Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1151 E. 2022/1263 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1151
KARAR NO: 2022/1263
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2019
NUMARASI: 2018/384 Esas – 2019/712 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/04/2018
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı şirketin zirai ilaç satımı konusunda faaliyet gösteren ticari bir işletme olduğunu, davacı müvekkili şirket ile davalı taraf arasında mal alım satımına dayalı ticari ilişki bulunduğunu, bu akdi ilişki çerçevesinde müvekkili şirket tarafından davalı tarafa toplamda 26.241,13 TL tutarında ürün satışı gerçekleştirildiğini, müvekkili davacı şirket tarafından davalı tarafın fatura bedellerini ödememesi üzerine alacağın tahsili amacıyla Silivri İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı tarafın bu icra takibine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini beyanla; itirazın iptali ile icra takibinin devamına, itiraz edilen miktarın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya usulünce tebligat yapıldığı ancak davaya cevap verilmediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince .davacının ticari defter ve kayıtlarına göre 19.941,13 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, davacının malı teslime ilişkin belge sunmadığı, teslim edildiğini ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf dahi yemin teklif edebileceği (HMK madde 227/1), davacının yemin deliline dayandığı,davacının teslim hususunda yemin delili hatırlatıldığı, yemin metninin davalıya ihtar edildiği ve davacı tarafça teklif edilen yeminin edası için davalıya çıkarılan ihtarlı davetiyenin usulüne uygun tebliğine rağmen davalının duruşmaya katılmadığı, celsede vekilinin de hazır bulunduğu ve dosya içerisine ayrı bir adres bildiriminde bulunmadığı, davalı vekilinin her ne kadar celsede TK 21 E göre yapılmıştır iddiası var ise de, celse arası tüm beyanlar dikkate alınarak yapılan dosya incelemesinde TK 21 E göre tebliğin yapılmadığı, davacı tarafça bildirilmiş adrese tebliğin bilinen adresine tebliğin yapıldığı, önceden yapılan tüm tebliğlerin de bu adrese yapıldığı, fatura üzerindeki adreslerin de tebliğ yapılan aynı adres olduğu, 06/05/2019 tarihli celse için yapılan tebliğin geçerli tebliğ olduğu ve davalının bu celsede hazır bulunmadığı anlaşılmakla geçerli tebliğe rağmen hazır bulunmayan davalının HMK’nun 229.maddesi uyarınca yemin konusu vakıaları ikrar edilmiş sayılacağı gerekçesiyle davanın kısmen ile takibin 19.941,13 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, itirazın iptaline karar verilen asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatnıın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin müvekkiline göndermiş olduğu bütün tebligatların usulsüz olduğunu zira tebligatların müvekkiliyle yaşamayan üçüncü kişilere yapıldığını, müvekkilinin adresinin 100. yıl mahallesi, … sok. No … iç kapı no:.. Süleymanpaşa/ Tekirdağ adresi olduğunu, ancak bu adrese tebligat yapılmadığını müvekkiline yemin metnini içeren tebligatın … mah. … sok. No:… yanı Silivri İstanbul adresi olduğunu, tebligatın 21.maddeye göre muhtara teslim ediliğini söz konusu tebligat parçası incelendiğinde: tebligatın … isimli bir şahsa görüleceğini, tebligat üzerine müvekkilinin il dışında olduğunu yazılmış olduğunu ancak ne için il dışında olduğunu bahsi geçen adreste yaşayıp yaşamadığını ve adrese geri gelip gelmeyeceği hususunun belirtilmediğinin, mahkemece yemin metninin gönderildiği adresin müvekkilinin mernis adresi olmadığının anlaşılması üzerine bu kez de yemin metninin müvekkilinin mernis adresi olan dava tarihinden çok önce yaşadığı 100. yıl mahallesi, … sok. No … iç kapı no:.. Süleymanpaşa/ Tekirdağ adresine gönderildiğini , mernis adresine yapılan tebligattan sonraki celsede müvekkili hazır olmasına rağmen önceki tebligatların usulsüz olmadığı gerekçesiyle müvekkilinin yemin hususunun ikrar ettiğini karar verilerek değerlendirme yapıldığını bu şekilde adil yargılama hakkının ihlal edildiği bahsi geçen sebeple ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisinden ötürü düzenlenen fatura alacağına dayalı icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan faturalar davacı defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olması tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamaz(Yargıtay HGK’nun 19/09/2018 Tarih, 2017/19-915 Esas ve 2018/1338 Karar Sayılı İlamı). Davada ispat külfeti faturalar nedeniyle alacaklı olduğunu iddia eden davacının üzerindedir. Davacının faturalara konu malları davalıya teslim ettiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2016 Tarih, 2015/13357 Esas ve 2016/2695 Karar Sayılı İlamı). Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 20.01.2021 tarihli ve 31460 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 20.11.2020 tarihli ve 2019/2 E., 2020/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da; Tebligat Kanunu’nun lafzı ile 6099 sayılı Kanun’un genel gerekçesi ve Tebligat Kanunu’nun 10 ve 21. maddelerinde yapılan değişikliklere ilişkin gerekçeler ve doktrindeki görüşler birlikte değerlendirildiğinde adres kayıt sistemindeki adresin resmî tebligat adresi olarak kabul edildiği, adres kayıt sistemindeki adresin Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin 2. fıkrasında yazılı durumlarda başkaca adres araştırması yapılmasını gerekli kılmayan son adres olarak kanun koyucu tarafından kabul edildiği, bu nedenle Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca yapılacak tebligatlarda muhatap o adreste hiç oturmamış veya adresten sürekli ayrılmış olsa dahi yeni adresi araştırılmaksızın o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında tebligatın teslim edileceği, ihbarnamenin gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırılacağı, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin tebliğ tarihi olacağı belirtilmiştir. Söz konusu İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre muhatabın adres kayıt sisteminde kayıtlı adresine tebligat yapılabilmesi için önce Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin 1. fıkrası uyarınca muhatabın bilinen en son adresine tebligat çıkarılması, bu tebligatın tebliğ edilemeden iade edilmesinin gerekli ve yeterli olduğu belirtilmiştir. Bu şekilde birinci aşama tamamlandıktan sonra tebliği çıkaran merci tarafından çıkarılacak tebligat zarfı üzerine mernis adresi şerhi ile birlikte tebligatın Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca yapılacağına dair şerhin yazılması, tebliğ memurunun başkaca bir adres araştırması yapmadan muhatabın mernis adresine doğrudan Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre tebligat yapılması gerekmektedir. Tebliği çıkaran mercinin tebligat zarfı üzerine yazdığı adresin tebliğe çıkarma tarihinde muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi olması yeterli olup, tebliğin yapıldığı tarihte tebligat yapılan adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olmaması tebliğin usulsüzlüğü sonucunu doğurmaz. Dosya içerisindeki tebligat parçası incelendiğinde 25/06/2018 tarihli duruşma gününü davalının … mah. … sok. No:… yanı Silivri/ İstanbul adresine tebliğe çıkartıldığı tebligat üzerinde muhattabın adreste bulunmaması ve çarşıda olması nedeniyle muhattapla birlikte daimi çalışan … 18/04/2018 tarihinde tebligatın yapıldığı anlaşılmaktadır. İcra dosyasında da borçlu …’nın aynı adresine ödeme emrinin tebliğe çıkartıldığı ve borçlu vekilinin itirazlarının sunduğu görülmüştür. 25/06/2018 tarihli celsede davalı ve vekilinin hazır olmadığı davalı adına yapılan usulüne uygun tebliğine rağmen davalının cevap dilekçesini ibraz etmediği hususunun tutanakta belirtildiği bir sonraki celse tarihi olan 15/10/2018 tarihini ilişkin olarak aynı zamanda inceleme gününün 10/09/2018 günü saat 14:00 da yapılacağı şerh düşülerek yine davalının aynı adresine tebliğe çıkartıldığı ve dosya içerisindeki tebligat parçasından muhattabın çarşıda olması nedeniyle muhattapla birlikte daimi çalışanı … 28/06/2018 tarihinde tebligatın yapıldığı ibaresinin bulunduğu görülmektedir. Davalı vekili mahkemenin 15/10/2018 tarihli celsesine mazereti sebebiyle katılamayacağına ilişkin 15/10/2018 tarihli dilekçe ibraz etmiştir. 15/10/2018 tarihli celsede davalı vekilin mazereti kabul edilerek yeni duruşma gün ve saatin Uyaptan öğrenmesine karar verilmiştir ve bir sonraki celse 21/01/2019 tarihine bırakılmıştır. 21/01/2019 tarihli celsede davalı vekilinin hazır olduğu ve duruşma zaptının 1 nolu ara kararı ile davacı tarafa yemin teklifi edecekse yemin metnini ibraz etmek üzere süre verilmiş yemin metni hazırlandığında davalı asile tebliğ edilmesine, bir sonraki celse yemin etmek üzere duruşma salonunda hazır olması ihtarına karar verilerek vekil huzurda olması sebebiyle ihtarın yapılmış olduğu bildirilmiştir. Davalı asile davacının yemin metni ve 06/05/2019 tarihli duruşma gün ve saati yine… mah. … sok. No:… yanı Silivri/ İstanbul tebliğe çıkartılmış ve muhattabın il dışında olması nedeniyle aynı adreste oturan … tebligatın yapıldığına ilişkin tebligat parçası üzerine şerh düşülmüştür. Davalı vekili 06/05/2019 tarihli celsede davalıya tebliğ edilen yemin davetiyesinin TK 21. maddesine göre tebliğ edilmesi nedeniyle tebligatın usulüne uygun olmadığı yönünde itirazı etmesi üzerine ilk derece mahkemesince davalı asilin mernis adresinin farklı bir adres olduğundan bahisle mernis adresine yeniden tebligat çıkartılmasına karar verilmiştir.Davalını mernis adresi olan 100. yıl mahallesi, … sok. No … iç kapı no:.. Süleymanpaşa/Tekirdağ adresine çıkartılan tebligata komşusu …’nun muhattabın çarşıya gittiğini beyan etmesi üzerine tebligatın mahalle muhtarına teslim edildiği 2 nolu haber kağıdının muhattabın kapısına yapıştırıldığı, …’ya haber verildiği belirtilerek tebligatın 13 Mayıs 2019 tarihinde yapıldığı ibaresi yazıldığı görülmüştür. 01/07/2019 tarihli celsede davalının hazır olduğu duruşmada mahkemece davalıya yargılama aşamasında yapılan tebligatların hep aynı adrese yapıldığı, TK 21 maddesine göre yapılmadığı, 06/05/2019 tarihinde yapılan celsede ki tebligatın geçerli olduğu yönündeki değerlendirmeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir Somut olayda davalı vekili, yemin davetiyesinin davalıya TK 21 maddesine göre tebliğ edilmesi nedeniyle yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığının ileri sürmüştür. Gerek icra dosyasında gerekse dava dosyasında davalıya yapılan yapılan tebligatlar TK 21 maddesine göre mernis adresine değil bilinen adreste daimi çalışana yapıldığı gibi davalıya yapılan bu tebligatlara göre inceleme gününün ertelenmesi için davalı vekili dilekçe de ibraz etmiş olup bu hale göre davalıya yapılan ilk yemin davetiyesinin usulüne uygun olduğunun kabulü gerekmiştir. Davalı vekili tebligat yapılan …’ın davalı çalışanı olmadığını iddia etmiş ise de bu husus ilk defa istinaf aşamasında ileri sürüldüğünden HMK 357 maddesi uyarınca dinlenebilir degildir. Yemin delili 6100 sayılı HMK.’nın 225. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Yemin, kesin delillerdendir. Yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlüdür. Yemin teklif edilen kimse duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için davetiye çıkarılır. Yemin için davet edilen kimse ,tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz ise yemin konusu vakaları ikrar etmiş sayılır. Davacı vekili yemin deliline dayanmış ve davalıya usulüne uygun yemin davetiyesi ile duruşma gün ve saati tebliği edilmesine rağmen davalı duruşmaya katılmamıştır. Bu durumda davalı HMK 229 maddesi uyarınca yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağından mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 229,00 TL harcın, alınması gerekli olan 1.362,18 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.133,18 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.17/11/2022