Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1147 E. 2022/1274 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1147
KARAR NO: 2022/1274
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/09/2019
NUMARASI: 2017/140 Esas – 2019/747 Karar
DAVACI: HASEKİ ECZA DEPOSU TİC VE SAN A.Ş.
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/02/2017
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde İlk Derece Mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İlaç deposu işleten müvekkili şirket, aralarındaki ticari ilişki sebebi ile davalı eczacıya sattığı ve teslim ettiği ilaçlar karşılığında fatura kestiğini, ilgili faturaların ticari defterlere işlendiğini vc taraflar arasında hesap mutabakatı yapıldığını, davalı yan ticari ilişki neticesinde satışı yapılarak kendisine teslim edilen ve faturalanan ilaçların ödemelerini vade tarihleri geçmiş olmasına rağmen ödememiş ve davacıya keşide ettiği istanbul …NoterIıği 29.03.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile “taraflar arasında 31.12.2015 tarihinde yapılan hesap mutabakatı doğrultusunda borçlu davacıya olduğunu, S.G.K. tarafından hak edişleri üzerine bloke konulduğunu, borcunu ödeyemediğini ve bu sebeple borca karşılık olmak üzere ilaç iadesi yapmak istediğini beyan ettiğini, ancak davalının söz konusu talebi müvekkili firma tarafından kabul edilmediğini ve dava konusu borcun nakit olarak ödenmesi davalıdan talep edildiğini, fakat tüm yazılı ve sözlü talep ve bildirimlerine rağmen davalı tarafın ödemediğini, akabinde bahse konu alacak için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E, sayılı dosyası ile davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine itiraz ile takibinin durduğunu iddialarında bulunarak davalı itirazının iptali ile icra takibin devamına, davalının % 20 inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini, işleyecek en yüksek faiz ile birlikte mevcut yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir. Davalıya yasaya uygun olarak tebligat yapılmış olmasına karşın süresinde cevap dilekçesi sunulmadığından, H.M.K nun 128. maddesi hükmü gereğince davayı inkar ettiği varsayılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “davacı ile eczacı olan davalı arasında açık hesaba dayalı yürütülen karşılıklı ticari satış ilişkisi bulunduğu, mahkememizce alınan kök raporda davacının ticari defterlerine göre 2015 yılında; davacının; davalıya mal satışı nedeniyle 131.804,75-TL alacaklı, davalıdan mal alışı nedeniyle 109.997,58-TL borçlu göründüğünün, ancak davacının belgelendiremediği muhasebesel mal satışı kayıtları ile davalıyı 60.750,47-TL borçlandırdığının ve muhasebesel mal alış kaydı ile davalıyı 26.564,53-TL borçlandırdığının, başka ifade ile muhasebe kaydına göre davacının davalıya 60.750,47-TL, davalının ise davacıya 26.564,53-TL nakit ödeme yaptığının görüldüğünün, bu kayıtlara ilişkin dayanak belgelerin ibrazının gerektiğinin bildirildiği, kök rapora istinaden davacı yanın dosyaya dayanak tediye makbuzlarını sunduğu, akabinde dosyanın tediye makbuzları dikkate alınmak ve alınmamak suretiyle ihtimalli ek rapor tanzimi için bilirkişiye yeniden tevdii edildiği, ek ikinci bilirkişi raporunda, dosyaya alınan toplam 51.452,57-TL tutarındaki tediye makbuzları davacı şirket alacağının hesaplanmasına dahil edildiğinde, davacı şirketin takip tarihindeki alacağının 43.668,45-TL olacağı, tediye makbuzları davacı şirket alacağının hesaplanmasına dahil edilmediğinde ise, davacı şirketin davalıdan alacağı kalmadığı gibi, davalıya 7.783,02-TL (Cari Hesap Bakiyesi: 43.668,45-TL -tediye makbuzları toplamı: 51.452,47-TL) borçlu olacağı sonuç ve kanaatinin bildirildiği, davalı tarafça tediye makbuzları altında bulunan parafların kabul edilmediği, öte yandan davanın taraflarının tediye makbuzlarının davalı çalışanı olarak görülen … tarafından paraflandığını, başka ifade ile tediye makbuzları altındaki imzanın davalı eli ürünü olmadığını kabul ettikleri, böylece uyuşmazlığın tediye makbuzlarının davalıyı bağlayıcı mahiyette olup olmadıkları noktasında düğümlendiği hususları mahkememizce tespit edilmiştir. Her ne kadar davalı tarafça tediye makbuzları kabul edilmemiş ise de; dosyada örneği mevcut ve takip talebinin de dayanakları arasında bulunan, davalı tarafça inkar edilmeyen İstanbul … Noterliği’nin 29/03/2016 tarih ve … yevmiye numaralı davalı tarafından davacıya keşide edilen ihtarname içeriği incelendiğinde, davalının davacıya 31/12/2015 tarihli mutabakat sonucunda borçlu olduğu, hakkında … Ecza Deposu tarafından icra takibi başlatılması ve SGK’dan olan hakedişlerine bloke konulması nedeniyle borcun nakit olarak ödenemeyeceği, … tarafından 29/03/2016 tarihi itibariyle kendisi adına fatura tanzim edilmesini kabul etmediği, bu tarih itibariyle …’nın iş akdinin feshedildiği hususlarının kabul edildiği anlaşılmaktadır. Buna göre; 29/03/2016 tarihinden önce …’nın davalı adına fatura tanzim etme ve işlem yapma, başka ifade ile davalıyı doğrudan temsil yetkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından dosyaya sunulan tediye makbuzlarının tamamı 29/03/2016 tarihinden önceki tarihlere ait olup davalı adına ve hesabına ve davalının doğrudan temsilcisi sıfatıyla imzalandıklarından davalıyı bağlayıcı mahiyettedir. Davacı tarafından dosyaya sunulan tediye makbuzları da hesaba katıldığında takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 43.668,45-TL alacaklı olduğu, davalının takip tarihinden önce temerrüde düşürülmediği, bu nedenle takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edilmeyeceği mahkememizce sabit görüldüğünden, davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından müvekkilin elinden sadır olmayan tediye makbuzlarının kıyas yoluyla müvekkili bağladığına ilişikin tespit ve yorumu hukuka aykırı olduğunu, dosya kapsamında bilirkişi terditli hesaplamalarında kullanılan tediye makbuzlarının müvekkil eli ürünü olmadığı gerek davacı tarafından gerekse mahkeme tarafından kabul edilmiş olup sabit olduğunu, mahkemece davalı tarafından bilinmeyen ve imzası kabul edilmeyen tediye makbuzlarını “davalı tarafça inkar edilmeyen İstanbul … Noterliği’nin 29/03/2016 tarih ve … yevmiye numaralı davalı tarafından davacıya keşide edilen ihtarname içeriği incelendiğinde, davalının davacıya 31/12/2015 tarihli mutabakat sonucunda borçlu olduğu, hakkında hedef ecza deposu tarafından icra takibi başlatılması ve SGK’dan olan hakedişlerine bloke konulması nedeniyle borcun nakit olarak ödenemeyeceği, … tarafından 29/03/2016 tarihi itibariyle kendisi adına fatura tanzim edilmesini kabul etmediği, bu tarih itibariyle …’nın iş akdinin feshedildiği hususlarının kabul edildiği” şeklindeki gerekçe ile davalıya ait olduğu yönünde kıyas ve mefhumu muhaliften yola çıkarak hukuka aykırı olarak yorumlanmış olup, ihtarname içeriğinde kabul edilen borç tutarı konusunda herhangi bir rakam belirtilmemekle ve taraflar arasındaki mutabakat da yazılı değil (ki davacı tarafından dosyaya sunulamamıştır) şifahi olduğunu, davacı nakit olarak 3.kişiye borç para vermiş fakat 3.kişi tediye makbuzuna davalı kaşesini vurarak temsil ve ilzama yetkili olmadığı halde müvekkili borçlandırmak amacıyla kötüniyetle kendi imzasını attığını, burada müvekkilin elinden sadır olmayan imza ile verilen tediye makbuzlarındaki borç paradan davalının değil, imzayı atan 3.kişinin sorumlu olacağını, 6102 sayılı TTK’nın 778/2. maddesinin (e) bendinin göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken ttk’nun 678. maddesinde; “temsile selahiyeti olmadığı halde bir şahsın temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kişi, o poliçeden dolayı bizzat sorumludur…” hükmü yer almakla yetkisiz atılan imzadan imzayı atan kişinin sorumlu olacağını, 3.kişi olan işçinin bu yetkisinin ihtarname öncesi ve ihtarname sonrası olmadığını, alacak iddiası yargılama sonucu netlik kazandığından icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, itirazlarının kabul edilmemesi halinde, kısmen kabulde icra davacı yararına icra inkar tazminatına karar verilmişken, reddedilen kısım yönünden davalı yararına talebi olmasına rağmen kötüniyet tazminatı ödemeye mahkum edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE:Dava taraflar arasında ticari satıma dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince dosyaya toplanan deliller ve bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından yukarda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosyada 30/04/2016 düzenleme tarihini taşıyan ve tarafların 31/12/2015 tarihi itibarıyla 48.993,11 TL borç konusunda mutabakat sağladıklarına dair davalı … muhasebesi adına paraflanmış bir mutabakat belgesi bulunmaktadır. Yine icra takibine dayanak olarak sunulan davalının davacıya keşide ettiği İstanbul … Noterliğinin 29/03/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin birinci paragrafında “31/12/2015 tarihinde yapmış olduğumuz muhasebe mutabakatı sonucunda tarafınıza borçlu durumdayım” şeklindeki kabul beyanı birlikte değerlendirildiğinde 31/12/2015 tarihi itibarıyla davalının davacıya 48.993,11 TL borçlu bulunduğu hususunda tarafların mutabakat sağlandığı sabittir. Mutabakat tarihi ile 30/03/2016 takip tarihi arasında davalı tarafça borcu sona erdiren sebeplerden herhangi biri iddia edilip ispatlanmamıştır. Bu durumda davacının takip tarihi itibarıyla 48.993,11 TL asıl alacağı ispatlanmış olduğunun kabulü gerekmekle davalı vekilinin alacağın miktarına ve likit olmadığına ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Ancak mahkemece hüküm kurulurken takip tarihinden sonra fakat dava tarihinden önce yapılan 12.000 TL lik ödeme konusunda hata edilmiştir. İtiraza uğrayan icra dosyasının takip tarihi 30/03/2016, eldeki davanın dava tarihi ise 13/02/2017 dir. Davalı tarafça takip tarihinden sonra, dava tarihinden önce 10/10/2016 tarihinde 12.000.- TL ödeme yapılmıştır. Yapılan ödemenin TBK 100 maddesi gereği öncelikle faiz ve masraflara mahsubu bakiye kalması halinde asıl alacaktan mahsup edilerek dava tarihi itibariyle davacının asıl alacak ve işlemiş faiz alacağının belirlenmesi, belirlenen bu miktar esas alınarak hüküm kurulması, icra inkâr tazminatının da bu miktar üzerinden belirlenmesi gerekmektedir. (emsal yargıtay 23.hd 2014/2255 e. 2014/7493 k. sayılı ilamı). Yargıtay 19 HD’nin 06/11/2018 tarih, 2017/2059 esas ve 2018/5532 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere temerrüt tarihi ile takipten sonra yapılan ilk ödeme tarihine kadar asıl alacağa avans faiz işletip yapılan ödeme önce faizden, geriye kalanı da asıl alacaktan düşüp sonra eğer varsa ilk ödeme tarihinden ikinci ödeme tarihine kadar geriye kalan asıl alacağa faiz işletilmesi şeklinde hesaplama yapılması gerekir. Bu şekilde tüm ödemeler için hesap yapıldıktan sonra son ödeme tarihindeki borç durumuna göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı şeklide yapılan ödemenin infazda dikkate alınmasına şeklinde karar verilmesi isabetli değildir. Eğer ödeme dava tarihinden sonraki bir tarihte yapılmış olsaydı infazda dikkate alınması gerekirdi. Ancak bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyip dosyada toplanan deliller ile karar verilmesinin mümkün olduğu görülmektedir. Az yukarıda açıklanan yönteme göre dosyada değerlendirme yapılmıştır. Takip talebinde 48.993,11 TL asıl alacak, 8.215,41 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 57.208,52 TL alacağın TBK 100. Maddesi gereğince kısmi ödemelerin faiz ve masrafa mahsubu talebi ile tahsil istenilmiştir. Dava açılırken dava değeri olarak sadece asıl alacak olan 48.993,11 TL gösterilmiş, bu miktar üzerinden harç yatırılmış olmakla eldeki davada takip tarihine kadar işlemiş faizin dava konusu edilmediği anlaşılmaktadır. Eldeki dosyada takip tarihi öncesi davalının temerrüde düşürüldüğüne dair bir ihtar bulunmamakla temerrüt tarihi takip tarihi kabul edilmiştir. Dairemizce az yukarıda açıklanan şekilde davacının alacağı 48.993,11 TL olan kabul edilmiş ise de İlk Derece Mahkemesince alınan bilirkişi raporuna göre 43.668,45 TL davacının alacağı olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş, kurulan hükme sadece davalı taraf istinaf talebinde bulunmuş olduğundan kazanılmış haklara dokunulmaması gerektiğinden ve aleyhe kaldırma yasağı gereği Dairemizce de asıl alacak 43.668,45 TL olarak kabul edilmiştir. Bu durumda; takip tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata göre avans faiz oranı yıllık %10,50’tir. 30/03/2016 takip tarihi ile kısmi ödemenin yapıldığı 10/10/2016 tarihleri arasında geçen 196 günlük süre için dairemizce 43.668,45 TL X196 gün X 10,50/36.500 =2.462,18 TL faiz hesaplanmıştır. Yapılan 12.000,00 TL kısmi ödemenin öncelikle faiz alacağından mahsubu gerekmiş bakiye 9.537,82 TL nin 43.668,45 TL asıl alacaktan mahsubu ile 10/10/2016 tarihi itibarıyla 34.130,61 TL asıl alacak hesaplanmıştır. Takipten sonra yapılan 12.000,00 TL tahsilatın müddeabihe dahil olan asıl alacaktan mahsup edilen 9.537,82 TL kısmı yönünden davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Takip tarihinden sonra işleyen faizden mahsup edilen kısım yönünden ise bu kısım müddeabihe dahil olmadığından hesaplamada mahsup işlemi yapmakla yetinilmiştir. Davacının yaptığı tahsilatı takipten sonra işleyen faiz ve asıl alacaktan düşerek eldeki itirazın iptali davasını açması gerekirken mahsup işlemi yapmadan itirazın iptali davası açması nedeniyle, reddedilen asıl alacağa ilişkin 5.324,66 TL ile hukuki yararı bulunmadığı halde dava edilen 9.537,84 TL toplamı 14.862,48 TL esas alınarak yargılama giderleri dağıtılmış ve davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ancak yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından davanın kısmen kabulü ile 34.130,61 TL l- alacak yönünden itirazın iptali ile takibin son ödeme tarihi olan 10/10/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2 maddesi uyarınca değişen oranlarda işleyecek avans faiz ile devamına ve takibe konu cari açık hesaptan kaynaklanan likit ve belirlenebilir alacağın %20 si oranında davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, reddedilen ve hukuki yarar bulunmayan kısım yönünden davacının kötü niyeti ispat edilmediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/140 Esas – 2019/747 Karar sayılı kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın kısmen kabulü ile; davalının İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas dosyasına yaptığı itirazın 34.130,61 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden son ödeme tarihi olan 10/10/2016 tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile devamına 2-Fazlaya ilişkin istemin reddine 3-İtirazın iptaline karar verilen alacağın alacağın %20’si olan 6.826,12 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, 5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 2.331,46 TL harçtan peşin alınan 517,14TL harcın mahsubu ile bakiye 1.814,32‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 6-Davacı tarafça yatırılan 31,40-TL başvurma harcı, 950-TL bilirkişi ücreti ve 196,95.-TL posta gideri olmak üzere toplam 1.178,35‬-TL yargılama giderinin kabul ve red oranı nazara alınarak takdiren 820,88 TL’nin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca kabul edilen miktar yönünden 9.200,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca reddedilen miktar yönünden 9.200,00TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider ve delili avansının yatırana iadesine, 10-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı vekilince yatırılan 745,00 TL istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL, istinaf başvuru harcı ve 23,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 144,80 TL yargılama giderinin kabul ve red oranı nazara alınarak takdiren 43,08 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.17/11/2022