Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1115 E. 2022/1328 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1115
KARAR NO: 2022/1328
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/09/2019
NUMARASI: 2017/463 Esas – 2019/636 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile davacı arasında ticari iş ilişkisinin kurulduğunu, işbu ilişki nedeniyle oluşan davacı alacağının davalıdan tahsil edilemediğini, bunun üzerine davacı adına İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalı şirketin herhangi bir borcunun olmadığından bahisle icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve gerçeğe aykırı olduğunu, taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin varlığının, tarafların muhasebe kayıtları incelendiğinde açığa kavuşacağını, bugüne kadar davalı tarafından borcun ödenmediğini beyanla, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının takip konusu borç ile bir ilgisi bulunmadığını, davacı tarafın borç ilişkisinin varlığına yönelik hiçbir delil sunmadığını, davalının başlatılan takibe konu alacağa ilişkin davacıya borçlu olmadığını, zaten talep edilen alacağın da zaman aşımına uğradığını, davacının davalıya 40.518,54TL cari alacağı bulunduğunu, davacının kötü niyetli olup, davalının alacağını talep etmesi üzerine borcu ödememek için gerçeğe aykırı beyanlarla dava açma yoluna başvurduğunu beyanla, haksız ve dayanaktan yoksun beyanlar ile ikame edilen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “taraflar arasında ticari iş ilişkisinin mevcut olduğu, davacı tarafından cari hesap ekstresinden kaynaklanan alacağının tahsil edilememesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalının davacıdan 40.518,54TL alacaklı olduğundan bahisle davalı tarafından icra takibine itiraz edildiği, bilirkişi marifetiyle incelenen taraf defter ve kayıtlarına göre, davacı yanın incelenen ticari defterlerine göre davalı yandan 2015 yılı sonu itibariyle ve takip tarihi olan 14/04/2017 tarihi itibariyle 26.113,83TL alacaklı olduğu, davacı yanın takip tarihi itibariyle %9 yasal faiz talep edebileceği, ancak davalı tarafından … numaralı 7.000TL bedelli çekin davacıya ciro edildiği, ancak davacı tarafından kayıtlarına alınmadığı, dolayısıyla 7.000TL tutarlı çekin belirlenen davacının 29.113,83TL tutarlı alacağından tenzil edilmesi sonucunda davacı alacağının (29.113,83TL – 7.000,00TL = 19.113,38TL) 19.113,38TL olduğu, davalının icra takibine itirazının 19.113,38TL yönünden haksız olduğu anlaşıldığından, davacının davasının kısmen kabulü ile, davalının icra takibine yapılan itirazın kısmen iptaline,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi ek raporuna göre karar verilmiş olup oysa bilirkişi ek raporunun dilekçesinde izah ettiği sebeplerle hükme esas ve dayanak oluşturmaz nitelikte olduğunu, bilirkişi ek raporunda, davacının kök raporda bildirilen 26.113,83- TL alacağından , davacı defterlerine kaydedilmeyen davalının … seri nolu çekle yaptığı 8.000 TL ödemenin de mahsup edilmesi gerektiğini ancak bilirkişi ek raporunda mahsup edilmediğini, takibe konu alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden inkar tazminatı talebinini reddi ile davacının tahsil ettiği halde fazladan talep ettiği miktar bakımından kötü niyet olgusu mevcut olduğundan müvekkil lehine kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerekli olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesi kapsamında cari(açık)hesaptan kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacının hüküm altına alınan tutar kadar alacağının olup olmadığı, davacı defterinde kayıtlı olan 2.005,92 TL’nin dayanağının bulunup bulunmadığı ile … nolu 8.000,00 TL bedelli çekin mahsubunun gerekip gerekmediği ile reddedilen kısım için davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekip gerekediği noktasındadır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “muavin defter hesabında belirtilen alacak” sebebine dayalı olarak 49.913,83 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 14/04/2017 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur.Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır.Mahkemece uyuşmazlığın çözümü için tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.Davacı, ticari defterlerine göre, davalıdan takip tarihi itibariyle 49.913,83 TL alacaklı durumdadır. Davalının ticari defterlerine göre ise, takip tarihi itibariyle davacıdan 7.043,58 TL alacaklı gözükmektedir.Taraf ticari defterlerindeki mutabakatsızlık, davalının 16.800,00 TL ve 7.000,00 TL bedelli ödemelerinin davacı defterlerinde kayıtlı olmamasından ve davalının deftererinde 47.000,00 TL ödemenin mükerrer kaydedilmesinden kaynaklanmaktadır. Buna göre bilirkişi tarafından taraf ticari defterlerinde hesap denkleştirmesi yapıldığında davacı kendi kayıtlarına göre 26.113,83 TL alacaklı, davalı kendi kayıtlarına göne 28.956,42 TL borçlu durumdadır. 2.842,59 TL tutarındaki bu fark ise davacının 2014 yılından olan 29.494,91 TL’nin davalının kayıtlarında 32.337,36 TL olmasından kaynaklanmaktadır. Bilirkişi ek raporunda, … nolu 7.000,00 TL çekin davacıya verilmesine rağmen kayıtlara alınmadığı ve alacaktan tenzilinin gerektiği tespit edilmiştir. Bu düzeltme de yapıldığında davacı kendi defterlerine göre 19.113,83 TL alacaklı, davalı ise 21.956,42 TL borçlu durumdadır.Davalı tarafça, davacının 2012 yılı cari hesabında 34 sıra no’lu, 30.12.2012 tarihli “borç verilen nakit” açıklamalı işlemi ile müvekkilinin hesabına haksız ve hiçbir belgeye dayanmaksın’ ispattan yoksun olarak borç kaydedildiğinden 2.005,92 TL’nin davacı alacağından mahsup edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Ancak davalının kendi ticari defterlerine göre gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra 21.956,42 TL borcu bulunmaktadır. Yani 19.113,83 TL yönünden taraf defterleri mutabık haldedir. Bu nedenle davalının 2.005,92 TL’nin davacı alacağından mahsup edilmesi gerektiği savunması yerinde değildir.Bunun yanı sıra, davalı tarafça … nolu ve 31.09.2014 tarihli çek bedeli olan 8.000,00 TL’nin taraf defterlerinde kayıtlı olmadığı ve tarafların karşılıklı ticari defterinde kayıtlı olan 8.000,00’er TL bedelli 5 adet çek dışında verilen bir çek olduğu ve bu çekinde davacı alacağından mahsubunun gerektiği ileri sürülmüştür. Bilirkişi raporuna yönelik olarak bu yönden de itiraz edilmiş ve ek raporda … nolu çekin 8.000,00’er TL bedelli 5 adet çekten biri olduğu ve taraf defterlerinde kayıtlı olduğu rapor edilmiştir. Davalı tarafça … nolu çekin 8.000,00’er TL bedelli 5 adet çekten biri olmadığı ileri sürülmekle birlikte iddiaya göre 6 adet 8.000,00’er TL bedelli çek olması gerekli olup buna ilişkin çek bilgileri dosyaya sunulmuş değildir. Bu halde 4513291 nolu çekin taraf defterlerinde kayıtlı olmayan bir çek olduğu ispatlanabilmiş değildir. Sonuç olarak, gerekli hesap düzeltmeleri sonrasında davalı kendi ticari defterlerine göre 21.956,42 TL borçlu olmakla birlikte davacı kendi kayıtlarına göre 19.113,83 TL alacaklı olduğundan, mahkemece bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davanın reddedilen kısmı üzerinden davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için, davacının takibinde kötüniyetli olması şarttır. Eldeki davada her ne kadar takip haksız ise de takip cari(açık) hesap alacağına dayalı olup takip de davacının ticari defterindeki hesap bakiyesine göre başlatılmıştır. Bu halde davanın reddedilen kısmı yönünden davacının takibinde kötü niyetli olduğunun kabulü mümkün değildir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 326,40 TL harcın, alınması gerekli olan 1.305,63 TL harçtan mahsubu ile bakiye 979,23‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.29/11/2022