya ait olmadığı değerlendirmesinin maddi gerçeğe ve ispat kurallarına aykırı olduğunu, söz konusu çekin davacı şirketin satış müdürü olan …a teslim edildiğinin ispat edildiğini, buna rağmen mahkeme tarafından çekin görüntüsü bankadan istendiğini ve çekte müvekkili … cirosundan sonra … – … ve Ort. adlı ciro bulunduğunu, … adlı bu şirketin davacı şirketin İstanbul İli Avrupa Yakası Bölge Dağıtım Bayisi olduğunu, davacı şirketin satış müdürünün avans ödeme olarak aldığı 5.000 TL bedelli çeki davacı şirketin Avrupa Yakası Dağıtım Bayisine teslim ettiğini, Davacı şirkete yemin teklif ettiklerini, davacı şirkette yeni müdür olarak atanan ve hiçbir konu ve ticari teamül hakkında bilgisi olamayan kişi tarafından kanuna aykırı şekilde yeminin eda edildiğini, bu süreç içerisinde müvekkilinin verdiği bilgilere göre davacı şirketin … (…) İştiraki olan bir şirket olduğunu, 2016 yılı temmuz ayında gerçekleştirilen darbe girişiminden sonra …’ın başındaki ve yönetimindeki kişiler ve iştirak şirketlerinde ki birçok yöneticinin FETÖ-PDY üyesi olmaktan dolayı tutuklandığını, yurt dışına kaçtığını veya meslekten ihraç edildiklerini, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında gerçekleşen ticari işlemleri bilebilecek hiçbir yöneticinin şirket bünyesinde bulunmadığını, yemin usulünün kanuna açıkça aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesap ve faturaya dayalı alacağın tahsili talebine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulumştur. Taraflar arasında, 01.11.2014 tarihli su dağıtımına ilişkin bayilik sözleşmesi imzalandığı ve ticari ilişki kurulduğu hususunda ihtilaf yoktur.Somut olayda taraf ticari defterleri arasında 5000,-TL .çek bedeli ve 1292,49-TL 5321.42- TL ve 12.339,84 TLbedelli 3 adet faturadan kaynaklanmaktadır. İlk derece mahkemesince davacı ticari defterlerine belirlenen 20.184,11-TL alacak miktarından davalını hak kazandığı ihtilaf konusu 1292,49 -TL fatura bedeli düşülerek davacnın davalıdan 18.891,62 -TL alacaklı olduğu kabul edilmiştir. Bir alacak tahsili için kambiyo senedi alınması tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla bu alacağı genel yollardan tahsilinin talep edilmesinde hukuken bir engel bulunmamaktadır. Davalı ticari defterlerinde davacıya yapılan ödeme olarak kaydedilen çek sureti incelendiğinde her ne kadar davacı çalışanına teslim edildiği yazılı ise de davacı ticari kayıtlarında ödeme olarak kayıtlı olmadığı gibi çeki ciro silsilesinde davacı şirket ciranta olarak da gözükmemektedir. Çek bedelinin davacı şirkete tahsil edilmediği de de sabittir. Bu hale göre anılan çek davalı tarafından davacı alacağına yapılan ödeme olarak kabul edilemeyeceğinden,mahkemece çek bedelinin davalı ödemesi olarak kabul edilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Satım sözleşmesinde kural olarak olarak mal veya hizmetin teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Salt faturanın düzenlenmiş olması, taraflar arasındaki akdi ilişkiye, fatura içeriğinin ve alacağın varlığına delalet teşkil etmez. Başka bir ifadeyle dava konusu faturaya konu sözleşmesel ilişkinin varlığı ile edimin ifa edildiğinin HMK’nın 200 ve devamı maddeleri uyarınca yazılı delillerle ispatlanması gereklidir. Davalı tarafından davacı adına düzenlenen ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olan … no’lu 12.339,84-TL bedelli fiyat farkı ozonlama yöntemi ile dezenfekte ,kapak değişimi damacana açıklamalı fatura ilişkin düzenlenen sevk irsaliyesi imzasız olup,buna göre davalı fatura içeriği mal ve hizmetin davacıya verildiğini ispatlayamadığından mahkemece bu fatura bedelinin davacı alacağından mahsup edilmemesi doğrudur. Davalı tarafından davacı adına düzenlenen ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olan … no’lu 5.321,42 -Tl bedelli damacana ,palat,separatör vs ilişkin fatura … plaka sayılı araç şöförü imzasına teslim edilmiş olup, dosya kapsamından taraflar arasındaki ticari ilişki uyarınca ihtilafsız olan faturalar nedeniyle aynı araca davalı tarafından davacı adına mal teslimi yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı şirket yetkilisinin yeminin de faturanın şirket kayıtlarında yer almadığına ilişkin olmasına göre anılan faturaya konu malın davacı tarafa tesliminin ispat edilmiş olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda Mahkemece bu fatura bedelini alacak bedelinden mahsup ederek kalan alacağa hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Davalı tarafından düzenlenen 5321,42-TL fatura bedeli davacı alacağından mahsup edildiğinde davacının davalıdan 13.570,20TL alacaklı olduğunun kabul gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile , ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ve yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadğından .13.570,20TL. alacak yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,1-Davanın kısmen KABULÜNE, kısmen REDDİNE,2-13.570,20-TL alacağın dava tarihi 25/10/2016 itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,3-Başlangıçta peşin olarak alınan 344,70 TL harcın alınması gerekli olan 926,98 TL harçtan mahsubu ile bakiye 582,28 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,4- Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan başvuru harcı 29,20 TL, posta ve tebligat gideri 158,65 TL, bilirkişi ücreti 1.000 TL, olmak üzere toplam 1.187,85 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 795,85 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı tarafından yatırılan 344,70 -TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 6.613,91 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,8-HMK 333 ve gider avansı tarifesinin 5. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafa iadesine; davalı tarafından yatırılan ve artan delil avansının kendisine iadesine9-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,c-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılması,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 01/02/2023