Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1114 E. 2022/1291 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1114
KARAR NO: 2022/1291
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2019
NUMARASI: 2017/896 Esas – 2019/352 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/11/2022
Taraflar arasındaki Ticari Şirket davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirketin büyük ortağı olan … ile beraber şirketin % 8 ortağı olduğunu, davalının doğruluk ve sadakat yükümlülüklerine aykırı hareket etmesi üzerine müvekkili şirketin maddi ve manevi zarara uğradığını, davalının müvekkili şirkette gereken özen ve üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini, bu kapsamda müvekkili şirketin zor durumda kaldığından davalının müvekkili şirketten çıkartılmasına ve ortaklığının sona erdirilmesi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;TTK madde 621/1-h maddesi gereğince bu amaçla yapılmış bir genel kurul ve alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığını, dava şartı eksikliğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ortaklıktan çıkarılma davas açmanın maddi koşulunun haklı sebebin gerçekleşmesi olduğunu, haklı nedenin ise ortaklık ilişkisinin devamını güçleştiren veya imkansız hale getiren bir neden olması gerektiğini, dava dilekçesindeki iddiaların ise gerçeği yansıtmadığı gibi kanunun aradığı haklı neden olarak kabul edilemeyeceğini, TTK madde 245 kapsamında bir haklı nedenin de söz konusu olmadığını, tam aksine iddia edilen hususların şirket yapısı ile ilgili olmayıp aksine güçlü müdür ve hakim hisse sahibi ortağın davalıya yönelttiği kişisel husumet olduğunu, kişisel sorunların ise şirket sorunu haline getirilemeyeceğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının amacının davalının portföyünü ele geçirmeye çalıştığını, müvekkilinin şirkette üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince davacı, davalının taahhüt ettiği portföyü ortaklığa kazandırmadığı, gerekli çalışma performansını sergilemediği, iş saatlerine ve disiplinine riayet etmediği, şirketin sahip olduğu müşteri bilgilerini şirketten gizlice aldığı ve başka şirketlere aktardığı, şirketin cep telefonunu ve bilgisayarını haksız olarak kullandığını ve şirkete ait bazı bilgilerin kopyalanarak silindiği iddia edilmişse de İstanbul CBS 2017/71842 karar numarası ile ilgili iddialar yönünden takipsizlik kararı verildiği ve bu karara karşı itirazın İstanbul 8. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2017/4587 D. İş sayılı kararıyla reddedilmesiyle kesinleştiği, bu iddialar yönünden davacı iddiasını ispat edemediği ,davacı tarafından, davalının belirli bir müşteri çevresine ulaşmayı taahhüt ettiğine ve şirketin sahip olduğu müşterileri başka şirketlere aktardığına ilişkin herhangi bir somut delil sunulmadığı, dosyaya celp edilen … A.Ş kayıtları, tramer kayıtları, davalı tarafça delil olarak sunulan belgelerin incelenmesi neticesinde, davalının bir takım sözleşmeler yaparak davacı şirkete müşteriler kazandırdığı, bu müşteriler tarafından verilen dilekçeler ile davalıyla çalışılmak istendiği yine şirket adına çalışan davalı ortağın, şirketin müşteri bilgilerini kullanması, şirkette çalışma saatlerini kendisinin ayarlaması ve şirkete ait iş ve işlemleri yapmak için şirketin araç ve gereçlerini kullanması şirket faaliyetleri kapsamında olağan çalışma faaliyetleri olacağından davalı açısından haklı nedenle şirketten çıkarılma şartlarının oluşmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının, halihazırda müvekkil şirketin ortağı olmasına rağmen, TTK madde 613/2’de takip eden şekilde kaleme alınmış “Ortaklar, şirketin çıkarlarını zedeleyebilecek davranışlarda bulunamazlar. Özellikle, kendilerine özel bir menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren işlemler yapamazlar.” bağlılık yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, zira davalının, dava dışı ortak ile olan ortaklık ilişkisini sona erdirmek üzere sözleştiği ama gelmediği 11.09.2017 gününün hemen akabinde eleman olarak çalışmak üzere … şirketine müracaat ettiğini ve kendisinin personel olarak değil, dışarıdan iş getiren bir satış temsilcisi olarak görev alarak davacı firmanın 2008 yılından bu yana … şirketinde büyüttüğü portföyden bakiye kalan müşterileri … firmasına aktarmaya başladığını, Emeklilik Gözetim Merkezinde Bireysel Emeklilik Satıcıları için tanımlanmış sicilinde davalı için “satış yetkisi” ibaresi olduğunu, bu ibarenin kendisinin bir başka şirket/acente adına çalıştığını gösterdiğini, davalının, müvekkili şirkete ortak olduğu sırada, İTO nezdinde 27.09.2017 tarihinde … adı altında … sicil numarası ile kendi adına şirket açtığını, bu durumda davalının, halen ortak olduğu şirketin geçmişten gelen portföyünü haksız biçimde kullanarak başka bir ticari kurumda çalışmaya devam ettiğini ve müvekkilinin kazanç kaybına sebep olduğunu, bu konudaki talep ve delillerinin hiç değerlendirilmediğini, davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığının göz ardı edildiğini, gerekçeli kararda yazıldığı gibi davalının müvekkil şirkete BES müşteri portföyü getirmediğini, bu portföyün, 2008 yılında … ile müvekkili şirketin acenteliği ticari ilişkisinin başlaması ile beraber dava dışı ortak …’ın kendi şahsi çevresini, o dönemdeki SGK’lı olarak çalışan davalıya yönlendirmesiyle başlayan ve gelişen bir portföy olduğunu, bu konu ile ilgili defter ve şirket kayıtlarının açık olduğunu, zaman içerisinde portföye giren ve portföyden çıkan müşteriler olmakla beraber davalının, müvekkili şirkete kazandırdığı müşterilerin son derece sınırlı olduğunu, salt bu durum sebep gösterilerek ortaklıktan çıkarma için haklı sebebin oluşmadığını söylemenni Yargıtay kararları ile çeliştiğini, davalının, müvekkili şirkete promosyon olarak verilen iki kişilik yurt dışı seyahati ödülünün kazanıldığını müvekkili şirketin tek imza ile şirketi temsile yetkili büyük ortak (%92 hisse sahibi) ve acente müdürü olan …’dan gizlediğini ve onun bilgisi dışında, eşiyle beraber kullanma yoluna giderek vize vs. için gerekli işlemleri başlattığını, ortaklar arasındaki dürüstlük ve sadakat yükümlülüklerini zedelendiğini ve güvenin ortadan kalktığını, davalının mesai saatlerine uymadığını, bu nedenle AVM yönetimine karşı şirketin itibarini zedelediğini, AVM içerisindeki dükkanların açılış kapanış saati belli olup, bu saatlere riayet edilmediği zaman AVM yönetimi ile sorun yaşanmakta ve cezai şart ödenebilmesi gündeme geldiğini, müşteri ziyareti yaptığını iddia etmekte ise de, bu durumu ispata yarar hiçbir delil bildirmediğini, davalının kendisine ait olduğu tüm eşyaların (telefon ve tablet gibi) müvekkili şirkete ait olduğunu, bu hususu ispatlar fatura ve zimmet tutanaklarının değerlendirilmediğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE:Dava, limited şirket ortağının 6102 sayılı TTK’nın 640/3 maddesi uyarınca ortaklıktan çıkarılması istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş ,karar karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.6102 sayılı TTK’nın 640. maddesinin 1. fıkrası şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebeplerin öngörülebileceğini düzenlemiş olup, maddenin 3. fıkrasında şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararı ile haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması hali saklı tutulmuştur. Maddenin birinci fıkrası uyarınca, şirket sözleşmesinde bir ortağın ortaklıktan çıkarılması için sebepler öngörülmüş ise, şirket genel kurul kararı ilgili ortak ortaklıktan çıkarılabilir. TTK’nın 640/1. maddesi uyarınca, şirket sözleşmesinde bir ortağın ortaklıktan çıkarılması için sebepler öngörülmemiş ve ortağın şirketten çıkarılmasına mesnet durum, vakıa esas sözleşmede öngörülen hallerden birinin kapsamına girmiyor ise, ilgili ortağın ortaklıktan çıkarılması mahkeme kararı ile mümkündür.TTK 616 /1-h maddesi uyarınca bir ortağın şirketten çıkarılması için mahkemeden istemde bulunulması genel kurulun devredilmez yetkileri arasında sayılmış ve TTK 621/1 maddesinde limited şirket genel kurulu tarafından, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması ile alınabilecek önemli kararlar sayılmış ve maddenin h bendinde, bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması bakımından alınması gereken kararın da önemli kararlardan olduğu açıklanmıştır. Buna göre, haklı sebeple bir ortağın, ortaklıktan çıkarılması davasının açılabilmesi için limited şirket tarafından mahkemeye başvurulmadan önce şirket genel kurulunda TTK 621/1-h maddesi uyarınca ve nitelikli çoğunluk tarafından bu kapsamda bir kararın alınması dava şartıdır. Bir ortağın haklı sebeple limited şirket ortaklığından çıkarılması için genel kurul kararı alınmadan açılan davalarda eksikliğin giderilmesi için mahkemece şirkete verilen kesin süreye rağmen eksiklik giderilmez ise davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir.Somut olayda, dava açılmadan önce davalı ortağın ortaklıktan çıkarılması davası açılması konusunda alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığı sabit olup, davacı şirketin iki ortaklı olduğu nazara alındığında toplanan genel kurulda kanunda aranan nitelikte çoğunluğun sağlanamayacak olması karşısında bu eksikliğin giderilmesi mümkün bulunmadığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğrudur.HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca reddine karar vermek verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin karar harcının alınması gereken 80,70 TL harçtan mahsubu ile 36,3‬0 TL eksik harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/11/2022