Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1156 E. 2022/1269 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1156
KARAR NO: 2022/1269
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/10/2019
NUMARASI: 2017/726 Esas – 2019/810 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %15,37 oranında hisseye sahip ortağı olduğunu, davalı şirketin 29/03/2017 tarihli Genel Kurul Toplantısında finansal tabloların görüşülmesine ilişkin 2 nolu gündem maddesinin müvekkilinin talebi üzerine TTK 420.md kapsamında 1 ay ertelendiğini, ertelenen Genel Kurul Toplantısının 08/05/2017 tarihinde yapıldığını ve müvekkilinin 2 ve 3 nolu gündem maddelerine muhalefet şerhini yazdırmak suretiyle muhalif kaldığını, ertelenen toplantıda finansal tabloların müzakeresinin ikinci defa ertelenmesinin talep edildiğini ancak, bu talebin reddedildiğini ve müvekkilinin TTK 420/2. maddesi uyarınca finansal tabloların müzakeresinin tekrar geri bırakılması hakkının gasp edildiğini, finansal tabloların kabulüne ilişkin gündemin 2 numaralı kararın ve buna bağlı olarak yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 3 nolu kararın yasaya ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, ayrıca yönetim kurulu başkanının, ibra oylamasında kullandığı olumlu oyların geçersiz olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle 08/05/2017 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan 2 ve 3 nolu kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket 29/03/2017 tarihli genel kurul toplantısının davacının talebi üzerine 08/05/2017 tarihinde yapıldığını, bu kez davacının ikinci kez erteleme talebinin reddedildiğini, toplantıda faaliyet raporu, bilanço ve gelir tablosunun oyçokluğu ile kabul edildiğini, davacının bu karara karşı muhalefet şerhi bulunmadığını, TTK 420/2.maddesi kapsamında finansal toplantıları ikinci kez erteleme hakkı şartlarının oluşmadığını, ibra oylamasının TTK’ya uygun olarak yapıldığını, davacının iddialarının yerinde olmadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; “….şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişilerin, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy hakkını kullanamayacağı düzenlenmiştir Yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin gündemin 3.maddesiyle alınan kararın; benimsenen bilirkişi kurulu raporunda dayanak ve gerekçeleriyle açıklandığı üzere; davalı şirketin 08/05/2017 tarihli genel kurul toplantısında yönetim kurulu başkanı olan …’ın, diğer yönetim kurulu üyeleri olan … ve …’ın ibrasına ilişkin kararda oylamaya katıldığı ve verdiği olumlu oylarla nisap sağlandığı, bu haliyle adı geçenin oylamaya katılmak suretiyle TTK’nın 436/2.md kapsamındaki yasağa aykırı karar alındığı, sözkonusu oyların kararın alınmasında etkili olduğu; diğer yandan yönetim kurulu başkanı …’ın ibrasına ilişkin kararda, annesi …’ın kullandığı olumsuz oyun, yapılan itiraz üzerine dikkate alınmamak suretiyle olumlu yönde karar aldırıldığı, bu şekilde adı geçenin ibrasına ilişkin kararın TTK’nın 436/1.md hükmüne uygun olmadığı; kaldı ki davalı şirketin son 3 yıldır sürekli zarar etmesi nedeniyle yönetim kurulu üyelerinin başarılı olarak görev yaptıklarından bahsedilemeyeceği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, davalı şirketin 08/05/2017 tarihli Genel Kurul Toplantısında yönetim kurulu üyelerinin ibralarına ilişkin alınan 3 nolu gündem maddesinin yasaya aykırı olduğu” gerekçesi ile “Davanın KISMEN KABULÜ ile; 1-Davalı şirketin 08/05/2017 tarihli genel kurul toplantısında 3 numaralı gündem maddesi ile yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin alınan kararın iptaline, Davacı tarafın fazlaya ilişkin isteminin reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında sadece bilgi alma ve inceleme hakkının davalı şirket tarafından kullandırılmadığına ilişkin iptal sebeplerinin inceleme ve değerlendirme konusu yapıldığının, oysaki 08/05/2017 tarihli genel kurul toplantısına esas hazirun cetvelinin gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin gerçek ortaklık durumu dikkate alınmadan gerçekleştirilen genel kurul toplantısında alınan tüm kararların hükümsüz sayılması gerektiğini, çünkü iptali talep edilen kararların emredici hükümlere aykırı olduğunu, toplantı ve karar nisabının sağlanmamış olduğuna dair itirazlarının bile ilk derece mahkemesince değerlendirilmediğini, müvekkillerinin 02/05/2017 tarihinde davalı şirketin merkez adresine gittiklerini finansal tablo ve faaliyet raporlarını incelemek istediklerini ancak davalı şirkette sekreter olarak çalışan …’ın çeşitli bahanelerle evrakları müvekkillerinin incelemesine sunmadığını, 08/05/2017 tarihte genel kurul toplantısında dikkate alınan hazirun cetvelinin şirketin gerçek ortaklık yapısını yansıtmadığını, 07/02/2016 tarihli yönetim kurulu kararıyla müteveffa …’ın davalı şirkette sahip olduğu payların haksız şekilde mirasçılarına dağıtıldığını ve yapılan pay taksimi sonucu oluşan yeni ortaklık yapısını pay defterine kaydedildiğini, ancak bu şekilde yapılan pay taksiminin murisin veraset ilamındaki pay dağılımına aykırı olduğunu söz konusu pay dağılımının murisin tenfizi kabil olmayan vasiyetnamesi uyarınca yapıldığını, bahsi geçen vasiyetnamenin iptali talepli davanın hala derdest olduğunu, şirket yönetim kurulunun tenfiz edilmemiş vasiyetname uyarınca murisin sahip olduğu şirket paylarını mirasçılara pay ettiğini ve pay defterine kaydettiğini, taraflarınca yönetim kurulu kararlarının tespitine yönelik açılan davanın da İstanbul 3 ATM ‘nin 2017/2013 E sayılı dosyasında görüldüğünü ve mahkemenin yargılama neticesi kararın hükümsüzlüğünü tespitine ve paydaşlık yapısının eski hale iadesine karar verildiğini, somut olayda murisin paylarından doğan oy haklarının aralarında husumet bulunan davalı şirket ortaklarınca (mirasçılar) oy birliğiyle verilecek kararlarla kullanılmasının mümkün olmadığını, dava konusu genel kurul toplantısına müteveffa …’ın şirket hisselerini temsilen kimsenin katılmadığı bu durumda genel kurul toplantı nisabının … sağ imiş gibi esas sermaye tutarının tamamı üzerinden hesaplanması gerektiğini, karar nisabının ise …’ın hissesine ilişkin olumlu veya olumsuz oy kullanmadığının dikkate alınarak hesaplanması gerektiğini bu şekilde yapılan hesaplamada dava dışı ortak …ın ve müvekkillerinin olumsuz oyları hesaba katıldığında bütün kararların salt nisap yokluğu nedeniyle geçersiz olduğunun görüleceği bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararının redde ilişkin kısmının kaldırılmasına ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin gerekçesinin hatalı olduğunu, şirketin zarar etmesini nedeni yönetim kurulu faaliyetlerinden kaynaklanmadığını, davacının ihbarları yüzünden şirketin bir ceza ödemek zorunda kaldığını 2014 yılı karının 4.619.02 TL 2015 yılı zararının 18.179.59 TL olduğunu 2016 yılında ise zararın 31.712.43 TL şeklinde hesaplandığını, 2016 yılındaki hesaplanan zararın Beşiktaş Belediyesine ödenen imar para cezası olduğunu davacının müvekkili firmayı sürekli şikayet ettiğini ve esasen davacının kendisi tarafından kanuna aykırı olarak yapılan inşaatlar nedeniyle müvekkili firmaya belediye tarafından cezalar kesildiğini, davacının yönetim kurulu başkanı … karşı husumet beslediğini ve … tehdit ettiğini bu sebeple görülmekte olan ceza davası bulunduğunu, ilk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin finansal tablolarını gerçeği yansıttığını bu konuda herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı hususlarının tespit edildiğini, İstanbul 3 Atm ‘nin 2017/213 E 2018/686 Karar sayılı dosyasında verilen kararla miras yoluyla elde edilen payların paylaşımını iptal edildiğini, iptal kararıyla birlikte eldeki dava dosyasına konu genel kurul kararına muhalif davacı ve dava dışı …’ in oy oranlarının olumlu oy veren diğer hissedarların oy oranlarınından daha azınlıkta kaldığını, davalının finansal tablo ve raporları en az 15 gün önceden şirket merkezinde hazır bulundurmamış olduğuna ilişkin herhangi bir somut delile rastlanmadığını, bahsi geçen sebeplerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı anonim ortaklığın 2016 yılı olağan genel kurulu, ilk toplantının ertelenmesi sonucu 08/05/2017 tarihli tarihli genel kurulunda alınan 2 ve 3 nolu genel kurul kararların iptali sitemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile YK üyelerinin ibrasına ilişkin 3 nolu genel kurul kararının iptaline, 2 nolu genel kurul kararı yönünden davanın reddine karar verilmiş karara karşı taraf vekilleri istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 445. Maddesinde, toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten kişilerin, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabileceği düzenlenmiştir. Davacı iptal istemine konu genel kurul kararlarına muhalefetini bildirmiş ve eldeki davayı 07.08.2017 tarihinde üç aylık süre içerisinde açmıştır. İstanbul 2 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2017/45-K:2017/460 sayılı dosyası ile davacı …’ın; davalı şirketin ortağı olup 11/05/2015 tarihi itibari ile 7.500 adet payına sahip iken davalı şirketin ortaklarından muris babası …’ın vasiyet name ile miras payı olarak saklı payının vasiyet edilmesi ve davacının kalan miras payının davalı şirket ortağı ve Y.K başkanı …a’a bırakılmasına ilişkin vasiyetnamenin iptali için davalı şirketin diger ortakları mirascilar aleyhine açtığı davanın murisin son yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerektiği gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine ve başvuru halinde dosyanın yetkili ve görevli Bodrum Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine ilişkin kararın istinaf incelemesi sonucunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 6. Hukuk Dairesi’nin E: 2018/369 -K: 2018/817 kararı ile davacının istinaf talebinin esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir. Davacının şirket ortağı olan babası muris …’ın vefat etmeden önce davalı şirkette 7.500 adet paya sahip olduğu ve muris babası …’ın davalı şirketteki 32.250,38 TL itibari değerde 32.250,38 adet paya sahip olduğu hususu ihtilafsızdır. Muris, vefatı üzerine açılan ve iptal davasına konu edilen vasiyetname ile davacıya şirket hisselerinin miras payına tekabül eden (1/4= 8.062,59 pay) yerine saklı pay(1/8=4.031,29 pay )vasiyet edildiği anlaşılmaktadır. Şirket YK’ nun 07.03.2016 tarihli kararı ile murisin murisin payının mirasçılara dağıtılması ve pay defterine işlenmesine karar verilmiş ve bu YK kararı uyarınca Hazirun çetveli hazırlanmıştır. Davalı …A.Ş sermayesi 75.000.-TL, payların toplam itibari değeri 75.000.,- TL olup, Hazirun çetveline göre toplantıda şirket sermayesini temsil eden payların %100’ünün asaleten ve vekaleten temsil edilmiştir. Buna göre toplantıya katılan …15.397,50 adet pay ile şirket sermayesinin %21,25’sini, davacı 11.531,25(7500+4031,29) adet pay ile şirket sermayesinin %15,37’sını, …, 19.312,50 adet pay ile şirket sermayesinin % 25,75’ini, … 23.343,75 adet pay ile şirket sermayesinin %31,12’sini, … A.Ş., 4.875 adet pay ile şirket sermayesinin %6,51 ini temsil etmektedir İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin E:2017/213 – K:2018/686 sayılı dosyası ile davacın davalı şirketin aleyhin yönetim kurulunun mürisin paylarını mirasçılarına dağıtılmasını ve şirket pay defterine kaydedilmesini ilişkin 07.03.2016 tarihli YK kararının hükümsüzlüğün tespitine ilişkin davanın kabulü ile hükümsüzlüğün tespitine ilişkin karara yönelik istinaf incelemesi sonucunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 12 . Hukuk Dairesi’nin E: 2018-2342 -K: 2020/1303 sayılı kararı ile davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş ve verilen bu kararın temyiz incelemesi sonucunda Y.11. H.D’nin 13/06/2022 tarih ve E: 2021/1080 -K: 2022/4810 kararı ile Onanmak suretiyle kesinleşmiştir. 2 nolu maddesinde 2016 yılı yönetim kurulunun faaliyet raporu, bilanço ve gelir tablosunun okunması, müzakeresi ve tasdiki gündemi görüşülmüş ve yapılan oylama sonucunda yönetim kurulu faaliyet raporu ve hesap dönemi bilanço kar-zarar hesaplarının onaylanmasına, davacı Mukbir … ve ortak …’ın vekili 27.468,75 adet olumsuz oyuna karşılık diğer paydaşların 47.531,25 adet olumlu oyu ile karar verilmiştir. Davacı taraf, finansal tabloların müzakeresinin ertelenmesi talebinin haklı olduğunu zira TTK 420/2 maddesindeki ikinci kez erteleme koşulunun oluştuğunu, bu isteminin haksız olarak reddedildiğini ileri sürerek 08.05.2017 tarihli genel kurulun finansal tabloların müzakeresi ve tasdikine ilişkin 2 no’lu kararının iptalini talep etmektedir. 3 nolu maddesinde yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olup, tüm yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiği görülmektedir. Davalı şirketin yönetim kurulu …, …, … oldukları, şirketi müferiden temsili yetkili olan … aynı zamanda şirket ortağıdır. TTK 436/2 uyarınca, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. Yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy kullanamayacakları gibi diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında da oydan yoksundurlar. İbra oylamasında oy hakkından yoksun kişilerin oy kullanması tek başına alınan kararların iptali sonucunu doğurmaz. Kararın iptal edilebilmesi için TTK 436/2’ye aykırı olarak kullanılan oyların kararın sonucunu etkilemiş olması gerekir. Oydan yoksun kimselerin oy kullanması sonuca etkili değil ise ibra kararının iptaline karar verilemez. Başka bir anlatımla iptal kararı verilebilmesi için oy hakkından yoksun paylar olmaksızın karar nisabının oluşmaması gerekir. İbra kararlarında oydan yoksun olanların, TTK 436/2 maddesinde yönetim kurulu üyeleri olduğu açıkça hükme bağlandığı gibi ibranın şirketle ortak arasındaki kişisel işlem olarak değerlendirilemeyecek olduğu gözetildiğinde, ibra kararının alınmasında TTK 436/1 maddesinin uygulama alanı yoktur. Şirket ortaklarından sadece … yönetim kurulu üyesi olup, diğer yönetim kurulu üyeleri … ve … şirket ortağı olmamasına göre, dava konusu genel kurulda, yönetim kurulu üyesi …’ın ibrasında, sadece kendisi oy kullanamayacak olup, pay sahibi annesi …’ın oy kullanmasına engel bir hal bulunmamaktadır. Diğer yönetim kurulu üyeleri … ve … bakımından yapılan oylamalarda da, bu kişiler şirkette pay sahibi olmadıklarından yine oylamada sadece pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi … oy kullanamayacaktır. Somut olayda paydaş ve pay oranlarını belirleyen 07/03/2016 tarihli YK kurulu kararının hükümsüzlüğünün tespitine ilişkin verilen karar Y.11. H.D’nin 13/06/2022 tarih ve E: 2021/1080 -K: 2022/4810 kararı ile Onanmak suretiyle kesinleşmiş olup dava tarihi itibarıyla murisin şirketteki hissesi üzerinde elbirliği mülkiyeti kuralları geçerli olduğundan muristen intikal eden pay genel kurulda usulüne uygun temsil edilmemiştir.Bu hale göre eldeki davaya esas genel kurul kararındaki toplantı ve karar nisapları oluştuğu da söylenemeyecektir. Bu durumda mahkemece Hazirun cetvelindeki pay durumuna göre dahi karar nisabı sağlanamayan 3 nolu ibra kararının iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak 2 nolu genel kurul kararı yönünden mahkemece toplantı ve karar nisabı sağlanamadığından iptali gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davalı vekilinin istinaf başvurusunu reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353(1)-b-2 maddesi uyarınca, KALDIRILMASINA, 1-Davanın KABULÜNE2-Davalı şirketin 08/05/2017 tarihli genel kurul toplantısında 2 ve 3 numaralı gündem maddesi alınan kararların İPTALİNE,3-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcından 31,40-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 49,30 TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 49,30 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvuru harcı, 1.500 TL bilirkişi ücreti ve 85,00- TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 1.616,40- TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 7-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; davalı tarafından yatırılan ve artan delil avansının davalı tarafa iadesine, 8-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,b-Davalı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,c-Davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcı, 22,00 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 143,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,d-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay İlgil Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ YASA YOLU açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/11/2022