Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1111 E. 2022/1210 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1111
KARAR NO: 2022/1210
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/04/2019
NUMARASI: 2016/435 Esas – 2019/531 Karar
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkilinin davalı bankanın müşterisi olduğunu, müvekkilinin Ağustos 2012 tarihinde banka çalışanı …’ye … nolu hesabından her ayın 28. Günü 400-TL’nin … nolu … hesabına düzenli olarak ödeme yapılması yönünde talimat verdiğini, bu talimat üzerine 28/08/2012 tarihinde ilgili hesaba ödeme yapıldığını, banka çalışanı … tarafından 04/09/2012 tarihinde iş aktarım formu hazırlandığını, 28/09/2012 tarihinden 28/04/2015 tarihine kadar müvekkili hesabından ikişer kez 400- TL ve 0.75 TL komisyon ücreti kesildiğini, 2012 yılında 4 adet fazla ödeme ve komisyon ücreti, 2012 yılında 4 adet fazla ödeme ve komisyon ücreti, 2013 yılında 10 adet fazla ödeme ve komisyon ücreti, 2014 yılında 10 adet fazla ödeme ve komisyon ücreti, 2015 yılında ilk dört ayı için fazla ödeme ve komisyon ücreti hesabından kesildiğini, toplamda müvekkilinin hesabından 28 ay 400-TL anapara ve 0.75 TL komisyon ücreti adı altında toplam 11.221- TL.’nin 2012 yılında, Nisan 2015 yılına kadar, kesinti yapıldığını, müvekkilinin yurtdışında yaşıyor olması nedeniyle Nisan 2015 yılı itibariyle fazla ödemeleri farkettiğini, verilen yeni talimat ile ödemeler yeniden teke indirildiğini, müvekkilinin vermiş olduğu tek talimat olmasına rağmen davalı banka tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak tek talimat iki kez verildiğini kayıt atılarak, müvekkilinin zarara uğratıldığını, bu durum üzerine Kadıköy …. Noterliğinin 09/12/2015 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalı bankanın Kocaeli Şubesine ihtar gönderildiğini, ancak cevap verilmediğini, banka şubesi ile yapılan görüşmede talimatın mutlaka iki kez verilmiş olması gerektiğini, aksi halde böyle bir kesinti yapılmayacağının sözlü olarak müvekkiline bildirildiğini, bunun üzerine 04/02/2016 tarihinde yazı ile davalı bankadan verilen talimatların dökümünü istediğini, ancak cevap verilmediğini, müvekilinin ugradığı zararın karşılanması için 11.221-TL maddi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği 28/09/2012 tarihinden itabaren temerrüt faizi ile davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bıkarılmasını talep ile dava açtıkları görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Dava konusu talebinin zamanaşımına uğradığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, talimat doğrultusunda alınan tutarların … hesabına aktarıldığını ve … tarafından kullanıldığını, zarar varsa bu zararın, davacıya ve dava dışı …’a ait olduğunu, ödemelerin yaklaşık 3 yıl boyunca yapılmış olduğunu, davacının bu durumdan haberdar olmamasının mümkün olmadığını, ödemeler nedeniyle …’ın sebepsiz zenginleşmesi olduğundan davacının talebini müvekkili bankaya değil …’a yöneltmesi gerektiğini, bu nedenle davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davacı yan hesabını aktif olarak kullanmakta olduğunu ve gerek ATM aracılığı ile gerekse internet aracılığı ile hesabından yapılan işlemlere vakıf olduğunu, davacının hesap harektleri bulunduğunu, hesabına ödemeler geldiğini, davacı bu tutarları fon alımında değerlendirdiğini, ATM işlemleri yaparak hesabının bakiyesine vakıf olduğunu, davacının internet bankacılığı kullandığını, log kayıtları incelendiğinde davacının bakiye ve dekont görüntüleme, gelir gider görüntüleme şeklinde hesaplarını düzenli olarak kontrol ettiğinin anlaşıldığını, bu durumda davacının müvekkili bankaya itiraz etmemesi, davacının yapılan işlemelere icazet verdiğinin kanıtı olduğunu, işlemlerin davacının bilgisi ve talimatı dahilinde yapıldığının sabit olduğunu, müvekkili bankaya atfı kabil kusur bulunmadığından davanın reddini, davanın …’a ihbarını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf tahmiline karar verilmesini talep ile davaya cevap verdikleri görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; “…İhtarname, hesap hareketleri,talimat, iş aktarım formu,log kayıtları, banka defter ve kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının, davalı bankaya, bila tarihli yazı ile … nolu hesabından, her ayın 28. Günü, 400-TL.’nın … no.lu Numisa Kayhan hesabına düzenli ödeme yapılmasına ilişkin bir adet talimat verdiği, ancak davalı banka çalışanları tarafından, davacının düzenli ödeme talimatının sisteme iki kez kaydedildiği, mükerrer ödemelerin, davalı bankanın operasyonel işlem hatasından kaynaklandığının bilirkişi raporu ile de sabit olduğu, davalı bankanın bir güven ve itibar kuruluşu olması nedeniyle, en küçük kusurlarından bile sorumlu bulunduğu, davacıya bir kusur atfedilemeyeceği kabul edilerek, davacının davasının kabulü ile, 11.221-TL. alacağın, 21.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek %10,50 avans faizi ile davalı bankadan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının 2012 yılı Ağustos ayı içinde vermiş olduğu talimatla ihbar olunan …’a her ayın 28. günü 400TL gönderilmesinin istenildiği, buna rağmen talimatının mükerrer olarak 2015 yılı nisan ayı itibari ile tespit edebildiğini beyan ettiğini, ancak davacının dava konusu işlemleri 3 yıla yakın süre içinde görmemiş olduğunu söylemesinin dosya kapsamına aykırı olduğunu, zira bilirkişi incelemesinde de tespit edildiği üzere davacının hesaplarını kontrol eden bir kişi olduğunu, dava konusu işlemlerin gerçekleştirildiği tarih aralığı olan 28/09/2012-28/04/2015 tarihleri arasında davacının toplam 70 kez ATM’den para çektiğini, 3 kezde ATM’den kendi hesabına para yatırdığını, toplamda 73 kez ATM kullanarak hesabından işlem yapan davacının hesapları hakkında bilgi sahibi olmadığı yönündeki iddiasının dinlenilemeyeceği, hesap hareketlerini yazdıran davacının mükerrer olduğunu iddia ettiği işlemleri gördüğünü ve bu işlemleri kabul ettiğinin kabulü gerektiğini, davacının 12/11/2012 tarihinde müvekkili banka İzmit … içerisinde bulunan ATM cihazından makbuz yazdırma işlemi gerçekleştirdiğini, başka da bir işlem yapmadığını, söz konusu işlemin aynı zamanda hesap hareketlerini yazdırma işlemi de olduğunu, davacının 06/01/2013 tarihinde … Mağazası içinde bulunan ATM cihazı aracılığı ile toplam 4 kez makbuz yazdırma işlemi yaptığını, bu şeklide geriye yönelik olarak hesap hareketlerini de görüntülediğini ve temin ettiğini, davacının 09/03/2013 tarihinde müvekkili bankanın İzmit Şubesine ait 4 nolu ATM cihazından 2 kez makbuz yazdırma işlemi yaptığını, bundan başka aynı gün başka bir işlem yapmadığını, dolayısıyla davacının sadece hesap hareketlerini yazdırmak amacıyla ATM cihazından işlem yaptığının belli olduğunu, dosyada mübrez hesap hareketleri ile sabit olduğu üzere davacının 23/04/2013 tarihinde iki sayfa, 28/07/2013 tarihinde 3 sayfa, 14/09/2013 tarihinde 3 sayfa, 04/01/2014 tarihinde 2 sayfa, 07/02/2013 tarihinde 3 sayfa, 04/04/2014 tarihinde 2 sayfa, 31/07/2014 tarihinde 2 sayfa olmak üzere 28/09/2012-28/04/2015 tarihleri arasında toplam 30 kez ATM cihazından makbuz yazdırdığını, 28/09/2012 – 28/04/2015 tarihleri arasında davacının toplam 29 kez bankamatik kartı ile harcama işlemi yaptığını, dolayısıyla hesapların işleyişi hakkında bilgi sahibi olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, davacı internet bankacılığı kullamakta olup hesap bakiyelerini ve işlemlerini görüntülediğini, internet bankacılığı aracılığı ile para transferleri yaptığını, bahsi geçen tarihler arasında davacının 70 kez ATM’den para çektiğini, 3 kezde ATM’den kendi hesabına para yatırdığını, sonuç olarak davacının dava konusu işlemleri de görüntüleyebileceğinin kaçınılmaz olduğunu, öncelikle davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmadığından davaların tefrikine karar verilmesini, belirsiz alacak davası açılmasında hukuki menfaat bulunmadığından davanın usulden reddini, davacı tarafın dava konusu ettiği işlemlerin neler olduğu hususlarında açıklama yapması için kendisine kesin süre verilmesine, sonuç olarak bahsi geçen sebeplerden dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklı olarak ortaya çıktığı söylenilen zararın tahsili davasıdır. İlk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. HMK’nun 355. maddesi uyarınca, kararı istinaf eden davalı vekilinin istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında aldırılan 04/01/2019 tarihli raporun incelenmesinde; davacının davalı bankanın müşterisi olduğu ve davalı bankanın Kocaeli Şubesi nezdinde vadesiz mevduat hesabı bulunduğu, davacının bahsi geçen hesabında dava dışı …’nın hesabına düzenli olarak ödeme yaptığı, davacının yaptığı ödemelerin 28/08/2012 tarihinde başladığı, ödemelerin otomatik ödemeler olduğu, toplam 28 adet otomatik ödeme işleminin davacının talimatı dışında 400 TL ve 0,75 TL kmisyon ücreti ile birlikte mükerrer şekilde gerçekleştiği, bu şekilde mükerrer yapılan işlemin 11.221 TL olduğu, davacı tarafından verilmiş başka bir düzenli otomatik ödeme talimatının dosyada olmadığı, davacı hesabından mükerrer olarak yapılan otomatik düzenli ödeme işlemlerinin davalı bankanın operasyonel işlem hatalarından kaynaklandığı, davacının düzenli ödeme başvurusunun davalı bankanın Kocaeli şubesi personelinin düzenlediği 04/09/2012 tarihli iş aktarım formu ile operasyon merkezine gönderilmesinden sonraki tarihlerde de davalı bankanın mükerrer ödemelere başlatığı, davacının davalı bankaya verdiği otomatik düzenli ödeme talimatının davalı banka çalışanları tarafından davalı bankanın düzenli otomatik ödeme sistemine iki kez kaydedildiği, davacının 01/09/2014 tarihinden itibaren internet bankacılığı yolu ile çok sayıda dekont görüntüleme, bakiye görüntüleme gibi işlemlerde bulunduğu, davacının gerek internet bankacılığı işlemleri ile yaptığı görüntüleme işlemleri gerekse bankamatik kartı ile ATM den para çekme işlemleri sırasında gözüken bakiye ve hesap hareketlerini incelemesinin imkan dahilinde olduğu, iki seneden fazla bir süre içinde yapılan 28 adet mükerrer ödemeden davacının haberdar olmadığının düşünülemeyeceği, bankanın özel yükümlülüğü dolayısıyla en küçük kusurlarından bile sorumlu olduğu, 21/04/2016 dava tarihi itibari ile davacının davalıdan 11.221,00 TL asıl alacak 2.976,95 TL faiz olmak üzere 14.197,95 TL alacaklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28.11.2019 tarih ve 2019/2734 E.2019/7636 K.sayılı kararında belirtildiği üzere, ilke olarak davalı bankanın özel yasa ile kurulmuş ve kendisine ayrıcalıklar tanınmış bir güven kurumu olması dolayısıyla en hafif kusurlarından bile sorumludur. HMK’nun 266.maddesi gereğince, mahkeme, çözümü hukuk dışında , özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine veya kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebilir. Aynı Yasanın 282.maddesine göre ise, hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Bu durumda, mahkemece dosyaya kazandırılan bilirkişi raporlarında, yapılan bankacılık işleminin işleyişi ile ilgili açıklamalar alınmış olup, yapılan işlemler nedeniyle kimin hangi oranda kusurlu olduğunun belirlenmesi elde edilen teknik verilere göre hakimin hukuki bilgisi içinde olması karşısında, kusur oranının hakimce belirlenmesi mümkündür. Somut olayda verilen otomatik ödeme talimatına rağmen 28 adet mükerrer nitelikteki otomatik ödemeyi kontrol imkan ve iktidarına sahip iken iki yıl boyunca internet bankacılığı işlemleri ile yaptığı görüntüleme , bankamatik kartı ile ATM den para çekme işlemleri sırasında gözüken bakiye ve hesap hareketlerini incelemeyen bu şekildeki ihmali hareketleri ile zararın artmasına sebebiyet veren davacıya da bir miktar kusur atfedilmesi gerekmektedir. Güven kurumu olan bankanın somut olaydaki objektif özen yükümlülüğüne aykırı hareket neticesi zarar olustuğundan bankanın% 80 oranında kusurlu kabul edilmesi, davacının ise ihmali davranışı neticesi % 20 oranında kusurlu kabul edilmesi somut olayın özelliklerine uygundur. Yukarıda bahsi geçen sebeplerle, davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle HMK 353(1)b/2 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve taraflara atfedilen kusur oranları gözetilerek davacının davasının kısmen kabulüyle 8.9768 TL’nin karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 8.976,80-TL’nin 21.04.2016 tarihinden itibaren 3095 Sayılı yasa 2/2 md gereğince yürütülecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,2-Harçlar yasası uyarınca alınması gerekli 613,20 TL karar harcından, peşin alınan 191,63 TL harcın mahsubu ile bakiye 421,57 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 191,63 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine4-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 29,20 TL, posta ve tebligat gideri 155,- TL, bilirkişi ücreti 800,- TL olmak üzere toplam 984,20- TL yargılama giderinden kabul ve red oranı dikkate alınarak 787,36 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafça herhangi bir masraf yapılmadığından yargılama gideri konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davacı yararına kabul edilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 8.976,80 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 7-Davalı yararına reddedilen kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesaplan 2.244,2 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, 8-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde HMK 333 Maddesi uyarınca ilgilisine iadesine, 9-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde talep halinde davalıya iadesine, b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 313,30 TL, posta ve tebligat gideri 67,00 TL olmak üzere toplam 447,30 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 03/11/2022