Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/113 E. 2020/75 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/113
KARAR NO: 2020/75
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2018
NUMARASI: 2016/305 Esas – 2018/941 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin uluslararası taşımacılık işi yaptığını, davalı şirketin davalının yan kuruluşu olan dava dışı … Ltd. Şti’ne kargo hizmeti verdiğini, davalının müvekkiline verdiği taahhüt belgesi ile dava dışı şirketin borcunun ödenmemesi halinde ödemeyi taahhüt ettiğini, … Ltd. Şti’nin borcunu ödememesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının icra takibine itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini beyanla davanın kabulü ile davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptaline, davalının alacağın %20’sinde az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafından müvekkili adına açılan icra takibine süresi içerisinde itiraz ettiklerini, alacaklının dava dışı … Ltd. Şti’ne yaptığı iş için piyasa rayiçlerinde fatura düzenleyeceğini bildirdiğini, daha sonra rayiç bedelin üzerinde bedelle 23.765,52 TL tutarında fatura düzenlendiğini, düzenlenen faturanın ilgili şirket tarafından iade edildiğini, icra takibine dava dışı şirket tarafından itiraz edilmesi üzerine aynı bedel üzerinden müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, davacının itirazın iptaline konu bu alacak için hem dava dışı … Ltd. Şti hemde müvekkili şirket aleyhine geçerliliği tartışmalı taahhüt belgesiyle yapılan icra takibi başlattığını, müvekkili şirketçe yapılan itirazın haklı ve yasaya uygun olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece “taraflar arasında emtia-kargoların taşınmasına ilişkin bir çekişme bulunmadığını, davacı ile davalının ödeme taahhüdü ile … hizmeti de kabulünde olmak üzere taşıdığı emtia kargolara özen borcunu göstererek edimini yerine getirdiğini, dosyaya sunulan belgelerin incelenmesi ve tespiti kapsamında davacının davalıdan fatura tarihi itibariyle toplam 22.480,22-TL alacağını talep edebileceğini, davacının talebi olan alacak üzerinden takibin ticari avans faiziyle birlikte devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesi istemlerinin mahkeme takdirinde olduğu açıklanmış, bilirkişi kök ve ek raporlarında açıklandığı üzere davacının emtialara özen borcunu göstererek edimini yerine getirdiği ve 22.480,82 TL alacağının olduğu subut bulduğundan, yine davacı vekili bilirkişi raporunda belirlenen miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiğinden, itirazın iptali ile bu miktar üzerinden takibin devamına karar vermek gerektiği, alacak faturaya dayalı likit ve muayyen olduğundan 22.480,82 TL alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği” gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstinafa konu davada davacı tarafın alacak talebini geçerliliği tartışmalı bir taahhütnameye dayandırdığını, söz konusu bu taahhütnamenin “kefil sıfatı ile imzalandığı”nın açıkça belli olduğunu, söz konusu belgenin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararlarına istinaden, olsa olsa “kefalet” akdi niteliğinde olduğunu ve taahhütnamede yer alan geçerli bir kefalet ilişkisi de olmdığını, kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarını düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 583. Maddesi uyarınca aranan şartların bulunmadığını, tarih bilgisini ihtiva etmeyen bir taahhütnamenin garanti işlevine haiz olmadığını, davacı tarafça talep edilmiş olan fahiş bedelin davalı şirketçe kabulünün mümkün olmadığını, bu sebeple geçerliliği tartışmalı olan tarihsiz taahhüt belgesi isimli belge ve cari hesap ile aynı alacağa ilişkin olarak davalı şirket aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E. dosya nolu ilamsız takibe itirazın haklı olduğundan davanın reddi gerekirken yerel mahkemece kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı şirkete uluslararası alanda ve kaliteli bir kargo hizmeti sunduğunu, taraflar arasında cari hesaba dayalı bir ticari ilişki olduğunu ve davalı tarafın faturaya süresinde itiraz etmediğini,davacı şirketin sözleşmeden ve yasadan kaynaklanan alacağını ödemeyen davalı tarafın kötüniyetli olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalının taahhüt belgesidir başlıklı belgeye istinaden dava dışı … Ltd. Şti’nin davacıya olan borçlarını ödemeyi taahhüt etmesine istinaden … Ltd. Şti’ye sunulan taşıma hizmetinden kaynaklı fatura alacağının tahsili istemi ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, taahhüt belgesidir başlıklı belgeden dolayı davalının dava dışı … Ltd. Şti’nin borcundan dolayı sorumlu tutulup tutulamayacağı ve talep edilen alacak miktarının fahiş olup olmadığı noktasındadır. 6098 sayılı TBK’nın 195. Maddesine göre, borçlu ile iç üstlenme sözleşmesi yapan kişi, borcu bizzat ifa ederek veya alacaklının rızasıyla borcu üstlenerek, borçluyu borcundan kurtarma yükümlülüğü altına girmiş olur. TBK’nın 196. Maddesinde ise, borçlunun yerine yenisinin geçmesi ve borcundan kurtarılmasının, borcu üstlenen ile alacaklı arasında yapılacak sözleşmeyle olacağı düzenlenmiştir. Anılan yasal düzenlemeler karşısında Taahhüt belgesidir başlıklı belge ile verilen taahhüdün, borcun üstlenilmesi niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Borcun üstlenilmesi kişisel bir teminat niteliğinde feri bir borç doğurmayıp, borcu üstlenen tarafa asli nitelikli bir edim yüklemesi nedeniyle, borç üstlenme sözleşmesinin geçerli olabilmesi için kefalet sözleşmesinin geçerliliği için aranan şartların varlığı gerekli değildir. Davacınında muvafakati olduğu anlaşılan taahhütnameye göre üçüncü kişinin borcunu üstlenen davalının, borcun ödenmemesinden dolayı davacıya karşı sorumluluğu bulunmaktadır. Taraflar arasında dava dışı … Ltd. Şti’nin gönderilerinin davacı tarafından taşınarak taşıma hizmeti verildiği hususu ihtilafsızdır. Davacı tarafça dosyaya sunulan belgelere göre, dava dışı … Ltd. Şti’nin 2 adet gönderisi “…” şekli ile taşınmıştır. Bu hizmet 48 saat içinde kargonun alıcısına teslim garantisi taşıdığı ve normal kargo gönderilerine göre oldukça maliyetli olduğu bilirkişi tarafından raporunda beyan edilmiştir. Dava dışı … Ltd. Şti ile davacı arasında yapılan 07/05/2010 tarihli yurt dışı taşıma ve cari hesap sözleşmesi E- Fiyatlandırma maddesinde gönderene uygulanacak fiyat listelerinin sözleşmenin ayrılmaz parçası olan revize formları ile belirlendiği belirtilmiş ve gönderenin günün şartlarına göre ve içtimai duruma göre …’nin fiyat değişikliklerini kabul eder hükmüne yer verilmiştir. Davacı vekilince dosyaya sunulan ve bilirkişi tarafından da hesaplamada nazara alınan “express saver hizmet” fiyat tarifesine göre 70 kg üzeri için 16,78 USD fiyat belirlenmiş ve buna göre dava dışı … Ltd. Şti’ye kesilen 20/10/2015 tarihinde kesilen fatura tarihi itibariyle taşıma bedeli 22.482,82 TL olarak hesaplanmıştır.Buna göre davadışı … Ltd.Şti davacıdan almış olduğu taşıma hizmeti nedeniyle aralarındaki sözleşmeye uygun olarak hesaplanan takip miktarı kadar davacıya borçlu olduğu ve davalının da üstlendiği bu borcun ödenmemesi nedeniyle sorumlu olduğundan mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başlangıçta peşin olarak yatırılan istinaf karar harcı 383,91 TL’nin alınması gerekli olan 1.535,66 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.151,74 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/10/2020