Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1117 E. 2022/1276 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1117
KARAR NO: 2022/1276
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2019
NUMARASI: 2018/172 Esas – 2019/1030 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/02/2018
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalıya yapılan spor malzemeleri toptan satışı sonucu düzenlenen fatura bedellerinin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla davalı borçlu şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin 12/01/2018 tarihinde davalı borçlu şirkete tebliğinden sonra 19/01/2018 tarihinde davalı borçlu şirketin haksız ve dayanaksız olarak tekrar itiraz ederek icra takibini durduğunu ve tüm bu nedenlerle davalı borçlu şirket tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkilinin faaliyet adresinin olması sebebiyle davacının davasının Bursa ilinde açması gerektiğini ve açılan davanın yetkili mahkemede açılmadığını, müvekkilinin Banvit Basketbol Kulubünden gelen talep doğrultusunda 2017 Ağustos ayında davacı tarafa forma siparişleri verdiğini, siparişlerin verilmesinden sonra müvekkilince davacı tarafa farklı tarihlerde avans niteliğinde toplamda 26.071,60 TL ödeme yapıldığını ve ürünlerin davacı tarafından Banvit Basketbol Kulubüne gönderildiğini, sipariş sürecinde davacıya ayrıntılı olarak bilgi verilmesine ve sürekli uyarıda bulunulmasına rağmen tamamen hatalı ve kullanılması mümkün olmayan ürünler gönderildiğini, kulubün formlarının Türkiye Basketbol Federasyonu ve Avrupa Basketbol Federasyonu (FIBA) standartlarında olması gerektiği yasal bir zorunluluk olduğunu ancak davacının her seferinde farklı bir hataya neden olarak talep edilenden farklı üretimlerde bulunduğunu, davacı şirket yetkilisi Volkan Çetin’in formalarda üretim hatası olduğunu ve bu durumun tamamen kendilerinden kaynaklandığını kabul ettiğini, davacının hatalı ürünleri için fatura tanzim ederek müvekkiline gönderdiğini ve müvekkili tarafından iade faturası düzenlenerek ürünlerle birlikte davacıya gönderildiğini, iade edilenler dışında davacıya ödenmesi gereken bakiye borç miktarı da davacıya ödendiğini, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacının takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “davalı tarafın davacı tarafa forma siparişi verdiği, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre davacı tarafın hatalı ürün üretip gönderdiği, davalı tarafın ürünleri iade ettiği ancak davacı tarafça ürünlerin teslim alınmadığı ve kargo şirketine ait depoda beklediği, talep edilen ürün özellikleri dışında ürün üretildiğinden davacı tarafın bakiye alacak talep edemeyeceği anlaşıldığından davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen red kararına dayanak teşkil eden bilirkişi raporlarından 30.05.2019 tarihli raporun hatalı ve eksik düzenlendiğini sadece bir iki parça ürün üzerinde inceleme yapıldığını, oysa davacı tarafından birçok forma üretimi yapılmış olup şimdiye değin sorun yaşanmadığın, davacıdan kaynaklanmayan hatalı olarak belirtilen ürünler raporda tespit edildiği ve üretilen ürünlerin tümünün hatalıymış gibi kayıt tutulduğunu, iş bu hatalı ürünler için, karşı yana yenilerinin üretildiğini, teslim edildiğini ancak taraflarına ödeme yapılmadığın, 03.10.2019 tarihli bilirkişi raporunun ticari defterlerin kayda alınarak hazırlandığını haklılığının ortaya koyulduğunu ve raporda alacaklı oldukları sonucuna varıldığını, dolayısı ile her iki rapor birbirinin aksi yönde iken tekrardan rapor alınmamasının hatalı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince dosyaya toplanan deliller ve bilirkişi raporu esas alınarak davanın reddine e karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından yukarda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalıya teslim edilen bir kısım ürünlerin ayıplı olup olmadığı ve davacının alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır. Taraflar arasında Banvit basketbol takımının sipariş etmesi üzerine forma-şort imalatı konusunda anlaşma sağlandığı, kullanıcı takımın Türkiye ve yurt dışındaki maçlarında giyeceği formanın Türkiye Basketbol Federasyonu ve Avrupa Basketbol Federasyonu (FIBA) standartlarında olması gerektiği, sipariş, üretim ve teslim ve sonrasındaki taraflar arasındaki ilişkilerin takibi amaçlı davacı firma temsilcisi ile grafikeri, müşteri banvit spor basketbol kulübü menejeri, ve davalı şirket yetkilisi ve personelinin bulunduğu Whatsapp grubu kurulduğu, ürüne ilişkin talepler ile eksiklerin giderilmesine ilişkin bilgilerin tüm grup üyeleri tarafından buradan izlendiği, ürünlerin banvit kulübüne teslim edildiği, bilahare ayıplı olduğu gerekçesi ile davacıya iade edildiği, ve iade faturasının düzenlendiği, satışa konu ürünlerin davacı tarafından kargodan teslim alınmadığı ve ürünler için fatura kesilerek davalıdan ödeme talep ettiği hususları uyuşmazlık konusu değildir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, 01/11/2017 tarihli faturaya dayalı olarak 28.026.40 TL asıl alacak, 276,42 TL işlemiş faizin tahsili istemiyle 27/12/2017 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, takibe davalı borçlu vekilince 19/01/2018 tarihinde yapılan itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı taraf, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf, davacının üretip Banvit Firmasına teslim ettiği satışa konu malların ayıplı olduğunu, iade edildiğini, iade edilenler dışında bakiye 2.549,20 TL nin 08/12/2017 tarihinde davacıya gönderildiğini, iade edilen ürünler için iade faturası düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 23/1-c maddesi; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 223/2. Maddesine göre ise, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.Alıcının ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanabilmesi için muayene ve ihbar külfetini yerine getirmesi gerekir. TTK’nın 18/3. Maddesine göre, tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılmalıdır. Elbetteki bu düzenleme bir geçerlilik şartı getirmemekle birlikte bir ispat kuralı getirmektedir. Buna göre ayıp ihbarının yapıldığı hususunun tanıkla ispatı mümkün değildir. Satış sözleşmesinde, satıcı zapttan ve ayıptan ari bir şekilde satılanın, mülkiyetini geçirmek amacıyla, zilyetliğini alıcıya devretmekle yükümlüdür. 6098 sayılı TBK’nın 207. Maddesine göre, aksi kararlaştırılmadıkça satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretmesi ile ücret alacağı doğar. Taşınırlarda mülkiyet zilyetliğin devri ile geçer(TMK m. 763/1). Davaya konu mallar davalı adına sipariş veren takıma devir ve teslim edilmiş bilahare davacı satıcaya iade edilmek üzere kargoya verilmiş ancak davacı satıcı ürünleri teslim almamıştır. Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır(Yargıtay HGK’nın 24.05.2017 tarih, 2017/19-1633 E.- 2017/1013 K. Sayılı kararı). Satıcının ayıba karşı tekeffül borcunun doğabilmesi için ayıbın sözleşmenin kurulduğu anda mevcut olması, ayıbın önemli olması, alıcının sözleşmenin kurulduğu anda ayıbın varlığından haberdar olmaması ve en nihayetinden alıcının kendisine düşen muayene ve ihbar yükümlülüklerini yerine getirmiş olması gerekir. Aksi halde satılan, alıcı tarafından mevcut haliyle kabul edilmiş sayılır. Satış sözleşmesinde, satıcı zapttan ve ayıptan ari bir şekilde satılanın, mülkiyetini geçirmek amacıyla, zilyetliğini alıcıya devretmekle yükümlüdür. Satılanın ayıplı olması halinde alıcı TBK’nın 227/1. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarını kullanabilir ve genel hükümlere göre tazminat isteyebilir.Bu aşamadan sonra ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ürünlerin ayıplı olduğunun kabulü halinde davalının ayıplı ürünler yönünden satıştan dönerek semeni ödeme borcundan kurtulup kurtulmadığı buradan hareketle davacıya borcunun bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir. Tekstil mühendisi ve serbest muhasebeci mali müşavir bilirkişiden oluşan heyetin 20/04/2019 tarihinde ürünler üzerinde yerinde inceleme yapılarak 30/05/2019 tarihinde düzenlendiği raporda ,iade edilen ürünlerin talep edilen ürün özelliklerini taşımadığı ve davalı ticari defter kayıtlarına göre davacıya bir borcun bulunmadığı, 03/10/2019 tarihli davacıya ait ticari defterler üzerinde yapılan inceleme sonucunda sunulan raporda ise davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan 28.026,40 TL alacaklı göründüğü, taraflara arasındaki mutabakatsızlığın davacı yanca davalının düzenlediği iade faturasının kayıtlara alınmamasından ve davalı tarafından ödendiği beyan edilen 2.549,20 TL nin de davacı kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı belirtilmiştir. Somut olayda satımı sözleşmesi nedeniyle taraflar arasında yapılan taraflarca inkar edilmeyen dosyaya sunulan iletişime ait kayıt örnekleri ilen yazışmaları gözetildiğinde davalı tarafça süresi içerisinde muayene ve ihbar külfetinin yerine getirildiğinin kabulü gerekmiştir.Konusunda uzman bilirkişinin ürünler üzerinde bizzat yaptığı inceleme sonucunda ürünlerin davalı ve sipariş eden basketbol takımının siparişlerine uygun olmadığı, ürünlerden beklenen faydanın sağlanmadığı ürünlerin bu haliyle ayıplı olduğu sabittir Bu durumda davacının ayıba karşı tekeffül borcu nedeniyle davalıya karşı sorumludur. Satışa konu mallardaki ayıbın niteliği ve davacı tarafça birçok kere talebe rağmen ayıpların bir türlü giderilmediği gözetildiğinde, davalının satılanı geri göndererek sözleşmeden dönme hakkını kullanmasında herhangi bir hukuka aykırılık yoktur. Buna göre davalının davacı ticari defterlerde kayıtlı olmayan iade faturasın düzenleme koşuları oluştuğundan mahkemece ayıp nedeniyle bakiye alacak talep edilemeyeceğine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir,
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin harcının alınması gereken 80,70 TL karar harcından mahsubu ile eksik olan 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)- a maddesi uyarınca Kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.17/11/2022