Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1124 E. 2021/185 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1124
KARAR NO: 2021/185
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2019
NUMARASI: 2019/741 Esas – 2019/966 Karar
DAVA: Ortaklıktan Çıkarılma ve Ayrılma Payının Tespiti
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/02/2021
Taraflar arasında mahkemenin 2018/1342 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan asıl davadan tefrik edilen ortaklıktan çıkarılma ve ayrılma payının tespitine ilişkin karşı davada ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
ASIL DAVA: Mahkemenin 2018/1342 Esas sayılı dava dosyasında; davacı … vekili, müvekkilinin 2002 yılındaki kuruluşundan buyana babası ve kardeşleri ile birlikte davalı şirkette ortak olarak bulunmakta iken, babalarının vefatından sonra, şirketin temsil ve ilzamı, hisse bakımından baskın ortak olan diğer davalı …’e ait olduğunu, bu davalının muhasebe hilesi yaparak müvekkilin alması gereken kar payını yok ettiğini, şirketi zararda gösterdiğini, sonrasında, müvekkilinin ortaklıktan çıkarılması kararı aldıklarını, bu kararın iptali için Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1001 E. sayılı dosyasında açılan davanın müvekkili lehine sonuçlandığını, ayrıca kar payı alacaklarının tahsili için de Bakırköy 1 Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 2017/772 E. sayılı dosyasında dava açıldığını, davalı müdür ve ortak tarafından müvekkilinin şirketten bilgi ve belge alma hakkının engellendiğini, şirketin usulsüz şekilde yönetildiğini, şirketin bilonçolarında tahrifat yapıldığını, nitekim adı geçen davalının şirket yöneticiliği görevinden alınması için Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/745 E. sayılı dosyasından dava açıldığını, müvekkiline olan baskının davalı … ile beraber ortak oldukları tüm grup şirketlerinde sürdüğünü ileri sürerek davalı …’ün şirketin yönetim işleri ve hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması nedeni ile kollektif şirketten çıkarılmasına ve ayrılma payının belirlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP/KARŞI DAVA: Davalılar/karşı davacılar vekili, davacının iddialarının somut dayanaktan yoksun olduğunu, ortaklıktan çıkarma kararının iptali davasının henüz kesinleşmediğini bu nedenle müvekkili şirkette halihazırda sermayesi dahi bulunmayan davacının dava (aktif husumet) ehliyetini haiz olmadığını, bu davaların bekletici mesele yapılması gerektiğini, kaldı ki davacı/karşı davalının, ortaklıktan çıkarılmasının akabinde kendisine 17/10/2017 tarihinde ödenen ayrılma payını dahi iade etmediğini, davacı tarafça müvekkili …’ün şirket ortaklığından çıkarılması istenmiş ise de, bunun ön koşulunun çıkarma kararı alınamaması olduğunu, bu yola başvurulmaksızın mahkeme kanalıyla kollektif şirket ortağının çıkarılmasını talep etmenin mümkün olmadığını, davacı/karşı davalının müvekkil şirkete, bu şirketin diğer ortaklarına ve bu şirketin de içinde yer aldığı grup şirketlere beslediği şahsi husumetinden kaynaklı kötü niyetli saiklerle onlarca dava, icra takibi, suç duyurusu ikame edip sayısız ihtarnameler göndererek müvekkil şirketi ve grup şirketleri taciz etme, yıldırma, ticari faaliyetini sekteye uğratma, hatta sona erdirme amacı güttüğünü, müvekkili şirketi finansal anlamda zor durumda bıraktığını, davacı/karşı davalının şirket ortağı olmasının şirketin ticari faaliyetini yürütmesi anlamında da çekilmez bir seviyeye ulaştığını belirterek asıl davanın usul ve esastan reddine istemiş, karşı davada ise, davacı/karşı davalının şirket ortaklığından çıkarılması ile ayrılma payının belirlenmesine, belirlenecek ayrılma payının davacı/karşı davalıya 17/10/2017 tarihinde ödenen 3.039.674,65 Amerikan Doları tutarındaki ayrılma payından fazla olması halinde davacı/karşı davalıya ödenen Amerikan Doları cinsinden mahsubuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince, davacının karşı dava olarak 2018/1342 Esas sayılı dosyadan açmış olduğu ve tefriken 2019/741 Esas sayılı dosyaya kaydedilen davanın 6102 Sayılı TTK ‘nun 5/A maddesinin yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra 08.02.2019 tarihinde açıldığı, dava konusunun davacılar tarafından davalının kollektif ortaklıktan çıkarılması ve ortaklık payının belirlenmesi ayrı bir dava olarak talep etdildiği, çıkma ve çıkma payının ödenmesi istemine ilişkin davanın ticari bir alacak davası niteliğini haiz olduğu, ayrıca uyuşmazlığın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir işleme ilişkin olduğu, dolayısıyla bu davada arabuluculuğa başvurmuş olmanın bir dava şartı olarak kabul edilmesi gerektiği, arabuluculuğa müracaat ettiğine ilişkin bir beyanının veya arabulucuk son tutanağının dosyada yer almadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı/karşı davacılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin 2018/1342 E. sayılı ana dosyasından tefrik edilen karşı davanın yeni duruşma günü verilmeden dosya üzerinden karara bağlanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın konusunun aslen ortaklıktan çıkarma olup, ortaklıktan çıkarılma şirketin hukuki durumunu doğrudan etkileyen inşai davalardan olduğunu, ayrılma payının ise buna bağlı tali bir unsur olduğunu, ticari arabuluculuğa tabi olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Asıl dava dosyasında açılan karşı davada, davacı/karşı davalının şirket ortaklığından çıkarılması ve ayrılma payının tespiti ile belirlenecek ayrılma payının davacı/karşı davalıya ödenen ayrılma payından fazla olması halinde ödenen bedelden mahsubuna karar verilmesi istenmiştir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda, davanın niteliği gereği arabuluculuk dava şartına tabi olduğu, davadan önce davacının arabulucuya başvurulmadığı nedeniyle arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık, şirket ortaklığından çıkarma ve ayrılma payının ödenmesi istemli açılan işbu davada 6325 Sayılı Kanunun 18/A-2 Maddesindeki arabuluculuğun dava şartı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Eldeki şirket ortaklığından çıkarma ve ayrılma payının tespiti davası bakımından düzenleme iki yönden incelenmelidir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinde gösterilen genel dava şartlarına ek olarak özel bir dava şartı getirildiğinden, bu dava şartının ne şekilde anlaşılıp uygulanacağı üzerinde durmak gerekir. Dava şartları mahkemece bir davanın esasına girilebilmesi için varlığı ya da yokluğu zorunlu olan şartlardır. Dava şartları taraflarca ileri sürülmese dahi hakim tarafından re’sen dikkate alınmalıdır. Özel dava şartlarının bu niteliği gereği dar biçimde yorumlanmaları gerekir. Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesine göre :(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan,konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır…” Somut olayda, dava bir alacak ya da tazminat davası olmayıp asıl talep davacı/karşı davalının şirket ortaklığından çıkarılması olup bunun yanında ayrılma payının tespiti ile bu tutarın davacı/karşı davalıya ödenen ayrılma payından mahsubu istenmiştir. Karşı davanın 7115 sayılı yasanın 20. maddesi ile TTK’nin 5. maddesine eklenen 5/A maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Bahse konu maddeye göre, TTK’nin 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Somut olayda, 6100 sayılı HMK’nın 110. maddesiyle düzenleme altına alınan “davaların/taleplerin yığılması” durumu da söz konusu olup, uyuşmazlık, ortaklıktan çıkarma ve karşılığında belirlenen ayrılma payının davacı/karşı davalıya ödenen ayrılma payından mahsubu ile ödenmesi olmak üzere iki ayrı talep içermektedir. Konusu bir miktar paranın ödenmesi olan tahsil davası arabuluculuğa tabi ise de, özü itibarıyla ortaklıktan çıkarma talebine ilişkin dava, konusu bir miktar paranın ödenmesine ilişkin alacak ya da tazminat davası olmadığından arabuluculuğa tabi değildir. Bu durumda, arabuluculuğa tabi olmayan bir dava ile birlikte açılan tahsil davası da arabuluculuk dava şartına tabi olmayacağından aksi yöndeki mahkeme gerekçesi isabetli görülmemiş, bu itibarla ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir (Emsal Yargıtay 11. HD’sinin 2020/197 E 2020/1578 K sayılı kararı). Açıklananan nedenlerle haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarma ve ayrılma payının ödenmesi davasının “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri” cümlesinden olmayıp, TTK 5/A maddesi kapsamında zorunlu arabuluculuk dava şartına tâbi olmayacağı, dolayısıyla işbu dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurulmasının bir dava şartı olmadığı anlaşıldığından, davalı/karşı davacılar vekilinin istinaf sebepleri bu yönlerden haklı ve yerinde görülmüş olmakla, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı/kaşı davacılar vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstinafa konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; 2-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yoluna başvuran davalı/kaşı davacılar vekilleri tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine, 4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK ‘nın 362(1)-g. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.