Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1112 E. 2022/1242 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1112
KARAR NO: 2022/1242
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2018
NUMARASI: 2017/559 Esas – 2018/926 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: … San. Tic. A.Ş ile müvekkili bankanın Çarşı Güneşli/Ticari Şubesi arasında Genel Nakdi ve Gayrınakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeyi de İnci … San ve Tic. A.Ş ve … Holding A.Ş tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzalandığını, kullandırılan kredilerin ödenmemesi üzerine Bakırköy … Noterliği tarafından ihtarnameler keşide edildiğini, ihtarnamelerin tebliğ edilmesine rağmen kredi borçlarının ödenmediğini, borcun ödenmemesi üzerine davalı borçlular aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, icra takibine borçlular tarafından gerekçesiz itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, davalı borçluların borca yönelik itirazlarının yerinde olmadığını, müvekkil banka kayıtlarında yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda bankanın alacağının mevcudiyeti ve tutarının ortaya çıkacağını, davalıların faiz hakkındaki itirazlarının da yersiz olduğunu, arz ve izah olunan nedenlerle haksız ve mesnetsiz olarak yapılan kötü niyetli itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı banka dava dilekçesinde her ne kadar dava dışı … Ürünleri San. Tic. A.Ş ile müvekkili bankanın Çarşı Güneşli/Ticari Şubesi arasında Genel Nakdi ve Gayrınakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeyi de … San ve Tic. A.Ş ve … Holding A.Ş tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzalandığını beyan etmiş olsa da bu açıklamanın sehven hatalı yapıldığının kanaatinde olduklarını, ihtilafa konu edilen icra takibinin borçlularının “…, …, … Holding A.Ş ve … Tekstil San ve Tic A.Ş olduğunu, davacı banka tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün… E. Sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine ait ilamsız ödeme emrinin , müvekkilleri şirket lehine Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan 2013/39 E. Sayılı iflasın ertelenmesi davasından verilen ihtiyati tedbir kararı gereğince tebliğe çıkartılmaması ve takip işlemleri uygulanmamasının talep olunduğunu, söz konusu iflasın erteleme davası, müvekkili şirketlerin borca batıklıktan çıkmalarını gerekçe göstererek reddini talep etmesi üzerine bilirkişi heyetince de borca batıklığın kalmadığının tespit edildiğini ve mahkemece davanın reddine karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, müvekkil şirketler tarafından gerek nakit gerekse çekler ile yapılan ödemelerin nazara alınmadığını, takibe konu edilen tutarda borcun söz konusu olmadığını, müvekkil şirketlerin takibe konu edilen tutarda borcu olmadığından uygulanan ve talep edilen faiz oranları fahiş olduğundan haksız davanın reddine, davacı bankanın, iddia ettiği ancak tutarı likit olmadığından ve yargılama gerektirdiğinden müvekkil şirketler aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi talebinin reddine, karşı vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, icra dosyası, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamınca davacının … A.Ş’ye kullandırılan krediden kaynaklı olarak genel kredi sözleşmesine müteselsil kefil olarak imza atan Davalılar … A.Ş ve … A.Ş’nin de bu kredi sözleşmesinde vermiş oldukları kefaletleri nedeniyle ödenmeyen kredi borcundan dolayı davacı tarafça hesaba ihtar ile davalılara bildirmiş olmasına rağmen ödeme yapılmadığı, kat edilen hesaptan dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğü dosyasında yapılan icra takibinde davalıların yapmış olduğu itiraz üzerine takibin durduğu, açılan davanın kabulü gerektiğine kanaat getirilmiştir. Zira aldırılan dosya kapsamı ile uyumlu, detaylı, gerekçeli, denetime açık olması nedeniyle itibar edilen bilirkişi raporunda açıkça tekit edildiği üzere davacının dava dışı … A.Ş’den genel kredi sözleşmesinin toplamı olarak 8.515.780,00 TL alacaklı iken takip tarihi 13.06.2014 tarihinde yapılan ödemeler düşüldükten sonra 6.979.304,78 TL alacaklı bulunduğu, oysa davacının 500,00 TL’lik talepte bulunduğu, bu haliyle de davalı müteselsil kefillerin talep edilenden çok daha fazla alacağı bulunduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 71. Maddesinde temerrüt faizinin bankaca borçlu cari hesap şeklinde çalışan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının 2 katı oranında gecikme faizinin, bu faizin gider vergisinin ve fon payını ödemeyi taahhüt etmiş oldukları, buna göre de bankanın ticari kredilere uyguladığı faiz oranının %27 olduğu, bunun 2 katının %54 olduğu ve takipte de bu oranın talep edildiği, neticeten davacı bankanın takip tarihi itibariyle davalılardan 4.186.340,00 TL asıl, 2.659.965,87 TL temerrüt faizi, 132.998,29 TL faizin %5 BSMV’si olmak üzere toplam 6.979.304,78 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş, davalı tarafça her ne kadar rapora itiraz edilmiş ise de itirazları raporda karşılandığından ve ödemeye ilişkin itirazları da soyut olup diğer ödeme hususları da rapor ile tespit edildiğinden davalıların rapora itirazları dikkate alınmamış, raporun hükme esas alınabilecek yeterlilikte olduğuna kanaat getirilmiş buna göre davacının davasının kabulü ile davalıların itirazlarının iptaline karar verilmiştir. Kabul edilen davanın taraflar arasındaki sözleşme, hesap kat ihtarı, icra takibi ve tüm dosya kapsamınca likit olduğu buna göre de davalıların itirazlarının haksız çıkmış olması nedeniyle takdiren %20 oranında hesaplanan 100.000,00 TL inkar tazminatının da davalılardan alınarak davacıya verilmesine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket hakkında Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/39 E. sayılı iflasın ertelenmesi dosyasında 04.02.2013 tarihli ihtiyati tedbir kararı verildiğini, müvekkili şirket aleyhine tedbir kararı tarihinden itibaren yeni bir icra takibi başlatılamayacağı gibi haciz ve bloke işleminin de uygulanamayacağının icra müdürlüklerine bildirilmiş olduğundan tedbir tarihinden sonra müvekkili şirket hakkında herhangi bir icra-i nitelikte işlem yapılmasının yasaklandığını, sonrasında her ne kadar müvekkili şirket tarafından ikame edilen iflasın ertelenmesi davasının reddi yönünde karar verilmiş ise de, ilgili kararda ihtiyati tedbir kararının kaldırılmadığını, bu hususun Mahkeme tarafından dikkate alınmadan, yalnızca bilirkişi raporu doğrultusunda alacağın varlığı çerçevesinde değerlendirme yaparak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, müvekkili şirketler tarafından gerek nakit gerekse çekle yapılan ödemelerin nazara alınmaması sebebiyle takibe konu edilen tutarda borçlu olunmadığı belirtilmesine rağmen, bilirkişi tarafından bu hususta hiçbir değerlendirme yapılmadığını ve teminat verilmiş olan çeklerden dahi bahsedilmediğini, kaldı ki yapılan hesaplamada da yapıldığı belirtilen tahsilat tutarlarının iddia edilen borçtan mahsup edilmediğini, dolayısıyla bilirkişi tarafından yapılan incelemenin tamamen eksik ve hatalı olmasına rağmen Mahkemece tanzim edilen bu raporun esas alındığını belirterek hüküm tesis ettiğini, alacak tutarı likit olmadığından ve yargılamayı gerektirdiğinden, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi ve kefalet sözleşmesine istinaden kullandırılan kredi alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, iflas erteleme sürecinde takip açılıp açılamayacağı, ödemelerin düşülüp düşülmediği ve alacağın likit olup olmadığı noktasındadır. Davacı … Bankası ile dava dışı … San. Ve Tic. A.Ş. Arasında genel kredi sözleşmeleri imzalanmış ve davalılar bu sözleşmelere müteselsil kefil olmuştur. Banka tarafından, kredi borcunun ödenmemesi üzerine genel kredi sözleşmelerine istinaden kullandırılan kredilere ilişki hesaplar çeşitli tarihlerde kat edilmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçluları hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “genel kredi sözleşmeleri, noter ihtarları” sebebine dayalı olarak 500.000,00 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 13/06/2014 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı taraf, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı şirketlerce, iflasın ertelenmesi istemiyle 18/01/2013 tarihinde açılan Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/39 esas sayılı dosyasında açılan davanın reddine karar verilmiş ve karar 12/07/2016 tarihinde kesinleşmiştir. Davaya konu icra takibinde ödeme emri ise 01/02/2017 tarihinden sonra tebliğ çıkarılmıştır. Takibe davalılar tarafından 17/02/2017 tarihinde itiraz edilmiştir. Dolayısıyla ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığı tarih itibariyle davalı şirketler hakkında derdest bir iflasın ertelenmesi dosyası bulunmadığından takibe devam edilmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Davalı tarafça, gerek nakit gerekse çekle yapılan ödemelerin nazara alınmadığı iddia edilmiş ise de, cevap dilekçesinde bahsi geçen bu ödemelere ilişkin herhangi bir belge sunulmamıştır. Bilirkişi tarafından yapılan incelemede ise, 63.299,02 TL tutarında ödeme tespit edilmiştir. Davalı tarafça, bilirkişi tarafından tespit edilen ödemenin dahi mahsup edilmediği savunulmuş ise de, davacı bankanın 4.186.340,62 TL asıl alacağının bulunduğu tespit edildiğine ve taleple bağlı kalınarak 500.000,00 TL hükme bağlandığına göre bilirkişi tarafından tespit edilen ödemelerin tenkis edildiğinin kabulü gerekir. Bu hususlar dışında da, davalı tarafça herhangi bir ödeme ispatlanabilmiş değildir. Bunun yanı sıra icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Eldeki davada, dava konusu kredi alacağı likit (belirlenebilir) olup, mahkemece hükme esas alınan miktar üzerinden davacı yararına ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir(Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 17/04/2019 Tarih, 2019/61 Esas ve 2019/2673 Karar). Bu halde mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi ve davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafça başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 8.494,35 TL ve 44,40 TL harcın, alınması gerekli olan 34.155,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye ‭25.616,25‬ TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Karardan sonra davacı yan gider avansından karşılanan 77,00 TL posta giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 5-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/11/2022