Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1134 E. 2022/1187 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1134
KARAR NO: 2022/1187
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/01/2019
NUMARASI: 2016/469 Esas – 2019/108 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/10/2022
Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; igorta acentesi olan davacı müvekkili şirketin 2015 yılı ve öncesinde davalı şahsa ait bazı araçların sigorta poliçelerini yaptırdığını, sigorta poliçe bedeline ait taksitlerin süresinde ödenmemesi üzerine davalı borçlu aleyhine İstanbul … İcra Müd. … E. Sayılı dosyası kanalıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ve icra takibinin durduğunu, davalı şahsın 2014 yılından kalan ve 2015 yılına devreden borçlarının yanında 2015 yılında kesilen sigorta poliçelerinden de borcu bulunmakta olduğunu, davalı şirketin sigorta poliçe bedellerine ödediğine dair icra dosyasına herhangi bir yazılı belge sunmamış olduğunu, diğer taraftan davalı şirketin borcunu ödemeyerek icra takibine de haksız itiraz ettiğini beyan ederek davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müd. … E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın 8.585,00 TL alacak yönünden iptalini ve takibin devamını, asıl alacağa ticari avans faizi işletilmesini, davalının takie haksız itirazı nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile aralarında yıllardır süregelen bir ilişkinin mevcut olduğunu, şahsı tarafından sigorta primlerinin ödenmediği gerekçesiyle 2014 ve 2015 yıllarına ait prim alacaklarnıın tahsili amacıyla ilamsız icra yoluna girildiğini, 2015 yılı içerisinde düzenlenen poliçelere ilişkin ödemelerin incelendiğinde herhangi bir borcun gözükmediğini, davalı şirketin takip talebinde borç miktarının 10.000,00TL olarak gözükmesine rağmen dava dilekçesinde ilgili meblağın 8.575,70 TL olarak gözüktüğünü, borca itiraz sebeplerinin prim borcunun olmadığını, poliçelerle belirlenen prim bedellerini ödediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacı tarafından iddia ettiğinin aksine dosyada alacaklı olduğuna dair bilgi ve belgeye rastlanmadığı, usule uygun olmayan kayıtların lehine değerlendirilemeyeceğine kanaat getirilmiş, dosyaya sunulan davacı ticari defter ve kayıtların varsayımsal ve kesin nitelikte açık ve net olmaması karşısında usule uygun olmadığı anlaşılarak davacı davasını ispatlayamamış sayılmış, alacaklı olmadığı sonucuna varılmıştır. Buna ilişkin tarafların iddia-savunma ve toplanan delilleri, bilirkişi raporu ile ticari kayıtlar incelenmiştir. Hukuken denetlenebilen hüküm kurmaya elverişli belirli ve eksiksiz iddia ve talepleri karşılayan ve hükme esas alınan bilirkişi raporu alınmış ve deliller değerlendirilmiştir. Dosya kapsamındaki deliller gereğince kanaatin aksine dair veya borcun varlığına dair dosyada bilgi ve belge bulunmamaktadır. Saptanan ve hukuksal durum karşısında davacı davasını ispatlayamamış sayılmış kötü niyetine dair emare vb bulunmamakla kötü niyetli olmadığına da kanaat getirildiği” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının şahsın, 2014 yılından kalan ve 2015 yılına devreden borçlarının yanında, 2015 yılında kesilen sigorta poliçelerinden de borcu bulunduğunu, davalının, dava tarihi itibariyle toplam cari hesapta mevcut borç miktarının 8.585,70 TL olduğunu, davalı-borçlunun, sigorta poliçe bedellerini ödediğine dair icra dosyasına herhangi bir yazılı belge sunmadığını, davalının davaya cevap dilekçesinin dördüncü maddesinde; ” Borca itiraz sebeplerim prim borcumun olmadığına ilişkin değildir “ demek suretiyle, davacı – müvekkil şirkete prim borcu olduğunu kabul ettiğini, diğer taraftan; davalının, cevap dilekçesinde bahsetmiş olduğu ödemelerin, davacı şirket tarafından cari hesap borcundan düşüldüğünü, dava konusu yapılan miktarın bakiye cari hesap alacağı olduğunu, Ağrı 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/ 20 Talimat sayılı dosyası kanalıyla dosyaya gönderilen bilirkişi raporu incelendiğinde, raporun davacı – müvekkili şirketin ticari defterleri incelenmeden, dosyadaki evraklar üzerinden toplama çıkarma yapılmak suretiyle tanzim edildiğinin görüleceğini, raporun birinci sayfasında, “Tespit Edilen Hususlar” kısmında; “şirket yetkilisinden bilgi alındığı ve ticari defter ve kayıtların detaylı olmadığının kendisine bildirildiği “ şeklinde ifade edildiğini, bunun bilirkişinin görevini görevini yapmadığının kanıtı olduğunu, davacı şirket yetkilisinin bilirkişiye böyle bir beyanı da olmadığını, -Diğer yandan; Ağrı 3. AHM nin 30.06.2017 tarihli Talimat duruşma zaptında bilirkişiye” belirtilen işyerindeki defterleri inceleyerek rapor verilmesi” görevinin tevdi edildiğini, bilirkişinin ise, kendisine verilen bu göreve rağmen, işyerine gitmeyerek, davacı tarafın ticari defterlerini inceleme görevini yerine getirmediğini, davacı şirketin ticari defterleri eğer usulüne uygun tutulmadıysa, bu durumu bilirkişinin doğrudan defterleri inceleme sonucu tespit ve rapor etmesi gerektiğini, dolayısıyla, ticari defterler görülüp, incelenip, açılış-kapanış tasdikleri ile davalı–borçluya ait kayıtların tespit edilmeden hazırlanan rapor usule aykırı ve eksik bir rapor olduğunu, -Bilirkişi raporuna yazılı ve 21.06.2018 tarihli duruşmadaki sözlü itirazları ve yeniden rapor alınması taleplerinin yerel mahkeme tarafından reddedildiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, sigorta poliçelerine dayalı prim alacağının tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.İstinaf gelen uyuşmazlık ise, davacının defterlerinin usule uygun incelenip incelenmediği noktasındadır.Kural olarak, sigorta sözleşmelerinde belirlenen primin alacaklısı rizikoya teminat veren sigorta şirketidir. Ancak acente tarafından prim borçlusundan sigorta prim bedelinin talep edilebilmesi için, sigorta şirketi tarafından acenteye verilmiş prim tahsil etme yetkisinin bulunması gerekmekte olup, bu halde bile acentenin kendi adına olmayıp acentesi bulunduğu şirkete izafeten prim tahsilini talep etmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, sigorta şirketinin prim alacağını acenteye temlik etmesi halinde acentenin temlik alacaklısı sıfatıyla prim tahsilini talebe hakkı olduğu gibi acentenin sigortalının prim borcunu sigorta şirketine ödemiş olması halinde de vekaletsiz iş görme …hükümleri dairesinde ödenmiş olan primleri sigortalıdan talep etme hakkı mevcuttur (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 16/09/2015 tarih 2015/7523 E., 2015/9366 K. sayılı emsal kararı). TTK’nın 1430. maddesi uyarınca sigorta ettiren, sözleşme ile kararlaştırılan primi ödemekle yükümlüdür. Somut olaya döndüğümüzde davacı acente dava dışı sigorta şirketine ödeme yaptığını ileri sürerek ödediği tutarın tahsilini istemiş, davalı ise prim borçlarını ödediğini savunmuş, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince 08.03.2017 tarihli ön inceleme duruşmasında ” Ağrı Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak davacının 2014 ve 2015 yılı ticari defterleri incelenmek suretiyle icra takip dosyasından takibe esas olarak belirtilerek sigorta poliçeleri de incelenerek ve yine davalı tarafça dosya kapsamında ibraz edilen 2 adet (4.000,00 -TL ve 1.500,00 -TL) ödemeye ilişkin belgelerde dikkate alınarak taraflar arasındaki sigorta poliçesi nedeniyle davacının davalıdan alacağı olup olmadığı, varsa alacak miktarının ne olduğu konularında mali müşavir bilirkişi tarafından rapor hazırlanması yazılan talimata istinaden alınan ve ticari defterler incelenmeden davacı şirket yetkilisinden alınan bilgi ve dosyadaki poliçeler incelenerek düzenlenen bilirkişi raporu uyarınca karar verilmiştir.Hükme esas alınan bu haliyle hüküm kurmaya elverişli değilrdir. O halde, ilk derece mahkemesince öncelikle defterlerinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediği , davaya konu poliçelerin dava dışı sigorta şirketine bildirilip bildirilmediği ve bu poliçelere ilişkin sigorta priminin davacı tarafından dava dışı sigorta şirketine aktarılıp aktarılmadığı hususlarını açıklığa kavuşturacak ve davacının rapora yönelik itirazlarının değerlendirilmesi yönünden davacının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere ek rapor ya da yeni bir bilirkişiden ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınıp, deliller eksiksiz olarak toplandıktan sonra hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Açıklanan bu gerekçelerle, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1.a.6 md. uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 25/10/2022