Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1132 E. 2021/180 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1132
KARAR NO: 2021/180
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/04/2019
NUMARASI: 2019/154 Esas – 2019/417 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24.02.2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında iplik satımından kaynaklanan 2017-2018 yıllarına ait bir ticari ilişkinin bulunduğunu, davalının 12.386,64 TL borcunu ödememesi üzerine Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, fakat davalının itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğunu, akabinde müvekkili şirket tarafından davalı şirkete takip tarihinden sonra 29/09/2018 tarih, 607010 nolu, 3.882,37 TL bedelli kur farkı faturasından dolayı yine Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile davalı taraf aleyhinde ilamsız icra takibi başlatılmış, davalı vekilinin 11/12/2018 tarihli yetkiye, borca ve faize itiraz dilekçesi ile takibin durdurulduğunu, davalı vekili yetki itirazında müvekkilinin Denizli ili sınırlarında ikamet ettiğinden bahisle, genel yetki kuralı uyarınca Denizli İcra Dairelerinin ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu iddia ve beyan etmiş olup; davalı-borçlu şirketin dosya borcuna, yetkiye ve faize ilişkin itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında Bakırköy İcra Daireleri ve Mahkemelerini yetkili kılan bir sözleşmenin olmadığını, müvekkilinin merkezi Denizli ilinde bulunduğundan genel yetki kuralı gereğince davanın Denizli ilinde açılması gerektiğini, davacının dilekçe ekinde bir takım sevk irsaliyeleri sunduğunu, bu fotokopi belgelerde teslim alan hanesinde imza ve kaşe bulunmadığının görüldüğünü, bunun dışında bir ambar makbuzu ibraz edilmiş ise de ; bu makbuzda da müvekkilden sadır bir imza görülmediğini, öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “HMK 10 maddesi ve BK 89 maddeleri gereğince yetkinin belirlenmesi mümkün olmayacaktır. Zira, davacı /alacaklı taraf alacağın konusunu teşkil eden temel hukuki ilişkiyi ispatlayamadığına göre bu hukuki ilişkinin varlığına dayanarak kendi ikametgahında icra takibi yapmasına da yasal olanak bulunmamaktadır. Yetkili icra dairesi genel kural gereği borçlunun ikametgah adresi olan Denizli İcra dairesidir. Borçlunun yetki konusundaki itirazı bu haliyle yerindedir. Takibin yetkili icra dairesinde yapılmış olması itirazın iptali davaları için dava şartıdır. Sonuç olarak itirazın iptali davasının dava şartları bulunmadığından işin esasına girilmeden davanın usulden reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafça her ne kadar taraflar arasında yazılı bir satım sözleşmesi akdedilmediği, iş bu sebeple ortada geçerli bir akit (borç ilişkisi) olmadığı öne sürülmüş olsa da; sözleşme serbestisinin; sözleşme yapma serbestisi, sözleşme içeriğini düzenleme serbestisi ve şekil serbestisi hususlarını içeri alan bir kavram olup, T.B.K.’nun “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler” buyuran 26. maddesi aracılığıyla hukukumuzda uygulama alanı bulduğunu, taraflar arasında şifahen taşınır satışını konu alan bir satış sözleşmesi bulunmakla beraber, taşınır satışının kanunun öngördüğü herhangi bir şekle yahut sınırlandırmaya tabî olmadığını, taraflar arasında alım-satım hususunda şifahen kurulmuş geçerli bir akit bulunduğunu, T.B.K.nın 89. maddesi uyarınca ortada bir para alacağı mevcut ise, borcun, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa olunabileceğini, faturalar, sevk irsaliyeleri, ambar tesellüm fişi dava dilekçesi ekinde mübrez olup, İlk Derece Mahkemesince bu evraklar ve taraf ticarî defterleri değerlendirilmeksizin, sınırı geçen fatura yönünden tensip zaptı ile Ba-Bs bildirimlerinin celbine karar verilmeksizin, eksik incelemeye dayalı şekilde usul ve yasaya aykırı hüküm kurulduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, takibin yapıldığı icra dairesinin yetkili olup olmadığı noktasındadır.Davacı takip alacaklısı tarafından Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında kur farkı faturasına dayalı olarak davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatılmış, borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi üzerine icra takibi durmuştur. Davalı taraf cevap dilekçesinde taraflar arasında sözleşeme olmadığı gibi ticari ilişkinin bulunmadığını beyan etmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 50/1. Maddesine göre, Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. 6100 sayılı HMK’nın 6. Maddesinde ise, genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olarak kabul edilmiştir. Bunun yanı sıra HMK’nın 10. maddesine göre de, sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir. Taraflar arasında sözleşmenin ifa edileceği yer belirlenmemişse, ifa yerinin 6098 sayılı TBK’nın 89. Maddesine göre belirleneceği izahtan varestedir. Dosya içerisindeki verilerle taraflar arasında akdi ilişkinin mevcudiyetine dair kesin bir sonuca varılamayacağı gibi, akdi ilişkinin olmadığı tespitinde bulunmak da mümkün değildir. O halde sözleşme ilişkisinin varlığı, tarafların buna dair sunacakları delillerin toplanmasından sonra tespit edilebilecek bir olgu haline gelecektir. Nitekim 6100 sayılı HMK’nun 116/1-a maddesine göre kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlardan olduğu, ilk itirazların ise bir ön sorun gibi incelenerek karara bağlanacağının müteakip (HMK. md. 117/3) maddesinde düzenlendiği, mahkemenin bu süreçte nasıl bir yöntem takip edeceğinin ise HMK’nun 163-164 maddelerinde açıklandığı görülmektedir. Tüm bu açıklanan nedenlerle, mahkemece davalının yetki itirazının anılan hükümler çerçevesinde incelenerek, taraflara yetki konusunda delillerini sunma imkanı tanınarak, varsa delilleri toplanarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir(Yargıtay 19. HD’nin 20/09/2017 tarih ve 2016/11255 – 2017/6086 E-K). Bu sebeple mahkemece davacının delilleri değerlendirilmeksizin akdi ilişkinin inkar edildiğinden takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı kabul edilerek davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin İstinaf isteminin KABULÜ İLE, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-4 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK ‘nın 362(1)g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 24.02.2021