Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1133 E. 2022/1365 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1133
KARAR NO: 2022/1365
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/09/2019
NUMARASI: 2015/1160 Esas – 2019/868 Karar
DAVA: Alacak (Akaryakıt bayilik sözleşmesinden kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/05/2015
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/12/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ile davalı şirket arasında 19.08.2010 tarihli Bayilik Sözleşmesinin akdedildiğini, bayilik sözleşmesinin kapsadığı akaryakıt istasyonunda beş yıl süre ile müvekkili …’in bayiliğinin yapılacağının ve Sözleşme ile Taahhütnamelerden doğan sorumlulukların beş yıllık sözleşme süresi içerisinde eksiksiz ve zamanında yerine getirileceğinin taahhüt edilmesi nedeniyle bayilere Gayri Maddi Hak Bedeli ödemesinin yapıldığını, yapılacak Gayri Maddi Hak Bedeli ödemesinin tutarının davalı bayinin sözleşme ve taahhütnamelerden doğan yükümlülüklerini yerine getirerek beş yıllık sürenin tamamlanacağı, taahhüt edilen miktarda akaryakıt satın alınacağı, bedellerinin zamanında ödeneceği, akaryakıt satın alma taahhüt miktarının gerçekleştirileceğine ilişkin taahhütleri dikkate alınarak hesaplandığını, davalı bayi tarafından imzalanan 19.08.2010 tarihli taahhütnamede, müvekkili … tarafından davalıya 800.000,00 TL + KDV tutarında Gayri Maddi Hak Bedeli ödeneceği ve bu bedelin … ile yapılan Bayilik ve İşletmecilik Sözleşmesinin veya ariyet olarak alınan mallara ilişkin taahhütnamenin veya iş bu taahhütnamenin herhangi bir hükmüne aykırılık halinde veya, 5 yıllık süre içerisinde herhangi bir zamanda gerekli ruhsatların alınmaması veya iptal edilmesi veya Bayilik Sözleşmesinin hangi nedenle olursa olsun feshedilmesi veya EPDK Lisans alım tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin hangi nedenle olursa olsun tamamlanamaması halinde kıstel yevm dahil hiçbir indirim yapılmadan ödenecek bu meblağın …’e iade edileceği ve avans faizinin 20 puan fazlası üzerinden işleyeceği faizin taahhüt edildiğini, Bayilik Sözleşmesinin akdedildiği tarihten müvekkili tarafından haklı sebeplerle sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar geçen yaklaşık 4,5 yıllık süre içinde bayinin, ürün bedellerinden doğan borçlarını ödemediğini, taahhüt edilen miktarda ürün alımlarını gerçekleştirmediğini ve eksik ürün alımları neticesinde tahakkuk eden cezai şart borcunu da ödemediğini, ayrıca akdettiği taahhütnameler gereğince muaccel hale gelen ve iade edilmesi gereken Gayri Maddi Hak Bedeli borcunu da müvekkiline iade etmediğini, yine davalı tarafından ürün bedeli borçlarına istinaden keşide edilen …’ın … çek nolu 83.422,00 TL bedelli, … çek nolu 40.846,00 TL bedelli, … çek nolu 62.792,00 TL bedelli ve … çek nolu 63.487,00 TL bedelli çekler ile …’ın 0015084 çek nolu 28.585,00 TL bedelli çeklerinin karşılıksız çıktığını, bunun üzerine davalı tarafından borçlarının teminatı olarak müvekkili şirkete verilen 375.000,00 TL’lik ve 200.000,00 TL’lik 2 adet (toplamda 575.000,00 TL’lik) banka teminat mektuplarının paraya çevrildiğini, paraya çevrilen mektupların toplam tutarının davalının 323.742,00 TL ürün bedeli borcuna, kalan 212.940,67 TL + KDV’ nin ise davalıya ödenen Gayri Maddi Hak Bedeli borcuna mahsup edildiğini, bu mahsuplardan sonra kalan tutarın, davalının diğer borçlarına mahsup edildiğini, davalının ürün bedellerini ödemek üzere davacıya verdiği çeklerin karşılıksız çıkması üzerine, davacı tarafından davalıya 12.11.2014 tarihli ihtarnamenin gönderildiğini, söz konusu ihtarname ile davalının ürün borçlarını, vade farkını ve cezai şartı ödemesi gerektiği, ödemediği takdirde teminat mektuplarının paraya çevrilerek borçlarına mahsup edileceğini ve sözleşmenin fesh edileceğinin ihtar edildiğini, ihtarnameye rağmen davalının yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve muaccel olan borçlarını ödememesi neticesinde, yine müvekkili şirket tarafından gönderilen Kadıköy … Noterliğinin 06.02.2015 tarih ve … Sayılı ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesinin feshedildiğini, bayilik sözleşmesi feshedilen davalının ödenen 800.000,00 TL’lik Gayri Maddi Hak bedelinden kalan 587.059,33 TL + KDV borcunu imzaladığı taahhütnameye göre anılan meblağın ödendiği tarihten itibaren avans faizinin 20 puan üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte ödemesi gerektiğini, davalının bayilik sözleşmesinin süresinin başladığı 20.09.2010 tarihinden, sözleşmenin müvekkili tarafından feshedildiği 06.02.2015 tarihine kadar geçen 53 aylık sürede imzaladığı ürün alım taahhütnamesine göre alması gereken ürün miktarının 9010 Ton olduğunu, ancak davalı bayinin anılan sürede toplamda 3960 ton ürün alımı gerçekleştirdiğini, eksik alınan 5049 ton ürün karşılığında davalının ödemesi gereken cezai şart tutarının 504.900,00 USD olduğunu, mülkiyeti müvekkili şirkete ait ariyet malzemelerin söküm ve teslim alınması için birçok defa davalının istasyonuna yetkili servisler yönlendirilmişse de, davalının demirbaş malzemelerini iade/teslim etmediğini, bu hususun tutanak altına alındığını, mülkiyeti müvekkili şirkete ait davalıya ariyeten verilen ve iade etmesi gereken malzemelerin 1 adet kurumsal kimlik, 2 adet pompa, 5 adet dalgıç pompa, 1 adet jeneratör, 1 adet kompresör, 1 adet hava su saati, 1 adet yağ pompası ve 1 adet yağ emme makinesi olduğunu, teslim edilmeyen iş bu ariyet malzemelerin toplam bedelinin 70.045,14 TL olduğunu, dilekçe ekinde sundukları teslim edilmeyen ariyet malzemelerden kurumsal kimliğe ilişkin 47.710,45 TL’lik ve 01.10.2010 tarihli fatura ile diğer malzemeler 2 adet pompa, 5 adet dalgıç pompa, 1 adet jeneratör, 1 adet kompresör, 1 adet hava su saati, 1 adet yağ pompası ve 1 adet yağ emme makinesine ilişkin 30.223,50 TL’lik ve 13.12.2010 tarihli faturalardan da (Otomasyon sisteminin sökülerek teslim alındığından 6.685,69 TL + KDV, iş bu fatura bedelinden düşülerek kalan rakam olan 22.334,69 TL (KDV Dahil) hesaplamaya dahil edildiğini) davalı bayinin yükümlülüğüne aykırı davranarak teslim etmemesi sebebiyle anılan meblağ kadar borçlu olduğunun kanıtlanacağını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalının cezai şart borcuna karşılık şimdilik 10.000,00 USD’nin fiilen ödeneceği günkü TCMB efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığının (KDV ile birlikte), Gayri Maddi Hak Bedelinin kalan kısmından şimdilik 25.000,00 TL + KDV’ nin davalıya Gayri Maddi Hak Bedeli ödemesinin yapıldığı tarihten itibaren işleyen avans faizinin 20 puan üzerindeki ana para faizi ile birlikte ve ariyet malzeme borcu olan 70.045,14 TL (KDV Dahil) tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 19.08.2010 tarihinde bayilik sözleşmesinin imzalandığını, bundan sonra yaklaşık 4,5 yıl boyunca bayilik ilişkisinin devam ettiğini, davacının Kadıköy … Noterliği kanalı ile keşide ettiği … yevmiye numaralı ihtarnamede ürün bedellerinden doğan 323.742.0TL tutarındaki alacağın aylık %5 vade farkı olan 171.040,00 TL ile birlikte 206.090.0 TL cezai şartın 7 gün içerisinde ödenmesini aksi takdirde taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin feshedileceğini bildirdiğini, yasa gereği ihtarnamenin tebliğini müteakip 7 günlük ödeme süreleri bulunduğu halde bu sürenin beklenmeksizin temerrüt şartının gerçekleşmeden 19.11.2014 tarihinde 575.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun paraya çevrildiğini, ticari ilişkiden kaynaklanan borç miktarının bu tarih itibariyle 323.742,00 TL olduğunu ve teminat mektuplarının paraya çevrilmesi nedeni ile davalı şirketin davacı şirketten 251.258,00 TL alacaklı olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin yaklaşık 4,5 yıl süre ile devam ettiğini, davacı tarafın bu bayilik sözleşmesi sebebiyle ürün sattığını ve gelir elde ettiğini, kaldı ki sözleşmenin devamı müddetince eksik ürün alımı sebebiyle taraflarına bayilik sözleşmesi fesh edilinceye kadar hiçbir ihtarnamenin keşide edilmediğini, davacı tarafın eksik ürün alınmasına rağmen bayilik sözleşmesini devam ettirdiğini ve akaryakıt ikmali yapmayı sürdürdüğünü, bu durumda sözleşmenin buna ilişkin hükümlerinin zımnen değiştiği, fiilen ortadan kalktığının kabulü gerektiğini, sözleşmenin feshinde davacının haksız olduğunu, esasında sözleşmenin sona ermesine 6 aylık süre bulunduğu nazara alındığında sözleşmenin sonlandırılmaması durumunda taahhüdünü yerine getirmesinin mümkün olduğunu, bu durumun bizatihi davacı tarafından sözleşmenin feshedilerek engellendiğini, bayilik sözleşmesi imzalandığında Uzunköprü İlçesinin Keşan girişinde bulunan istasyonun daha sonra yeni çevre yolunun hizmete girmesi ile meydana gelen güzergah değişikliğinden olumsuz etkilendiğini bu durumun akaryakıt satışlarını olumsuz etkilediğini, bu hususun davacıya bildirildiğini sözleşmenin davalı lehine şartlarının iyileştirilmesi istenildiği halde sözleşmenin hakim tarafı olan davacının bu durumu nazara almadığını, mutabık kaldıkları peşin alımlar için davacının hesabına 20.000,00 TL gönderildiğini 20.09.2014-13.12.2014 tarihlerinde defalarca ürün ikmalinin yapılmasının talep olduğunu, ürün ikmali yapılmayarak istasyonun kapalı kalmasına, akaryakıt satışı yapılmamasına ve zarara uğramasına neden olduğunu, yukarıda izah olunan sebepler ile davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ:İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı Yasanın 22.maddesine göre tacir olan borçlu cezai şartın fahiş olduğunu ileri sürerek cezai şarttan indirim yapılmasını kural olarak isteyemez. Ancak kararlaştırılan cezai şart tutarının ekonomik yönden borçlunun mahvına sebep olabilecek düzeyde yüksek olduğunun saptanması halinde cezai şarttan uygun bir indirim yapılabileceği Yargıtay tarafından kabul edilmektedir. Yargıtay uygulamasında bu şekilde bir indirime gidilebilmesi için borçlunun ekonomik durumunun, ticari defterlerinin, bilançosunun konusunda uzman bir bilirkişiye incelettirilerek ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması ve bu inceleme çerçevesinde indirime gerek bulunduğunun saptanması halinde somut olayın özelliği de gözetilerek makul düzeyde bir indirime gidilmesi gerektiği öngörülmektedir. Bu hususun tespiti için mahkememizce ayrıca bilirkişi incelemesi yaptırılmış alınan raporda davalı şirketin aktif ve pasifleri ayrı ayrı incelenerek davalının öz sermayesinin 2016 yılı itibariyle 128.529,05 USD olduğu saptanmıştır. Davacının son dönem için talep edebileceği cezai şart miktarı 65.654,00 USD olup davalı şirketin nerede ise öz sermayesinin yarısına yakın bir tutardır. Bu tutarın tamamının ödenmesi halinde davalının ekonomik olarak mahvına yol açabileceğinin kabulü ile mahkememizce takdiren %30 oranında indirim yapılarak 45.960,00 USD cezai şartın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi uygun bulunmuş fazla talep reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ariyet malzeme bedeli borcuna ilişkin verilen karar da haklı ve hukuka uygun olduğunu, bu husus yönünden Yerel Mahkemenin kararına katıldıklarını, davalının cezai şart borcuna yönelik yapılan değerlendirmeler neticesinde verilen, müvekkilin talep edebileceği cezai şart miktarının davalının neredeyse öz sermayesinin yarısına yakın bir tutar olduğunu, bu tutarın ödenmesi halinde davalının ekonomik yönden mahvına sebep olacağını, bu sebeple takdiren indirim yapılarak cezai şart alacak talebimizin kısmen kabulüne dair Yerel Mahkeme kararının haksız ve hatalı olduğunu, davalıya 2010 yılında 800.000,00 TL gayri maddi hak bedeli ödemesi yapıldığını, bu ödeme tutarının 2010 yılındaki USD karşılığı ( 1 USD = 1.49 TL.) 536.912,0-$ (USD) olduğunu, karar tarihindeki TL karşılığının (1 USD = 5.70 TL.) olduğu nazara alındığında davalıya ödenen gayri maddi hak bedelinin Mahkeme Kararı tarihindeki tutarı 3.060.398,00 TL olduğunu, bu kadar yüksek tutarda ödemeyi alan ve taahhütlerini yerine getirmeyen davalının bu nedenle ödemesi gereken cezai şart tutarının ekonomik mahvına neden olacağı düşünülemeyeceğini, belirtilen sebeplerle Yerel Mahkeme kararının, eksik inceleme ve hatalı, hukuka aykırı değerlendirmeler neticesinde kaldırılmasını ve yeniden Yargılama yapılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin maddi olanaksızlıklar nedeniyle usul ve yasaya aykırı olan Mahkeme kararına istinaf edemediğini, davacının sözleşmenin 54 ay sürdürüldüğü halde sözleşme kapsamında müvekkiline verdiğinden çok daha fazlasının iadesine hak kazandığını, 5 yıllık (60 ay) sözleşmenin davacı tarafından 54 ay boyunca “sözleşmenin başından itibaren eksik alım yapılmasına ve ürün bedellerinin ödenmesinde gecikilmesine” rağmen sürdürüldüğünü ve mevcut duruma zımnen muvafakat edildiğini, bu durumda MK 2. madde kapsamında sadece sözleşmenin kalan süresi dikkate alınarak iade kararı verilmesi gerekirken sözleşme kapsamında ödenen tüm bedellerin iadesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan etmiştir.
GEREKÇE: Dava, akaryakıt bayilik sözleşmesi ve taahhütlerden kaynaklanan gayri maddi hak alacağı, ariyet malzeme bedeli alacağı ve cezai şart alacağı istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesine ariyet malzeme bedeli ile gayrimaddi hak bedeli alacağına ilişkin kurulan hükümler taraflarca istinafa getirilmemiş, cezai şarta ilişkin talebin kısmen kabulüne dair kurulan hüküm davacı tarafça istinaf edilmiş, davalı tarafça istinaf dilekçesine verilen cevapta ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu belirtilerek istinaf talebinin reddine karar verilmesi talep edilmiştir. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, alım taahhüdünün yerine getirilmemesi nedeniyle hüküm altına alınan cezai şartın sözleşme şartları ile yasal mevzuata uygun olup olmadığı hususudur.Akaryakıt alımında tonaj ihlalı nedeniyle talep edilen ifaya eklenen cezai şart niteliğindedir.YHGK.’nun 20.01.2013 tarih 2012/19-670 E. ve 2013/171 K., 2013/19 – 690 Esas ve 2014/507 K.. kararında ve sonraki kararları uyarınca ;. Y. 19. HD. 07.04.2014 tarih 2014/4694 E. ve 2014/6585 K.,kararları), Bayiiden cezai şart talep edilebilmesi için takip eden yılda henüz mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili “çekince” (ihtirazi kayıt) bildirmesi ya da bu konuda bayiye noterden bir ihtarname göndermesi gerekir. Fesih tarihine kadar davalı şirket alımlarına çekince konmadan ifaya devam edilmiş ve borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluşturulmuş ve oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşulları talep edilemeyecektir. Bayiiden, önceki yıllara ilişkin olarak ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş ise eksik alımda ancak son yılın cezai şart tutarı talep edelebilecektir. Taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesinin 5 yıllık süreli olduğu, 19/08/2010 tarihli taahhütname ile “ayda 170 ton akaryakıttan az olmamak kaydıyla toplam 10 bin ton beyaz ürün ve 15 bin ton madeni yağ satın almayı taahhüt ederiz. Bu taahhütün yerine getirilmemesi halinde ve beher sözleşme yılının sonunda eksik alınan beyaz ürünün her ton için 100 USD ve madeni yağın her tonu için 400 USD’yi aynen veya fiilen ödeneceği gün ki TCMB efeektif satış kurulu üzerinden hesaplanacak TL karşılığını …’e cezai şart olarak ödeyeceğiz.” şeklinde tahhütte bulunulduğu görülmektedir. Somut olayda Ekim 2010 – 2011 ve Ekim 2011- 2012 yıllarını kapsayan birinci ve ikinci dönemlerde davalının taahhütlerinden eksik mal satın aldığı sabit olmakla birlikte yeni dönem başladığında ihtirazi kayıt ileri sürülmeden davalıya mal verildiği anlaşılmakla bu dönemler yönünden cezai şarta hükmedilmemesinde bir isabetsizlik yoktur. Ekim 2012 – 2013 tarihlerini kapsayan üçüncü dönem içerisinde 26 Haziran 2013 tarihinde önceki dönemlere ilişkin cezai şart ile 2013 yılına ait cezai şartlar davalıdan ödenilmesi istenilmiş ise de 2013 yılına ait cezai şart talebinin dönem başlamadan istenilmesi gerektiği eldeki ihtarın dönem içinde gönderildiği, Ekim 2013 tarihinden sonra Ekim 2013 – 2014 tarihlerini kapsayan dördüncü dönemin başında yine bir ihtirazı kayıt ileri sürülmeden davalıya mal verilmiş olması karşısında üçüncü döneme ilişkinde cezai şartın talep edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Ekim 2013 – 2014 tarihlerini kapsayan dördüncü dönem bittikten ve yeni dönem başında davalıya yine ihtirazı kayıtsız mal verilmeye başlanıldıktan sonra 12/11/2014 tarihinde davalı tarafa gönderilen cezai şartın ödenmesini isteyen ihtarnamenin de sonuca etkili olmadığı, dolayasıyla dördüncü dönem için de cezai şarta hükmedilemeyeceği anlaşılmaktadır. Davacının beşinci ve son döneme döneme ilişkin cezai şart talebinin ise yerinde olup, bu döneme ilişkin cezai şartın usulüne uygun ve denetime elverişli 15/12/2017 tarihli bilirkişi raporu ile 65.654,00 USD olarak belirlendiği görülmektedir. Davacı vekilince bu rapora karşı sunulan 03/01/2017 tarihli beyan dilekçesinin 1. Bendinin 8. Paragrafında “davalı bayinin faaliyete başladığı 20/09/2010 tarihinden sözleşmenin müvekkil tarafından haklı sebep ile tek taraflı olarak feshedildiği, 06/02/2015 tarihine kadar geçen 53 aylık sürede eksik ürün alımları neticesinde tahakkuk eden toplam 466.148,00 USD cezai şart borcunun tamamının müvekkilin talep etme hakkına sahip olduğu yer verilen değerlendirme ve tespitler hukuka uygun olup rapora bu yönleri ile katıldığımızı beyan ederiz.” şeklinde beyanda bulunmuş olmasına göre bilirkişi tarafından raporda beşinci dönem için belirlenen 65.654,00 USD cezai şart miktarına davacın bir itirazı olmadığı aksine belirlenen bu beşinci dönem cezai şart miktarının kabul edildiği sonucuna ulaşılmıştır.İlk Derece Mahkemesince hüküm altına alınacak cezai şartın davalının ekonomik mahvına sebep olup olmayacağı yönünden yaptırılan incelemede davalının öz sermayesinin 128.529,05 USD olarak belirlendiği, son dönem ceza şartının tamamının hüküm altına alınması durumunda davalının ekonomik mahvına sebep olacağı anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesince belirlenen ceazi şarttan %30 indirim yapılarak neticeten 45.960,00 USD olarak hüküm altına alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamıştır.Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-(b)/1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin karar harcının alınması gereken 80,70 TL harçtan mahsubu ile 36,3‬0 TL eksik harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.12/12/2022