Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1106 E. 2022/1217 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1106
KARAR NO: 2022/1217
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2018
NUMARASI: 2017/1054 Esas – 2018/1326 Karar
DAVA: Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …ünvanlı şirketin, posta, kargo, bankacılık ve elektronik ticaret alanlarında; Türkiye çapında yaygınlaşmış hizmet ağı, iki asra yakın tecrübesi, çağdaş teknoloji ve güvenilir kadroları ile hızlı ve kaliteli kamu hizmeti sunan bir firma olduğunu, davalı … Dergisi İmtiyaz Sahibi ve Genel yayın Yönetmeni …’un hem dergi hem de şahsi twitter hesabından müvekkili şirketin faaliyet ve ticari işleri hakkında yanlış, yanıltıcı ve gereksiz yere inticasi açıklamalarda bulunduğunu, dürüstlük kuralına aykırı davranışlar sergileyen davalının, müvekkili şirketin faaliyetleri ile ilgili olarak toplumda yanlış ve yanıltıcı bir algı oluşturduğunu, müvekkili şirketin Sultangazi PTT Müdürlüğünden aralıklarla postaya verilen … isimli dergi gönderilerinin alıcılara ulaşmadığına dair gönderici twitter yakınmalarının dürüstlük kuralına aykırı olumsuz reklama dönüştüğünü ve TTK’nın haksız rekabete ilişkin 55/1-a maddesinde sayılan eylemler kapsamında olduğunu, şikayete konu olay ile ilgili Avrupa Yakası PTT Başmüdürlüğü Makamının 16/06/2017 tarih ve … sayılı emri gereği 28/06/2017 tarih ve … sayılı inceleme raporu hazırlandığını ve davalının yakınmalarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığının araştırıldığını, söz konusu raporun çözümleme-değerlendirme bölümüne bakıldığında konunun detaylı olarak incelendiğini, kamera görüntülerinde şüpheli bir durum gözlemlenmediğini, gönderilen postada taşıma ve işleme esnasında adreslerinin yırtılmış olabileceğini, adreslerin şeffaf poşet üzerine yapışık vinyet olması nedeniyle başka bir gönderiye yapışarak gönderi üzerinden kalkmış olabileceğini veya zayi de olmuş olabileceğini, fakat en kuvvetli ihtimal olarak albenisi yüksek olan ve çocuklara hitap eden dergilerin kayıtsız olmaları nedeniyle adreslerde, posta kutusu bulunan yerlerde, posta kutularına veya bina içinde veya dışında uygun başkaca alanlara konulmaları sonucunda çocuklar tarafından alınmış olabileceği kanatine varıldığını, davalı ile irtibata geçilerek sosyal medya hesapları üzerinden talep oluşturulmadığının, öneri ve şikayetlerinin pttws.ptt.gov.tr/info adres linki üzerinden ‘Bize Ulaşın’ konu başlığı aracılığıyla paylaşılabileceğinin belirtildiğini ve hatta davalının şikayetleri giderilerek sorunun çözüme kavuşturulduğunu, müvekkili şirket ile doğrudan irtibata geçmesi gerekirken yanlış, yanıltıcı ve hatta kötüleyici beyan ve açıklamalarla müvekkili şirketin faaliyet ve ticari işlerini sosyal medyada kötüleyerek karalayıcı bir kampanya yürüten davalının TTK’nın 55.maddesinde kapsamında dürüstlük kuralına aykırı hareket ettiğini, bu paylaşımlar nedeniyle müvekkilinin ticari itibarı ile faaliyetleri zarar gördüğünden TTK’nın 56. maddesi uyarınca haksızlığın tespitinin gerektiğini beyanla söz konusu paylaşımlardan dolayı müvekkili şirketin uğradığı zararın tazminini isteme hakları saklı kalmak kaydıyla davalının fiillerinin/paylaşımlarının haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, haksız rekabetin menine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı duruşmada; derginin çıkarıldığı firmanın genel yayın yönetmeni olduğunu, davacı ile kayıtsız kargo şeklinde bir anlaşma yaptıklarını, 270 adet dergiyi davacıya alıcılara göndermek üzere teslim ettiklerini, 170 adedinin alıcılara ulaşmadığını, daha sonra davacının bu 170 adet dergiyi satın alarak ücretsiz göndermek istediğini, hatalarını kabul ettiklerini ancak bu dergilerin gönderilmesinde de sıkıntılar yaşandığını, sorunun devam ettiğini, yetkililerle görüşemediğini, daha sonra twitter hesabından durumu duyurmaya çalıştığını, beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; “…taraflar aynı alanda faaliyette bulunan rakip firma olmayıp, davacı hizmet veren, davalı ise hizmet alan konumundadır. Davalının göndermiş olduğu dergilerin büyük bir çoğunluğunun alıcılara ulaşmadığı davacının da kabulünde olup ulaşmayan dergilerin davacı tarafından satın alınarak yeniden gönderildiği, aynı sorunun tekrar ettiği ve davacının kendi içerisinde yaptığı inceleme neticesinde yaşanan soruna net bir sebep bulamadığı, dergilerin başkaları tarafından posta kutusu veya bırakıldıkları yerden alınmış olabilecekleri şeklinde bir açıklama getirdiği, oysaki davacının hizmet veren bir şirket olarak verdiği hizmetin ilk aşamasından alıcıya ulaşmasına kadar olan son aşamasına kadar basiretli bir tacir olarak davranması gerektiği, her ne kadar TTK’nın 55/1-a-1 maddesi uyarınca haksız rekabetin oluştuğundan bahsetmek için davalının, davacı ile rakip firma olması gerekmiyor ise de; günümüzde tüketicilerin aldıkları hizmetten memnuniyetsizliklerini çok sayıda dijital platformlarda ifade edebildikleri, davalı tarafından twitter hesabından yapılan yorumların, davacının faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklama kapsamında değil aldığı hizmetten memnuniyetsizliği kapsamında eleştiri olarak kabul edilmesi gerekmekte olduğu ve bu nedenle haksız rekabet oluşmadığı… gerekçesiyle davanın REDDİNE,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarla, davalının dava konusu dergileri alıcısına ulaşmadığına yönelik iddiasının müvekkili tarafından titizlikle incelenerek bu kapsamda 28/06/2017 tarih ve 32 sayılı inceleme raporunun tanzim edildiğini, davalının aldığı hizmetten memnun kalmaması halinde şikayet ve önerilerini müvekkili şirkete iletebileceğini, bu hususun davalının kendisine de bildirildiğini, buna rağmen davalının kendi twiter hesabından müvekkili şirket aleyhine paylaşımlar yaptığını ve müvekkili şirkete karşı TTK’nun 55/1-a-1 maddesinde tanımlanan haksız rekabet kapsamındaki eylemi işlediğini, bu şekilde davalının kendi twiter hesabı üzerinden müvekkili şirketin faaliyet ve ticari işleri hakkında yanlış yanıltıcı ve incitici beyanlarda bulunduğunu, müvekkilinin bu sebeple portföyünün etkilendiğini ve mesleki itibarının zedelendiğini beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalının sosyal medya paylaşımının haksız rekabet teşkil ettiği ve davalının kişilik haklarını ihlal ettiği idiasına dayalı manevi tazminat davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalının ifade özgürlüğünün sınırlarını aşıp aşmadığı, haksız rekabet ve davacının kişilik haklarını ihlal edici nitelikte bulunup bulunmadığı noktasındadır. İlk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dosya içerisine davacı şirket ile davalı arasında e-mail yolu ile olan yazışmaların bulunduğu, davacının davalıya talep öneri ve şikayetlerini ulaştırabileceği resmi internet sitesine ait link adresini gönderdiği, yine davalının kendine ait twiter hesabı olduğu anlaşılan hesap üzerinden davacıya yönelik olarak ; “yıllar önce bir ilçe hakem heyetinden gelecek olan ve teslim edildikten sonra itiraz yapılmazsa ciddi maddi kaybının olacağı, iadeli taahhütlü resmi bir yazıyı evime hiç gelmeden benim imzamı da taklit ederek kaydeden resmi bir kurumdur malesef PTT. Sonra gecikmeden ötürü postayı araştırınca işin iç yüzünü anladım, hizmet satın aldıkları taşeron personel üşeniyor getirmeye, benim yerime imzayı da atıyor, postayı da atıyor çöpe…., Şikayetçi olmaya kalkınca evime taşerondaki çalışan iki akrabası ile geliyor. Beni vazgeçirmeye çalışıyorlar…. İşte böyle” şeklinde ibarelerin yazılmıştır. PTT İstanbul Avrupa Yakası Başmüdürlüğü’nün … Dergisi konulu 28/06/2017 tarihli inceleme raporunun 31/05/2017 tarihinde 02-08/06/2017 tarihlerinde Sultangazi PTT den toplam 218 adet olarak aralıklarla postaya verilen … Dergisi gönderilerinden Türkiye genelinde 98, Başmüdürlük sorumluluk alanında ise toplam 20 adedin alıcılara ulaşmadığının iddia edildiği, rapordaki değerlendirmede sadece 17 derginin alıcılara teslimine dair bir bilginin 28.06.2017 tarihine kadar edinilemediği, sonuç olarak postada taşıma işleminde adreslerin yırtılmış olabileceği, adresleri şeffaf poşet üzerine yapışık vinyet olması sebebiyle başka bir gönderiye yapışarak zayi olmuş olabileceği, yanlış yerlere sevk edilmiş olabileceği nedeni ile alıcılarına ulaşmalarının gecikmiş olabileceğinin, gönderici sisteminde de kayıtlı adreslerin vinyete basımında hata olabileceği hususlarının belirtiltiği anlaşılmaktadır. İfade özgürlüğü; haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilme, düşünce, tavır ve kanaatlerinden dolayı kınanmama ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilme, anlatabilme, savunabilme, başkalarına aktarabilme ve yayabilme imkânlarına sahip olma anlamlarına gelir. İfade özgürlüğü; aynı zamanda demokratik toplumun temelini oluşturan, toplumun ilerlemesi ve bireyin gelişmesi için gerekli temel unsurlardan olup bu özgürlük, sadece toplum tarafından kabul gören, zararsız veya ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil; incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. İfade özgürlüğü; yokluğu hâlinde demokratik bir toplumdan söz edemeyeceğimiz çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin bir gereğidir (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); Von Hannover/Almanya, B. No: 40660/08 ve 60641/08, 7/2/2012). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi birçok kararında; “…Sözleşme’nin 10/1. fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun ana temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini geliştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatarak ifade özgürlüğünün, Sözleşme’nin 10/2. fıkrasının sınırları içinde, sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen ‘haber’ veya ‘fikirler’ için değil, ama aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler için de uygulandığını, bunun, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olduğunu, bunlar olmaksızın ‘demokratik toplum’ olamayacağını …” belirtmiştir. Somut olayda, davalının sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımın;AİHM’nin birçok kararında ifade edildiği gibi eleştirinin sadece olumlu karşılanan veya zararsız veya tarafsız görülen bilgi ve fikirleri değil, demokratik toplumun gereklilikleri olan çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin parçası olan, rencide eden, şoke eden, rahatsız eden bilgi ve fikirleri de koruma altına aldığı gözetildiğinde, kişisel değer yargısı niteliğindeki ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında ağır eleştiri olarak eleştiri hakkı kapsamında kaldığının kabulü gerekmiştir. Buna göre eleştiri niteliğindeki paylaşım haksız rekabete ilişkin düzenlemeler kapsamında kalmadığından somut olayda haksız rekabet ve TTK’nın 56. Maddesinin atfı ile TBK’nın 58. Maddesindeki manevi tazminatın koşulları oluşmamıştır.Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-(b)-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL istinaf peşin harcının alınması gereken 80,70-TL karar harcından mahsubu ile eksik olan 36,30- TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/11/2022